NÜKLEER ANLAŞMANIN ÇÖKÜŞÜ SONRASI İRAN’DA ENERJİ SAHASINDAN YANSIMALAR

upa-admin 23 Mayıs 2018 2.351 Okunma 1
NÜKLEER ANLAŞMANIN ÇÖKÜŞÜ SONRASI  İRAN’DA ENERJİ SAHASINDAN YANSIMALAR

Giriş

İran’a 2006-2015 yılları arasında uygulanan uluslararası yaptırımlar ülke ekonomisine ciddi manada zarar vermiş, 2012 ve 2013 yıllarında kümülatif olarak yaklaşık yüzde 10 daralan İran ekonomisi, 2015 senesinde ise bir nebze toparlanmıştır. Hatta içinde bulunduğumuz 2018 senesinin, bu bağlamda nükleer anlaşmanın semerelerinin alınmaya başlanacağı bir yıl olacağı öngörülmekteydi. Ne var ki, işler umulduğu gibi gitmedi.  2017’de başlayan[i] ve 2018 yılının ilk günlerinde  daha da genişleyerek  siyasi bir eksende dalgalanan  sokak olaylarının da etkisiyle, ülkede risk algısı bir hayli yükseldi. Risk algısındaki artışın da etkisiyle, İran para birimi yabancı paralar karşısında ciddi miktarda değer kaybına uğradı. Üstüne bir de ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilme kararı gelince, zaten daralan ekonomi olumsuz gidişatı hızlandı.

ABD Başkanı Donald Trump, 12 Mayıs’ta (2018) yapacağı açıklamayı birkaç gün öne çekerek, İran ile Viyana’da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi olarak  imzaladığı  P5+1 (ABD, Çin, Rusya, Fransa, İngiltere ve Almanya)- arasındaki Joint Comprehensive Plan of Action –  JCPoA (Ortak Kapsamlı Eylem Planı) nükleer anlaşmadan çekildiğini ve 2015’te askıya alınan İran ekonomik yaptırımlarının en güçlü şekilde yeniden hayata geçirileceğini Beyaz Saray’da düzenlediği basın açıklamasıyla duyurdu. İran’a eski yaptırımların 90 gün içinde uygulamaya gireceğini  bu şekilde bildiren ABD, İran’a karşı gemicilik, petrol ve enerji alanlarında da eski yaptırımların yeniden uygulanmaya başlayacağını söyledi. Trump, 2015’te yapılan nükleer anlaşmanın İran tarafından kendi amaçları için kullanıldığını savunarak, “Öyleyse bugün ABD’nin İran’la nükleer anlaşmadan ayrılacağını ilan ediyorum. Tahran’a en üst düzey ekonomik yaptırımları yeniden getireceğiz.” şeklinde konuştu. Mezkur basın açıklamasında, “İran’ın nükleer silaha sahip olma çabasına yardım eden herhangi bir ülke güçlü bir şekilde yaptırıma uğrayacak. Amerika, nükleer şantajın rehinesi olmayacak.” değerlendirmesinde bulunan Trump, yaptırımların yeniden devreye girmesinin ardından İran’la iş yapacak ülkelere de bir mesaj gönderdi. İran’ın nükleer anlaşmadan faydalanarak nükleer çabalarına ve silah yapımına devam ettiğini savunan Trump, somut anlamda detaylara değinmeksizin İran’ın “yalan söylediğini” iddia etti. İlaveten, Trump, Tahran rejiminin bölgede terör unsurlarına yardım ettiğini ve anlaşmadan elde ettiği kazanımları nükleer ve askeri programlara yatırdığını savundu. İran Tesnim Haber Ajansı’nın haberine göre, ABD Maliye Bakanlığı, önümüzdeki 90 gün içerisinde İran’a yönelik döviz sektörü, metal ticareti, devlet borcu ve otomobil sektörü gibi alanlardaki eski yaptırımları tekrar uygulamaya koyacaklarını açıkladı. Habere göre, ABD Maliye Bakanlığı’nın açıklamasında, önümüzdeki 180 gün içerisinde İran’a karşı gemicilik, petrol ve enerji alanlarında da eski yaptırımların yeniden uygulanmaya başlanacağı kaydedildi. ABD, 5 Kasım’a kadar tekrar İran’ın tüm devlet ve finansal kurumlarını yaptırım listesine alacak.

Bu makale, bu beyan ve Trump’ın nükleer anlaşmadan çekilmesi sonrası İran’da enerji görünümünden, AB’nin -Avrupalı firmaları ABD’nin muhtemel İran yaptırımlarından korumak için- 1996 yılından kalma “Blocking Statute” adlı eski bir yasayı yeniden devreye alarak Brüksel’in İran ile nükleer anlaşmanın muhafazası için yaptığı ilk hamleyi ve Mayıs ayı içinde yenilenebilir enerji sektörü de dahil olmak üzere kesitler vermeyi amaçlamaktadır.

Mike Pompeo

ABD’nin Yeni İran Stratejisi

İçinde bulunduğumuz 2018 yılı Mayıs ayının bu son haftalarındaki en önemli gelişmelerinden birisi, CIA Direktörlüğü’nden ABD Dış İşleri Bakanlığı’na geçen Mike Pompeo’nun Washington’daki Heritage Vakfı’nda “Nükleer Anlaşmadan Çekildikten Sonra: Yeni Bir İran Stratejisi” başlıklı bir konuşma yapması ve Tahran’la ‘yeni anlaşmaya varmak ve ilişki kurmak’ için 12 şart sıralayıp aksi takdirde alenen İran’ı rejim değişikliğiyle tehdit etmesi olmuş görünüyor. Tehditler arasında; İran rejimine yönelik eşi benzeri görülmemiş mali baskı uygulanması ve İran rejimi kendisi ve halkı için seçtiği kabul edilemez yoldan çıkıp rotasını değiştirmezse, ABD’nin uyguladığı yaptırımlar altında çektiği ıstırabın çok daha acı verici olacağı gibi söylemler yer alıyordu. Tehditler sadece İran ile de sınırlı değildi. ABD Dış İşleri Bakanlığı, İran’ın her türlü saldırganlığını geri püskürtmek için Pentagon ve bölgesel müttefiklerle yakın işbirliği içinde çalışacağını açıkladı. Açıklamada şöyle ifadeler yer aldı: “Bugün açıkladığımız stratejiye bölgedeki ve dünya çapındaki en önemli müttefiklerimizin ve ortaklarımızın desteğini istiyoruz. Bununla sadece Avrupalı müttefiklerimizi kast etmiyorum. Avrupa’daki müttefiklerimizin İran’la eski nükleer anlaşmayı hayatta tutmaya çalışabileceğinin farkındayız. Bu, onların kararıdır. Bizim nerede durduğumuzu biliyorlar.” Bu gibi konuşmaların ardından Avrupa ülkelerine de aba altından sopa gösterilmekteydi. Bu arada hatırlarsak, Fransa, Almanya ve İngiltere liderleri, Trump’ın anlaşmadan çekilmesine cevaben “İran halkının anlaşmadan kaynaklı ekonomik kazanımlarını sürdürmek” için çalışmalara devam edeceklerini belirtmişlerdi. Pompeo da, “İran rejimine yeniden yaptırım ve baskı kampanyamızın birçok dostumuz içim mali ve ekonomik zorluklar çıkaracağını anlamaktayız” diyordu. Şöyle devam ediyordu; “Biz onların endişelerini dinlemek istiyoruz, ama takdir edersiniz ki İran’da yasaklı işler yapanlara hesap soracağız. ABD’nin İran politikasını anlatmak için gelecek haftalarda dünya çapında tüm ülkelere uzmanlardan oluşan heyetler göndereceğiz.

Hasan Ruhani

İran’dan Tepkiler

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ise, ülkesinin yeni İran stratejisini açıklayan Pompeo’ya, “Dünya artık Amerika’nın dünyanın geri kalanı için kararlar vermesini kabullenmiyor” şeklinde cevap veriyordu (22 Mayıs 2018). Deutsche Welle, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Tahran’da yaptığı açıklamadan alıntılarla, ABD Dış İşleri Bakanı Mike Pompeo’nun ülkesinin İran’a tarihteki en ağır yaptırımları uygulayacağı yönündeki açıklamasıyla ilgili olarak, “Daha düne kadar gizli serviste çalışan bir adam İran gibi egemen bir devlete ne yapacağını, ne yapamayacağını buyurmak istiyor. Böyle biri ciddiye alınamaz. Bu nevi tehdit söylemlerinin dönemi tamamen sona erdi. Biz İran’da bunu yüzlerce kez duyduk ve ciddiye almadık.” dediğini ve  “Dünya artık ABD’nin dünyanın geri kalanı için kararlar vermesini kabul etmiyor” şeklinde konuştuğunu duyuruyordu.

“Oyun Bozanın Anlaşmadan Çekilmesi” başlığını atan İran’ın reformist gazetelerinden İtimad’da Sara Masumî imzasını taşıyan haberde, Trump’ın anlaşmada İran’ın taahhütlerinin 2020 sonrasına uzatılması ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na İran’ın askeri tesislerini inceleme izni verilmesi şeklinde yapılmasını istediği iki değişikliğe yer verildiğine vurgu yapıyorlardı. İlaveten, yazıda, Rusya, Çin ve anlaşmaya taraf olan ABD dışı diğer ülkelerin nükleer anlaşmayı korumak hususunda hemfikir olduklarına değinilerek, Avrupa’nın İran’la ticari ilişkilerini muhafaza etmek için yeni güvenceler vadettiğine vurgu yapılıyordu. Bir başka reformist yayın organı olan Şark gazetesi, Cumhurbaşkanı Ruhani’nin Trump’ın anlaşmadan çekilme kararı sonrası yaptığı açıklamada kullandığı “Amerikasız Nükleer Anlaşma” ifadesini manşete taşırken, Avrupa Birliği’nin anlaşmadan en fazla fayda gören taraf olduğu vurgulanıyordu. Haberde, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Trump’ın kararını değiştirmek için gösterdikleri çabalara da yer veriliyordu.

Total

Enerji Piyasasının Bakışı

Siyaset uzmanı ve enerji piyasası kanaat önderleri, petrol ihracatı bağlamında kısa vadede kararın önemli bir menfi etki yaratmayacağını, hatta  jeopolitik gerilimlerin son haftalarda ham petrol fiyatlarını yükselttiği düşünülürse, İran’ın bu konjonktürde gelir artışı bile sağlayabileceğini kaydetmekteler. Öte yandan, ABD’nin anlaşmadan çekilmesinin Avrupalı şirketlerin yatırımlarını bir hayli zorlayacağı görüşü de giderek uzmanlar arasında hakim olmakta. Bu noktada, nükleer anlaşmanın uygulamaya girmesinden sonra İran enerji sektörüne somut taahhütte bulunan tek Batılı dev olan Fransız TOTAL şirketinin Güney Pars doğalgaz sahasından çıkabileceği yönünde görüşler gündeme geliyor. Şirket temsilcileri, daha önce yaptıkları açıklamalarda ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesi halinde Washington’dan muafiyet isteyeceklerini söylemişlerdi. Böyle bir muafiyet sağlanmazsa, TOTAL’in Güney Pars’taki işlerini Çinli konsorsiyum ortağı CNPC’ye devretmek zorunda kalması dahi sözkonusu olabilir fısıltıları giderek yükselmeye başladı. Nitekim Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın 8 Mayıs’ta ABD’nin İran’a karşı “en üst düzeyde ekonomik yaptırımlar uygulayacağını” söylemesi ve nükleer programla ilgili yaptırımları yeniden devreye sokan bir memorandum imzalaması sonrasında, Fransız menşeli TOTAL İran’daki Güney Pars 11 projesinden çekilme kararı aldığını duyurdu. İran Petrol Bakanı Bijen Namdar Zengene, daha önce TOTAL’in[ii] çekildiği işi Çin Ulusal Petrol Şirketi’nin (CNPC) tamamlayacağını belirtmişti. İlaveten, Bakan Zengene, TOTAL’in anlaşmaya uygun şekilde çekilmesi durumunda herhangi bir tazminat söz konusu olmayacağını, yerini CNPC’nin alacağını, eğer o firma da çekilirse İran Petro Pars firmasının işi devralabileceğini belirtmekteydi. Geçtiğimiz sene WPC Dünya Petrol Kongresi’nin İstanbul’da gerçekleştiği sıralarda, mezkur  proje için İran Petrol Bakanlığı, Fransız TOTAL, Çinli CNPC ve İranlı Petro Pars firması 20 senelik dört milyar iki yüz milyon euroluk bir sözleşmeye imza koymuşlardı.[iii]

Bu arada, ABD Başkanı Donald Trump’ın nükleer anlaşmadan çekildiğini açıklaması sonrasında bu kararı lanetleyen[iv] İran Dış İşleri Bakanı Cevad Zarif, 20 Mayıs 2018’de de Avrupa Birliği’nin nükleer anlaşmanın İran’a getirdiği yararları korumak için yeterince çaba sarf etmediğini belirtti. İran resmi haber ajansı IRNA’nın haberine göre, Zarif, Avrupa Komisyonu’nun İklim ve Enerjiden sorumlu üyesi Miguel Arias Canete ile Pazar günü Tahran’da görüştü. Zarif’in Canete’ye, “ABD’nin anlaşmadan çekilmesiyle birlikte anlaşmanın kazanımlarını koruma noktasında İran’ın AB’den beklentileri arttı ve AB’nin anlaşmaya verdiği siyasi destek mevcut durumda yeterli değil” dediği bildirildi. İlaveten, Zarif’in “Avrupalı büyük şirketlerin İran ile işbirliklerini sona erdirdiklerini duyurmaları olasılığı, AB’nin nükleer anlaşmaya bağlılığıyla tutarlılık göstermiyor” dediği aktarıldı. Hatırlarsak, anlaşmadan çekilme sonrası ABD’nin yeni Berlin Büyükelçisi Richard Grenell, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “İran’da faaliyet gösteren Alman şirketleri operasyonlarını derhal azaltmalı” demişti. Avrupa Komisyonu, uygulamayla İran ile ticaret yapan Avrupalı firmaların ABD’nin yaptırımlarından korunması amaçlayan 1996 yılında kabul edilen “Blocking Statute” (Engelleme Mevzuatı) adlı yasayı 18 Mayıs 2018 günü yeniden etkin hale getirmişti.[v] Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker de, Sofya’daki AB zirvesinde yaptığı açıklamada, “AB Komisyonu olarak Avrupalı firmaları korumak görevimiz. Tekrar engelleme statüsü düzenlemesine dönüş sürecini başlattık” şeklinde  konuştu. Düzenlemeye göre, ABD yaptırımlarının hayata geçirilmesini öngören mahkeme kararları tanınmayacak. Ayrıca yasa, Avrupalı şirketler açısından ortaya çıkabilecek masraf ve zararların tazminatını da düzenlemekte. Uzmanlar, yasanın bu yönüyle nasıl devreye gireceği konusunda belirsizlikten kaynaklanan endişelere dikkat çekmekteler.

Bu meyanda, meselenin İran’daki algısı bağlamında şunu da eklemek gerekir ki; kaynaklar, ABD dışındaki 5 ülkeyle mezkur anlaşmaya devam özelinde düşünüldüğünde, İran Dini Lideri Ali Hameney’in Fransa, İngiltere ve Almanya’yı kastederek bu üç Avrupa ülkesine güvenmediğini söylediği, İran Devrim Muhafızları Komutanı Muhammed Ali Caferi’nin de AB’nin elinden birşey gelmeyeceğini söylediği ve Avrupalıların Trump’a direnemeyeceklerini savunduğu belirtiliyor.

Avrupa’nın 3 M’si: Merkel-May-Macron

AB’nin Bakışı 

İran ile petrol ve doğalgaz sevkiyatları alanı da dahil iktisadi ilişkilerin devamını ve derinleştirmeyi planlayan AB’nin Washington’ın İran’a yönelik yaptırımlarının etrafından dolanmaya çalışmak gibi  farklı çözüm yolları arama yoluna girdiği ifade ediliyor. Rus Sputnik’e konuşan diplomatik bir kaynağa göre, Avrupa Birliği’nin İran’dan satın aldığı petrol için yaptığı ödemeleri dolar yerine euro ile gerçekleştirmeyi planladığını söylediği  günlerde İran tarafında yenilenebilir enerji konusunda yeni bazı gelişmeler de olmakta.

İran’da Yenilenebilir Enerji Atılımı

İran’da ilk yüzer güneş santralinin kurulumuna başlanması, içinde bulunduğumuz Mayıs ayına imzasını atan bir gelişme oldu. Yenilenebilir enerji konusunda İran’ın güneydoğu ucunda bulunan Sistan ve Belucistan eyaletlerinde açılacak olan ülkenin ilk yüzer güneş santralinin kurulum çalışmalarına bu hafta törenle başlandı. Zahak şehrinde kurulacak olan 7 MW kapasiteli yüzer güneş santrali, 14 hektarlık bir alan üzerine inşa edilecek. Santral için 8,5 milyon euro tahsis edilmiş vaziyette. Halihazırda 400 MW olan İran’ın güneş ve rüzgar enerjisi kurulu gücünün, İran takvimine göre Mart 2019 itibarıyla 1.400 MW’a ulaşması beklenmekte.  Önümüzdeki 5 sene içinde ise, İran, yenilenebilir enerji kurulu gücünü 5000 MW’a çıkarmayı hedefliyor. İran’ın elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı ise sadece yüzde 6. Buna karşılık, İran elektriğinin yüzde 90’ını doğalgazdan üretiyor.

Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı

1994 yılından bu yana Türkiye’de düzenli olarak organize edilen, 300’ün üzerindeki katılımcıyla en sürdürülebilir uluslararası enerji fuarı olarak addedilen Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı, Mayıs ayında İstanbul Fuar Merkezi’nde  gerçekleşti. Bizzat iştirak ettiğim  24. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı’nda (ICCI 2018), İran Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreteri Alireza Ashraf, yeşil enerjide uluslararası aktörleri İran ile işbirliğine davet etti. İran’dan 15 firmanın katıldığı fuarda yaptığı konuşmada, yeşil enerjiye ilişkin bilgi birikiminin bütün dünyada edinilen tecrübeler temelinde oluştuğunu söyleyen Ashraf, yeşil enerji alanında önümüzdeki günlerde yapılacak çalışmaların çok önemli olduğunu vurguladı ve  dünyanın her yerindeki insanların günlük hayatlarında yeşil enerjiye ulaşabilmesi gerektiğini kaydetti. İran’ın da kendi üniversitelerinde yenilenebilir enerji üzerinde çalışmaya başladığını ifade eden ve çevrenin desteklenmesi ve herkesin daha iyi bir yaşam sürebilmesi için yeni yöntemlerin aranmasının gerektiğini vurgulayan Ashraf, “İran, fosil yakıtları olsa da, doğalgaz, petrol kaynakları olsa da, bu alanda çalışmayı sürdürmektedir. Enerji tasarrufu ve yeşil enerji insanların daha iyi yaşam sürmeleri için son derece önemlidir. Ancak bu alanda daha fazla işbirliği gerekmektedir. Hem bilim insanları, hem de yeşil enerjiyi geliştirme kurumları işbirliğine gitmelidir.” şeklinde konuştu. İran’da yeşil enerjinin, solar ve rüzgar yoluyla arttırılmasının, aynı zamanda enerji santrallerinin etkinliğinin arttırılması bakımından son derece önemli olduğunu söyleyen Ashraf, “Bunun bizim için İran’da yeşil enerji ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapma şansını ortaya çıkarması hasebiyle, nen uluslararası aktörlerin İran pazarı ile işbirliği yapmalarını öneriyorum. Aynı zamanda aktörlere İran üretiminin bütün dünyada kullanılması için öneride bulunmak istiyorum.” diye sözlerine devam etti.

Sonuç

İran  yenilenebilir enerji konusunda adımlarını hız kesmeden sürdürürken ve nükleer anlaşma kararı sonrası ABD’ye boyun eğmeyeceğini açık bir dille ortaya koyarken, diğer yandan AB’nin Blocking Statute (Engelleme Mevzuatı) düzenlemesine göre ABD yaptırımlarının hayata geçirilmesini öngören mahkeme kararlarını tanınmayacak olması, AB’nin bu konuda somut bir adım atma çabası olması bağlamında kayda değer bir gelişmedir. Düzenlemeye ilaveten, teorik olarak ABD yaptırımlarına uyan Avrupalı şirketlerin cezalandırılması bile öngörülmekte. Ancak uzmanlar, bu noktada mezkur yasanın bu yönüyle nasıl devreye gireceği konusunda belirsizlikten kaynaklanan endişelere dikkat çekmekteler.

Geçmişte İran’da  uygulanan  ve yabancı yatırımcıları teşvik etme hususunda yeterince cazip olmayan petrol çıkarma ve işletme kontrat sistemi, İran Meclisi’nde bir hayli uzun müzakereler neticesinde kabul edilen ve daha sonra yürürlüğe giren yeni petrol kontrat sistemi, yabancı yatırımcıların risk ve getiri hesaplamalarında daha olumlu bir görünüm ortaya koyması hasebiyle yeni yatırım sinyallerini beraberinde getirmişti. Hatta aralarında Shell, Total, Gazprom, Çin Milli Petrol Şirketi, Norveç Oil, Mitsubishi ve Petronas gibi şirketlerin de bulunduğu petrol ve enerji sektörünün 29 dev şirketi İran’da petrol arama ve işletme ihalelerine katılacaklarını bildirmişlerdi. Yaşanan gelişmelerle bunun ne kadarının muhafaza edilebileceği kısmı da muğlak bir mesele. Ancak İran’ın kolay teslim olmayacağı ve bu konuda ABD ile AB arasında bir çatlak yaratacağı ortada.

 

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU

 

[i] Meşhed’de 28 Aralık 2017 günü başlayan ve ardından İran’ın diğer şehirlerine yayılan protesto gösterileri.

[iii] BBC News – Total set to pull out of Iran gas deal without sanctions waiver, 16 Mayıs 2018, http://www.bbc.com/news/business-44147814.

[iv] BBC – Iran sanctions: Zarif condemns Pompeo announcement- 21 Mayıs 2018, http://www.bbc.com/news/world-us-canada-44205463.

[v] Reuters – 17 Mayıs 2018, https://www.reuters.com/article/us-iran-nuclear-eu-response/euto-start-iran-sanctions-blocking-law-process-on-friday-idUSKCN1II20A.

One Comment »

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.