Kırım’ın referandum yoluyla Rusya’ya birleştirilmesi küresel jeosiyasetde nitelik değişikliği yaptı. Uzmanlar Batı ile Doğu arasındaki ilişkilerin çok tehlikeli yönde gelişebileceğini öngörüyor. Onlar Amerika ile Rusya arasında doğrudan askeri çatışmaların olması ihtimalinden konuşmuyorlar. Fakat büyük jeopolitik güçlerin farklı bölgelerde durumu gerginleştire ve hatta lokal silahlı çatışmalar yaratabileceklerini tahmin ediyorlar. Olayların bu tür gidişatı ise genel düzeyde insanlığı yeni tehlikelerle yüz yüze koyuyor. “İnsani yüzyıl”da askeri gücün uygulanması nonsens olurdu. “Homo sapiens” bu tehlikenin önünü alabilecek mi?
Değişen Dünya: Daha Riskli Bir Aşama mı?
Türkiye’nin “Yeni mesaj” gazetesinin ilginç bir notu var. Köşe yazarı Hayrat Celal 14 Nisan tarihinde yazmıştı: “16 Mart sonrası dünya değişti” (bk.: Hayrat Celal. 16 Mart sonrası dünya değişti / “yenimesaj.com.tr”, 14 Nisan 2014). Batı ve Rusya uzmanlarının basında yayınlanan görüşleri de yaklaşık aynı bağlamdadır. Fakat dünyanın değişiminin temel belirtilerinin nelerden ibaret olduğu tam olarak net değildir. Bu, duruma önemli ölçüde belirsizlik veriyor. Meselenin endişe yaratan tarafı da işte bundan ibarettir.
Gerçekten de, küresel jeosiyasetin dinamikleri Kırım’da yapılan referandumdan sonra yeni düzleme geçti. Batı ve Doğu (genel anlamda – Newtimes.az) arasında çatışma meydana geldi. Bu husus geçen yüzyılın ikinci yarısından itibaren kendini gösteren ve jeosiyasette “Soğuk savaş” denilen olayı anımsattı. Şimdi analist ve uzmanlar oluşmuş durumun “yeni “Soğuk savaş”” döneminin başladığını ifade edip etmediğini belirlemeye çalışıyorlar. Farklı pozisyonların olmasına rağmen, genel olarak dünya çapında tehlikeli çatışmanın gerçek olduğu kabul ediliyor (bk.: örn., A New Cold War? Ukraine Violence Escalates, Leaked Tape Suggests U.S. Was Plotting Coup / “Democracy Now”, 20 Şubat 2014).
Mesele şu ki, “Soğuk savaş” döneminde Batı’yla SSCB esas olarak ideolojik açıdan çatışmada idiler. Burada başlıca amaç dünya ağalığı uğruna mücadeleden galip çıkmak idi. Tarihçilerin değerlendirmesine göre, yaklaşık 1946 yılında W. Churchill`in bilinen konuşmasından sonra start alan bu savaş 1990 yılında SSCB’nin dağılması ile sona erdi.
Bu süreçte dünya birkaç ağır savaşlar gördü. Afganistan ve Kore savaşları onların sırasında ayrıca yer alır. Aynı zamanda, liderlik için mücadele eden taraflar arasında silah yarışı, ekonomik etkiler ve ideolojik darbeler olağan hal almıştı. Sosyalist bloğunun tamamen çökmesi, Varşova bloğunun çöküşü Batı’nın zaferi gibi sunuldu. Dünya bununla tek kutuplu oldu. Somut olarak, ABD’nin egemenliği aşaması başladı. Fakat 21`inci yüzyılın gelişi ile küresel çapta jeopolitik durum yeniden değişti. Burada temel etken Rusya ve Çin’in hızlı gelişmesidir. Özellikle, Rusya’nın “ayağa kalkması” küresel dinamiğe ciddi etki göstermeye başladı.
Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, eğer Çin esas olarak ekonomik ve kültürel yönlere öncelik veriyorsa, Rusya kendi jeopolitik nüfuzunu geri getirmek için tüm mümkün araçları aynı şekilde askeri gücü kullanıyor. İlginçtir ki, “insani yüzyıl”, “bilgi çağı” denilen 21`inci yüzyılın jeopolitik manzarasında keskin değişiklik işte Moskova’nın Ukrayna’ya askeri baskısı sonucu oldu.
Söz konusu olan Kırım’da referandumun Rusya askerlerinin arka planda aktif katılımı ile geçirilmesidir. Bu konuda artık Başkan V. Putin açık söyledi: “Kırım kendini savunma güçlerinin arkasında disiplinli, ama kararlılıkla ve profesyonelce Rusya askerleri faaliyet gösteriyorlardı. Burada amaç referandumun özgür gerçekleşmesini sağlamaktan ibaretti…” (bk.: Текстоваяонлайн-трансляция прямой линии президента РФ / “ИТАР-ТАСС”, 17 Nisan 2014).
Çatışmanın Adı: “Soğuk Bakışlar” Altında Sıcak “Noktalar”
Böyle anlaşılıyor ki, büyük devletler mevcut durumu değiştirmek ve kendi çıkarlarını sağlamak için askeri güç kullanılmasından çekinmiyorlar. Ortadoğu’da, Afganistan’da ve başka bölgelerde olduğu gibi, Ukrayna’da da bunun şahidi olduk. New York ve Princeton Üniversitelerinin Profesörü Stephen Kohen tüm bunların sonucunun yakın vadede ” yeni Soğuk Savaş ve Batı ile Doğu arasında bölünmüş olabileceğini ” öngörüyor (bk.: A New Cold War? Ukraine Violence Escalates, Leaked Tape Suggests U.S. Was Plotting Coup / “Democracy Now!”, 20 Şubat 2014).
Ona göre, bu kez dünyanın bölünmesi “Slav uygarlığının merkezinde” gerçekleşecek. Bu tür gedişatla ise “sürekli istikrarsızlık, gerçek savaşın başlaması potansiyeli oluşacak” (bk.: önceki kaynağa). Analitstin görüşlerine göre, böyle bir durum on senelerce devam edebilir. Fakat Batı uzmanları arasında “Soğuk savaş”ın başlaması ile ilgili oybirliği yoktur. Onları birleştiren nokta Rusya’ya karşı sert ekonomik, siyasi-diplomatik ve askeri tavır tutmaktan ibarettir. Aynı zamanda, bunun yeni “Soğuk savaş” anlamına geldiğini teyit etmiyorlar.
Örneğin, tanınmış analitik, ABD Dış İlişkiler Konseyi Başkanı Richard Haas düşünüyor ki, Moskova’yı hırslarından çekindirmek için bir dizi önlemler alınmalıdır. Örneğin, yeni, daha sert yaptırımlar uygulanmalıdır. Genel olarak, “Soğuk savaş” sırasında kullanılan “çekindirme”, “durdurma” doktrinini uygulamak gerekir.
Fakat R. Haas tüm bunları “yeni Soğuk savaş aşamasının başlaması” gibi değerlendirilmiyor. Bu sadece 143 milyon nüfusu olan bir devletin imparatorluk iddialarının önlenmesidir (bk.: Richard N. Haass. The Sources of Russian Conduct / “Project Syndicate”, 16 Nisan 2014).
Bunların arka planda “Soğuk savaş”ı inceleyen tarihçi Michael Dobbs`un düşünceleri ilginç görünüyor. O yazıyor: “Kırım sorunu Doğu ile Batı arasında çok keskin ve uzun olabilir. Bu, “Soğuk savaş”ın tekrarı olmayacak, çünkü söz konusu dünya liderliği için mücadele etmek değildir. Ancak o, daha geniş çapta Yugoslavya’ya benzer bir durum olacaktır” (bk.: Мэлор Стуруа. “Холодная война” или крымская горячка? / “Московский Комсомолец”, 21 Mart 2014).
Yukarıdaki görüşlerin karşılaştırılması gösteriyor ki, Batı-Rusya ilişkileri daha sert düzleme geçti. Bu aşamada taraflar arasında uzlaşma ortamının elde edilmesi ihtimali çok azdır. Uzmanlar çatışmanın uzun yıllar süreceğini tahmin ediyorlar. Süreçlerin bu tür gidişi aslında küresel çapta belirsiz jeopolitik durum yaratır.
Sorunun özü yeni aşamanın “Soğuk savaş” veya başka terimle adlandırılmasında değildir. Esas olan şu ki, her zaman meydana büyük bir mekanı kapsayabilen silahlı çatışmalar çıkabilir.
Öyle görünüyor ki, ABD ile Rusya doğrudan askeri çatışmaya girmek istemiyorlar. Ancak onlar arasında ilişkiler yeterince “soğuk” aşamaya geçiyor. Bu da dünya çapında uluslararası ilişkilere somut gerginlikler ve belirsizlikler getirecek.
Hatta 21`inci yüzyılda yirminci yüzyılda gözlenen çatışmalardan hayli tehlikeli gedişatlar meydana çıkabilir. Çeşitli bölgelerde “sıcak noktalar” oluşuyor. Sürekli niteliğe sahip olan bu süreç birkaç on yıl boyunca dünyayı gerginlik ve belirsizlik altında tutar. Bu anlamda şimdi Kırım’da yaşananları, gerçekten de, “yeni Soğuk Savaş”ın belirtileri sayabiliriz. Bu sürecin genel olarak eski Sovyet mekanını kapsayabilmesi, ayrıca endişe yaratıyor. Daha somut olarak, burada terminoloji değil, mahiyet temel oluşturmaktadır.
Kaynak: Newtimes.az