DAYATMA VE ÖĞÜTLER OLMADAN DOĞU ORTAKLIĞI ZİRVESİ

upa-admin 22 Mayıs 2015 1.746 Okunma 0
DAYATMA VE ÖĞÜTLER OLMADAN DOĞU ORTAKLIĞI ZİRVESİ

21-22 Mayıs’ta Letonya’nın başkenti Riga’da Avrupa Birliği’nin (AB) dış ilişkilerinde önemli yeri olan “Doğu Ortaklığı” programının dördüncü zirvesi düzenlenecek. Toplantıya AB’nin 28 ülkesinin ve “Doğu Ortaklığı”nın altı ortak ülkesinin üst düzey yetkililerinin yanı sıra, AB kurumları yönetiminin, Avrupa Parlamentosu Başkanı Donald Tusk ve Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’in katılımı bekleniyor.

Programda Doğu Ortaklığı’nın stratejik önemi bir daha vurgulanacak, programın herhangi bir üçüncü tarafa karşı yönelmediği beyan edilecek. Ayrıca, zirvede AB ile üç ortak devlet – Gürcistan, Moldova ve Ukrayna- arasında kurumsal anlaşmaların uygulanmasının ilk sonuçları değerlendirilecektir. Diğer ortak ülkeler olan Azerbaycan, Beyaz Rusya ve Ermenistan ile işbirliğinin yeni fırsat ve perspektifleri ele alınacaktır. Bu ülkelerle Doğu Ortaklığı çerçevesinde işbirliğinin ülkeye özgü özelliklerinin dikkate alınmasının öneminin yineleneceği de düşünülür.

Hatırlatalım ki, “Doğu Ortaklığı” programı Avrupa komşuluk politikasının bölgesel boyutu olarak Polonya ve İsveç tarafından 2008 yılında kuruldu ve altı eski Sovyet ülkesinin AB ile ekonomik bütünleşmesi ve siyasi yakınlaşmasını öngörüyordu. Bu program çerçevesinde işbirliği dört ana yönde yapılır. Bunlar; demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi; ekonomik bütünleşme ve Avrupa standartlarına yaklaşma; enerji güvenliğinin güçlendirilmesi; insan ilişkilerinin etkinleştirilmesidir.

Ama ileri sürülen taslakların hepsi başarılı olmamıştır. Dayatma politikası ile çıkar ve amaçların birleştirilmesi, Brüksel’in didaktik tonu ve asılsız eleştirileri, bazen de Azerbaycan’a yönelik karalama kampanyaları, programın genel atmosferine yansıdı ve tüm bunlar birtakım taslaklardan imtina edilmesine yol açtı. Bu arada zirvenin olası değişiklik için tüm katılımcılar arasında yayılan ortak beyannamesinin taslağı belli oldu. Analistlerin ilk değerlendirmesine göre, beyannamenin mevcut taslağındaki fikirler 2013 yılında Vilnius’da kabul edilene göre daha yumuşaktır. Bunun yanı sıra, başka konular da bulunmaktadır.

Beyanname taslağı bir kez daha; “her ortağın Avrupa Birliği ile ilişkilerde istediği iddia ve kapsam seviyesini seçmekte egemen hakkını” onaylar. Belirtmek gerekir ki, zirve dünyadaki karmaşık jeopolitik durum arka planında yapılır. Bu açıdan, konu başlıklarından biri, muhtemelen, Ukrayna’daki durum olacaktır.

Aynı zamanda, Riga’da AB ve “Doğu Ortaklığı” ülkelerini temsil eden üst düzey siyasi temsilciler, Doğu Ortaklığı programının daha da güçlendirilmesi ve hedeflere ulaşmak için temsil ettikleri tarafların isteğini göstermektedir. Letonya’nın Dışişleri Bakanı Edgars Rinkevics emindir ki, bu zirve enerji, ticaret, dijital ekonomi ve çevre koruma alanlarında hem ikili ilişkilerin kurulmasını hem de çok taraflı işbirliğinin güçlendirilmesini amaçlayan “Doğu Ortaklığı” politikasının gelişimine yönelecektir. Rinkevics, sözlerine “Riga Zirvesi’nin amaçları iddialıdır, ama Riga beyannamesinin dili ve gücü gerçek ve pratik olmalıdır” cümlesini eklemiştir.

Bu fikri, Avrupa Birliği Azerbaycan Temsilciliği Başkanı Malena Mard da doğruladı. Ona göre, Brüksel “Doğu Ortaklığı” programındaki altı ülkenin her biri ile ayrı ilişkiler kurmalıdır. Bu, söz konusu ülkelerin çıkarları ve AB ile işbirliği yapma isteği ile ilgilidir. M. Mard ayrıca ekledi ki, Avrupa Birliği, ikili stratejik işbirliği konusunda anlaşma, vize rejiminin sadeleştirilmesi ve geri kabule (readmisyon) ilişkin sözleşmeler imzalayan Azerbaycan ile işbirliğinin genişletilmesinde oldukça çıkarlıdır.

Her durumda, Avrupa Birliği kurum hakkında sözleşme imzalamayan ortaklarla işbirliğini onaylamak ve çeşitli yönlerde faaliyet alanları ile ilgili anlaşmak durumunda olacaktır.

Bilinmektedir ki, Kasım 2013 tarihinde “Doğu Ortaklığı”nın Vilnüs Zirvesi’nde Ermenistan ile de kurumsal anlaşmanın imzalanması planlanıyordu. Ama uzun görüşmeler, vaatler ve riyakâr açıklamalardan sonra Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, Ermenistan’ın Gümrük Birliği’ne katılmak ve Avrasya Ekonomik Birliği’nin kurulma sürecine katılma niyetini beyan etti. Ermenistan’ın bu kararı, bu ülkenin Avrupa ile görüşmeleri uygulamada durdurduğunu ve sonuçta, Avrupa Birliği ile Ortaklık Antlaşması’nın paraflanmasının imkânsız olduğunu beyan eden Avrupa kurumları ve uzman çevreler tarafından eleştirilere neden oldu.

Azerbaycan ise doğru adımlar atmış ve başlangıçtan itibaren dış politika öncelikleri çerçevesinde hareket etmiştir. 2013 yılında Bakü beyan etmişti ki, Avrupa Birliği ile tüm üye ülkelere önerilen ortaklık anlaşmasını imzalamayı planlamamaktadır ve Brüksel’e belirtmişti ki, AB ülkeleri ile ortaklıkta bireysel yaklaşımı tercih etmektedir.

Başlangıçtan itibaren Azerbaycan toprak bütünlüğünün tanınmasını ve ancak bundan sonra anlaşmanın imzalanacağını talep etmişti.

Birçok uzmana göre, Doğu Ortaklığı’nın altı katılımcı ülkesi ile tek ortak anlaşma fikri daha baştan başarısız oldu ve amaçların plansızlığını ve yaşanan siyasi gelişmelere uyum sağlayamamayı gösteriyordu. Belli ki, bu şartlar altında herkes için standart, genel yaklaşımın kabul edilmesi baştan yanlıştır.

İşte bu yüzden AB’nin Doğu komşuları ile ülke odaklı işbirliğinin kurulmasına yönelik bu defaki hazırlığı meseleyi, gerçek duruma uyumlaştırma çabasıdır. Doğru, bu adımların gerçekleştirilmesi fazladan ve oldukça önemli çaba gerektirir.

“Doğu Ortaklığı” programının geleceği bazı önemli faktörlere bağlıdır. Öncelik, her ülkenin bireysel özelliği, büyük öneme sahip genel jeopolitik durum ve tabii ki, programın katılımcı ülkelerinin çıkarlarındadır. En önemlisi ise, dayatma ve içişlerine müdahale olmamasıdır.

Brüksel’in dış güçlerin çıkarları için şu veya bu taslağın onaylanmasını mecbur etmemesi de gereklidir. İşbirliğinin öyle bir biçimi oluşturulmalıdır ki, “Doğu Ortaklığı” programının geleceği soru işareti olmasın.

Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.