ALMANYA MERKEL’SİZ DÖNEME HAZIRLANIYOR

upa-admin 14 Haziran 2021 1.570 Okunma 0
ALMANYA MERKEL’SİZ DÖNEME HAZIRLANIYOR

Giriş

Avrupa’nın en önemli ve Avrupa Birliği’nin lider ülkelerinden olan Almanya, Covid-19 veya koronavirüs pandemisinin gölgesinde eyalet seçimlerini tamamlıyor ve adım adım genel (federal) seçimlere doğru ilerliyor… Temsili ve parlamenter demokrasinin işlediği Almanya Federal Cumhuriyeti’nde, 2021 yılı, önceden beri bir “seçim yılı” olarak görülüyordu. Zira 2021 yılı içerisinde ülkede hem parlamentonun ve yeni hükümetin belirleneceği federal, yani genel seçimlerin, hem de önemli bazı eyaletlerin seçimlerinin yapılacağı biliniyordu. Genel seçimler için takvimlere 26 Eylül 2021 tarihi önceden beri işaretlenmişti. Eyaletlerdeki seçimlere ise 14 Mart’ta başlandı.

Almanya Federal Cumhuriyeti; Berlin, Baden-Württemberg, Bavyera, Brandenburg, Bremen, Hamburg, Hessen, Mecklenburg-Vorpommern, Aşağı Saksonya, Kuzey Ren-Vestfalya, Rheinland-Pfalz, Saarland, Saksonya, Saksonya-Anhalt, Schleswig-Holstein ve Thüringen adındaki toplam 16 farklı eyaletten oluşuyor. Her eyaletin kendi içerisinde bir başkenti de bulunuyor. Ancak bu yıl içerisinde 16 eyaletin tamamında seçim yapılmayacak. Bu yıl içerisinde seçim yapılan/yapılacak olan eyaletler ve seçim takvimi ise şöyle:

14 Mart: Baden-Württemberg (eyalet), Rheinland-Pfalz (eyalet).

6 Haziran: Saksonya-Anhalt (eyalet).

26 Eylül: Berlin (eyalet, yerel), Mecklenburg-Vorpommern (eyalet), Thüringen (eyalet).

Takvime bakıldığı zaman, 14 Mart 2021 tarihinde başlayan seçim maratonunun üç aşamasından ikisinin tamamlandığı ve tam 3 önemli eyalette seçimlerin tamamlandığı anlaşılıyor. Geriye sadece 26 Eylül’de federal seçimlerle eşzamanlı olarak yapılacak olan 3 diğer eyalet kalmış durumda. Peki eyalet seçimlerindeki durum bize Almanya siyaseti adına ne mesaj vermektedir?

Eyaletlerdeki Seçim Tablosu

Baden-Württemberg: Bu eyalette 14 Mart 2021 tarihinde düzenlenen seçimin galibi yüzde 31 oy oranı ile Yeşiller Partisi oldu. Yeşiller, 2016’da yapılan son eyalet meclisi seçimine göre oy oranını yüzde 0,7 puan arttırmayı başardı. Başbakan Angela Merkel’in partisi olan Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) ise, yüzde 23 oy oranı ile ikinci parti oldu. CDU, bir önceki seçimlere göre bu eyalette tam yüzde 4 puanlık bir düşüş yaşadı. Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) ise, yüzde 12 oy oranı ile Baden-Württemberg’de üçüncü sıraya yerleşti.

Rheinland-Pfalz: 3,1 milyon seçmenin bulunduğu Rheinland-Pfalz eyaletinde 14 Mart 2021 tarihinde düzenlenen eyalet seçimlerinde, yüzde 34,5’lik oy oranı ile Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) seçmenden en fazla desteği alan parti oldu. SPD, bir önceki seçime göre oy oranında yüzde 1,7 puan düşüş yaşamasına rağmen sandıktan birinci parti olarak çıktı. CDU ise, bu eyaletteki oy oranında yüzde 5,8 puanlık bir düşüş yaşadı ve yüzde 26 oy oranı ile ikinci büyük parti oldu. Oy oranı yüzde 2,1 puan gerileyen aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) yüzde 10,5 oy oranı ile üçüncü, yüzde 8,5 oranında oy alan Yeşiller Partisi ise Rheinland-Pfalz’da dördüncü parti oldular.

Saksonya-Anhalt: Başbakan Merkel’in partisi Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU), bu eyalette 6 Haziran 2021 tarihinde düzenlenen seçimde iktidar koltuğunu korumayı başardı. Üstelik, CDU, kamuoyu yoklamalarını yanıltan üstün bir başarı yakaladı. 2016 seçiminde yüzde 29,8 oy alan CDU, bu defa oy oranını yüzde 7,3 arttırarak seçmenlerin yüzde 37,1’inin desteğini aldı ve seçimin galibi oldu. Sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) yüzde 20,8 oy ile ikinci, Sol Parti (Die Linke) yüzde 11 oy ile üçüncü sırada yer aldılar. Federal hükümetin ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) ise yüzde 8,4 oy oranında kaldı. Aslında, Saksonya-Anhalt’ta seçim öncesi yapılan anketler, Merkel’in partisi CDU ile Almanya için Alternatif’in burada başabaş ve kıyasıya bir mücadele vereceklerini öngörüyordu. Ancak sonuçta, CDU, büyük bir farkla bu eyaletteki seçimi kazandı ve gücünü koruduğunu gösterdi.

Eyalet seçimleri, ülkede yıllardır iktidarda olan CDU’nun biraz yıpranmasına ve lider değişikliği yaşamasına rağmen seçmen nezdinde halen daha gücünü koruduğunu gösteriyor. Partinin yeni lideri Armin Laschet’in Şansölye adaylığının ilanı sonrası Haziran ayında yapılan Saksonya-Anhalt seçiminde CDU’nun gösterdiği beklenmedik üstün performans, bu durumun somut bir kanıtı olsa gerek. Ancak CDU, Saksonya-Anhalt’taki bu başarısını Mart ayında yapılan Baden-Württemberg ve Rheinland-Pfalz eyaletlerinde gösterememişti. Bu iki eyalette oy kaybeden parti, birinciliği Baden-Württemberg’da Yeşiller’e, Rheinland-Pfalz’da ise SPD’ye kaptırarak her iki eyalette de ikinci parti olmuştu. O nedenle, CDU’nun sonraki seçim performansı büyük bir merak konusu…

Almanya İçin Kritik Tarih: 26 Eylül 2021

Eyaletlerden alınan bu sonuçlar ile Almanya, artık 26 Eylül’e kilitlendi. Bu tarihte üç eyalette daha seçim olacak; ama asıl merak edilen konu elbette genel seçim sonucunda parlamentoda nasıl bir aritmetiğin oluşacağı ve yeni hükümetin ne şekilde kurulacağı…

26 Eylül 2021 Pazar günü, Almanya’da 31,2 milyonu kadın ve 29,2 milyonu da erkek olmak üzere toplam 60,4 milyon seçmen oy kullanacak. Bir önceki seçim 2017 yılında yapılmıştı; ilginçtir ki, geçen 4 yıllık sürede Almanya’daki seçmen sayısının 1,3 milyon azaldığı tespit edildi. Almanya’daki bu seçimler kritik öneme sahip; çünkü sonuç ne olursa olsun, bu seçimle birlikte Almanya’da artık Angela Merkel dönemi kapanacak ve yeni bir dönem başlayacak.

Şansölye Merkel’in siyasi kariyerinde yıllar içerisinde değişen imajı 

Angela Merkel, 2005 yılında yapılan genel seçimlerin ardından ilk kez ülkesinde Başbakan seçilmiş ve adını ülke tarihine “ilk kadın Şansölye” olarak yazdırmıştı. Merkel, 2005’te başladığı Başbakanlık görevini 2009, 2013 ve 2017 yıllarında yapılan seçimlerde güven tazeleyerek sürdürdü ve oldukça başarılı bir siyasi kariyere imza attı. Görev süresi bu yıl Eylül ayında yapılacak seçimlerle sona erecek olan Şansölye Merkel, Başbakanlığa aday olamayacağını aylar öncesinden duyurmuştu. Şansölye Merkel, bu konuda kararlı olduğunu ve ısrarlara rağmen fikrinin değişmeyeceğini de sık sık dile getirdi. Merkel, Almanya tarihinde en başarılı Şansölyelerden biri olarak sivrildi ve ülkesine çok başarılı günler yaşattı. Öyle ki, Merkel döneminde Almanya’nın ekonomik büyümesi artarak sürerken, ülkenin İkinci Dünya Savaşı döneminden kalma olumsuz imajı dünyada neredeyse tamamen silindi ve Almanya iyi bir demokrasi olarak sivrildi. Şansölye Merkel, Suriyeli mülteci krizi konusunda da Türkiye ile birlikte Avrupa’nın ve genel olarak Batı dünyasının en insancıl devlet yöneticisi olarak olumlu puan topladı ve yüz binlerce mülteciye ülkesinin kapılarını açtı. Ancak elbette 16 yıllık yorucu bir iktidarın ardından Şansölye Merkel’in çekilme kararını da anlamak ve bunu desteklemek gerekiyor. Peki, Merkel sonrasında Almanya’nın yeni Şansölye adayları kimler ve anketlere göre bu defa seçimde hangi partiler ön plana çıkıyorlar?

CDU ile Yeşiller’in Mücadelesi

Almanya siyasi tarihinde 26 Eylül’den itibaren yeni bir sayfa açılacak; çünkü Angela Merkel’in 16 yıllık görevi sona eriyor. Merkel bu seçimde kendisi aday olmayacak; ama elbette partisi CDU, yine iddialı bir şekilde Şansölyelik yarışında yer alacak. Bu kapsamda, Merkel’in partisi Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) ile onun Bavyera’daki yerel ortağı Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) partileri, ortak aday çıkarmak üzerinde duruyorlardı. Yapılan uzun istişarelerin ardından, Hıristiyan Birlik (CDU/CSU), ortak adaylarının CDU’nun Genel Başkanı Armin Laschet olduğunu açıkladı. Laschet, Haziran eyalet seçimlerinden partisinin başarıyla çıkmasında da önemli rol oynadığı düşünülen başarılı ve tecrübeli bir siyasetçi. 1961 doğumlu Laschet, Kuzey Ren-Vestfalya Başbakanlığı ile bu göreve hazırlandığını göstermiş ve bir süre önce de partisinin Genel Başkanlığına seçilerek Şansölye adayı olacağının sinyalini vermişti. Laschet, uzun yıllar bir kadın Şansölye tarafından yönetilen Almanya’da, seçmenlere güven verebilirse, yeni dönemde Almanya’nın yeni Başbakanı olabilir ve bu durum kimse için şaşırtıcı olmaz.

Armin Laschet

Almanya’daki en büyük üç partiden biri ve aynı zamanda CDU’nun koalisyon hükümetinin ortağı olan Sosyal Demokrat Parti (SPD) ise, Şansölye yarışına bu defa Merkel’in kabinesinde Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı olarak görev yapan Olaf Scholz ile katılacağını duyurdu. 1958 doğumlu Scholz, son yıllarda ülkedeki iki büyük partiden biri olmasına rağmen düşüş yaşayan SPD’deki kan kaybına engel olmaya çalışacak. Ancak anketlerde SPD’nin büyük bir sıçrama yapması beklenmiyor. Bunun temel sebebi ise, Almanya’da sol siyasete son yıllarda Yeşiller Partisi’nin damga vurmaya başlaması. Ayrıca aşırı sol çizgideki Sol Parti’nin de sol seçmenlerden kayda değer destek aldığını belirtmek gerekiyor.

Olaf Scholz

Eyalet parlamento seçimlerinde oldukça yüksek oy oranlarına ulaşan ve ülkede ikinci büyük parti konumuna yükselen Yeşiller Partisi ise, bu defa yarışta son derece iddialı bir şekilde “ben de varım” diyor. Partinin Eş Genel Başkanlarından olan 1980 doğumlu genç kadın siyasetçi Annalena Baerbock, 26 Eylül’deki genel seçimlerde Yeşiller adına Almanya Şansölyesi olmak için yarışacak. Yeşillerin 40 yaşındaki Şansölye adayı Annalena Baerbock, seçimi kazanırsa Almanya’nın Angela Merkel’den sonraki ikinci kadın Başbakanı olacak. Yeşiller’in bu seçimde oldukça başarılı olması bekleniyor; ancak bu durum iktidar için yeterli olacak mı, bekleyip göreceğiz…

Annalena Baerbock

Anketlerdeki Son Durum

Ülkede yapılan son kamuoyu araştırmaları ise, bu defa CDU’nun zafere kolay ulaşamayabileceğini ve ibrenin Yeşiller’in başını çekebileceği bir koalisyon hükümetinden yana olduğunu gösteriyor. Almanya’da kamuoyu ve kararsız seçmenler, özellikle Covid-19 (koronavirüs) pandemisi sürecinde Merkel hükümetinin aşılamada yetersiz kaldığını düşünerek son dönemde hükümeti eleştirmeye başladılar. Bunun üzerine bir de Merkel’in partisi olan CDU’da maske alımlarında usulsüzlük yapıldığının ortaya çıkması, partiye duyulan güveni zedeledi ve partinin seçmen nezdinde itibarını düşürdü. Ancak Armin Laschet ile temiz bir sayfa açan CDU/CSU, yine de oy tabanını koruyor ve seçimlere iddialı giriyor. Hatta CDU’nun seçimde birinci parti olması da bekleniyor. CDU/CSU oy oranının yüzde 25-30 arasında değişebileceği öngörülüyor.

Bu defa seçime çok iddialı hazırlanan Yeşiller Partisi ise, büyük ihtimalle yüzde 20-25 civerında bir oyla seçimi  ikinci parti olarak tamamlayacaktır. Anketler, Yeşiller’in çıkışta olduğunu ve kendileri için çok yüksek oy oranlarına ulaşabileceklerini gösteriyor. Yine de, Yeşiller’in CDU’yu geçerek birinci parti olması büyük bir sürpriz olacaktır. Son yıllarda düşüşte olan sosyal demokrat SPD’nin yüzde 14-16 arasında oyla üçüncü, oy oranını korumayı başaran liberal çizgideki FDP’nin (Hür Demokratlar) yüzde 10-13 oyla dördüncü, hızlı bir yükselişin ardından duraklama dönemine giren AfD’nin yüzde 10-13 arasında bir oyla beşinci ve aşırı sol çizgideki NATO karşıtı Sol Parti’nin de yüzde 6-8 civarında oyla ülkedeki altıncı büyük parti olması bekleniyor.

Bu durumda, iktidarın bir şekilde koalisyon sonucu kurulacağını öngörmek için kâhin olmaya gerek yok; fakat bu koalisyonu kimin kuracağı temel mesele olacak. CDU lideri Armin Laschet bunu başaramazsa, Yeşiller’in liderliğinde büyük bir sol-liberal koalisyon (Yeşiller-SPD-FDP-Sol Parti) kurulması hiç de şaşırtıcı olmayacaktır. Bu koalisyonda duruma göre FDP veya Sol Parti yer almayarak, üç partili koalisyon da denenebilir. Bu noktada elbette Meclis’teki sandalye sayıları önem kazanacaktır. CDU’nun SPD veya FDP ile koalisyona sandalye sayısı yeter ise, Laschet’in Şansölyelik dönemi de yakında başlayabilir.

Sonuç 

Sonuç olarak, denilebilir ki, bugüne kadar çok başarılı giden Angela Merkel hükümetinin son aylarda aşı stratejisinde yaptığı hatalar ve ülkede yaşanan çeşitli sorunlar nedeniyle bu seçimde ilk kez Yeşiller ve muhalefet oldukça avantajlı bir konumdadır. Çünkü Almanya’daki entelektüeller ve kamuoyu görüşüne göre sadece Covid-19 pandemisi değil, iklim krizi ve başka pandemiler de dünyanın geleceği için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu konuları eskiden beri ve hatta kuruluş günlerinden beri ciddiye alan ve ısrarla vurgulayan Yeşiller Partisi de, doğal olarak, ekolojik ve barışçıl-demokratik politikalarıyla Alman seçmen nezdinde puan toplamaktadır. Bu nedenle, çok çekişmeli ve güzel bir demokratik seçime hazır olmak gerekir ki, Türkiye olarak dost ve müttefik bir ülke olarak gördüğümüz Almanya’nın gelişmesi ve demokratikleşmesi de bizleri her zaman memnun edecektir…

Yusuf ERTUĞRAL

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.