Wikileaks internet sitesi, bu sitenin sahibi olan Julian Assange’ın mülteciliğinin 3. yıldönümüne atfen Suudi Arabistan ile ilgili 500.000 gizli belge ve senetleri ortaya koyarak, bu ülkenin karanlık işlere ne kadar derinden karıştığını da dünya kamuoyuna göstermiş oldu. Bu konuyla ilgili olarak Ortadoğu ve özellikle de Arap ülkeleri açıklama ve haber yapmaktan kaçınsalar da, dünya kamuoyu The NewYork Times gazetesi ve Reuters haber ajansı gibi bazı medya kuruluşları aracılığıyla skandalı yakından takip etmiş oldu.
Adı geçen belgeler; genellikle gizli notlar, telegramlar ve benzeri konuları ihtiva ederken, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı ile dünyanın çeşitli ülkelerinde faaliyet gösteren büyükelçilikleri arasındaki yazışmaları da ortaya çıkarmaktadır. Bunların yanı sıra, Suudi Arabistan’ın İçişleri Bakanlığı ve de istihbarat teşkilatının “Çok Gizli” belgelerini de yansıtmaktadır.
Wikileaks, 2010 yılından itibaren ABD’nin Irak ve Afganistan’daki çok gizli senetlerini ifşa etmesiyle birlikte siyaset ve “devlet” denilen konuyu gölge altına almaktadır. En son açıklaması ise, Suudi Arabistan ile ilgili olarak yine de dünyayı gerçekleşmiş skandalla sarsmıştır. Bu açıklamanın ardından Suudi Arabistan tamamen “W” harfleriyle başlayan internet sitelerini engelleyerek, Wikilieaks belge ve haberlerine ulaşımı da kısıtlamıştır. İşte bu belgeler nedir diye sorarsak, Suudi Arabistan’ın petrol sermayesiyle kirli siyaset lobisini oluşturma gayreti, dünya ve bölgede sağlam stratejik rekabet değil, “Casino Politikası” yürütme çabası demektir.
- Lübnan Parlamentosu’na girmek isteyen 2 milletvekiline destek!
Açıklanmış olan Wikileaks senetlerinden birisi, 14 Mart olayından dolayı 2013 Lübnan Meclisine girmek isteyen 2 milletvekili adayının maddi desteyi Suudi Arabistan’dan talep etmesi konusudur. Bu belgelere göre, İlyas Almer ve Petrus Harb adlı iki aday, Suudi Arabistan’dan maddi destek alarak Arabistan’ın Lübnan’daki çıkarlarını sağlamak için bağımsız bir grup oluşturup meclise girmelerini istemişler. Adı geçen kişiler ise Saad El-Hariri aracılığıyla desteğin sağlanmamasını da vurgulamaktadırlar. Zira El-Hariri siyasi olaylardan dolayı yurtdışında olduğu dönemde, kendileri onun hakkında olumsuz konuşup siyasetini eleştirmişlerdi. İşte bu yazıyla Saad El-Hariri’nin de Suudi Arabistan tarafından desteklenerek iktidara geldiği gerçeği gün ışığına çıkmıştır.
- Samir Farid Geagea ile ilgili senet!
Lübnan Falanjlar Partisi başkanı olan Samir Farid Geagea, Lübnan Hizbullah’ını yenmek için Suudi Arabistan’dan maddi destek istemektedir. Wikileaks sitesinde yayımlanmış olan senetlerin birinde ise bu konu ile ilgili açıklama getiriliyor. Suudi Arabistan’ın Beyrut Büyükelçisi ülkesinin Dışişleri Bakanlığı’na yazdığı mektupta Samir Geagea’ya mutlaka maddi desteğin sağlanmasını vurgularken, Lübnan Hizbullah’ının üstesinden Falanjların gelebileceğini de açıklamaktadır. Ayrıca, başka bir senette Arabistan tarafından pek çok bir miktarda paranın partiye aktarılması da söz konusudur.
- Londra’daki Suudi Arabistan Büyükelçiliği Bahreyn opozisyonunu gözetim altında tutmaktadır!
Wikileaks sitesinde açıklanmış olan senetlerin bir diğerinde ise Suudi Arabistan, Londra Büyükelçiliği tarafından Dışişleri Bakanlığı ve istihbarat teşkilatına devamlı aktarılan telegram şeklindeki bilgi akışını göz önüne serilmektedir. Bu belgeye göre, Suudi Arabistan’ın Londra büyükelçisi Mohammd Bin Newaf, Bahreynli muhaliflerin hakkında bilgi aktarımını sürdürürken, kendi ajanları tarafından Bahreyn devletine karşı opozisyonu sıkı gözetim altına aldıklarını da açıklamaktadır.
İşte bu senetlerde iki Bahreynli muhalif olarak tanınan Ali Müşayme ve Musa Abdi Ali adlı kişilerin Londra’daki faaliyetleri hakkında bilgi vermektedir. Büyükelçi, gönderdiği telegramda bu kişilerin Lübnan Hizbullah’ı ile yakından ilişkilerinin olduğunu ve fanatik bir Şii olarak plan yaptıklarını da vurgulamaktadır.
New York Times gazetesi, 21 Haziran 2015 tarihinde yayımladığı haberde Mısır eski Cumhurbaşkanı Mohammad Mursi’nin de Suudi Arabistan’dan destek istediğini, hatta yakın ailesinin Mekke’yi ziyaret etme taleplerinin gerçekleşmesini de açıklamaktadır. Mursi, ziyaret masraflarının Suudi Arabistan tarafından sağlanmasını ve misafirlerinin ağırlanmasını da talep etmektedir.
Yine aynı haber ajansının açıklamasına istinaden Guinea Haber Ajansının 2000 dolar paraya ihtiyaç olduğunu, bunu da Suudi Arabistan büyükelçiliği tarafından karşılandığını ifade etmektedir.
İran eski Cumhurbaşkanı Muhammad Hatemi’nin Kültür bakanı olan Ataullah Mohajerani’nin oğluna bile İngiltere’de doktora eğitimi alması için üniversite hesabına 100 bin pound yatırıldığı da senetler içinde yer almaktadır. Mohajerani zaten sonra İran’dan kaçarak İngiltere’ye sığınmıştır.
Bütün bunlar Suudi Arabistan’ın petrol gelirinden elde ettiği fakat bölge ülkelerindeki partiler, gruplar, kurumlar ve hatta devlet adamlarını yeri geldiğinde kullanacağı kirli ve karanlık politikanın açık ve bariz bir örneği ve simgesi demek en doğrusudur. Suudi Arabistan, bu işlemle “lobby” oluşturarak stratejik rekabeti düşünmektedir, fakat böylesi bir politikanın ürünü olan işte günümüz Ortadoğu olayları net örnekleridir.
Wikileaks şu anda sadece 60.000 senedi yayınlamıştır. Ancak yarım milyon olduğunu sitesinde açıklayarak aşamalı şekilde yayınlayacağını da dile getirmektedir. Bu senetlerin birçoğu 2011 tarihinden sonrayı kapsıyor. Yani, açıkçası Arap Baharı olaylarından sonra halkların demokrasi taleplerini bastırmak amacıyla işlevliğini sürdüren bir mekanizma olarak oluşageldiğini de görmekteyiz. Bu belgelerin pek çoğu İran ile ilgili olarak yapılan işler, nükleer müzakerelerin aksatılması için medyaya ödenmiş destek amaçlı paralar, İran’ın Irak’taki etkisini azaltmak için fanatik Sünni guruplara silah ve maddi desteği hatta Nuri El-Maliki’nin terörünü bile ortaya koymaktadır. Bununla da kalmayıp başka bir sentte Suriye muhaliflerine verilen parasal destek, grupların silahlanması ve buna benzer olayların da netleştiğini görmekteyiz.
CIA eski ajanı, fakat şuanda Brookings Stratejik Araştırma Enstitüsü’nde aktif olan Bruce Riedel, bu konuyla ilgili şöyle bir açıklama getirmektedir: “Şüphesiz Suudi Arabistan’ın Esad muhaliflerini destekleme konusunda olan belgelerin bundan daha fazladır. Bunu unutmamak gerekir ki, bu işi yürüten Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı değil, istihbarat teşkilatıdır. Artık bu olaydan sonra herkes Suudi Arabistan’ın ‘çek defteri politikası‘ yürüttüğünü ve parayla birçok kişiyi satın aldığını göstermektedir ve sanırım Arabistan, bu politikayı diğer Arap ülkeleri olan Katar, Kuveyt ve BAE’ye karşın rekabet etmek amacıyla hala devam ettirme gayesindedir.”
Prof. Dr. Ghadir GOLKARIAN
Uluslararası ilişkiler ve Ortadoğu uzmanı
YDÜ öğretim Üyesi