ERMENİSTAN’IN VATİKAN OYUNLARININ PERDE ARKASI

upa-admin 02 Ekim 2014 2.315 Okunma 0
ERMENİSTAN’IN VATİKAN OYUNLARININ PERDE ARKASI

Din Siyasi Araç Rolünde

Kendilerini dünyanın ilk Hıristiyan devleti ilan eden Ermeniler, yüzyıllar boyu bu kozu ustalıkla kullanmaya çalışmışlardır. Tarih boyunca devlet tecrübesi olmayan Ermeniler için, dini faktör her zaman manipülasyon aracı olmuştur. İlginçtir ki, ayrı ayrı bölgelerde Hıristiyanlık, Ermenilerin farklı amaçlarına hizmet etmiştir. Kanaatimizce, bu yüzdendir ki, sayıları birkaç milyon olan bu halkın temsilcileri, Hıristiyanlığın tüm temel kol ve mezheplerine mensupturlar. Gregoryan, Katolik, Protestan, Yunan-Ortodoks, Monofizit, Diofizit, Evangelist ve diğer dini inanç taşıyan Ermeniler, dünyada çok farklı ülkelere yayılmışlardır. Henüz Müslüman olan Ermeniler de ayrı bir inceleme konusudur. Türkiye’de dağlık arazide yaşayan Hemşinler, Ermenilerin özel bir kolu olarak kabul edilir. Gözlemler göstermektedir ki, yaşadıkları bölgeye göre farklı dini inanç taşıyıcısı olmak, daha çok Ermenilerin siyasi amaçlarına hizmet ediyor. Eğer Fransa’da Katolik olmak gerekiyorsa, buradaki Ermeni diyasporası daha çok Katoliktir. Komşu Almanya’da ise Protestan Ermeniler hakimdir.

Tarih göstermiştir ki; çeşitli dönemlerde ve dünyanın ayrı bölgelerinde Hıristiyanlık, Ermeniler için siyasi bir araç olmuştur. Haçlı Seferleri sırasında genel Hıristiyan çıkarları çerçevesinde manevra yapan Ermeniler, şu anda Afrika’da Etiyopya ile ilişkiler ve Ortadoğu’da Lübnan’da siyasi iktidarda temsil edilmek için Hıristiyan dininin taşıyıcısı olmalarını siyasi olarak manipüle ediyorlar.

Bilindiği gibi Haçlı Seferleri sırasında Ermeniler, himayesinde yaşadıkları Türklere ve Araplar başta olmak üzere ortak yaşadıkları diğer Müslümanlara ihanet ederek, Haçlı tarafında savaştılar. Haçlıların Ortadoğu’da Edessa ve Antakya gibi şehirleri almasında, bu kale-şehirlerde yaşayan Ermenilerin şehri teslim etmesi ile ilgili onlarca olgular var. Ermenilerin Hıristiyan dayanışması imajı yaratmak niyeti, onların bu bölgede uzun süre güçlenmesine neden oldu. Kanaatimizce, işte bu dönemden Haçlı hareketlerinin temel havadarlarından olan Vatikan’la Ermeniler arasında gizli anlaşmalar olmuştur ve şu da Ermenistan bu misyonu kendi yararına kullanıyor.

Hıristiyanlık, Afrika’da da Ermenistan’ın siyasi manipülasyon aracına dönüşmüştür. Özel hatırlatmalıyız ki, Ermenistan`ın Etiyopya ile ilişkilerinde kullandığı iki faktörden biri de din faktörüdür. Etiyopya, Afrika’da en eski Hıristiyan ülkesidir ve bu açıdan, Ermeni propaganda makinesi onu “dünyanın iki en eski Hıristiyan devleti” fikri altında görür. İkincisi, Ermeniler Amhar alfabesi ile Ermeni alfabesinin ortaklığından yararlanarak, bu iki halkın akraba ve yakın olması hakkında propaganda yapıyorlar. Böylece, yine Ermenilerin tarihi sahteleştirebilecekleri olgusu karşısında kalıyoruz. Nasıl olabilir ki, gerektiğinde kendini Hint-Avrupa dil grubuna ait eden, diğer bir halde Kafkasya’da otokton halk iddiasında bulunan Ermeniler, şimdi de tamamen başka bir antropolojik tipe, dil grubuna ait olan Habeşlerle akraba halk oluyorlar? Kanaatimizce, eğer Hint-Avrupa dil grubu İran’la yakınlık ve Kafkasya’da yerel olmak bu topraklarda hak iddia etmek için gerekiyorsa, Ermeni-Amhar yakınlığı Afrika’da Ermenistan’ın yanlış bilgisi için gerekir. İlginç bir manzara ortaya çıkıyor. Bir halk birkaç dil grubuna, birkaç dini inanca, antropolojik tipe ait olabilir mi? Ermenistan’ın siyasi, dini ve bilimsel çevrelerin yaptığı tarihi sahteleştirme politikası, dili, dini, ecdadı siyasete kurban vermek stratejisi sonuçta bu halkın genel etnojenezini şüphe altına alıyor.

Özel hatırlatmalıyız ki, Ermenilerin dini mensupluğunu siyasi amaçlar için kullanmasının en bariz örneği Lübnan’da görülüyor. Lübnan’ın devlet yapısının tarikat denge sisteminde, Ermeniler Gregoryen, Katolik, Protestan ve Evanjelist dini inanç taşıyıcısı olarak ayrı ayrı temsil edilme hakkına sahiptirler. Lübnan’da Ermenilere Parlamento’da 6 koltuk ve hükümette 2 Bakanlık görevi ayrılmıştır. Bu ülkede milli değil, dini azınlığın temsilcisi olarak verilen imtiyazlar, Ermenilerin dini tarikatlar ayrımını şekillendiren başlıca faktördür. Lübnan hükümeti tarafından resmi olarak 3 Ermeni dini mezhebi ülkede yaşayan dini sekt olarak bilinir: Ermeni Gregoryen, Ermeni Katolik ve Ermeni Evanjelistler. Meselenin özünde ise siyasi hırslar yatıyor.

Kafkasya’da Hıristiyanlık unsuru Ermenilerin birkaç amacına birden hizmet eder. Birincisi, Hıristiyan Albanların mirasına hak iddia etmek. Kafkasya’ya sonradan aktarılma bir halk olan Ermeniler, kendi destekçileri olan büyük devletlerin hesabına bu bölgede otokton halkların Hıristiyan mirasına sahip olmaya çalışırlar. Uzun yüzyıllar boyunca yapılan bu hedefe odaklanan politika, 1836 yılında Rusya tarafından Alban Kilisesi’nin Ermeni Gregoryan Kilisesi ile birleştirilmesi ile sonuçlanmıştır. Azerbaycan’da İslam dini yayıldıkça, ancak yüksek dağlık bölgelerde bulunan yerli halkların temsilcileri Hıristiyan olarak kalıyorlardı. Bu açıdan, Karabağ’ın dağlık arazisinde Hıristiyan Albanların, Gregoryen Ermeni Kilisesi’nin etkisi altında asimile olması tarihi bir olgudur.

Kafkasya’da Ermeniler, diğer bir Hıristiyan mirası için de iddialıdırlar. Günümüzde Ermeni propaganda makinesi, Hıristiyan Kıpçakları tüm dünyaya Kıpçakdilli Ermeniler gibi sunuyor. Hıristiyan Kıpçakların bölgede haçları Ermenileştiriliyor ve dünyaya Ermeni kültürel mirası olarak sunuluyor. Oysa, bu konuda Azerbaycanlı araştırmacılardan Kadir Kadirzade, Kerim Şükürov, Hikmet Babaoğlu, Emin Şıxaliyev, Pervez Elay, Türk araştırmacılardan Yaşar Kalafat, Recep Şahin ve Sadi Koçaş, Hristiyan Kıpçak mirasının Ermeniler tarafından benimsendiği konusunda kesin olgular ortaya çıkarmışlardır.

Ermenistan’ın Dış Politikasının Kurbanı – Hıristiyanlık Faktörü

Böylece, olgular gösteriyor ki, Hıristiyanlık Ermeniler için her zaman siyasi bir araç olmuştur. İşte dini faktörden yararlanarak, Ermeniler kendi patronları hesabına yabancı topraklarda devlet kurmaya ulaşmış, komşularının topraklarını işgal etmişlerdir. Herhangi bir siyasi amaca ulaşmak için tüm dini, ilahi, beşeri değerleri çiğnemekten ise çekinmemişlerdir. Kanaatimizce, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın 18 Eylül tarihinde Vatikan’a ziyareti de bu açıdan değerlendirilebilir.

Bilindiği gibi, sözde “Ermeni soykırımı”nın 100. yıldönümü ile ilgili olarak Ermenistan, hem Dünya Kiliseler Konseyi, hem de Vatikan’la aktif çalışıyor. 2013 yılında tüm Ermenilerin Katolikosu II. Karegin`in Dünya Kiliseler Konseyi`nin 8 yıl süreyle Başkanı seçilmesinden sonra, Ermenilerin Hıristiyan faktörünü kendi yalancı hırslarının tutsağına çevireceği şüphe doğurmuştur. Ermenistan’ın siyasi ve dini çevreleri, 2015 yılında sözde “Ermeni soykırımı”nın Dünya Kiliseler Konseyi tarafından tanınmasını sağlamaya çalışmaktadırlar. Öte yandan, Vatikan aracılığıyla Hıristiyan dünyasına etki yönünde çalışmalar yapılıyor. Papa I. Fransis Arjantin’deyken, Ermeni diyasporasının kapsamlı desteği sayesinde, 1915 olaylarına ilişkin tek taraflı bilgi sahibi olmuştur. Sonuçta Papa’nın konumu da tek taraflı olarak şekillenmiştir. Şimdi Ermenistan yönetimi, onu gelecek yıl Erivan’da düzenlenecek etkinliğe katılmaya sevk etmeye çalışıyor.

Serj Sarkisyan’ın Vatikan’a seferinde de, esas niyet Hıristiyan kaygıları fikri altında Ermenilerin kendi siyasi amaçlarına ulaşmasıdır. Ermenistan Cumhurbaşkanı`nın Vatikan’da seslendirdiği fikirlerle, kendisinin bizzat taraf olduğu terörizm faaliyetleri birbirine taban tabana zıttır. Karabağ’da Azerbaycanlılara karşı vahşi katliamların bizzat uygulayıcısı olan Sarkisyan, dünya Hıristiyanlığının merkezinden herkesi kandırarak bildiriyor ki, “din, savaş ve şiddet adına kullanılmamalıdır, din dünyanın her yerinde hoşgörü ve diyaloğun oluşmasına ve sürdürülmesine hizmet etmelidir”. Bu fikirleri masum Azerbaycanlıların katliamında yer alan birinin söylemesi,  Hıristiyan dini inancını kendi siyasi aletine çevirmenin en belirgin örneğidir.

Kendi konuşmasında damadı, Ermenistan’ın Vatikan’daki Büyükelçisi Mikael Minasyan`ı övmeyi de unutmayan Sarkisyan, Azerbaycan’ı Ermeni kültürel mirasının yıkmakla itham ediyor. Birincisi, tarihi gerçekler Kafkasya’da eski dönem Ermeni yapılarından konuşmanın yersiz olduğunu söylüyor. Olabilir ki, Sarkisyan 1978’de Ağdere ilinin Marguşavan köyünde Ermenilerin bu bölgeye aktarılmasının 150. yıldönümü ile ilgili olarak açılmış ve Ermenilerin kendileri tarafından da “izi kaybetmek” için yıkılmış anıtı öngörüyor. Muhtemelen, o sırada Hankendi’nde yaşayan Sarkisyan, bu anıtın açılışına katıldı. İkincisi, dünyayı geçmiş suçları unutmamaya çağıran Ermenistan Cumhurbaşkanı, Karabağ’da yıkılan ve talana maruz kalan İslam tarihi anıtları hakkında susuyor. Başkanlık yaptığı askeri yönetimin yerle bir ettiği tarihi anıtlar hakkında, Vatikan’da da haberdar olamamış değildir. Böylece, Ermenistan yönetimi yine Hıristiyanlık faktörünü siyasi gösteriş için kullanıyor.

Çeşitli dinlerin ve kültürlerin temsilcilerinin yaşadığı Azerbaycan, yüzyıllar boyunca kendi hoşgörüsü ile seçilmiştir. Bugün de, tarihi geleneklere sadık kalan Azerbaycan devletinin politikası, hoşgörü ve kültürlerarası diyalog üzerine kurulmuştur. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in İkinci Bakü Uluslararası İnsani Forumu’nda konuşmasında belirttiği gibi; “Çokkültürlülük bizim yaşam tarzımızdır. Nispeten yeni bir kavram olmasına rağmen, çokkültürlülük yüzyıllar boyu halkımıza özgü olan bir kavramdır. Yüzyıllar boyunca çeşitli dinlerin, milletlerin temsilcileri Azerbaycan’da bir aile gibi yaşamışlardır”.

Günümüzde dünyada en güncel konu ve süreç radikalleşme eğilimleridir. Bir yandan çeşitli grupların dini kendi amaçları için kullanması, diğer yandan ise güdümlü küresel basının radikalleşme süreçlerini, terörist gruplaşmaların etkinliğini dini inanç ile ilişkilendirme girişimleri en önemli tartışma konularıdır. Böyle bir ortamda, Ermenistan Cumhurbaşkanı’nın Vatikan sahnesini kullanarak, Kafkasya’daki olayları Ortadoğu’daki radikal eğilimlerle ilişkilendirme niyetini sadece bir teröristin yaptıklarını dini emelle ilişkilendirme isteği ile karşılaştırmak mümkündür.

İlginçtir ki, tarihe bakarken Ermenilerin Vatikan’ı kendi siyasi amaçları için kullanmaya çalışmalarına önceki dönemlerde de rastlıyoruz. 17. yüzyılda Ermeni topluluğu adına Avrupa’ya gönderilen İsrail Ori de, Hıristiyan faktörünü Ermeni çıkarları için manipüle etmiştir. Bununla ilgili akademik Ramiz Mehdiyev`in “Dağlık Karabağ: Kaynaklardan Okunmuş Tarih” kitabında değerli bilgiler yansımıştır. Kitapta gösteriliyor ki, “Başkasının topraklarında kendilerine devlet kurmak için, Ermeni misyonerler Avrupa saraylarını kapı kapı dolaşıyorlardı. Bu amaçla Ermeniler öyle bir mit oluşturdular ki, güya Hıristiyan Ermeniler, Osmanlı ve Safevi devletleri tarafından takip ediliyor, zorla Müslümanlaştırılıyor. Bu miti dünyaya yaymak ve Hıristiyan destekçilerinden destek almak amacıyla, İsrail Ori adlı bir misyoner Avrupa’ya gönderilmişti. O, 1704 yılında Papa 11. Kleman tarafından kabul edilmiş ve Papa Ermenilere yardım edeceğine söz vermiştir. Bunun yerine İsrail Ori vaat ediyor ki; Safevi bağımlılığından kurtulan tüm Ermeniler, Roma Papası’nın dini yönetimini tanıyacaklar”. Yine Ermeni yalanı ve Hıristiyanlığın siyasi istismarı… Kitapta tarihi olgulara istinaden gösteriliyor ki, bir süre sonra İsrail Ori artık I. Petro’nun sarayında da aynı vaatleri veriyordu.

Böylece, Ermenistan Cumhurbaşkanı`nın Vatikan’a ziyareti sırasında kime ne vaat verdiğini tahmin etmek o kadar da zor değil. Ancak konu dini değer olsa bile, önemli olan verilen vaatlerin ne kadar güvenli olduğudur. Bu arada ünlü Fransız yazarı Alexandre Dumas’nın “Kafkasya ziyareti” eserinde Ermeniler hakkında yazdıkları akla geliyor. Kafkasya’ya seyahat ederken, burada yaşayan halklarla doğrudan temastan sonra A. Dumas şöyle yazıyordu: “Eğer Azerbaycanlı (o dönemin diliyle Tatar) size başı ile onay verirse, ona itibar edin. Eğer Fars size el veriyorsa, ona inanın. Eğer herhangi bir Dağlı söz veriyorsa, buna şüphe etmeyin. Ancak eğer bir Ermeni ile anlaşma yapıyorsanız, mutlaka bir kağıda imza attırın ve iki kişi de şahit tutun ki, sonra kendi imzasını inkar etmesin”.

Arastü HABİBBEYLİ (PhD)

Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.