ULUSLARARASI SÜREÇLERİN MODERN YÖNETİM SİSTEMİ: GELENEKLER VE YENİLİKLER

upa-admin 17 Ağustos 2014 1.583 Okunma 0
ULUSLARARASI SÜREÇLERİN MODERN YÖNETİM SİSTEMİ: GELENEKLER VE YENİLİKLER

21`inci yüzyılın ilk on yılında dünyanın siyasi haritasında gerçekten tektonik değişiklikler olmuştur, fakat aynı zamanda, uluslararası ilişkilerin yönetim sistemi de bir takım önemli değişikliklere maruz kalmıştır. Genelde dünya eskiden olduğu gibi deklarativ, kriz durumlarında yüksek verimlilik taleplerine bir türlü cevap vermeyen, çağdaş uluslararası sistemin güçlü üyeleri gibi zayıf üyelerinin de eleştirilere hassasiyeti olarak kaldı.

Bu nedenle “Soğuk Savaş”ın bitmesinden sonra uluslararası ilişkilerin berpasının bu ilişkilerin yönetim sistemi sayesinde veya ona aykırı olarak değil, tamamen ondan bağımsız şekilde gerçekleşmesi, aynı zamanda, uluslararası ilişkilerde bölgesel kurumların (AB, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği, Arap Ülkeleri Ligi vb.), gayri resmi bileşiklerin (“səkkizlik” gibi) ve üst düzey iş ilişkilerinin (“kravatsız” görüşler) düzenleyici rolünün artması, ayrıca BM’nin rolünün azalması eğilimi de hiç de rastgele olmamıştır.

Uluslararası ilişkilerin temel yönetim merkezi olarak kalan BM yetkilerinin sınırlanması ile gittikçe daha çok hiçbir partisi oy çokluğuna sahip olmayan, etkili ve siyasi açıdan doğru kararlar alması ihtimaline az, bu kararları yerine getirmesi imkanlarına ise somut olarak sahip olmayan parlamentoyu hatırlatır. BM’nin temel sorunu uluslararası ilişkilere etki edecek güçlü güçlerin yokluğu ile birlikte, bu güçlerin oluşması ve kullanılması yetkisinin olmamasındadır.

Birçok uzman uluslararası kuruluşlar bu tür ikili durumdadır. Bir yandan genel olarak bu kurumlar başarılı, her biri kendi alanında uluslararası hayatın belirli alanlarında devletlerarası ilişkilerin düzenlenmesinde önemli bir rol oynar, diğer taraftan ise sık sık devletler için önemli kararlar ve onların gerçekleşmesini sağlamak imkânından mahrum olurlar. Bu ise, elbette ki, onların uluslararası hayattaki etkinliği için hiç de elverişli değil.

Bir takım uluslararası yapılar, özellikle AGİT zor ki, kendini kanıtlama krizini geçebilir.

AGİT Avrupa gelişiminin önceki aşamasında kendisinin tarihi misyonunun fazlasını yerine getirmiştir. Prensip olarak geniş bir alanı ve eski Sovyet mekanının bir takım yeni ülkelerini kapsayan, karar verme ile ilgili, demokratik değişiklik yoluna kadem koymuş ülkelerde sivil toplumun oluşturulması ve insan haklarının sağlanmasında uluslararası kontrol rolünü yürüten AGİT bazı özellikleri diğer çok taraflı mekanizmalarla karşılaştırıldığında daha iyi yerine getirmeye gadirdir. Önleyici diplomasi planında, sorunların çözümünde ve çatışma sonrası durumun restorasyonunda AGİT`in potansiyeli tam tükenmedi.

Aslında, söz konusu bu kurumlara yönetimin yanı sıra, direktif nitelikli ciddi fonksiyonların, ayrıca kendi yetkileri çerçevesinde BM Güvenlik Konseyi kararlarının yerine getirilmesi hakkının verilmesi olmalıydı.

Elsever ABDULLAYEV

Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.