Dünya siyaseti hızla değişiyor… Artık yalanı doğru olarak tanımlamak işi zorlaşıyor. İnsanlık adeta aldanmaktan bıkmış. ABD Başkanı B. Obama`nın yeni doktrin adı altında West-Point`te yaptığı konuşmaya karşı tutum, bu nedenle aynı değil. Uzmanlar Washington’ın attığı somut adımlarla söylevlerde söylenen fikirler arasında farkları açıkça gösteriyorlar. Birçok ülkelere karşı yürütülen karalama kampanyaları, onların iç işlerine karışma gibi girişimler dünya kamuoyu tarafından kabul edilmiyor. Bütün bunların arka planında Obama yönetiminin gerçekleştirdiği dış politika hattının analizi ilginç görünüyor.
ABD Başkanı Barack Obama’nın West-Point`te askeri akademide ülkenin dış politikasının temel öncelikleri hakkındaki konuşmasına tepki aynı olmadı. Uzmanlar sırasında Devlet Başkanı`nın görüşlerine eleştirel yaklaşanlar fazladır. Onlar Başkanın söyledikleri ile Washington’un uyguladığı siyaset arasında uyumsuzluk olduğunu söylüyorlar.
Hatta Beyaz Saray’ın uzmanları Obama ekibinin dış politikasını kısaca şöyle nitelendirdiler: “Yeter, boş şeylerle meşgul oldunuz” (bkz.: Karl Rove. Obama`s Foreign Policy Fails His Own Test / “The Wall Street Journal”, 11 Haziran 2014). Bu tezin asılsız olmadığını söylemek mümkündür. B. Obama kendisi Asya’ya gezisi sırasında uçakta gazetecilerden rica etti ki, bu fikri beğensinler. Yani devletin başkanı açık itiraf ediyor ki, dış politikada “boş şeylerle uğraşıyor”.
Uzmanlar ise somut olgularla Amerika’nın dış politikasının ciddi sorunlarla karşılaştığını kabul ediyor. Örneğin, 2011 yılında B. Obama Beşar Esad’ın yönetimden gitmesi gerektiğine ısrar ediyordu. Fakat o, Suriye muhalefetine yardıma gitme riskini kabul etmedi. Şimdi B. Esad yeniden Devlet Başkanı seçildi. Obama ise halen Suriye konusunda somut tutum sergiliyemiyor. Diğer argümanlar olarak Mısır, Irak, İran ve Afganistan gösteriliyor. “Irak ve Şam İslam Devleti” (IŞİD) teröristlerin Musul ve Tikrit`i de işte Obama’nın yanlış Irak politikası sonucunda istila ettikleri kaydediliyor (bkz.: önceki kaynağa).
B. Obama`nın dış politikasının “dişsizliği” Rusya ve Çin yönünde atılan adımlarda da kendini gösteriyor. Washington’un Ukrayna konusunda önyargılı davranması hakkında uzman görüşleri vardır. Uzmanlar düşünüyorlar ki, Amerika gelişmekte olan ülkelerle Avrupa’nın arasını açmaya uğraşıyor.
Ukrayna krizi ile Brüksel dolar mekanına döndü. Kısacası, ABD kendi çıkarları için dünyanın geniş bir alanında bir kez daha ihtilaflar yarattı (bkz.: Global systemic crisis-escalation in the US reaction for survival: trigger a cold war to make it easier to annex Europe / “Global Europe Anticipation Bulletin”, № 83, 16 Mart 2014). Böyle anlaşılıyor ki, Washington AB-Rusya çatışmasının süresiz devam etmesine çalışıyor.
Öyleyse Amerika’nın dış politikada hangi kriterleri takip ettiği hakkında soru oluşuyor. Diğer bilinen olguları da dikkate aldığımızda B. Obama`nın West-Point`daki konuşmasının sadece görüntü olduğu kanaatine varabiliriz. Somut olarak, orada Başkan yeni tezlerini yenilikçi gibi görünmek için söyledi. Gerçekte ise ABD’nin dış politikası eski hastalıklardan kurtulamamış.
Bunların arka planda son zamanlarda Amerika’da yapılan bir dizi anketin sonuçları ilginçtir. ABD’nin “FOX” televizyonunun yaptığı araştırmalara göre, görüşü istenenlerin % 56`sı mevcut dış politika hattını beğenmiyor. Katılımcıların % 55’i ise Obama döneminde Amerika’nın zayıfladığına inanıyor. Araştırmaya katılanların % 68`i Obama yönetiminin B. Clinton`un ekibine nispeten zayıf olduğunu söyledi. Onu belirtelim ki, “FOX” telefonla rastgele numaraları çevirerek bir araştırma yaptı. Yani onun nesnellik derecesi yüksektir (bkz.: “Талибан” ослабил Обаму / “Gazeta.ru”, 5 Haziran 2014).
Bundan sonra “Gallup” Enstitüsü sosyolojik araştırma yaptı. Görüşü istenenlerin % 52`si B.Obama`nın dış politikada etkinliğini beğenmediğini belirtti. Katılımcıların % 55’i inanıyor ki, Obama Amerika’yı zayıflatmış. Bu göstergeler daha önce yapılan anketlerin sonuçlarından düşüktür. ABD Başkanı`na güven azaldı, onu kararlı politikacı gibi kabul etmniyorlar (bkz.: Jeffrey M. Jones. Americans’ Ratings of President Obama’s Image at New Lows / www.gallup.com, 12 Haziran 2014).
Şüphe yok ki, bunlar rastgele rakamlar değil. B. Obama`nın yıllardır yürüttüğü dış politikaya ABD vatandaşlarının verdiği değerdir. Burada dikkati çeken hususlardan biri şu ki, uzmanların değerlendirmesi ile vatandaşların görüşü birbirine uygundur. Dünyanın çeşitli bölgelerinde Washington’un davranışlarının analizi gösteriyor ki, yukarıda ifade edilen fikirler gerçeği yansıtıyor.
Bu sırada Amerika’nın çeşitli ülkelerin iç işlerine karışması dikkat çekicidir. Üstelik, bu adıma karşı direnç gösterenlere karşı baskılar yapılıyor. Düşündürücüdür ki, bu tür çirkin siyasi gösterilere paralel olarak “karalama” kampanyası yapılıyor.
Genel olarak bakıldığında Washington’un çifte standarda ve adaletsizliğe dayanan siyaset yürüttüğü hakkında uzmanlar hep söylemişler. Hatta Amerika’nın ünlü analistleri ve siyaset bilimcileri bile Amerika’nın birçok konuda belirsiz mevki tuttuğunu, gerçek duruma uygun hareket edemediğini ifade eden fikirler söylediler. Onların sırasında Washington’un Güney Kafkasya’daki sorunların çözümüne çifte standartla yaklaşımını gösterebiliriz.
Uzun yıllardır, Amerika işgalci Ermenistan’ı savunuyor, ona parasal yardımda bulunuyor. Somut konularda siyasi lobiciliğini esirgemiyor. Bu ülkede yaşanan yolsuzluk, keyfilik, insan haklarının toplu ihlali, Azerbaycanlıların tamamen sınırdışı edilmesi halleri hakkında Washington inatla susuyor.
Bakü’ye gelince, onun bağımsız siyaset yürütmesi okyanus ötesindeki tazılarını memnun etmiyor.
Şunu da söylemek gerekir ki, genellikle, Müslüman devletlere karşı ABD’nin çifte standart politikası yürüttüğü kendini açıkça gösteriyor. Irak hemen vuruldu, Suriye sonu görünmeyen krize girdi, Afganistan’da yıllardır, kan su gibi akıyor, Irak’ı yeniden karıştırıyorlar, İran’a karşı bir plan hazırlandığı sonra belli olacak, Türkiye’nin hızlı gelişimini durdurmak için âdetâ kabuk veriyorlar. Bütün bunların arka fonunda dış politikanın hangi yeni doktrininden konuşulabilir?
Burada doktrin değil, boş söz yığını vardır. Bunu Washington da biliyor. Artık dünya da uyanmış. İnsanlar anlıyorlar ki, çeşitli gelişigüzel sözlerle gerçek siyaset arasında ciddi farklar vardır. İnsanlık kandırılmaktan bıkmış. Bu nedenle West-Point`daki konuşma “alkış” sesleriyle karşılanmadı. Gözlemler göstermektedir ki, onun gerçek jeopolitik süreçlere öyle de etkisi yoktur. Hadiseler önceki akarı ile devam ediyor. Batı kendi çifte standartlarında kararlıdır. Diğer büyük devletler de çıkarlarını korumak için her türlü adımı atmaktadırlar. Amerika’nın sesi eskisi gibi gür değildir. Onun etki gücü hayli azaldı.
Kaynak: Newtimes.az
Haberlerinizin dili gerçekten çok kötü. Dış bir kaynaktan haberleri alırken iyi bir çevirmen kullanmanızı tavsiye ederim.