TÜRKİYE’DEKİ YABANCI YATIRIMLAR

upa-admin 14 Ağustos 2020 2.479 Okunma 0
TÜRKİYE’DEKİ YABANCI YATIRIMLAR

Giriş

Ekonomi, devletlerin varlıklarını sürdürmelerinde en temel konulardan biri olarak barındırdığı alt alanlar ve sektörler ile öne çıkan bir dinamiktir. Siyaset ve kültürel yapıyla birlikte üçüncü temel dinamik olan ekonomik yapı, dış politika kararlarını etkileyen ve bu kararlardan etkilenen bir unsur olagelmiştir. Tarihsel gelişim içerisinde devletlerin birbirleriyle olan ilişki ve etkileşimlerin artması, küreselleşme ile iletişim ve ulaşım konularında yaşanan hız ekonomi üzerinde de etki göstermiştir. Ülkelerin gelişmişlik düzeylerindeki farklılıklar, ülkeler arasında dış yatırım konusunu gündeme getirmiştir. Kalkınma sağlamak ve gelişmişlik düzeyini arttırmak amacıyla ve ödemeler dengesi konusunda bir açık oluşmaması nedeniyle dış yatırıma ihtiyaç duyulmaktadır. Bu konuda söz konusu ülkeye gelen yabancı sermayeler etkin olmaktadır (Saatçioğlu, http://www.ismmmo.org.tr/docs/malicozum). Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında önem kazanan ve devletlere önemli ölçüde etki eden doğrudan dış yatırımlar ekonomiye olan katkı konusunda öne çıkmaktadır.

Doğrudan Dış Yatırım (DDY)

Küreselleşme olgusu ile sermayenin ülkeler arasında serbestçe dolaşımı ve ekonomi ve ticaret politikalarının serbestleşmesi, gelişmekte olan ülkelerin sermaye birikimi eksikliğinin giderilmesi noktasında doğrudan yabancı yatırımları etkin bir unsur haline getirmiştir. Doğrudan dış yatırım ya da doğrudan yabancı yatırım; bir şirketin mevcut bulunduğu ülke sınırları dışındaki bir yerde yeni bir üretim tesisi kurması ya da var olan bir tesisi satın almasıdır. Aynı zamanda kurulu olan bir şirkete sermaye sağlamak da dış yatırım olarak adlandırılmaktadır (Ayaydın, 2010: 133). DDY, ülkelerin kendi ekonomilerinde üretim kapasitelerinin artmasını sağlarken, aynı zamanda küresel ekonomiyle bütünleşmelerinin ve sermaye birikimlerinin artmasının da yolunu açmaktadır. Döviz transferi, üretim araçları ve teknik bilgi sağlama yöntemleriyle gerçekleştirilen DDY, sağladığı döviz girişi, işsizliğin azalması ve ekonomik hareketlilik gibi avantajlarının yanı sıra bir takım olumsuz etkilere de sahiptir. Nitekim DDY yoğun ülkelerde, ülkede kilit öneme sahip sektörlerde yabancı denetiminin artması, ithalat yasakları ve gümrük vergileri gibi kısıtlamaların aşılması, bağımsız sanayileşme politikasının uygulanamaması, teknolojik bağımlılık ve haksız rekabet gibi dezavantajlar ortaya çıkmaktadır (Acaravcı ve Akyol, 2017: 18-19). Akademik literatürde her iki yaklaşımı savunan görüşler de bulunmakla birlikte, DDY’nin sağladığı faydalar üzerinde daha çok durulmaktadır.

Bununla ilgili olarak, ekonomik büyüme konusunda ise 4 önemli etki öne çıkmaktadır. Bunlar; (1) yatırım yapılan ülkenin istihdam yapısı ve milli gelirine yapılan katkı, (2) ihracat ve dış ticaret hacmine olan etki, (3) yönetim bilgisi, nitelikli işgücü ve markalaşma katkısı ile (4) teknoloji transferidir (Ayaydın, 2010: 134). Özellikle 1980’li yılların sonlarından itibaren, dünya ekonomisinde, -küreselleşmenin etkisiyle- ham madde kaynağı sağlama, yurtiçi kısıtlamalardan kurtulma, üretimle ilgili işletmecilik sırlarının korunması ve ucuz, yabancı üretim faktörü kullanımı gibi etkenler dış yatırımlar için sebep oluşturmuştur. Küresel ekonomide yer almak, nitelikli işgücünü artırmak, üretim kapasitelerini arttırmak amaçlarıyla doğrudan yabancı yatırımlara yönelmektedirler. Komşu ülkelerle başlayan süreç zaman içerisinde küresel düzeye gelmiştir (Aydın, 2019: 5).

Türkiye’deki Yabancı Yatırımlar

Gelişmekte olan bir ülke olarak, Türkiye, 1980’lerdeki ekonomik liberalleşme yıllarında dışarıya açılmış, ülkeye yönelik dış yatırımlar 1980’lerde başlamış ve yıllar içerisinde artış göstermiştir. Günümüze kadar olan süreçte Türkiye’de ekonomik büyüme ile yabancı yatırımlar arasındaki ilişkiyi ele alan birçok çalışma yapılmış ve aralarında pozitif ve negatif bir ilişki olduğu yönünde bulgulara varılmakla birlikte herhangi bir ilişkinin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. İçerik olarak yabancı yatırımların dış politika kararları ve uluslararası alandaki duruşla olan ilişkisine odaklanan bu çalışmada ise, ekonomik gücün küresel alandaki etkisi sebebiyle öncelikle Türkiye’deki yabancı yatırımların ekonomik büyüme ile olan ilişkisi üzerinde durulacaktır. Bu kapsamdaki çalışmaları bir araya getirerek bir analiz sunan Acaravcı ve Akyol (2017), geçmiş yıllarda Türkiye’deki yabancı yatırımların ekonomik büyümeye olan etkilerini incelemiş ve 2002 yılına kadar olan dönemde yatırımlar ile ekonomik büyüme arasında bir ilişki tespit edilemediğini ortaya koymuşlardır. Yazarlar, 2006’ya kadar olan dönemde doğrudan yabancı yatırımlar ile kısa vadeli sermaye yatırımlarının ülkeye ekonomik olarak pozitif katkı sağladığı sonucuna ulaşılan çalışmalar olduğundan bahsetmişler ve ülkeye yabancı yatırımları çekmek adına çalışmalar yapmanın gerekliliği üzerinde durmuşlardır. 2008 yılında yapılan başka bir çalışmada da, dış yatırımların ekonomik büyümeye iki kat etki ettiği sonucuna ulaşıldığı üzerinde durularak, ithalat ve ihracata da etki ettiğinden söz edilmiştir. Sayar’ın (2018) yaptığı çalışma da, yabancı yatırımlar ile dış ticaret ve büyüme arasında nedensellik ilişkisinin bulunduğu çalışmaların analizini içermektedir. Böylece, Sayar, teorideki pozitif etkinin Türkiye’deki yatırımlar sonucu gerçekleşmesi için politika yapıcıların DDY’nin artması adına çalışmalar yapması ve bu konuda seçici davranılması gerektiğinden bahsetmiştir. Teknoloji transferinin yapılabileceği, istihdamı arttıracak ve maksimum düzeyde yerli kaynak kullanımı sağlayacak DDY’ler üzerinde durulması yönünde öneride bulunmuştur.

Yatırım yapılacak ülkeyi pazar olarak gören yatırımcı ülkeler, ev sahibi ülkede milli gelir düzeyi, bilişim ve ulaşım gibi altyapı konularına önem vermektedirler. Bu kapsamda Türkiye’nin yabancı yatırımlar için verimli hale gelmesi adına neler yapılması gerektiği üzerinde çalışmalar yapılarak önerilerde bulunulmuştur. Sürdürülen yapısal reformlar ve bu konudaki uygulamalarla, Türkiye, DYY konusunda Avrupa’daki 7. popüler ülke konumuna gelmiştir. 2018 yılı verilerine göre, Avrupa’daki DYY projelerinde % 4’lük bir paya sahip olan Türkiye, önceki yıla göre % 14’lük bir artış göstererek 261 projenin ev sahipliğini yapmıştır (https://www.invest.gov.tr/tr/sayfalar/default.aspx).

Yatırımcı ülkelerin Türkiye’yi seçmeleri için, TC Yatırım Ofisi, “Neden Türkiye seçilmeli?” sorusunu cevaplandırarak sebepleri sıralamıştır. Bunlardan ilki, Türkiye’nin zamanla gelişen ekonomisidir. Bu konuda 2003-2018 yılları arasındaki ekonomik büyüme örnek gösterilmiş; geniş iç ve bölgesel pazarı, büyük pazarlara yakınlığı ve küresel bağlantı açısından sahip olduğu stratejik konumun önemi, sahip olduğu genç ve dinamik nüfusu, yüksek verimliliğe sahip iş gücü, projeye özel destekler, sunulan sektörel fırsatlar ve kamu-özel sektör işbirliği ile Türkiye’nin uygun bir profil çizdiği gösterilmiştir (https://www.invest.gov.tr/tr/sayfalar/sectoral-opportunities.aspx).

2018 verilerine göre yaklaşık 10,7 milyar ABD doları seviyesinde yatırım alan Türkiye’de en çok yatırım yapan ülkeler değerlendirildiğinde ise; İspanya ve Hollanda’nın öne çıktığı görülmektedir. Özellikle geçen 10 yıllık süreçte en çok yatırım yapan ülke olarak 9,3 milyar dolarlık hacimle İspanya adından söz ettirmiştir (https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi). Bu dönemde, Hollanda, ABD ve Körfez ülkeleri DYY kaynakları olarak öne çıkarken, DYY çeken sektörler konusunda ise finans, imalat ve enerji öne çıkmıştır (https://www.invest.gov.tr). 2019 yılında ise, farklı sektörlerden 12 büyük ABD firması yatırım için Türkiye gelmiştir. Söz konusu gelişimde ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iki ülke arasındaki ticaret hacminin 100 milyar dolara ulaşması hedefleri de etkili olmuştur (https://sptnkne.ws/xUDf). Diğer yandan, aynı yılın Ocak-Temmuz döneminde önceki yıla oranla Türkiye’ye uluslararası net doğrudan yatırım girişinin % 13,3 oranında azaldığı görülmüştür (https://www.haberturk.com/uluslararasi-dogrudan-yatirim-verileri-2524935-ekonomi). TC Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerinin istatistikleri ise 2011-2020 yılları arasındaki uluslararası doğrudan yatırım (UDY) tutarlarında İspanya, ABD ve İngiltere’nin ilk üç sırayı aldığını göstermektedir.[1] Aynı istatistiklerde en çok öne çıkan sektörlere de yer verilmiştir. Buna göre; -doğrudan yatırım konusunda- tarım, madencilik, imalat, enerji ve hizmetler ön planda yer almaktadır. En çok şirket bulunduran ülke ise 3.214 şirket ile Hollanda olmuştur. Onu, sırasıyla, ABD, İngiltere, Avusturya ve Almanya izlemiştir (https://sanayi.gov.tr/istatistikler/yatirim-istatistikleri/mi0803011615).

Tablo 1: Uluslararası Doğrudan Yatırım Girişleri (https://sanayi.gov.tr/istatistikler/yatirim-istatistikleri/mi0803011615)

Uluslararası Doğrudan Yatırım Girişleri (Net Yükümlülük Oluşumu)
(Milyon ABD Dolar) 2015 2016 2017 2018 2019 2019 2020 2019-2020 2002-2020/Ocak
Ocak Değ.(%) Toplam
Uluslararası Doğrudan Yatırım Girişi (Net Yükümlülük Oluşumu)* 19.263 13.929 11.099 13.023 8.419 953 932 -2,20% 218.858
 Sermaye 11.817 6.906 5.532 6.304 5.242 591 543 -8,12% 151.898
Yatırım 12.181 7.527 7.401 6.774 5.611 593 567 -4,38% 161.151
Tasfiye 364 621 1.869 470 369 2 24 1100,00% 9.253
         Diğer Sermaye (Net)** 3.290 3.133 924 804 -1.663 -91 -175 92,31% 13.690
         Gayrimenkul (Net) 4.156 3.890 4.643 5.915 4.840 453 564 24,50% 53.270

Genel olarak yatırım konusunda üst sıralarda yer alan Hollanda ve İspanya gibi ülkeler, ticari ilişkiler ile siyasi ilişkilerin farklı seyretmesinin somut örneklerini göstermektedir. İspanya, Türkiye’nin AB üyelik sürecini de destekleyerek, siyasi alanda da olumlu ilişkilerin seyrettiği ve ekonomik alanda 9,52 milyar avroluk doğrudan yatırım düzeyi ile siyasi ve ekonomik ilişkide birliktelik profili çizmektedir. Diğer yandan, Türkiye’nin Barış Pınarı operasyonuna gösterdiği büyük tepki ile dikkat çeken Hollanda ise, siyasi ve ekonomik ilişkilerin bağımsız yürütüldüğünü göstermektedir (http://www.mfa.gov.tr). Aynı zamanda yukarıda belirtildiği ve Türkiye-ABD örneğinde de görüldüğü üzere, ülkelerin ikili ilişkileri ve alınan kararlar yatırım konusunda atılan adımlara etki etmektedir.

2019 yılının Haziran ayına kadar olan döneminde önceki yıllardan farklı bir tablo ile karşılaşmaktayız. Geçen yılın Haziran ayından bu yılın Haziran ayına kadar gelen yatırımların % 6,3 oranında bir artış yaşanırken, en çok yatırımın % 19,4 ile Katar’dan geldiği görülmektedir. Yine önceki yıllardan farklı olarak devamında İngiltere ve Azerbaycan gelmektedir. Hollanda ise % 15 ile 4. sırada yer almakta (Yılmaz, 2020).

2018 Haziran-2019 Haziran Türkiye’ye Yabancı Yatırımlar (https://www.aa.com.tr)

Türkiye’ye yatırım yapan şirketler değerlendirildiğinde, en büyük 100 şirketten 15’inin Alman, 12’sinin Amerikan, 6’sının Hollandalı ve 6’sının da İngiliz şirket olduğu görülmektedir. 2019 yılına gelindiğinde 12.000’i geçen yerli ve yabancı sermaye ortaklığı ile kurulan şirketlerin sermayelerinin İran, Suriye ve Suudi Arabistan ağırlıklı olması dikkat çekmektedir. Bu bağlamda, küresel gelişmelere verilen tepkiler ve sürdürülen ikili ilişkiler değerlendirildiğinde, ülkelerin siyasi olarak farklı politikalar izlerken, finansal olarak ilişkilerin devam ettirildiği görülmektedir (https://www.atakurumsal.com/). Son dönemde kurulan ilişkilerde öne çıkan bir ülke olarak, Rusya, 2018’de yatırımı en çok azalan ülkeler arasında başı çekmiştir. Ülkemizde 2.397 adet yabancı sermayeli şirketi bulunan Rusya, UDY sıralamasında 12. sırada yer almaktadır (https://sanayi.gov.tr/istatistikler/yatirim-istatistikleri/mi0803011615).

Şeyma KIZILAY

 

KAYNAKÇA

 

[1] Ayrıntılı bilgi ve istatistikler için bkz. TC  Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Uluslararası Doğrudan Yatırım İstatistikleri, https://sanayi.gov.tr/istatistikler/yatirim-istatistikleri/mi0803011615 Erişim: 13.08.2020.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.