Tahran’ın dış politikasında bazı değişikliklerin gözlemlendiği belirtiliyor. Bu sıralar, onun Orta Asya doğrultusunda etkinliği ayrıca önem taşımaktadır. Mesele şu ki, bu bölge geleneksel olarak İran için ciddi rol oynuyor. Günümüzde jeopolitik mücadelenin daha yoğun bir nitelik kazanmasıyla, bu mesele hayli güncelleşti. Tahran’ın Orta Asya ülkeleri ile ilişkilerini daha çok hangi açıdan geliştirdiği ve nelere umut beslediği uzmanları ilgilendiriyor.
Tecritten Kurtulmak: Orta Asya’nın Rolü
Orta Asya, İran için tarihsel olarak jeopolitik ve dini açıdan önemli bir coğrafya olmuştur. Şimdiki aşamada ise, bu bölge, Tahran’ın dış politikasının temel önceliklerinden biri haline gelmiştir. Bunun nedenlerini araştıran uzmanlar, her şeyden önce İran’ın tecritten kurtulmak için çalıştığını vurguluyorlar (bkz: Ирина Звягельская. В поисках точки опоры: Иран в Центральной Азии / РСДМ, 12 Kasım 2014).
Bu amaçla, sadece bu bölgenin seçilmesinin esası vardır. Geleneksel olarak Orta Asya ülkelerinin İran’la sıkı ilişkileri olmuştur. Burada etnik açıdan İranlılara yakın olan halkların yerleştiği ülkeler de var. Örneğin, Tacikistan. Ayrıca, Özbekistan ve Afganistan’da da farsdilli gruplar yaşıyorlar. Aynı zamanda, dini faktörü de unutmamak gerekir. Doğru, Orta Asya’da ağırlıkla Sünniler yaşıyor. Buna rağmen, Tahran dış politikasında ince davranıyor ve bu bölgenin halklarını kendisinden uzaklaştırmamaya çalışıyor (bkz: önceki kaynağa).
Bu, jeopolitik ve ekonomik tecritten kurtulma hattına tam uygundur. İran giderek bölge ülkelerinin tüm alanları ile ilgili programlar uyguluyor. Ancak bu, bölgenin tüm ülkelerine aynı derecede yarar sağlamıyor. Tahran için Tacikistan`la ortak bir dil bulmak çok kolaydır. Bu devletle neredeyse tüm yönlerde ilişkiler yüksek düzeyde kuruldu. Henüz 2006 yılında İran, Tacikistan ve Afganistan’ın yer aldığı üçlü işbirliği komisyonu oluşturulmuştu. O zaman Cumhurbaşkanı M. Ahmedinejad demişti ki, bu üç devletin güvenliği birbiriyle ilişkilidir (bkz: Сергей Мутов. Политика Ирана в отношении Центральной Азии / ”Мир и Политика”, 10 Ağustos 2011).
Ayrıca İran, Tacikistan’da dağ tünelinin çekilmesi için 50-60 milyon dolar hacminde yatırım koydu. Tahran, “Sangtudin” su-elektrik santralinin inşaatı için 220 milyon dolar yatırım yaptı, Anzob tüneli için ise Tacik tarafına 31 milyon dolar yardım etti (bkz: önceki kaynağa).
İlginçtir ki, bunlar İran’ın Tacikistan için önemli bir ortak olması için yeterli değildir. Uzmanların hesaplamalarına göre, Rusya ve Çin, Duşanbe ile daha geniş işbirliği kurabilmeyi başardı. Tabii ki, böyle bir durum İran’ın Tacikistan için arka plana atılması demek değildir. Eğer Tahran uluslararası tecritten kurtulabilirse, onun Duşanbe ile ilişkileri hızla yeni seviyeye kalkabilir.
Tacikistan’dan farklı olarak, İran’ın Özbekistan ilişkileri daha çelişkili bir nitelik taşıyor. Burada olumlu ve olumsuz faktörler bir aradadır. Tahran’ın bu ülkeye verdiği öneme ve diplomatik ziyaretlerin yoğunluğuna rağmen, şimdilik temel olarak taşımacılık alanında belli projeleri gerçekleştirmek mümkün olmuştur. Uzmanlar bunu, 2005 yılına kadar Taşkent için Amerika’nın öncelik olması ve Özbek yönetiminin İslam’a politikada dikkatli yaklaşımı ile izah ediyorlar.
İran’ın Türkmenistan’la da ilişkileri yaygınlaşmaktadır. 2012 yılı istatistiklerine göre; Tahran, Rusya ve Çin’den sonra Aşkabad`la işbirliğinde üçüncü yerde olmuştur (bkz: Обзор внешнеэкономических связей Туркменистана / Ved.gov.ru).
Rus uzman S. Mutov düşünüyor ki, İran Türkmenistan’la ilişkileri geliştirmekte sırf pragmatik amaçlar gözeterek, komşu ülkenin doğal kaynaklarından yarar sağlamaya çalışıyor. Aynı zamanda, Aşkabad`ın jeopolitik konumu Tahran için çok önemlidir. Son olarak, İran’ın kuzey eyaletlerinde çok sayda Türkmen’in yaşadığını dikkate almak gerekir (bkz: Сергей Мутов. Политика Ирана в отношении Центральной Азии / ”Мир и Политика”, 10 Ağustos 2011).
Uzmanların değerlendirmelerine göre, İran’ın Kazakistan`la ilişkileri dostluk niteliği taşısa da, Astana’nın çokyönümlü dış politikası Tahran’la ilişkilere belirli kısıtlamalar koyuyor. Kazakistan’ın Rusya ve Çin’le işbirliğini güçlendirmesi İran’la ilişkileri olumsuz etkilemiyor. Fakat Tahran’ın Astana’ya ekonomik etki imkanları yoktur. İran’ın bu ülkeye jeopolitik ilgisi ise büyüktür. Kazak uzman M. Gubaydullina, Tahran’ın Astana için “geniş bölgesel işbirliği için stratejik önem taşıdığını” vurguluyor. Bu faktöre göre, iki ülke arasında ilişkilerin gelişeceği öngörülmektedir (bkz: Эксперт: Транзитный потенциал Ирана должен быть приоритетом для Средней Азии – доклад / “Regnum”, 23 Ekim 2013).
İran-Kırgızistan ilişkileri pek belirgin değildir. İki ülke arasında ekonomik ilişkiler yüksek düzeyde olsa da, Rusya, Çin ve Türkiye’den geride kalıyor. Kırgızistan`la İran esas olarak uluslararası kuruluşlar çerçevesinde işbirliği yapıyorlar. Afganistan’dan NATO güçlerinin çıkması ile, Tahran için Bişkek`in jeopolitik önemi daha da arttı. Uzman M. Gubaydullina bu kanaatte ki, şu anda Kırgızistan-İran ilişkileri “işe dayalı ve daha dostane bir nitelik taşıyor” (bkz: önceki kaynağa). Muhtemelen İran bu doğrultuda faaliyetlerini genişletmeye çalışacak.
Büyük Güçler: Jeopolitik Denge Oyunu
Görüldüğü gibi, İran Orta Asya’da belirli jeopolitik ve ekonomik konum kazanmayı başardı. O, birincilik için Rusya, Çin ve ABD ile yarışa girmiyor. Belki de bu açıdan Tahran tam haklıdır. Çünkü potansiyel imkanlara göre, İran bu devletlerden hayli geridedir. Ancak bölge devletleri ile ekonomik ve kültürel ilişkileri güçlendirmeye öncelik vererek, Tahran stratejik amacına doğru seri şekilde ilerlemektedir. Fakat şu da unutulmamalıdır ki; dini değerlendirmelerini temel alarak, kritik durumlarda Orta Asya ülkeleri İran’a ağırlık verebilirler. Görünür, işte bu nedenle de İran siyasi ve jeopolitik değil, sosyo-kültürel ve ekonomik açıdan bu bölgede varlığını genişletmeye çalışıyor.
Meselenin bu yönü Rusya, Çin ve ABD faktörüne büyük ölçüde bağlıdır. İran’ın Amerika ile yakınlaşması süreci devam ederse, iki ülke Orta Asya’da ortak olabilirler. Uzmanların tahminlerine göre, onlar arasında işbirliğine dayalı ilişkilerin oluşacağı ihtimali yüksektir.
Bununla beraber, Tahran Batı ile ilişkilere yeni bir içerik verdiğinden, Rusya ile ortaklığı ikinci plana atmaya hazır olduğunu bildiren görüşler de seslendirilmektedir. Onun onayı gibi, Tahran’ın Batı ile enerji konusunda işbirliğiyle ilgili çelişkili bilgiler yaydığı görülmüştür (bkz:Президент Ирана Х.Роухани вопреки двойным играм Запада отодвигает партнерство с Россией на второй план / Panorama.am, 10 Kasım 2014).
Çin’e gelince, bu ülke ile ilişkiler biraz farklı düzlemde kuruluyor. Tahran’la Pekin ulaşım ve enerji alanında ilişkileri tercih ediyor. İran anlıyor ki, Orta Asya’da Çin’le rekabet etmek çok zordur. Ancak Pekin’in jeopolitik ve ekonomik teşebbüslerini destekleyerek, Tahran kendisine güçlü bir ortak kazanmış oluyor. Tahran, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) gelişme bankasının oluşturulması fikrini de destekliyor (bkz: Иран и ШОС: неоправданное безразличие / Iran.ru, 8 Eylül 2014).
Tüm bunların fonunda, 2014 yılının İran için dönüm noktası olabileceği fikri ilginçtir. Tahran Batı ile ilişkilerini normalleştirebilirse, bu tahmin kendi onayını bulur ve büyük bir jeopolitik coğrafyada yeni jeopolitik hareketler oluşur. Artı, mesele sadece Orta Asya ile sınırlı kalmaz. Burada küresel siyaset seviyesinde önemli yenilikler kendini gösterir. Bununla birlikte, söylenenlerin verebileceği sonuçlar hakkında net fikirler söylemek şimdilik zordur.