Dünyada ekonomik krizden muzdarip ülkeler az değil. Hatta en çok gelişmiş ülkelerde bile bu sorun rahatsızlık yaratıyor. Bunun fonunda Azerbaycan’ın tüm alanlarda hızlı gelişmeye ulaşmış olması uzmanların ilgisini çekmiştir. Bu anlamda ülkemizin deneyiminden yararlanmaya çalışanlar az değildir. Özellikle, son zamanlarda küresel jeosiyasetde kendini gösteren çelişkili süreçler bağlamında Azerbaycan’ın bölgesel ve küresel ölçekte oynadığı rolün tahliline ihtiyaç arttı.
Sürekli Gelişmenin Azerbaycan Örneği
Dünya için güvenlik ve devamlı kalkınma konuları son derece ciddi önem taşımaktadır. Çeşitli bölgelerde jeopolitik gerginlikler endişe yaratıyor. Suriye, Mısır, Irak ve son olarak Ukrayna olayları jeosiyasetde düşündürücü sorunların olduğunu onaylıyor. Güney Kafkasya da hassas ve karmaşık bir jeopolitik mekan olarak kabul ediliyor. Böyle bir ortamda bölge devletlerinin başarılı gelişme kursunu belirlemek oldukça zor bir konudur. Ancak Azerbaycan deneyimi bunun tamamen mümkün olduğunun göstergesidir.
Güney Kafkasya’da bağımsız devletin, genellikle, mevcut olması üç düzeyde olan faktörlere bağlıdır. Her şeyden önce, bölgede bulunan her devletin kendine özgü tarihi evrim yolu vardır. Sonra, şu anda bölgesel çapta birkaç çelişki mevcuttur. Onlar ekonomik, siyasi, jeopolitik ve askeri niteliktedir. Nihayet, küresel jeosiyasetde kendini gösteren karmaşıklıklar Güney Kafkasya devletlerinin hem varlığı, hem de gelişme stratejisini ciddi etkilemektedir.
Bu üç farklı etkenin birlikte kendisini göstermesi oldukça zor durum yaratıyor. Azerbaycan bağımsızlık döneminde kanıtladı ki, onun seçtiği gelişme çızgısı düşünülmüştur ve ülkeyi başarılardan başarılara götürebiliyor. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in bu bağlamda ifade ettiği aşağıdaki fikirleri gerçeği net ve dolgun yansıtıyor: “Bugün Azerbaycan kendi gücüne emin olan, kendi gücüne dayanan, tüm ortakları ile ilişkileri karşılıklı saygı ilkeleri temelinde kurmaya çalışan, dinamik gelişen genç ve aynı zamanda, tecrübeli ülkedir. Azerbaycan artık büyük bir bölgesel faktördür. İstikrar, güvenlik ve gelişme faktörüdür” (Bkz.: Dövlət Bayrağı Meydanının təntənəli açılış mərasimində İlham Əliyevin nitqi / “Xalq gazetesi”, 3 Eylül 2010, s. 1-3).
Devlet Başkanı`nın bu fikirleri tarihi önem taşımaktadır. Çünkü devlet yapılanması düzleminde kısa bir zamanda “genç” devletin başkaları için de örnek olabilecek “deneyimli ülke” haline gelmesi sıçramalı gelişme belirtisidir. Mesele şu ki, Azerbaycan geçen sürede bu amaca ekonomik, enerji, sosyal, siyasi, kültürel ve askeri alanları eşgüdümlü geliştirerek ulaştı. Ayrıca, bu süreç ülkenin küresel çapta jeopolitik güvenliğini sağlama görevi ile paralel gerçekleştirildi. Bu iki dev işin uyarlanması tam manasıyla örnek deneyimdir. Somut örnekler bunu teyit ediyor.
Öncelikle, uzmanların böyle bir değerlendirmesini vurgulamak isteriz: “Küresel rekabetin güçlenmesi, ekonomik krizler, siyasi gerginlik, iç savaşlar, askeri müdahaleler uluslararası ilişkilerde önde gelen faktörlere dönüşmüştür” (Bkz.: Yeni geosiyasi şəraitdə Azərbaycanın yeri və rolu möhkəmlənir / “Yeni Azərbaycan” gazetesi, 7 Şubat 2014, s. 5). Böyle bir ortamda Azerbaycan’da ekonomik gelişme temposu hep yüksek oldu. Örneğin, “Dooing Business”in 2009 yılında yayınlanan raporunda Azerbaycan “en reformcu” ülke ilan edildi. “Dünya Rekabetlilik Raporu 2012-2013” raporuna göre ise ülke rakabetlilik reytingine göre 144 devlet arasında 46`ncı sırada. Kuşkusuz, Azerbaycan’ın “… dünyanın 50 en rekabetçi ekonomisi sırasına dahil olması ülkede yapılan amaçlı sosyal – ekonomik gelişme politikasının görsel göstergesi ve ülkemizin uluslararası nüfuzunun artmasının örneği olarak değerlendirilebilir” (Bkz.: Azərbaycan beynəlxalq münasibətlər sistemində: regional liderdən qlobal aktora doğru / “Yeni Azərbaycan” gazetesi, 7 Ağustos 2013, s. 10).
Ekonomik İlerleme ve Jeopolitik Güvenlik : Karşılıklı İlişkiler
Azerbaycan enerji alanında çok etkili siyaset gerçekleştiriyor. “Şahdeniz – 2” projesini mecazi olarak “21`inci yüzyılın anlaşması” olarak nitelendiriliyor. Çünkü bu proje bütün Avrupa’nın enerji haritasını değişecek. Artık bu konuda dünyanın önde gelen analistleri de yazıyorlar. Ukrayna’da yaşanan olayların fonunda Azerbaycan Batı’nın enerji ile teminatı konusunda ön sıraya çıkıyor (Bkz.: örn., George Friedman. From Estonia to Turkey: American Strategy After Ukrayna / Stratfor, 25 Mart 2014).
Sürecin bu yönde gelişeceğini beklemek mümkündür. Çünkü Bakü pragmatik ve verimli dış politika yürütüyor. Son dönemlerde yaşanan jeopolitik olaylar gösterdi ki, Güney Kafkasya’da dayanıklı konumu olan ülke işte Azerbaycan’dır. Aynı zamanda, 2013 yılında bu devlet kendi gelişiminin yeni aşamasına ayak bastı. Tüm alanlarda dinamik gelişme devam etti. Örneğin, petrol sektöründe GSYİH’nın hacmi 2012 yılına kıyasla 2013 yılında %9,5 oranında arttı.
Ayrıca, “…inşaatlarda katma değer %23,5 oranında, turistlerin konaklama ve sosyal catering hizmetleri alanında %18,2 oranında, ticaret ve ulaşım araçlarının onarımı hizmetleri alanında %9,7 oranında, bilgi ve iletişim hizmetlerinde %9,4 oranında, köy çiftlik, ormancılık ve balıkçılıkta %5,4 oranında, ulaşım ve depo alanında %5,3 oranında, sanayi alanlarında %1,4, örneğin, maden çıkarmada %1,0 oranında, işleme sanayisinde %4,1 oranında, elektrik, gaz ve buhar üretimi, dağıtım ve tedarik alanında %2,9 oranında, su, atık arıtma ve imalinde %10,3 oranında, sosyal ve diğer hizmet alanlarında ise %3,9 oranında artış kaydedildi” (Bkz.: 2013-cü ildə Azərbaycan keyfiyyətcə yeni inkişaf mərhələsinə qədəm qoyub / “yap.org.az”, 30 Aralık 2013).
Bu türden örnekleri çoğaltabiliriz. Fakat gerçek olgu şu ki, bütün dünya ekonomisinde ciddi çalkantıların gerçekleştiği bir dönemde Azerbaycan’da sürekli ve sistemli gelişme gözleniyor. Artı bu süreç ülkenin uluslararası alanda otoritesinin durmadan yükselmesine eşlik ediyor. Azerbaycan BM Güvenlik Konseyi’nin geçici üyesi seçilmiş ülkedir. Bakü aslında, kültürler ve dinler arası diyaloğa adanmış büyük uluslararası etkinliklerin yapıldığı yerdir. Buna ulaşmak için dünyanın dikkatini çeken başarılı dış politika yürütmek gerekir. Sadece bu şart kapsamında ülkenin çekicilik derecesini artırmak mümkündür. Azerbaycan yönetimi bu hedefe nail olmuştur.
Azerbaycan 2013 yılında Güney Kafkasya’nın en demokratik ülkesi olduğunu Cumhurbaşkanlığı seçimiyle kanıtladı. Şeffaf, yüksek organizasyon, huzurlu ve demokratik kurallara tam uyularak yapılan bu seçimde halk uygun bildiği adaya serbestçe oy verdi. Tesadüfi değil ki, Azerbaycan’a olan güven ve itibar daha da arttı. Şimdi ülkeyi önemli uluslararası ittifaklara üye görmek isterler. Özellikle, bölgesel ve küresel güvenlik modellerinde Azerbaycan’a ayrıca yer vermeye çalışırlar. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in La Haye`de nükleer güvenliği ile ilgili yapılan toplantıdakı konuşması büyük ilgi doğurdu. Sayın Cumhurbaşkanı “Azerbaycan’ın nükleer maddelerin yasadışı hacminde transit güzergahı gibi ülkenin topraklarının kullanımını önlemek için büyük çabalar gösterdiğini, bu amaçla uluslararası ortaklarla işbirliği yaparak uluslararası standartlara uygun güçlü mevzuata dayalı kapsamlı ulusal ihracat kontrol sistemini oluşturduğunu” vurguladı (Bkz.: Azərbaycan Prezidenti İlham Əliyev Haaqada keçirilən III Nüvə Təhlükəsizliyi Sammitində çıxış etmişdir / AzərTac, 25 Mart 2014).
Bütün bunlar son 10 yılda Azerbaycan’ın bağımsız bir devlet olarak büyük bir yol geçtiğini ve karmaşık jeopolitik ortamda onun yeri ve rolünün sağlamlaştığını onaylar. Bu sürecin devam edeceğine şüphe yoktur.
Leyla MAMMADALIYEVA