Küresel çapta jeopolitik süreçlerin dinamiği hızla değişiyor. Meydana endişe yaratan ciddi sorunlar çıkıyor. Bu bağlamda Avrupa Birliği’nin bağımsızlığını elde etmiş ülkelerle ilişkilerinin perspektifleri meselesi güncelleşiyor. Örneğin, Azerbaycan’la bu kurumun ilişkilerinin kaderi üzerinde düşünmeye değer. Yaşanan süreçler gösteriyor ki, Bakü AB ile ilişkilerini eşit ortaklar gibi geliştirmekte kararlı. Bununla ilgili yeni işbirliği programının hazırlanması meselesi ilginçtir. Bu yönde Azerbaycan – AB ilişkilerinin gelişmesinin Güney Kafkasya’da hangi değişikliklere neden olabileceği üzerinde düşünmeye değer.
Brüksel – Bakü Hattı: İşbirliğinin Önemli Aşamaları
Bunlar Batı’nın önde gelen devletlerinin yürüttüğü dış politikada ortak bir eğilimin mevcut olduğunu söylemeye esas veriyor. Örneğin, Avrupa Birliği’nin jeopolitik hattında yeni elementlerin varlığından bahsedilebiliyor. AB – Azerbaycan ilişkilerine de küresel jeopolitik trendlərin Avrupa devletlerinin dış politikasına yansımış incelikleri bağlamında yaklaşmak daha doğru olurdu.
Öncelikle belirtelim ki, Avrupa Birliği ile Azerbaycan arasında ilişkiler birkaç aşamadan geçti (Bkz.: örn., 7, 9, 10). Onlar 1992-1998, 1999-2003, 2004-2008, 2008-2013 yıllarını kapsıyor. Bu 4 aşamanın her birinin kendi içeriği, öne sürdüğü amaçları ve programlarının uygulanması yöntemleri olmuştur. 2014 yılından ise yeni süreç başlıyor.
Birinci aşamada (1992-1998 yılları) Azerbaycan için çoğunlukla teknik programlar hazırlanmıştı. Çeşitli biçimlerde ülkeye lojistik ve mali yardımları yapılıyordu. Burada “BDT ülkelerine Teknik Yardım” (TACİS) programını, “Avrupa – Kafkasya – Asya Trans – Ulaşım Koridoru” (TRACECA) projesi ve “Ortaklık ve İşbirliği Anlaşması”nı (PCA) göstermek mümkündür. Bu programlar Azerbaycan’da esasen ekonomik reformların yapılmasına, demokrasi ve insan haklarının desteklenmesine vb. hizmet etti.
Bu aşamada amaç esas olarak Azerbaycan’ın sosyoekonomik, enerjik, ulaşım ve kültürel alanlarda yeni seviyeye geçmesiydi. Avrupa Birliği bu programlarla bir tür eski Sovyet mekanında hangi ülkelerde devletçiliğin başarılı olabileceğini “test ediyordu”. Gösterilen maddi, mali ve teknik yardımlar önceden belirlenmişti. Aynı zamanda, birinci aşamada Avrupa ile Kafkasya ve Orta Asya arasında güvenli ulaşım koridoru oluşturulması öngörülüyordu. Bu aşamada Azerbaycan’da istikrar oluşturuldu, ekonomik reformlar gerçekleştirildi.
İkinci aşama 1999-2003 yıllarını kapsıyor ve “Ortaklık ve İşbirliği Anlaşması”nın yürürlüğe girmesi ile başlar. Bu belge taraflar arasındaki ilişkilerin hukuki altyapısını oluşturuyor. Burada siyasi diyalog, insan hakları, ticaret, yatırım, sosyal, kültürel ve diğer alanlarda işbirliğinin geliştirilmesi temel amaçlardan biri olmuştur (Bkz.: 7). Bu aşamada işbirliği sonraki seviyeye ulaştı. AB ile Azerbaycan eşit ortaklar gibi ilişkilerini geliştirdiler.
Aynı dönemde AB`nin etkinliğinde siyasi ve güvenlik yönleri ağır basmaya başladı. Bu bağlılıkta kurum işbirliği yaptığı ülkeleri üç gruba böldü. Birinci gruba AB’ye üye olmak taleplerini yerine getirenler, ikinciye üyeliğe potansiyel adaylar, üçüncü gruba ise “yakın komşular” dahil edilmişti (Bkz.: 10). Görüldüğü gibi, AB aslında ortaklık yaptığı devletlere farklı yaklaşıyordu. Sonraki süreçler gösterdi ki, bu, doğru strateji değil. Örneğin, Azerbaycan – AB ilişkilerinin deneyimi burada birçok inceliklerin dikkate alınması gerekliliğini ortaya koydu. Bu, işbirliğinin 3`üncü ve 4`üncü aşamasında kendini daha çok göstermeye başladı.
2004 yılında Avrupa Birliği’ne daha 10 ülkenin üye olması ile ilgili kurum Avrupa Komşuluk Politikası (ENP) adlı program hayata geçirmeye başladı. Bu belge aslında kurumun komşu ülkelerle işbirliğine yeni içerik getirmeliydi. Azerbaycan için de `üncü. aşama 2004 yılından başlıyor ve 2008 yılına kadar devam ediyor. Bu aşamada AB işbirliği yaptığı ülkeleri farklı gruplara bölmenin verimsiz olduğunu fark etti. ENP`ye dahil olan ülkelerin “üye olabilen” ve “üye olmaya bilen” gibi farklı değerlendirilmesi gerçekte yapay etki bağışladı. AB potansiyel olarak bu ülkelerin her birinin kuruma dahil olma imkânının olduğunu dikkate almaya başladı.
Bu aşamada siyasi, idari ve ekonomik reformları birbirine uygun şekilde yapmakla AB ile entegrasyonu derinleştirmek temel hedef olarak belirlenmişti. Burada demokrasi, insan hakları ve sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesine öncelik verildi. Bunların yanında, 3`üncü aşamada enerji güvenliğinin sağlanması yönüne de özel dikkat ediliyordu. Bir takım uluslararası projelerin aktif katılımcısı olan Azerbaycan bu sorunun çözümüne katkıda bulundu. Kültürler ve dinler arası diyaloğun düzenlenmesi işinde Bakü’nün özel yeri vardı. Tüm bunlar ülkenin AB devletleri ile ekonomik ilişkilerinin ve ticaret hacminin hızlı gelişimine eşlik ediliyordu.
2009 yılında AB`nin “Doğu Ortaklığı” girişimini kabul etmesi ile Azerbaycan’la ilişkilerin gelişmesinde sonraki aşama başlandı. Bu, 2009-2013 yıllarını kapsıyor. Onun başlıca özelliği “Doğu Ortaklığı” programına dahil olan ülkelerle tek bir işbirliği formatının uygulanmasındadır. Burada temel hedefler ortaklık anlaşmalarının imzalanması, serbest ticaret bölgelerinin oluşturulması, vizelerin tedricen serbestleştirilmesi ve AB’nin enerji güvenliğinin güçlendirilmesi yönünde daha derin işbirliğinin uygulanmasından ibarettir.
Bu aşamada AB-Azerbaycan ilişkilerinde ciddi ilerleme olmuştur. Neredeyse, tüm alanlarda taraflar arasında işbirliği yeni bir seviyeye yükselmiştir. Özellikle, enerji güvenliği alanında Azerbaycan dev girişimlerde bulunmuştur. Sadece TANAP ve TAP projelerini hatırlamak yeterlidir. Bu enerji projelerine ülkemiz 50 milyar ABD doları değerinde yatırım yapmayı planlıyor. Artık bu yönde somut adımlar atılıyor. Şu anda AB ticaret ve ekonomi alanlarında Azerbaycan’ın temel ortağıdır. Hatta bir takım somut alanlarda Avrupa Birliği ABD, Türkiye ve Rusya’yı da geçti.
Dördüncü aşama öncekilerle kıyasla daha çok dramatik süreçlerle akılda kalmıştır. Mesele şu ki, son birkaç yılda küresel jeosiyaseti ciddi etkileyen olaylar yaşanmıştır. Burada öncelikle Ukrayna etrafında yaşanan gergin jeopolitik mücadeleyi vurgulamak gerekir. Bunun sonucunda ortak üyelik konusunda sorunlar meydana gelmiştir. Azerbaycan’ın da bu konuyla ilgili kendi görüşü vardır.
Yeni Strateji: İşbirliğinde Stratejik Modernleşme Modeli
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ortak üyeliğin net kavramının olmadığını vurguladı. Somut olarak, ortak üyelik eşit ortaklık prensibine uygun gelmiyor. Öte yandan, İlham Aliyev açıkça ifade etti ki, “herhangi bir entegrasyon sürecine ek avantajlar kazanmak için gitmek gerekiyor” (Bkz.: 10).
Ortak üyelik çerçevesinde ise meselenin bu tarafı net değildir. Bu nedenle Azerbaycan kendisi farklı işbirliği modeli önerdi. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev vurguladı ki, stratejik ortaklığı öngören uygulama ilginç olurdu. Azerbaycan liderinin bu teklifini AB kabul etti ve bazı bilgiye göre, kurum Stratejik Modernleşen Ortaklık adlı program hazırlıyor (Bkz.: 10).
Aslında yeni işbirliği formatından bahsediliyor. AB Avrupa Komşuluk Politikası’na niteliksel yeni çalar getirmeli oluyor. Bölgenin lider devleti olarak Azerbaycan eşit ve stratejik entegrasyonu öngören işbirliğini tercih ediyor. Buraya siyasi reformlar ve AB’ye uyum; güvenlik alanında işbirliği ve danışma; ticaret ve iş ortamı; enerji, çevre ve ulaşım; insanlar arasındaki ilişkiler gibi etkenler dahildir.
Görüldüğü gibi, Azerbaycan bir taraftan toplumun tüm alanlarında modernleşmeyi yeni düzeye yükseltiyor, diğer yandan da küresel jeosiyasetin hızla değişen dinamiğine uygun dış politika yürütüyor. Bu süreci Bakü tam bağımsız yapıyor. Düşünüyoruz ki, şimdiki aşamada Azerbaycan’ın AB politikasının temelini bu ilke oluşturmaktadır.
Bu açıdan aşağıdaki fikirle anlaşmak mümkündür: “… Azerbaycan için elverişli olanaklar vaat eden, ama aynı zamanda, ciddi tehlike kaynağı olan “coğrafya, petrol ve jeosiyaset” faktörleri büyük ustalıkla ilişkilendirilerek biri diğerini tamamlayacak şekilde tek bir strateji temelinde gerçekleştirilmiş, uzun dönem ve perspektif gelecek için hazırlanmıştır ki, zaman geçtikçe onun sonuçları daha açıkça ülkemizin uluslararası platformlarda elde ettiği başarısında ve hızlı gelişiminde kendini göstermektedir” (Bkz.: 8).
Küresel jeopolitik dinamik düzleminde Bakü’nün AB ile stratejik modernleşme bağlamında işbirliği modelini tercih etmesinin ciddi önemi vardır. Bunu yukarıda kısaca incelediğimiz dünya jeopolitik trendlerinin içeriği bağlamında açıkça görmek mümkündür. Yeterince karmaşık ve çelişkilerle zengin olan jeopolitik ortamda herhangi örgütün etkisi altına düşmek hayli risklidir. Öte yandan, büyük güçlerin birbirleriyle amansız mücadele yaptığı bir ortamda bu tür tercih verimli sonuçlar vermez. Fakat mesele şu ki, bağımsızlığını elde etmiş ülkenin dış etkilere maruz kalmaması için başarılı dış politika hattı seçmesi gerekiyor. Güney Kafkasya’da bunun üstesinden sadece Azerbaycan gelebilmiştir.
Stratejik modernleşme modeli tüm bunlara göre, Azerbaycan – AB ilişkilerinde bir sonraki aşama olabilir. Bu modelin örnek olarak diğer ülkeler tarafından da kabul edilmesi mümkündür, çünkü modern dünyanın jeopolitik ortamında gözlenen trendlərin içeriği onaylar ki, işbirliğinde ekonomik, enerjik, ulaşım, kültürel alanlarda güvenliğin sağlanmasının optimum modeli önemli meselelerdendir. Bu yönde ilk adımı Azerbaycan atabilmiştir.
Kamal ADIGOZALOV
Kaynaklar
- Habibe Özdal. AB ve Rusya Arasında Ukrayna: Hayaller ve Gerçekler / Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Analiz № 26, Kasım, 2013.
- Сергей Караганов. Европа и Россия: не допустить новой “холодной войны” / “Россия в глобальной политике”, cilt 12, № 2, Mart/Nisan 2014, ss. 8-17.
- Graham T. Allison. Could the Ukraine Crisis Spark a World War? / “The National Interest”, 6 Mayıs 2014.
- George Friedman. Borderlands: The New Strategic Landscape / Stratfor, “Geopolitical Weekly”, 6 Mayıs 2014.
- Walter Russell Mead. The Return of Geopolitics: The Revenge of the Revisionist Powers / “Foreign Affairs”, Mayıs/Haziran 2014, cilt 93, № 3.
- Рейн Мюллерсон. Два мира – два права? Геополитика под прикрытием законности и морали / “Россия в глобальной политике”, cilt 12, № 2, Mart/Nisan 2014, ss. 86-95.
- Novruz Məmmədov. Xarici siyasət: reallıqlar və gələcəyə baxış. Bakü, 2013, s. 264.
- Elmar Məmmədyarov. Uğurlu xarici siyasət strategiyasının Azərbaycan modeli: nailiyyətlər və perspektivlər / “Azərbaycan” gazetesi, 10 Eylül 2013.
- Hicran Hüseynova. Avropaya inteqrasiya və regional təhlükəsizlik. Bakü, 2003.
- Şəmsəddin Hacıyev. İlham Əliyevin çoxvektorlu geoiqtisadi siyasətinin növbəti uğurları / “Azərbaycan” gazetesi, 27.04.2014, 30.04.2014 və 01.05.2014 tarihli sayıları.