Şu anda dünya, çeşitli bölgelerde yaşanan kanlı çatışmalara son verilmesi üzerinde düşünüyor. Özellikle IŞİD örgütünün önlenmesi için herkesin birleşmesi gerektiği konuşuluyor. Bu mücadeleye hatta hackerlar bile katılmışlardır. Görünen o ki, uluslararası terör grupları sadece “Kalaşnikof”larla silahlanmamış, modern elektronik araçları bile kullanabiliyorlar. Durumun bu derecede karmaşık hale gelmesinin nedenleri çoktur. Bunları siyasi, ideolojik, sosyal, psikolojik ve askeri kategorilere ayırmak mümkündür. Fakat bunların yanında, silah satışı süreçleri de mutlaka dikkate alınmalıdır. Gerçekler göstermektedir ki, şimdi teröristlerin ellerinde bulunan silahları birileri satıyor ve bundan kar götürüyor. Gizli bir oyun gidiyor; bir yandan radikallere imkan yaratılıyor, diğer yandan ise güya onlara karşı mücadele yapılıyor. Her iki durumda, ortada silah satışlarından kazananlar oluyor. Arada masum insanlar ise hayatlarını kaybediyorlar.
Yeni Savaşa Doğru: Dünyayı Sallayan Bombalar
Dünya, bugün savaşlardan azap görüyor. Tarihin tüm dönemlerinde savaşlar oldu. Hatta “100 yıllık savaş” ifadesi bile vardır. Fakat insanlık, hiçbir zaman şimdiki gibi katliamlarla yüzyüze kalmamıştı. Silahlı çatışmalar, kitlesel kayıplara neden olmakla birlikte, genel olarak, dünyanın mevcut olup olmayacağı hakkında düşüncelere yol açıyor. Dolayısıyla, yeni küresel savaşın olasılığı hakkında istenilen bilgi büyük ilgiye neden oluyor.
20. yüzyılda büyük devletler askeri savaşların ülkeler arasındaki ilişkileri düzenlemede verimsiz olduğu konusunda anlaşmışlardır. Özellikle ABD ve o zaman mevcut olan SSCB, nükleer savaş tehlikesinin gerçekleşmemesi için sadece siyasi-diplomatik yolla mücadele yapılması ile ilgili görüş birliğine vardılar. Fakat deneyim gösterdi ki, bu, sadece sözde böyle imiş. Gerçekte savaşın yeni biçimlerinin kullanılması gözlendi.
Bununla diplomatik ve askeri terminolojiye “konvansiyonel olmayan savaş” terimi dahil edildi. Mesele şu ki, tarihin önceki aşamalarında savaşın bu biçiminden yararlanılsa da, şimdi bu, esas yöntem olarak uygulanmaktadır. Meselenin bu yönü ayrı bir analiz konusudur. Bu nedenle, şimdi savaş tehlikesinin büyük olduğu bir zamanda silah satışlarının anatomisine ve dinamiğine bakalım.
Önce önemli bir hususu vurgulamak isteriz. ABD’nin The National Interest dergisi, Üçüncü Dünya Savaşı’nı tutuşturabilecek 5 ocağın olduğundan yazıyor (bkz.: Robert Farley. How World War III Starts: 5 ‘Sparks’ That Could Set the World Ablaze / “The National Interest”, 21 Kasım 2015).
Bu sırada ilk yeri Suriye sorunu tutuyor. IŞİD’in güçlenmesi dünyanın tüm ülkelerinin güvenliğine tehditler oluşturuyor. Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika’da bulunan devletlerin hiçbiri terör saldırılarından muaf değiller. Hemen hemen her gün, çeşitli ülkelerden endişeverici haberler veriliyor. Görünen o ki, IŞİD yeterli silaha ve teknolojik araçlara sahiptir.
Daha düşündürücüsü şudur ki, bu terör gruplarına üye olmak için dünyanın 100 ülkesinden 30.000’e yakın insan akın ediyor. Bu konuda ABD’nin IŞİD’le mücadele özel temsilcisinin yardımcısı Brett McGurk de geçtiğimiz gün bilgi verdi (bkz.: ABD’den Türkiye-Suriye sınır açıklaması! / “Habertürk”, 21 Kasım 2015). Amerikalı diplomat itiraf ediyor ki, bu, benzeri görülmemiş bir olaydır. Ayrıca, ünlü hacker grubu olan “Anonymous”, IŞİD’e bağlı olan kişilerin elektronik adreslerini izlemekle vahim bilgiler yaymış. Onların iddiasına göre, bu örgüt birkaç ülkede peşpeşe terör eylemleri gerçekleştirmeye kadirdir. Ama soru şudur: bu kadar imkanı bir terör grubu nasıl elde etmiş?
Ateş Çemberi Genişliyor: Adalet Olmayınca ve Vicdan Susunca
IŞİD terör örgütünün tarihçesi “El-Kaide”nin ortaya çıkmasını hatırlatmıyor mu? Geçen yüzyılın 70-80’li yıllarında Amerika ile SSCB Afganistan uğruna mücadele yaparken “El-Kaide” ortaya atıldı; güçlü bir şekilde silahlandırıldı, sonra ise tüm dünyanın başağrısına dönüştü. Mantık dikte ediyor ki; IŞİD de silahlandırıldı, yeni teknolojilerle donatıldı, kimlere karşıysa kullanıldı ve hazırda insanlığı savaşa sürükleyebilecek esas tehlikeye dönüşmüştür. Ona silahları kimler sattı?
The National Interest dergisi, ikinci tehlike kaynağı olarak Pakistan-Hindistan sorununu gösteriyor. Burada da radikal terör grupları rahat durmuyorlar. Böyle durum tarafların sabrını zorluyor ve Asya’da da ciddi askeri çatışmalar başlayabilir. Tabii ki, bu senaryoda Pakistan ve Hindistan’ın müttefikleri de işe karışmaya mecbur olacaklardır. Peki Asya’da faaliyet gösteren radikal gruplara silahları kimler ve ne için satıyorlar?
Üçüncü tehlike kaynağı olarak Güney Çin Denizi çevresinde oluşmuş durum gösteriliyor. Burada da Çin, Japonya, Kore, Vietnam, Tayland, Singapur, Malezya arasında kendini göstermekte olan gerilime dikkat ediliyor. Onlar arasındaki ilişkilerde son zamanlarda askeri gücün gösterisi hallerine sık sık rastlanıyor. Bunun fonunda, aynı bölgede ABD’nin silahlı kuvvetlerini arttırması ve müttefiklerine yeni silahlar satması hakkında bilgiler de yayılıyor. Buna karşılık Pekin, o bölgede yeni askeri gruplaşma (örneğin, balistik füze taşıyabilen yeni nesil denizaltılar) oluşturuyor.
Dördüncü tehlike kaynağı olarak ABD ile Çin arasında yaşanan silah yarışması gösteriliyor. Bu ülkeler askeri alanda birbirinin önüne geçmeye çalışıyorlar. Aynı şekilde Güney Çin Denizi havzasında onların yeni silahlar yerleştirme yarışı daha da yoğunlaşıyor.
Beşinci tehlike Ukrayna meselesi ile ilgilidir. Dünya medyası bu ülkeye silah satışının daha da genişlediğini vurguluyor. Batı hem askeri kontenjanını geliştiriyor, hem de modern silahlar veriyor. Hatta NATO’nun duruma doğrudan müdahalesinden de bahsediliyor. Bu durumda Rusya yandan da somut adımlar atılabilir.
Böylece, Batı dünyası yeni global savaşın ortaya çıkabileceyinden endişe ediyor. Onun beş kaynağını göstermekle, somut adreslere işaret ediyor. Peki bu ocakların alevlenmesinde ilk rolü silah satışları oynamamış mı? Teröristin elinde silah olmasa, o nasıl savaşabilir? Çok gariptir ki, sorunun bu tarafına ne Batı’da, ne de Doğu’da dikkat etmiyorlar. Aksine, gelişmiş ülkeler “kim daha fazla silah satabilecek?” yarışına girişmişlerdir.
Gittikçe daha modern ve geniş imha gücüne sahip silahlar çeşitli ülkelere satılıyor. Diyelim ki, Çin Rusya’dan modern “Su-35” askeri uçakları almaya hazırlanıyor, İngiltere ise 138 “gözegörünmez” tipi yeni uçağı almak fikrine düştü. Onun değeri 12 milyar sterlin oluşturuyor. Bu silahları nerede kullanılacak?
Bunların yanında, gerçekler askeri ihtilafların tuğyan ettiği yerlere silah satışı manzarasını da ortaya koyuyor. Öyle ki, İngiltere son 5 yılda 32 milyar ABD doları değerinde silah sattı. Artı, silah ihracatının % 40’ı bu bölgelerde yapılıyor. Sadece Kuzey Afrika’ya 8,4 milyar sterlin değerinde ölüm silahları verildi. Bu çalışmalardan dünyada en çok “kazanan” İngiltere ve ABD şirketleri oldu (bkz.: Ortadoğu’da kaos silah şirketlerine yaradı / “Habertürk”, 21 Kasım 2015).
Biz hala yasadışı olarak hangi miktarda silah ticaretinin yapıldığını ve somut olarak kimlere satıldığını bilmiyoruz. Görünen o ki, dünyanın çeşitli bölgelerinde terör uygulayan gruplar yeterince silahlara sahiptirler. Fransa’da ve Mali’de yaşanan son terör olaylarında da bu, kendi onayını buldu. Öyle anlaşılıyor ki, Batı’nın endişe ettiği savaş ocaklarını Batı’nın silah şirketleri oluşturuyor. Bir yandan radikal gruplar oluşturuluyor, silahlandırılıyor, karşı karşıya konuluyor, diğer taraftan da bir takım devletlere modern silahlar satılıyor, onları karşı koymaya çalışılıyor. Her iki seçenekte de silah üreten şirketler mali kazanç elde ediyorlar. Gerçekler göstermektedir ki, son 5 yılda Batı’nın bu şirketlerin mali imkanları hayli genişledi. Bunun önüne geçmek fikri ise, galiba, yok.
Ancak The National Interest‘in bir uyarısına dikkat edilmelidir. Dergi yazıyor: “Ülkelerin liderleri anlamalıdırlar ki, savaş oyunu çok tehlikeli olabilir ve krizlerin artmasına imkan vermemelidirler” (bkz.: Robert Farley. How World War III Starts: 5 ‘Sparks’ That Could Set the World Ablaze / “The National Interest”, 21 Kasım 2015).
Bu daveti duyacaklar mı? Bizce, zor! Bu durumda herhangi terör grubuna karşı verilen mücadelenin de gerçek verimi olamaz. Dünyanın büyük güçleri sadece oyun oynar ve bu zaman adaletsiz mekanizmalar kullanırsa, kan akıtılması durmaz, terör bitmez. Bu tür oyunda yenilen tüm insanlık olur!