- Türkmenistan’ın Jeopolitik Konumu Bağlamında Dış Politikasındaki Ana Unsurlar
Türkmenistan, 1990’ların başında Sovyetler Birliği’nin parçalanmasının ertesinde Orta Asya’da bağımsızlığına kavuşan beş devletten birisidir. Nüfus yoğunluğu açısından bölgenin diğer ülkelerine kıyasla daha düşük durumda bulunan (kilometre kare başına 7 kişi) ülkenin topraklarının beşte dördü çöllerden meydana gelmektedir. Bunlardan en dikkat çekeni 350000 kilometre kare ile Karakurum Çölü’dür. Aşkabat’ı bölgesel, politik, jeopolitik ve jeostratejik açıdan dikkat çekici yapan birtakım faktörler mevzubahistir. Aşkabat kendine özgü coğrafi pozisyonuyla iktisadi ve politik denklemlerde büyük bir öneme haizdir.[1] İlk başta İran ile kara sınırından ötürü Orta Asya devletlerinin ulaşımını gerçekleştiren yolun üzerinde konumlanmaktadır. Orta Asya devletleri bu alternatif haricinde sadece Afganistan ve Çin’in batısı aracılığıyla Moskova’nın haricinde dünya ile bağlantı tesis edebilecekleri başka olanağa sahip durumda değildirler. İran’la olan sınır bu bölgeyi Orta Doğu’ya, Türkiye’ye, Pakistan’a ve Fars Körfezi’ne bağlama işlevini üstlenmektedir. Aşkabat, Orta Asya’nın dünyaya açılan kapısı özelliğine sahiptir. Bu husus çerçevesinde Türkmenistan’ın sahip olduğu önem şu şekilde ifade edilebilir:
- Ülke çok zengin yer altı kaynaklarına sahiptir. Kanıtlanmış petrol rezervleri 1,7 milyar varil olup, günlük 200 bin varil üretimle dünya enerji pazarında mühim bir konumdadır.
- Öngörülen 101 trilyon kübik fit doğal gaz kaynağı bulunan ülke senelik 80 milyar metreküp ile dünya gaz üretiminde dördüncü durumdadır.
- Aşkabat’ın, Orta Asya bölgesinin giriş kapısı olmasından dolayı diğer ülkelere erişmek için bu ülkenin topraklarından geçmek şarttır.
- Ülkenin Hazar Denizi’ne 1495 km kıyısı vardır. Bundan dolayı hem bu deniz kanalıyla Hazar Denizi’ne kıyısı bulunan öteki ülkelere deniz aracılığıyla erişim olanağına sahip olmakta, buna ek olarak Hazar’da var olan yer altı kaynaklarından ve yine Hazar’ın deniz ürünlerine erişme olanağından bahsedilebilir.
- Afganistan’la arasındaki 744 km ortak sınır ise Afganistan’da uzun yıllardır süren iç savaş ve çatışma olasılığı, ayrıca Kabil’in dünyanın en mühim uyuşturucu üretim merkezi olması Aşkabat’a kendine özgür bir ehemmiyet vermektedir. Aşkabat-Kabil ilişkileri bölgenin istikrarı ve güveni bakımından çok önemlidir.
- Ülke, tarihi İpek ve Baharat yolu üzerinde konumlandığından, gelecek senelerde Asya ile Avrupa arasında ticaretin ve iletişimin artmasıyla beraber ülkenin konumu ve saygınlığı daha da artmış olacaktır.
- Başta İran, Irak, Afganistan ve öteki bölge ülkelerinde kayda değer sayıda Türkmen asıllı grupların azınlık olarak hayatlarını sürdürmeleri Aşkabat’ın bu konudaki tutumu mevzubahis ülkelerin iç dinamikleri ve güvenlikleri bakımından çok büyük önemdedir.
- Aşkabat, Hazar ve İran üzerinden Türkiye topraklarından Avrupa’ya dikkat çekici miktarda gaz sevkiyatı gerçekleştirebilecek pozisyonda olmasından dolayı gelecek dönemde Avrupa’nın en dikkate değer gaz tedarikçisi ülkelerden bir konumuna erişeceğinden ülkenin jeo-iktisadi potansiyelini daha da arttırmış olacaktır.
- Ülke bağımsızlık ertesinde uluslararası arenada tarafsızlık siyaseti takip etmeye başlamıştır ve 12 Aralık 1995 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Aşkabat’ın tarafsızlık politikasını benimsemiştir.
- Türkmenistan, bağımsızlığının ertesinde ülkenin kalkınmasını ön plana çıkararak özellikle şehirlerin, karayollarının ve otobanların modernizasyonu, hidrokarbon sanayinin modern bir hale getirilmesi, Hazar kıyısındaki limanların geliştirilmesi ve turizme kazandırılması doğrultusunda köprübaşı atılımlar yapmaya devam etmektedir.
Merkezi (Orta) Asya, dünyanın en köprübaşı bölgelerinden biri olup halkları zengin tarih ve kültüre sahip bulunmaktadır. Bölgede hayat standartları, kültür seviyeleri açısından çok çeşitli halk ve uluslar hayatlarını sürdürmektedir. Bunlar, dünya iktisadı, politikası ve medeniyetine büyük katkı sağlamaktadırlar. Merkezi Asya’da yer alan İpek yolu, geçmiş zamanda halkların ve kültürlerin, dinlerin yakınlaşmasına ve gelişme kaydetmesine yardımcı olmuştur.[2] Bu hususta Türkmenistan devlet başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov’un sözlerine yer vermek konuyu daha anlaşılır kılabilir: “Bu topraklardan geçen İpek Yolu, Doğu ile Batı uygarlıkları arasında yalnızca iktisadi ve coğrafi anlamda değil, aynı zamanda insanoğlunu birleştiren en parlak somut sembollerden biri olarak da manevi anlamda bir köprü vazifesi görevini üstlenmiştir”. Bir Orta Asya ülkesi olarak Türkmenistan bağımsızlığını elde etmesinden bu yana barış siyaseti ve dünya toplumunun tüm ülkeleri ile kazan-kazan temelinde işbirliği yürütmeye yönelik bir politika izlemeye başlamıştır. Dış siyasetinin ana unsuru: barış, eşitlik, devletlerin egemenliği ve gelişim haklarına saygı üzerine bina edilmiştir. Birleşmiş Milletler ile işbirliği Aşkabat bakımından esas hedeftir. Aşkabat, Birleşmiş Milletler ile aktif bir biçimde işbirliği gerçekleştirerek öteki ülkelerle ilişki politikasını ortaya koymuştur. 1996 yılında BM tarafından da kabul edilen tarafsızlık statüsünden hareketle ülke bütün devletlerle aktif bir şekilde işbirliği gerçekleştirmekte ve devletlerarası meselelerde kuvvete dayanan çözümü kabul etmemektedir. Ülkede kitlesel imha silahlarının bulundurulması tamamen yasaklanan bir konudur. Bağımsız Türkmenistan, her zaman ikili ve uygun koşullar durumunda çok taraflı münasebetlere değer vermektedir. Avrasya’nın kavşak noktasında çok uygun bir jeopolitik pozisyonda yer alan Aşkabat, bölgedeki devletlerarası ticaret sahasının ölçeğinin büyütülmesi, iktisadi ve sosyal münasebetlerin geliştirilmesi hususunda önemli çaba sarf etmektedir. Tüm bunlar birçok ülkenin menfaatlerinin yakınlaşması ve halkların menfaatine olan işbirliğinin sağlam temellerini kurmuştur.
- Türkmenistan’ın Enerji Politikası ve Avrupa Enerji Güvenliği
Türkmenistan’ın Hazar bölgesinde kanıtlanmış ve olası rezervlerinin toplamı, 19 trilyon kübik fittir.[3] 2011 yılı itibariyle Hazar’daki toplam üretimi yılda 283 milyar kübik fittir. Ülkenin toplam üretimi 2,338 milyar kübik fit olup Hazar’ın ülke üretimindeki payı %12’dir. Aşkabat’ın Hazar bölgesinde toplam kanıtlanmış ve petrol rezervlerinin miktarı 1,9 milyar varildir. Buradan da anlaşıldığı üzere Aşkabat, dikkat çekici miktarda gaz rezervlerine sahip bulunmaktadır. Şahlı, Soutabad, Açe, Naip, Samantepe, Sakar ve Koturtepe bölgelerindeki toplam rezervlerin takriben 2 trilyon metreküp olduğu düşünülmektedir. Bağımsızlığın ilk yıllarında Türkmenistan’ın senelik üretimi 100 milyar metreküptü. Ancak gerçekleştirilen üretim, pamuk üretimine benzer biçimde merkezi planlama çerçevesinde yapılmaktaydı.[4] Diğer bir ifadeyle Türkmen yetkililerin üretim planını harfiyen uygulamak haricinde bu metanın dağıtımı ve piyasaya sunulması hususunda herhangi bir sorumlulukları söz konusu değildi. Egemenliği kazanmanın bir sonucu olarak bu üretim kapasitesinin muhafazası yoluyla ülkeye girdi sağlanmasının tüm kontrolü Türkmen yetkililerin ellerine geçmiş oldu. Bununla birlikte gaz, iki temel boru hattı vasıtasıyla kuzey yönünde ihraç edilebilmekteydi. Bu durum, Aşkabat’ı Moskova ve Kiev’in gaz ağına bağımlı hale getirmekteydi. Öte yandan, bu sistemin ana noktasını meydana getiren Kremlin, dağılan SSCB’nin en muazzam gaz kaynaklarına ve üretim hacmini elinde bulundurmakta olup yaşadığı iktisadi buhrandan ötürü kendi doğalgazının Avrupa’ya ihracatını daha fazla ön planda tutmuştur. Neticede Aşkabat, ihracat rotaları bakımından sisteminin bağımlı bir ülkeye aynı esnada meydan okuyan bir üretici haline gelmiştir. Buna ek olarak Moskova’nın ve Kiev’in Aşkabat’a, gönderilen gaz hususunda ödemede bulunması kolay değildi. Bu, gaz satışı gerçekleştirilen diğer eski Birlik ülkeleri için de geçerlidir. Bu durumda, Aşkabat bakımından egemenliğini kazanmasının ertesinde 100 milyar metreküplük üretim yapıp bunu dış piyasaya arz etmek önemli bir sorun haline gelmiştir. Bunun çözümü ise gaz üretiminin yapılmasının yanı sıra pazara sunulmasının sağlayacağı gelirler sayesinde üretim yapılanmasının modernizasyonu ve yeni rotalar kanalıyla Batı piyasalarına taşınmasıydı.
Aşkabat’ın petrol rezervleri açısından da aynı durumdan bahsedilebilir. Ülkenin ispatlanmış petrol rezervi, 6 milyar varilden fazla olup bağımsızlığını kazandığı sene üretim yaklaşık 5 milyon ton olmuştur ki bu üretim Aşkabat’ın enerji ihtiyacının fersah fersah üzerinde olup petrolün senelik üretim kapasitesinin yükseltilmesi suretiyle dış piyasalara arzı ciddi bir olası kazanç kalemi manasına gelmektedir. Fakat Aşkabat’ın sahip olduğu petrol kaynağı ve üretim yapılanması bakımından Astana ile mukayesesi yapıldığında daha dezavantajlı bir konuma sahip olduğu aşikârdır. Özbekistan ele alındığında petrol rezervlerinin kendisine yetebileceği söylenebilir. Buna ek olarak, Tahran’ın da petrol açısından çok dikkat çekici bir yerde konumladığı dikkate alınırsa petrol ihracatı alanında ülkenin uygun bir coğrafi konumda olmadığı görülmektedir. Aşkabat açısından tek çıkış noktası olarak nitelendirilebilecek Afganistan ya da Tacikistan kanalıyla Hint Denizi’ne doğru bir transfer rotası, egemenliklerini kazanma dönemlerinde bu ülkelerdeki politik karmaşa ve cereyan eden iç savaşlardan ötürü hayata geçirilememiştir.[5]
Kaynak: http://images.energy365dino.co.uk/standard/114822_42a9e17d95fb4f4ebac1.jpg
Aşkabat’ın elinde bulundurduğu kayda değer miktardaki doğal gaz rezervleri, onu bu kaynağa ihtiyaçları her geçen gün artan Avrupa Birliği ve Çin Halk Cumhuriyeti için çok kritik öneme sahip bir yer haline getirmiştir. Hem Brüksel, hem de Pekin, enerji güvenliği politikalarının ilk sırasına hidrokarbon kaynaklarını ithal ettikleri ülkeleri çeşitlendirmeyi koymuşlardır. Avrupa özelinde ele aldığımız zaman buranın Moskova’ya olan yüksek bağımlılığı her gün artması onu farklı tedarikçilere dönük yeni açılımlar yapmak zorunda bırakmaktadır. Bu bağlamda, özelikle Rusya’nın enerji politikasını dış ilişkilerinde bir araç olarak kullanması AB’yi yeni arayışlara itmektedir. 30 Nisan 2015 tarihinde Avrupa Birliği Komisyonunun Enerji Birliğinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Maros Sefcoviç tarafından yapılan bir açıklamaya göre Avrupa, Rus temelli enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltmak için eski bir Sovyet Cumhuriyeti olan Türkmenistan’ın gaz kaynaklarını İran üzerinden ithal edebilir.[6] Avrupa Sefcovic, Aşkabat’ta Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhammedov ile yaptığı görüşmenin ertesinde, Hazar Denizi’nin altından inşa edilecek bir boru hattı kanalıyla Türkmen gaz kaynaklarının ithalinin 2019 itibariyle ivedilikle başlayabileceğini umduğunu ifade etmiştir. Ayrıca Brüksel ve Aşkabat, Hazar’ın yanı sıra İran üzerinden geçecek olası bir boru hattı konusunda da görüşmelerde bulunulduğunu ifade ederek bunun sebebinin Tahran ile olan diplomatik ilişkilerin olumlu bir biçimde gelişmesi olduğunun altını çizmektedir. Sefcovic’e göre Brüksel, Tahran ve P5+1 ülkeleri arasındaki müzakerelerin başarıyla sonuçlanacağını ummaktadır. Hazar Denizi’nin iç bölgesini Bakü, Astana, Moskova ve Aşkabat ile paylaşan İranlı yetkililer sürekli olarak Hazar Geçişli Doğal Gaz Boru Hattı Projesi’nin ekonomik olmadığını ve yaptırımlar tarafından zarara uğratılan Körfez ülkesinden transit olarak geçen kara temelli bir boru hattının inşasının daha iyi bir seçenek olacağına işaret etmektedirler. Fakat 30 Haziran 2015 tarihinin son tarih olduğu ve Tahran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Federal Almanya Cumhuriyeti arasında dengede devam eden görüşmeler göz önünde bulundurulduğu zaman bu noktada Sefcovic, Hazar bağlantısının öneminin üzerinde durmaktadır.
Ankara ve Aşkabat arasında 1 Mayıs 2015 tarihinde gaz alım-satımı konusunda bir Mutabakat Muhtırası imzalanmıştır.[7] Türkiye Cumhuriyeti Enerji Bakanı Taner Yıldız, Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta Türkiye, Türkmenistan, Azerbaycan ve AB arasında gerçekleştirilen dörtlü toplantıdan sonra yaptığı açıklamada bu muhtıranın Haziran 2015 sonuna kadar yasal açıdan bağlayıcı bir noktaya ulaşacağına inandığı ifade ederek Türkiye’nin 11-12 ülkeden petrol ve 6 farklı kaynaktan doğal gaz tedarik ettiğinin altını çizmiştir. Buna ek olarak Yıldız, tedarik kaynaklarını ve tedarikçi ülkelerin sayısını arttırma niyetinde olduklarını ifade ederek bu Ankara’nın enerji politikalarına önemli ölçüde yardımcı olacağını ifade etmiş ve burada yapılan toplantının sonuçlarının Türkiye’nin kaynaklarını çeşitlendirme planlarıyla uyumluluk arz ettiğinin üzerinde durmuştur. Yine bu toplantı esnasında Taner Yıldız, Ankara’nın teknik ve siyasi olarak Aşkabat doğal gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasına dönük planlara tam destek verdiğine işaret ederek Türkiye’nin, Türkmen gazının Avrupa piyasalarına taşınması fikrini 1990lardan bu yana desteklediğini ve bunu yapmayı sürdürdüğünü vurgulamıştır.[8] Türkmenistan, kendi gaz kaynaklarını dünya piyasalarına sunma konusunda yetersiz boru hatlarına sahip olmasından ötürü büyük sıkıntı çekmektedir. Yıldız bu dörtlü toplantı esnasında Aşkabat gaz kaynaklarının Avrupa’ya taşınmasına dâhil olmak isteyen tüm ülkelerin çeşitli ve hayati sorumlulukları olduğunun altını çizerek yapılan bu toplantının bu fikri hayata geçirmeye dönük çok önemli bir adım olduğuna vurgu yapmıştır.[9]
Sonuç
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin 1991’de resmen dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan Orta Asya cumhuriyetlerinden birisi Türkmenistan’dır. Aşkabat’ın elinde bulundurduğu devasa boyuttaki petrol ve doğal gaz rezervleri, Avrasya jeopolitiğinde dikkat çekici bir yerde konumlanmasına sebebiyet vermektedir. Özellikle doğal gaz kaynakları bağlamında dünyanın ilk on ülkesi arasında yer alan Türkmenistan, sistemlerini devam ettirebilmek maksadıyla bu kaynaklara aşırı ölçüde bağımlı durumda Avrupa Birliği ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi büyük tüketicilerin ilgisine mazhar olmaktadır. Tabii ki burada unutulmaması gereken husus, Türkmenistan’ın da aralarında olduğu Orta Asya ülkelerinin üzerinde halen etkisini sürdüren Kremlin’in varlığıdır. Sovyetler Birliği zamanında tesis edilen bağımlılık temelli sistemin meyvelerini toplamayı sürdüren Moskova, bu ülkeleri doğal kaynaklarının kendisi üzerinden dünya piyasalarına sunulması dönük projeler geliştirmektedir.
Avrupa özelinde konu ele alındığı zaman kıtanın genelinde doğal gaza giderek artan bir oranda bağımlılık olduğu bir gerçektir. Bunun 21. Yüzyılın ortasında daha da artacağı yapılan tahminler tarafından ortaya konulmaktadır. Bu doğrultuda Avrupa Birliği, doğal gaz tedarik ettiği ülkeleri çeşitlendirmeye politikaları enerji güvenliği ajandasının birinci önceliği olarak değerlendirmektedir. İthal ettiği doğalgazın yüzde 40 civarındaki bir bölümünü Rusya Federasyonu’ndan alan AB, zaman zaman bu bağımlılığın yarattığı sıkıntılarla baş başa kalmaktadır. Burada Ukrayna’nın konumu hem Brüksel açısından hem de Moskova açısından kritik derecede önemli bir rol oynamaktadır. Çünkü Rusya Federasyonu’ndan Avrupa ülkelerine giden gazın yüzde 75 civarındaki bir bölümü Ukrayna toprakları üzerinden taşınmaktadır. 2006 ve 2009 senelerinde Kiev’in Moskova’ya olan gaz borçlarını ödememesi Rusya tarafından kesintiler yapılmasına yol açmıştır ki bunun çetin kış koşullarında gerçekleşmesi Avrupa açısından durumu daha da içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir. Avrupa bu dönemde donarak ölen insan manzaralarıyla karşı karşıya kalmıştır. Bunun üzerine 2009 sonrasında bu bağımlılığı makul seviyelere çekmeye ve yeni alternatif tedarikçi ülkeler bulmaya dönük projelere hız verilmiştir. Bunlar arasında en fazla ön plana çıkan proje Güney Gaz Koridoru Projesi’dir. Esasen Azerbaycan’ın Hazar’da bulunan Şah Deniz kaynaklarının çıkartılması, işletilmesi ve dünya piyasalarına taşınmasını hedefleyen bu proje Anadolu Geçişli Doğal Gaz Boru Hattı ve Adriyatik Geçişli Doğal Gaz Boru Hattı Projelerinden ileri gelmektedir. Fakat Avrupa’nın gelecekteki doğal gaz gereksinimlerine dönük yapılan tahminlerde sadece Bakü’nün gaz kaynaklarını merkeze koyan bir stratejinin izlenmesinin yararlı olmayacağı çoğu uzman tarafından paylaşılan bir görüştür. Bu hatta ilave olarak Türkmenistan, Kuzey Irak ve Doğu Akdeniz doğal gaz kaynaklarının ileriki safhalarda dâhil edilebileceği öngörülmektedir. Ancak Kuzey Irak ve Doğu Akdeniz gaz kaynaklarının Batı piyasalarına ulaştırılmasına yönelik geliştirilen projeler irdelediğinde bu aşamada söz konusu bölgelerdeki devam eden siyasi istikrarsızlıklar, ekonomik kriz ve de bölge ülkelerin birbirleri arasında yaşanan anlaşmazlıklardan ötürü gaz kaynaklarının Batı’ya transfer edilmesinin önündeki en büyük engeller olarak değerlendirilebilir. Kasım 2013’ten bu yana Rusya Federasyonu ve Batı arasında cereyan eden ve gittikçe şiddetlenen Ukrayna Krizi, Avrupa’da yine alarm zillerinin güçlü bir biçimde çalmasına yol açarak enerji güvenliği konusunun Moskova tarafından her zaman için bir silah kullanılabileceği düşüncesiyle Brüksel’i yeni önlemler almaya sevk etmektedir.
Aşkabat’ın muazzam doğal gaz kaynaklarını bu çerçevede yakından incelediğimizde, sorunların mevcudiyetinden bahsedilebilir. Aşkabat’ın Moskova’ya olan yüksek bağımlılığı, Hazar’ın statüsü meselesinin bir türlü çözüme kavuşturulamaması, Bakü ve Aşkabat arasında Serdar/Kepez sahalarının kime ait olduğu konusunda devam eden anlaşmazlık, Türkmenistan’ın gaz rezervlerinin Rusya’ya alternatif boru hatlarıyla taşınmasını mümkün kılmamaktadır. Pekin’in burada geliştirdiği Aşkabat ile geliştirdiği yakın ilişki de dikkatlerden kaçmamalıdır. Ankara’nın Aşkabat ile Bakü’nün arasını bulmaya yönelik girişimleri şu an için sonuçsuz kalmaktadır. Brüksel’in bu konuda ortaya attığı son öneri ise bu kaynakların İran üzerinden Avrupa pazarlarına ulaştırılmasıdır. Fakat burada öncelikle Tahran ve P5+1 ülkeleri arasında yapılmakta olan nükleer program görüşmelerinde başarı sağlanması şarttır. Türkiye açısından ise Aşkabat ile imzalanan Mutabakat Muhtırası kendi enerji güvenliğini tesis etmeyi hedefleyen bir girişim olarak değerlendirilmekle beraber Türkmen gazının TANAP ya da başka bir kanalla (Hazar Geçişli Doğal Gaz Boru Hattı Projesi) Avrupa’ya iletilecek olması bölgesel enerji güvenliğinin tesisine bir miktar yardımcı olması yönünden hayati bir çaba olarak kıymetlendirilmektedir.
Sonuç olarak bu konunun tarafları arasında ciddi ve somut bir irade beyanı olmasına ilaveten Türkmenistan özelinde sorunlar diplomatik yollarla çözülürse, Aşkabat; Bakü’den sonra Avrupa enerji güvenliğinin yeni parlayan yıldızı olma konusunda hızla yol alabilir.
Sina KISACIK
KAYNAKÇA
– Abay, Gürkan. “Yildiz: We want Turkmen gas to reach Europe through Turkey”, Anadolu Agency Energy News Terminal, 1 Mayıs 2015, http://www.aaenergyterminal.com/news.php?newsid=5203546, (Erişim Tarihi: 31 Mayıs 2015).
– Alkan, Haluk. Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde Siyasal Hayat ve Kurumlar: Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, (Ankara: USAK Yayınları, 2011).
– Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bilgi İdaresi. “Overview of oil and natural gas in the Caspian Sea region”, Son Güncelleme: 26 Ağustos 2013, http://www.eia.gov/countries/analysisbriefs/Caspian_Sea/caspian_sea.pdf, ss. 9-15, (Erişim Tarihi: 29 Ekim 2014).
– Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bilgi İdaresi. “Country Analysis Brief: Turkmenistan”, Son Güncelleme: 30 Mayıs 2013, http://www.eia.gov/countries/country-data.cfm?fips=TX (Erişim Tarihi: 29 Ekim 2014).
– “EU, Turkmenistan discuss Iran gas route”, Press TV, 1 Mayıs 2015, http://www.presstv.ir/Detail/2015/05/01/408978/Iran-EU-Turkmenistan-gas, (Erişim Tarihi: 31 Mayıs 2015).
– Karaağaçlı, Abbas. Orta Doğu’dan Orta Asya’ya 2009-2012 Yılları Arasında Farklı Bir Bakış, (İstanbul: Yeniyüzyıl Yayınları, 2013).
– Kaya, Furkan ve Kısacık, Sina. “AK Parti Döneminde Türkiye-Hazar Bölgesi Ülkeleri İlişkileri”, içinde Türk Dış Politikasında Güncel Eğilimler (2000-2014), Deniz Tansi ve Hakan Sezgin Erkan (ed.), (İstanbul: Kanes Yayınları, 2015), ss. 235-281.
– Kısacık, Sina. “Türkmenistan, 21. Yüzyılda Avrasya Jeopolitiğinin Yeni Yıldızı Olabilir mi?”, Uluslararası Politika Akademisi, 29 Ekim 2014, http://politikaakademisi.org/turkmenistan-21-yuzyilda-avrasya-jeopolitiginin-yeni-yildizi-olabilir-mi/, (Erişim Tarihi: 31 Mayıs 2015).
– Kurbanov, Han Durdu. “Merkezi Asya’da Güvenliğin Sağlanmasında Türkmenistan’ın Rolü”, Çeviren: Almagül İsina içinde Asya’da Güvenliğin İnşası ve CICA/Building Security in Asia and CICA, Almagül İsina (ed.), (İstanbul: Tasam Yayınları, 2012), ss. 305-309.
– Kutlu, Övünç. “Turkey signs MoU with Turkmenistan to buy natural gas”, Anatolian Agency Energy News Terminal, 1 Mayıs 2015, http://www.aaenergyterminal.com/news.php?newsid=5203842, (Erişim Tarihi: 31 Mayıs 2015).
– “Turkmen gas could reach Europe through Iran: EU”, Hürriyet Daily News, 1 Mayıs 2015, http://www.hurriyetdailynews.com/Default.aspx?pageID=238&nID=81821&NewsCatID=348, (Erişim Tarihi: 31 Mayıs 2015).
[1] Abbas Karaağaçlı, Orta Doğu’dan Orta Asya’ya 2009-2012 Yılları Arasında Farklı Bir Bakış, (İstanbul: Yeniyüzyıl Yayınları, 2013), ss. 636-638.
[2] Han Durdu Kurbanov, “Merkezi Asya’da Güvenliğin Sağlanmasında Türkmenistan’ın Rolü”, Almagül İsina (ed.), Asya’da Güvenliğin İnşası ve CICA/Building Security in Asia and CICA, (İstanbul: Tasam Yayınları, 2012), ss. 305-306.
[3] U.S. Energy Information Administration, “Overview of oil and natural gas in the Caspian Sea region”, Son Güncelleme: 26 Ağustos 2013, http://www.eia.gov/countries/analysisbriefs/Caspian_Sea/caspian_sea.pdf, ss. 9-15, ayrıca bakınız, “Country Analysis Brief: Turkmenistan”, U.S. Energy Information Administration, Son Güncelleme: 30 Mayıs 2013, http://www.eia.gov/countries/country-data.cfm?fips=TX (Erişim Tarihi: 29 Ekim 2014).
[4] Haluk Alkan, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde Siyasal Hayat ve Kurumlar: Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, (Ankara: USAK Yayınları, 2011), ss. 330-331.
[5] Bu konu hakkında detaylı bir çalışma için bakınız, Sina Kısacık, “Türkmenistan, 21. Yüzyılda Avrasya Jeopolitiğinin Yeni Yıldızı Olabilir mi?”, Uluslararası Politika Akademisi, 29 Ekim 2014, http://politikaakademisi.org/turkmenistan-21-yuzyilda-avrasya-jeopolitiginin-yeni-yildizi-olabilir-mi/, (Erişim Tarihi: 31 Mayıs 2015).
[6] “Turkmen gas could reach Europe through Iran: EU”, Hürriyet Daily News, 1 Mayıs 2015, http://www.hurriyetdailynews.com/Default.aspx?pageID=238&nID=81821&NewsCatID=348 ve “EU, Turkmenistan discuss Iran gas route”, Press TV, 1 Mayıs 2015, http://www.presstv.ir/Detail/2015/05/01/408978/Iran-EU-Turkmenistan-gas, (Erişim Tarihi: 31 Mayıs 2015).
[7] Övünç Kutlu, “Turkey signs MoU with Turkmenistan to buy natural gas”, Anatolian Agency Energy News Terminal, 1 Mayıs 2015, http://www.aaenergyterminal.com/news.php?newsid=5203842, (Erişim Tarihi: 31 Mayıs 2015).
[8] Gürkan Abay, “Yildiz: We want Turkmen gas to reach Europe through Turkey”, Anadolu Agency Energy News Terminal, 1 Mayıs 2015, http://www.aaenergyterminal.com/news.php?newsid=5203546, (Erişim Tarihi: 31 Mayıs 2015).
[9] AK Parti Döneminde Türkiye’nin Hazar Bölgesi politikaları konusunda bakınız, Furkan Kaya ve Sina Kısacık, “AK Parti Döneminde Türkiye-Hazar Bölgesi Ülkeleri İlişkileri”, içinde Türk Dış Politikasında Güncel Eğilimler (2000-2014), Deniz Tansi ve Hakan Sezgin Erkan (ed.), (İstanbul: Kanes Yayınları, 2015), ss. 235-281.