FRANSA CUMHURBAŞKANI EMMANUEL MACRON’UN SARI YELEKLİLER PROTESTOLARI SONRASINDA FRANSIZ HALKINA MEKTUBU

upa-admin 18 Ocak 2019 1.802 Okunma 0
FRANSA CUMHURBAŞKANI EMMANUEL MACRON’UN SARI YELEKLİLER PROTESTOLARI SONRASINDA FRANSIZ HALKINA MEKTUBU

Sevgili Fransızlar, vatandaşlarım, şimdilerde yaşamakta olduğumuz gibi, soru işaretleriyle ve şüphelerle dolu dönemlerde kim olduğumuzu hatırlamamız gerekir.

Fransa, başka ülkelere benzemez. Burada adaletsizliğin anlamı başka ülkelerden daha yoğundur. Karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma ise bizim ülkemizde çok daha güçlüdür. Bizde, çalışanlar emeklileri sırtlanırlar. Bizde, çoğu vatandaşımız kazançlarının -bazen ağır- bir kısmını eşitsizliği azaltmak için vergi olarak verirler. Bizde, eğitim, sağlık, güvenlik ve adalete herhangi bir koşul ya da servet gözetmeden herkes tarafından erişilebilir. İşsizlik gibi hayatın zorlukları, hepimizin emeğiyle ortadan kalkabilir.

Çünkü Fransa, tüm dünyada en kardeşçe yaşayan ve eşitlikçi ülkelerden biridir. Ayrıca, en özgür ülkelerden biri olan ülkemizde herkesin hakları ve fikir, düşünce, inanç ve felsefeleri koruma altındadır. Ve her vatandaş, ülkenin yönetiminde, yasaların yapımında ve alınacak büyük kararlarda söz sahibidir. Her birimiz diğerinin kaderini paylaşırız, hepimiz birbirimizin yazgısında söz sahibiyiz; biz Fransız Halkıyız.

Fransız olmanın gururu nasıl hissedilmez? Ben kesinlikle biliyorum ki, bugün bazılarımız mutsuz ve sinirli. Çünkü, bazılarımız için vergiler çok yüksek, kamu hizmetleri çok ulaşılmaz. Çünkü bazıları için maaşları, onların işleri gereği saygın yaşayamayacakları kadar az. Çünkü, ülkemiz bu kişilere başarılı olmaları için yeterli şansı tanımıyor. Hepimiz daha ferah bir ülke ve adil bir toplum istiyoruz.

Bu paylaştığım bir tutku. İstediğimiz toplum, başarılı olmak için ilişkiler öbeğine ve servete değil, çalışma azmine sahip olan bir toplumdur. Fransa’da, aynı zamanda Avrupa’da ve dünyada, her yeri bir endişe ve düzensizlik alıvermiş durumda. Biz, bunlara açık fikirlilikle karşılık vereceğiz. Ama sadece bir şartımız var; hiçbir şekilde şiddeti kabul edemeyiz. Halk tarafından seçilmişlere karşı baskı ve hakareti kabul edemem. Medyaya, gazetecilere, kurumlara ve görevlilere karşı genel bir suçlamayı da kabul etmem. Ne zaman ki umutlar korkulara üstün gelir, o zaman geleceğimiz için önemli soruları sormamız gerekli ve meşru olur.

Bu sebeple, 15 Mart’a kadar sürecek bir ulusal tartışma öneriyor ve bunu başlatıyorum.

Geçtiğimiz haftalarda, Belediye Başkanları, önerilerinizi sunabilmeniz için Belediyelerin kapılarını açtı. İlk geri bildirimleri aldım. Şimdi daha büyük bir aşamaya geçeceğiz. Mahallelerinizdeki tartışmalara katılabilir ve internet üzerinden fikirlerinizi bize ulaştırabilirsiniz. Fransa içinde, deniz aşırı topraklarda ve yurtdışında ikamet eden vatandaşlar. Köylerde, kasabalarda, mahallelerde, Belediye Başkanlarının, seçilmişlerin, kanaat önderlerinin veya sıradan vatandaşların girişimiyle bölgesel ve ilgili diğer meclislerde bu tartışmaları başlatacağız.

Belediye Başkanları ve seçilmiş temsilciler, vatandaşların fikirlerinin meşru elçisi oldukları için bu dönemdeki görevleri önemlidir. Benim için yasak soru diye bir şey yoktur. Hepimiz aynı fikirde olamayız, bu çok normal. Bu, demokrasidir. Ancak, en azından konuşmaktan, etkileşimde bulunmaktan ve tartışmaktan korkmadığımızı gösterelim. Ve belki de düşündüğümüzden daha çok aynı fikirde olduğumuzu hep birlikte keşfedeceğiz.

Sadık kaldığım büyük eğilimlere sahip bir proje ile seçildiğimi unutmadım. Hep Fransa’nın refahı için cömert olması gerektiğini düşündüm. Çünkü bir diğeri ötekiyle gelir. İşsizlikle mücadelenin en önemli önceliğimiz olduğunu düşünüyorum, ancak bu yolda istihdamı yaratan şirketleri geliştirmemiz gerekir. Yeni bir sınai, dijital ve tarımsal bir altyapıya gitmemiz için bilgiye ve araştırmaya yatırım yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Yeniden güven yaratmak, Fransızları koruyan ve eşitsizliği kökünden kazıyan bir sosyal sistem kurmamız gerektiğini düşünüyorum. Doğal kaynakların tükenmesinin ve iklim değişikliğinin bizi kalkınma modelimizi yeniden düşünmeye zorladığını düşünüyorum. Daha adil ve daha etkili yeni bir üretken, sosyal, eğitici, çevreci ve Avrupalı bir proje icat etmeliyiz. Bu temel eğilimimdeki kararlılığım değişmedi.

Ancak, bu tartışma yoluyla, Avrupalı ve ulusal projemize, geleceğe bakmanın yeni yollarını bulmamıza ve yeni fikirlere açıklık getirilebilir. Bu tartışmaya, en fazla mümkün olan kişi, bizden en fazla sayıdaki kişinin katılmasını diliyorum. Bu tartışmanın, geçen haftalarda ortaya çıkan başlıca soruların yanıtlarını bulması gerekir. Bu sebeple, hükümetle birlikte, ülkenin esas sorunlarını kapsayan 4 ana başlık seçtik. Vergilendirme ve kamu harcamaları, devlet ve kamu hizmetlerinin örgütlenmesi, ekolojik geçiş, demokrasi ve vatandaşlık. Her başlık için öneriler ve sorular çoktan ifade edildi. Tartışmayı köreltmeyecek ve sorgulamanın kalbinde olduğumu hissedeceğim bazı fikirleri formüle etmek istiyorum.

İlk konu vergileriniz, giderlerimiz ve kamu politikası ile ilgilidir. Vergi, ulusal dayanışmamızın merkezindedir. Kamu hizmetlerimizi finanse eder. Öğretmenlerin, itfaiyecilerin, polislerin, askerlerin, hakimlerin, hemşirelerin ve sizin için çalışan tüm kamu görevlilerinin maaşlarını öder. Toplumdaki en dezavantajlılara fayda sağlamak haricinde gelecekteki büyük projelere, araştırmamızı, kültürümüzü, altyapımızı devam ettirmemizi mümkün kılar. Vergi, ayrıca, ülkemizin yıllar içinde aldığı borcun faizini ödememizi sağlar. Ancak vergiler çok yüksek olduğunda, ekonomimiz, iş ve büyüme yaratacak yatırım kaynağından mahrum kalıyor. Ve işçilerimizin emeğinin meyvesinden yoksun kalıyor. Yatırımları teşvik edeceğimiz ve karlı iş yaratacağımız bu düzeltmelerden geri dönemeyeceğiz. Bu düzeltmeler henüz oylandı, ancak halihazırda etkilerini görmekteyiz. Parlamento bunları şeffaf ve zaruri bir şekilde değerlendirecektir. Öte yandan, daha da ileriye gitmek için kendimizi sorgulamalıyız. Vergi sistemimizi nasıl daha adil ve verimli kılabiliriz? Sizce hangi vergiler öncelikli olarak azaltılmalıdır? Kamu harcamalarını azaltmadan, her ne koşulda olursa olsun, vergilerimizi azaltamayız. Öncelikli olduğunu düşündüğünüz tasarruflar nelerdir? Sağladığı yarardan daha fazla maliyetli olan bazı kamu hizmetlerini kaldırmalı mıyız? Öte yandan, diğer hangi kamu hizmetleri gerekli ve bunlara nasıl kaynak sağlayacağız?  Sosyal modelimiz de sorgulanmakta. Bazıları yetersiz, diğerleri katkı paylarından ötürü çok pahalı. İstihdam hizmetleri gibi eğitim de çoğu zaman eleştirilmekte. Kapsamlı istişarelerden sonra, hükümet, sağlığı iyileştirmek, işsizlik ve yoksullukla mücadele için bir yok haritası başlattı. Sosyal anlaşmamızı daha iyi nasıl organize ederiz? Hangi hedefler önceliklidir?

Karar vermemiz gereken ikinci konu ise, devletin ve kamu kurumlarının yapılanmasıdır. Kamu hizmetlerinin bir maliyeti vardır, ancak bunlar hayatidir: okul, polis, ordu, hastaneler, mahkemeler sosyal uyumumuz için çok önemlidir. Yerel düzeyde çok fazla mı idari kademe vardır? Daha fazla âdem-i merkeziyetçilikle, vatandaşlara karar verme sürecinde daha fazla güç vermeli miyiz? Hangi düzeyde ve hangi hizmetler için vermeliyiz? Devletin nasıl örgütlenmesini istersiniz ve politikasını nasıl iyileştirebilirsiniz? İdarenin işleyişini neden ve nasıl gözden geçirmeliyiz?  En sorunlu bölgelerdeki meydan okumalara cevap verebilmek için devletteki ve yerel idarelerdeki neleri ve nasıl iyileştirebiliriz?

Üçüncü konumuz olan ekolojik geçiş geleceğimiz için çok gereklidir. Biyoçeşitliliği koruma, küresel ısınma ve hava kirliliği ile mücadele hedeflerinin koyu bir taraftarıyım. Günümüzde kimse bu konuda hızlı hareket etme gerekliliğine karşı çıkmıyor. Ne kadar gecikirsek bu geçiş o kadar acılı olacak. Ekolojik geçiş, ısınmada, yakıtta, atık yönetiminde ve toplu taşımada maliyetleri azaltacak. Ancak, bu geçişi başarmak için büyük yatırımlar yapmalı ve mütevazı vatandaşlarımızı desteklemeliyiz. Tüm bunları başarmak için ulusal bir dayanışma gereklidir. Ekolojik geçiş nasıl finanse edilecek: vergilerle, harçlarla ve önceliği neye vereceğiz? Örneğin, eski kazanını ya da arabasını değiştirmek gibi somut önerileri herkese ulaşılabilir kılmak için ne çözümler getirmeliyiz? Mali planda en basit ve sürdürülebilir çözümler nelerdir? Yerelde tasarlanması gereken, taşıma, barınma, ısınma, beslenme çözümleri nelerdir? Çevreci geçişimizi hızlandırmak için hangi somut önerileri yapardınız? Biyoçeşitlilik hepimizi ilgilendiren bir konudur. Bu konuda vermemiz gereken kararları, bilimsel olarak nasıl kesin kılarız? Avrupa ve uluslararası düzeyde bu kararı nasıl paylaşacağız ki çiftçilerimiz ve sanayicilerimiz yurtdışındaki rakipleri karşısında dezavantajlı konuma düşmesin?

Son olarak, ülkemizin içinden geçtiği dönemin, bize, demokrasiye ve vatandaşlığa daha fazla yer vermemiz gerektiğini gösterdiği açıktır. Vatandaş olmak, yerel, genel ve Avrupa düzeyindeki seçimler yoluyla ülkenin geleceğine karar vermeye katkıda bulunmak anlamına gelir. Bu temsiliyet Cumhuriyetimizin temel taşıdır, ancak, çoğu kişi temsil edilmediğini düşündüğü için bu temsiliyeti geliştirmemiz gerekmektedir. Boş oyları saymalı mıyız? Oy vermeyi zorunlu mu yapmalıyız? Tüm siyasi yapıların temsil edilmesi için yasama seçimlerinde geçerli olacak doğru oran nedir? Parlamenterlerin ve diğer seçilmişlerin sayıları sınırlandırılmalı mı ve hangi ölçüde sınırlandırılmalı? Senato ve Ekonomik, Sosyal ve Çevre Konseyi, meclis üyelerimiz, bölgemizi ve sivil toplumumuzu temsil etmede hangi rolü oynamalıdır? Onları neden ve nasıl dönüştürmeliyiz? Öte yandan, Fransa gibi büyük bir demokrasi, vatandaşlarını daha fazla dinlemelidir. Vatandaşlarımızın katılımını daha aktif ve demokrasimizi daha katılımcı kılmak için ne tür değişiklikler yapmak istiyoruz? Seçilmiş olmayan vatandaşları doğrudan kamu kararlarıyla ilişkilendirmeli miyiz? Referandumlar arttırılmalı mı ve inisiyatif kimde olmalı? Vatandaşlık birlikte yaşamayı gerektirir.

Ülkemiz, savaşlardan, zulümlerden kaçıp sığınma talep edenlere kucak açmayı hep bilmiştir. Bu sorgusuz süalsiz sığınma hakkıdır. Ulusumuz, başka bir ülkede doğmuş ama daha iyi bir geleceğe sahip olmak için Fransa’yı seçmiş kişilere her zaman kucağını açmıştır. Ülkemiz bu şekilde inşa edilmiştir. Ancak, bu gelenek, göç ve entegrasyon sistemimizin başarısızlığı dolayısıyla ortaya çıkan gerginlik ve endişelerle sarsılmaktadır. Ulusumuzdaki entegrasyonu geliştirmek için neler önerirsiniz?  Göç konusunda, uluslararası yükümlülüklerimiz yerine getirilmesi sonrası, Parlamento tarafından belirlenen yıllık hedefleri karar vermemizi diler misiniz? Bu süregelen sorun hakkında ne önerilerde bulunursunuz?

Laiklik meselesi her zaman için Fransa’da önemli bir tartışma konusudur. Laiklik; din, felsefe ve inanç farkı gözetmeksizin birlikte uyumlu ve mesut yaşayabilmemiz için birincil önceliktedir. Herkes seçtiği hayatı yaşayabildiği için özgürlükle eş anlamlıdır. Devletimiz ile ülkemizdeki dinler arasındaki ilişki özelinde, Fransız laikliğini nasıl güçlendiririz? Cumhuriyetimizin karşılıklı anlayış ve dokunulmaz değerlerine herkesçe saygı duyulmasını nasıl sağlarız?

Önümüzdeki haftalarda, sizi, Ulusumuzun geleceği için bu önemli soruları cevaplamaya davet ediyorum. Ayrıca, bu sorular haricinde, günlük yaşamınızı iyileştirecek hangi somut konuların geliştirilmesini düşünmenizi umuyorum. Bu daha önce görülmemiş evsaftaki girişimde mümkün olan tüm çıkarımları bulmaya kararlıyım. Bu ne bir seçimdir ne de bir referandumdur. Bu girişim, yaşınıza ve sosyal durumunuza bakılmaksızın, tarihinize, fikrinize, önceliklerinize ve beklentilerinize yönelik kişisel ifadenize dayanmaktadır. Bu, Cumhuriyetimiz için, kendi vatandaşlarına danışması için atılmış büyük bir adımdır. İfade özgürlüğünü korumak için bu danışma girişiminin tamamen bağımsız bir şekilde organize edilmesini ve şeffaflık ve sadakat içinde olmasını istiyorum. İşte bu sizinle öfkeyi çözüme dönüştürmek istediğim bir girişim. Bu nedenle önerileriniz, hükümetin ve meclisin politikaları yanı sıra, Fransa’nın Avrupa’daki ve uluslararası konumunu da yapılandıracak yeni bir sözleşmeyi mümkün kılacaktır. Tartışmanın bitiminden sonraki bir ay içinde size doğrudan rapor vereceğim.

Sevgili Fransızlar, sevgili vatandaşlarım, ülkemizin geleceğine katkı sağlamak için mümkün olduğunca çoğunuzun bu büyük tartışmaya katılacağını umuyorum. Güvenle.

Emmanuel MACRON

 

Çeviri: Basri Alp AKINCI

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.