BREZİLYA BAŞKANLIK SEÇİMLERİ VE ‘SAĞ’IN GERİ DÖNÜŞÜ

upa-admin 06 Ekim 2018 2.110 Okunma 0
BREZİLYA BAŞKANLIK SEÇİMLERİ VE ‘SAĞ’IN GERİ DÖNÜŞÜ

Brezilya halkı, 7 Ekim Pazar günü ülkenin yeni Devlet Başkanı ile Temsilciler Meclisi ve Senato üyeleri ile çeşitli düzeyde yerel yöneticileri seçmek için sandık başına gidecek. Ülke tarihinin bugüne kadar gördüğü en çekişmeli seçim sürecine, sahip olduğu geniş halk desteğine rağmen hapisteki eski Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva’nın (Lula) seçimlere girmesine izin verilmemesi ve eski bir asker olan Temsilciler Meclisi üyesi Sosyal Liberal Parti’den (PSL) Jair Bolsonaro’nun adaylığı damga vurdu. Bununla beraber, Lula’nın hapse girmesi, seçim kampanyası sürecinde bıçaklanarak ölümden dönen Bolsonaro’nun taraftarlarının karşıt gösterileri ve siyasal sisteme güvenini yitirmiş kesimin umutsuzluğunun ötesinde, Brezilya’yı bu gerilimli ortama taşıyan etkenler, günlük siyasal tartışmalardan daha derin sorunlara işaret ediyor. Diğer yandan ise, Brezilya’da demokrasinin işleyişine ve devlet kurumlarının güvenilirliğine dair sorunların şiddetli siyasal tartışmalara yol açan bu son seçim süreci, aynı sorunlara çözüm için de yeni kapılar aralıyor.

1964 darbesinin ardından ordu tarafından yönetilmeye başlanan Brezilya, 1985’te kontrollü olarak nitelendirilebilecek bir seçim süreci ile yeniden demokrasiye döndü. Fakat askeri yönetim dönemindeki baskıcı uygulamaların halkın zihninde ordunun siyasal sağa yakınlığı ile ilişkilendirilmesi, demokrasiye geçiş sonrası siyasal yaşamı derinden etkiledi. Demokratikleşme sonrası siyasal arenaya çıkan partiler kendilerini merkezde veya solun çeşitli varyasyonlarında olarak tanımlamayı tercih ederken, siyasetin sağ kanadı sahipsiz kaldı. Toplumun siyasal tercihi ise, ilk etapta, 1980’ler ve 1990’larda neoliberal politikalar ile dışa açık, küreselleşme ile uyumlu yeni bir ekonomik düzen vadeden merkez ve sosyal demokrat partilerden yana oldu. Fakat ülke içinde artan sosyo-ekonomik eşitsizlikler ve yüksek enflasyon başta olmak üzere yaşanan ekonomik sorunlar, zamanla siyasal tercihlerin sola kaymasına yol açtı.  2002 seçimleri ile iktidara gelen İşçi Partili (PT) Lula, iki dönem boyunca ülkeyi başarıyla yönetti. Yasalar gereği üçüncü kez Başkanlığa aday olamayan Lula’nın ardından, desteklediği PT’li aday Dilma Rousseff  iki dönem üst üste Başkanlık görevine seçildi. Uygulanan sosyal programlar ile yoksul kesimin desteğini alan PT’li yönetimler, Brezilya’nın 2002-2012 döneminde yaşadığı ekonomik büyümenin de etkisi ile geniş halk desteğini sürdürmeyi başardılar. Fakat ülkenin şehir güvenliğinin sağlanamayışı, kamu hizmetlerindeki yetersizlikler ve yolsuzluklar gibi derin sorunlarının çözülemeyişi ve Brezilya ekonomisinin olumsuz gidişatı, 2013’te hükümete yönelik protesto gösterileri dalgasının başlamasına neden oldu. Bu siyasal ve ekonomik sorunların üstüne, Başkan Rousseff, çoğu kişi tarafından “siyasal” olarak nitelendirilen bir kararla -bir yolsuzluk suçlaması kapsamında- 2016’da görevinden alındı ve yerine Başkan Yardımcısı Michel Temer geçti. Demokrasiye müdahale tartışmalarının sürdüğü bu dönemde, Temer yönetimi, Brezilya tarihinin en düşük halk desteğine sahip hükümeti olarak bir yandan ekonomik sorunlarla mücadele ederken, diğer yandan da aslında hiç kesilmemiş olan protesto gösterilerinin odağında oldu.

2018 yılında ise Rousseff’in ardından eski Başkan Lula da yine taraftarlarının siyasal bir hamle olarak nitelendirdikleri suçlamalarla yolsuzluktan suçlu bulundu ve hapis cezası aldı. Etik siyaset vaadi ile iktidara gelen PT’nin de çoğu parti gibi yolsuzlukla anılması ise bu partiye olan güveni sarstı. Diğer yandan ise, Brezilya’da yerel ve federal yönetimde çeşitli kademelerde görev yapan ve farklı partilerden çok sayıda siyasetçinin yolsuzluk suçlaması ile karşı karşıya olduğu gerçeği, yolsuzluk sorununun kamuoyunda daha fazla tartışılmasına yol açtı. Bu süreçte gündeme gelen bir başka tartışma konusu ise, yargının siyasal sistem içindeki rolü oldu. Özellikle Lula ve Rousseff’in yargılanmaları, toplumun bazı kesimlerinde, yargının görevlerinin aşan bir siyasal kimlik üstlendiğine ve çıkar gruplarının baskısı altına girdiğine yönelik bir algı oluşmasına neden oldu.

Fernando Haddad (solda) ve Jair Bolsonaro (sağda)

Hapse giren Başkan Lula’nın 2018 seçimlerinde aday olup olamayacağı sorusu uzun süre gündemi meşgul etti. Kapalı kapılar ardında pazarlıklar yürütüldüğü söylentileri sürerken, seçime bir aydan az süre kala, yargı, Lula’nın hakkındaki mahkûmiyet kararı nedeniyle aday olamayacağını ilan etti. Aday olsaydı seçileceğine kesin gözüyle bakılan Lula’nın saf dışı kalması, yargının siyasete müdahalesi tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı. PT ise, Lula’nın da desteği ile São Paulo Belediye Başkanlığı görevini yürüten eski Bakanlardan Fernando Haddad’ı aday gösterdi. Haddad, her ne kadar Lula’nın tam desteğini alsa da, Lula taraftarları bu konuda bölünmüş durumda kaldılar. Lula kimi önerirse ona oy vermeyi planlayan kesim desteğini Haddad’a yöneltirken, Haddad’ın son kamuoyu yoklamalarına göre % 20’ler civarında halk desteğine sahip olması, Lula’yı destekleyen herkesin oyunu alamayacağını ortaya koymaktadır.

2018 seçimlerinin en tartışmalı ismi ise, kuşkusuz kamuoyu yoklamalarını önde götüren Jair Bolsonaro’dur. Bolsonaro, seçime haftalar kala Juiz de Fora kentinde halkla bir araya geldiği miting esnasında bıçaklanarak ağır yaralanmasına ve seçim kampanyası çalışmaları sekteye uğramasına rağmen günden güne halk desteğini arttırmayı başardı. Brezilya siyasetinde “aşırı sağ”ın temsilcisi olarak görülen ve popülist bir lider profili çizen asker kökenli siyasetçi Bolsonaro, askeri yönetim dönemine övgüleri ve otoriter eğilimleri ile toplumda kendini destekleyenler ve karşıtları arasında bir bölünmeye yol açtı. Öyle ki, uygulamayı hedeflediği siyasal programından çok karşıtlarının ulusal ve uluslararası kamuoyuna yönelik düzenledikleri Ele Não kampanyası ile dünya gündemine taşındı. “O değil” veya “O’na hayır” olarak Türkçe’ye çevirebileceğimiz Ele Não, Bolsonaro karşıtlarını birleştiren ve uluslararası destek toplayan bir slogan haline geldi. Karşıtların arasında ise, Bolsonaro’nun kamuoyu önünde çeşitli defalar aşağıladığı kadınlar, zenciler ve eşcinsellerin yanı sıra ülkede bir siyasal seçenek olarak aşırı sağın yükselmesinden endişe duyanlar bulunuyor. Bolsonaro’nun söylemleri ve otoriter eğilimleri karşıtlarını anlamayı kolaylaştırırken, toplumdan aldığı destek ise Brezilya’nın toplumsal ve siyasal sorunları karşısında halkın kamu düzenini sağlayacak güçlü lider beklentisini ortaya koyuyor.

Esasında Brezilya’da askeri yönetim döneminin otoriter uygulamalarına geri dönüş söylemi, Bolsonaro’nun adaylığı gündeme gelmeden önce, Rousseff’in görevinden azledilmesi sürecinde ortaya çıktı. Düzen ve güvenlik beklentisinin askeri yönetim çağrısı ile dile getirilmesi bazı kesimlerin tepkisini çekmekle beraber, 2018 seçimleri sürecinde askeri yönetim döneminden övgüyle bahseden Bolsonaro’nun bu denli geniş halk desteği bulması, toplumdaki hoşnutsuzluk ve güvenlik kaygılarının demokrasiye ilişkin kaygıların önüne geçtiğini göstermektedir. Brezilya’da yalnızca geçen yıl 63.000’den fazla cinayet işlenmiş olduğu[i], şehirlerde yaşanan şiddet olaylarının ülkeyi dünyadaki pek çok çatışma bölgesinden daha güvensiz kıldığı ya da ülkede demokrasiye geçiş sonrasında polis tarafından öldürülen çoğunluğunu yoksul kesimden zenci veya melez Brezilya vatandaşlarının sayısının askeri yönetim dönemi boyunca hapishanelerde ölenleri kat kat aştığı göz önüne alındığında, katı tedbirlerle düzeni sağlamayı vadeden Bolsonaro’nun nasıl bu kadar destek alabildiği anlaşılır hale geliyor.

Kamuoyu yoklamalarına göre; oy oranını günden güne artıran Bolsonaro’ya destek seçime birkaç gün kala % 39’a ulaştı, Haddad’a verilen destek ise % 25 düzeyinde.[ii] Haddad’ı destekleyen PT’li seçmen, Bolsonaro’nun planlarının aksine, ülkeyi düzene koymanın yolunun toplum üzerinde baskı kurmaktan değil, ekonomiyi düzene koymaktan geçtiğine inanıyor.[iii] Diğer taraftan, tıpkı Lula’nın ancak üçüncü denemesinde Başkan seçilmesi sürecinde iş çevrelerine verdiği taahhüt sürecinde yaşandığı gibi, Ekim 2018 seçimleri için de Bolsonaro’nun kamoyu ile paylaşmadan iş dünyasını benzeri taahhütlerde bulunduğu konuşuluyor. Bu olasılık, Bolsonaro’nun gücünü arttırıcı bir etken olarak görülebilir.  Her ne kadar kamuoyu yoklamaları seçimlerin ilk turunu Bolsonaro’nun önde bitirmesinin büyük bir olasılık olduğunu ortaya koysa da, Bolsonaro, Başkan seçilmek için yeterli oyu ilk turda sağlayamayabilir. Seçimlerin beklendiği üzere ikinci tura kalması halinde ise, en büyük desteğe sahip adaylar olarak ön plana çıkan Haddad ile Bolsonaro’nun rakip olmaları bekleniyor ki, böyle bir durumda Bolsonaro karşıtlarının Haddad’a yönelmeleri söz konusu olacaktır.

Bu aşamada dikkat çeken ise, seçimlerin nihai sonuçları ne olursa olsun, Bolsonaro’nun en azından bir kısmının kalıcı olduğunu varsayabileceğimiz taraftar kitlesinin, Brezilya siyasetinde sağın da aslında var olan fakat uzun süredir siyasal sisteme yansımayan yerini almasına neden olmasıdır. Bu gelişmenin toplumsal ve siyasal sorunların daha geniş perspektiften tartışılmasına kapı açacağı düşünülebilir. Diğer taraftan, ister Bolsonaro, ister Haddad seçilsin, Brezilya siyasetinin parçalı yapısı ile Senato ve Temsilciler Meclisi’nin karar alma mekanizmasındaki etkisi nedeniyle sonraki Başkan’ın ister toplumsal düzen alanında olsun, ister ekonomi alanında olsun vaatlerini gerçekleştirebilmesinin kolay olmayacağı öngörülüyor.[iv] Bunun ötesinde, halen Lula’nın serbest kalmasını isteyen geniş bir kitlenin bulunması ve Haddad’ın Başkanlık görevine seçilmesi halinde Lula’yı affetme ve hapisten çıkarma ihtimalinin olduğu da ülkede konuşulanlar arasında. Bolsonaro’nun da kendine hatırı sayılır bir destekçi kitlesi oluşturmayı başardığı göz önüne alındığında, seçim sonuçları ne olursa olsun ülkedeki siyasal tartışmalar ve gösterilerin önümüzdeki günlerde de devam edeceği öngörülebilir.

Segâh TEKİN

 

[i] Kate Watson, “Jair Bolsonaro: The candidate dividing friends in Brazil”, BBC, 28 Eylül 2018, https://www.bbc.com/news/world-latin-america-45652518?intlink_from_url=https://www.bbc.com/news/topics/c4wq0zk0wq2t/brazil-general-elections-2018&link_location=live-reporting-story.

[ii] Datafolha, Eleições 2018, http://media.folha.uol.com.br/datafolha/2018/10/05/bdcfba6168cae4406aee6991eec625IV.pdf.

[iii] Watson, “Jair Bolsonaro: The candidate dividing friends in Brazil”. 2017 yılında dünya genelinde nüfusuna oranla en fazla cinayetin işlendiği ilk 50 şehirden 17’si Brezilya’da olup listedeki ülkeler arasında birinci sırada gelmektedir. “Listado de las 50 ciudades más violentas del mundo en 2017”, https://www.seguridadjusticiaypaz.org.mx/ranking-de-ciudades-2017.

[iv] “Brazil’s Presidential Candidates Duel in an Election Like No Other”, Stratfor, 3 Ekim 2018, https://worldview.stratfor.com/article/brazils-presidential-candidates-duel-election-no-other.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.