ERDOĞAN’IN BAKÜ ZİYARETİ: TÜRKİYE-AZERBAYCAN BİRLİĞİ YENİ SEVİYEDE

upa-admin 14 Nisan 2014 2.509 Okunma 0
ERDOĞAN’IN BAKÜ ZİYARETİ: TÜRKİYE-AZERBAYCAN BİRLİĞİ YENİ SEVİYEDE

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye seçiminden sonra ilk olarak Azerbaycan’ı ziyaret etmesinin nedenleri çoktur. İki kardeş devlet arasında çeşitli alanlarda işbirliği üst düzeydedir. Bunun yanı sıra, dünyada jeopolitik durum hızla değişiyor. Meydana yeni şartlar çıkıyor. Bazı durumlarda ülkelerin güvenliğine tehditler oluyor. Bazı bölgelerde gözlenen gerginliklerin geniş mekana yayılması ihtimalinden söz ediliyor. Bütün bunların arka planda Erdoğan’ın Azerbaycan’a gelişi uzmanların ve analistlerin büyük ilgisini çekmiştir. Tarafların yaptıkları tartışmalar bunun sebepsiz olmadığını gösterdi.

Ankara-Bakü Hattında Yeni Perspektifler

Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin Güney Kafkasya’nın jeopolitik dinamiğine büyük etkisi vardır. Bölgede gerçek denge bu devletlerin işbirliğine doğrudan bağlıdır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Bakü’ye son gezisine aynı gerçeklik düzleminde yaklaştığımızda ilgi doğuran bir takım noktaları görmek mümkündür.

Uzmanlar öncelikle Türkiye’nin Başbakanının belediye seçimlerinden hemen sonra Azerbaycan’a gelmesine dikkat çekiyorlar. Burada temel faktör olarak iki ülkenin çok yakın olması vurgulanıyor. Kuşkusuz, bu görüşte gerçek yükü büyüktür. Aynı zamanda, Erdoğan’ın bu yolculuğuna küresel ölçekte meydana gelen jeopolitik süreçlerin dinamikleri bağlamında bakmak gerekir. İlk olarak Ukrayna’da gözlenen çelişkili olayların eski Sovyet mekânı çapında verebileceği yankıları dikkate almak gerekir.

Somut olarak, Başbakanın Azerbaycan’a gelişi Güney Kafkasya’ya da ciddi etkisi olabilecek son jeopolitik gelişmelerin içeriği ile de bağlantılı görünüyor. Her şeyden önce, güvenlik, enerji politikası ve ekonomik işbirliğinin perspektifleri üzerinde durmaya ihtiyaç vardır. Ankara ve Bakü hep bu yönlerde geniş işbirliği yaptılar. Yeni durumun oluşması meydana ek faktörler çıkardı. Onların dikkate alınması çok önemlidir. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Recep Tayyip Erdoğan`la geçirdiği görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında bu bağlamda mevcut durumu net ifade etti: “Biz tüm alanlarda kardeş, dost gibi ortak faaliyet gösteriyoruz. Bugünkü yolculuk sırasında yaptığımız görüşmeler ve yaptığımız konuşmalar bir daha bizim birliğimizi onaylar. Biz siyasi alanda müttefik. Bugün dünyada ikinci ülkeler bulunmaz ki, birbirine Türkiye-Azerbaycan kadar yakın olsunlar” (bkz.: Prezident İlham Əliyevin və Baş nazir Rəcəb Tayyib Ərdoğanın birgə mətbuat konfransı / AzərTAc, 4 Nisan 2014).

Azerbaycan’ın Devlet Başkanı görüşlerini geliştirerek somut örneklerle iki ülkenin işbirliğinin gelişme perspektiflerini gösterdi. Zira, Azerbaycan gelecek 7-8 yıl içinde Türkiye ekonomisine ek olarak yaklaşık 20 milyar dolar yatırım koyacak (bk. önceki kaynağa). Bu, ülkenin yurt dışında yaptığı en büyük yatırımdır. Genel olarak ise iki devlet arasında ticaret hacminin 15 milyar liraya ulaştırılması amaçlanmıştır (bkz.: Durmaq yok, yola davam / “Azərbaycan” gazetesi, 9 Nisan 2014).

Türkiye Azerbaycan’ın petrol sektörüne en çok yatırım yapan ülkedir. Kardeş devletin işadamları üretim, telekomünikasyon, inşaat, basın, gıda, eğitim, sağlık, bankacılık, ulaşım ve diğer alanlarda geniş faaliyet gösteriyorlar. Ankara Azerbaycan ordusunun güçlenmesinde aktif olarak yer alıyor. Askeri işbirliği üst düzeye kalkmıştır (bkz.: Azərbaycan-Türkiyə münasibətləri dostluq və qardaşlıq prinsiplərinə əsaslanır / “Yeni Azərbaycan” gazetesi, 9 Nisan 2014).

Şüphesiz bunlar ciddi hususlardır. Fakat tartışılan konular içerisinde stratejik önemi daha büyük olan bir meseleyi ayrıca vurgulamak gerekir. Söz konusu iki liderin enerji projelerini bölgesel çerçeveden çıkararak dünya çapında projelere çevirmekle ilgili elde ettikleri anlaşmadı.

Dünya Ölçekli Projeler: İşbirliğinin Verimli Modeli

Bakü-Tiflis-Ceyhan, Bakü-Tiflis-Erzurum ve Trans-Anadolu (TANAP) petrol ve doğal gaz hatlarının bu tür vasıflara sahip olması bütün bölgenin jeopolitik manzarasını değiştirecek. Şu anda eski Sovyet coğrafyasında yaşanan siyasi ve jeopolitik olayların ışığında bu konu yeterince güncel görünüyor. Esas ise odur ki, iki Türk devleti bölgesel işbirliğinin küresel çapta yararlı işbirliğine destek olmasını sağlamak amacını öne konmuştur. Çünkü enerji projelerinin küresel çapta önem kazanması öncelikle işbirliği ve güvenliğe hizmettir.

Genel olarak dünyada gözlenen ekonomik, mali, siyasi, jeopolitik, kültürel ve askeri gelişmelerin arka planda Azerbaycan ve Türkiye liderlerinin bu adımı bir örnektir. Düşünelim ki, Azerbaycan ve Türkiye bütün meseleleri karşılıklı yararlı ve eşit işbirliği düzleminde çözmenin sivil modelini öneriyor. Diyelim ki, Azerbaycan Dağlık Karabağ çatışmasının adil çözümünü de bu bağlamda görüyor. Şu anda bazı ülkelerin başka ülkelerin topraklarını istila etmekle herhangi bir amaca ulaşmak niyetinde olduğu bir zamanda Türk devletlerinin bu iradesi gerçek demokrasinin ve barış severliğin habercidir. Düşünüyoruz ki, dünya bu mesajı gerekli derecede değerlendirmelidir.

Sır değil ki, Batı ve Rusya enerji güvenliği konusunda farklı bakışlara sahiptirler. Onlar arasında bu açıdan belli çatışma de gözleniyor. Taraflar birbirlerinin çıkarlarını tam dikkate almak istemiyorlar. Dolayısıyla dünyanın çeşitli bölgelerinde, özellikle eski Sovyet mekanında tehlikeli durum meydana çıkmaktadır. İlginçtir ki, Azerbaycan ve Türkiye bu gerginliğin azalması ve tüm tarafların gerçek işbirliği yapmasının somut modelini ortaya koyuyorlar. Erdoğan’ın Bakü ziyaretinin önemli stratejik tarafını bu husus oluşturmaktadır.

Bu bağlamda enerji koridorları konusunda iki kardeş devletin liderlerinin tutumu başkaları için örnek olarak düşünülebilir. Azerbaycan ve Türkiye ulaştırma ve enerji koridorunun daha verimli sonuçlar vermesine ulaşma kararına vardılar. Küresel jeopolitik bağlamda bu sürecin genel güvenlik ve işbirliğine çok büyük bir katkı olduğunu anlamak gerekir.

Karşılaştırma için diyelim ki, Ermenistan veya Gürcistan bu yönde hangi adımları atıyorlar? Erivan, genellikle, bu konuda düşünmüyor. Onun temel işi çeşitli büyük devletlere kendini pahalıya satmaktan ibarettir. Şimdiye kadar bu cüce ülkenin bölgesel işbirliğiyle ilgili gerçek bir proje ileri sürdüğü görülmemiştir. O halde Ermenistan küresel güvenliğe ve işbirliğine hangi katkıyı verebilir?

Gürcistan biraz farklı siyaset yürütüyor. Fakat bu devletin de temel amacı şu anda kendisinin varlığını bir şekilde korumaktan ibarettir. Bu ülkenin Parlamento Başkanı David Usubaşvili Tallin`de açık söyledi ki, Gürcistan’ı NATO’ya kabul etmezlerse, o, bağımsızlığını kaybedecek (bkz.: Усупашвили предупреждает по поводу ПДЧ НАТО / “Civil Georgia”, 14 Ocak 2014).

Komşu devletlerin bu tür kaygıları arka planında Azerbaycan’ın küresel dünya çapında etkisi olan enerji projeleri ve koridorlarından konuşması ve bu yönde somut faaliyet göstermesi, tabii ki, ciddi bir başarıdır. Bu konuda Türkiye-Azerbaycan işbirliğinin özel bir yer tutması ise ayrıca jeopolitik önemi olan makamdır.

Tüm bunlar Recep Tayyip Erdoğan’ın Azerbaycan ziyaretinin stratejik hususlara sıkı bağlı olduğunu gösteriyor. Türkiye’deki seçimde Başbakanın yönettiği partinin zafer kazanması Erdoğan’ın tutumunun sağlam olduğunu gösteriyor. Bu siyasetçi verdiği sözleri tutabiliyor. Dolayısıyla Bakü’de elde edilen uzlaşmanın somut gerçekleşmesi şansının yüksek olduğunu söylemek mümkündür.

Kaynak: Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.