KÖRFEZ’DE NELER OLUYOR: SUUDİ ARABİSTAN-BAE GERGİNLİĞİ

upa-admin 19 Temmuz 2021 2.011 Okunma 0
KÖRFEZ’DE NELER OLUYOR: SUUDİ ARABİSTAN-BAE GERGİNLİĞİ

Son birkaç gündür Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC) petrol üretimi ve fiyatlarına yönelik girişimi, Körfez’in petrol zengini iki ülkesi Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE )arasındaki anlaşmazlığı gün yüzüne çıkarmıştır. Körfez bölgesinde uzun bir süredir iyi müttefikler olarak hareket eden Suudi Arabistan ve BAE arasında zaten bir süredir yaşanan uyuşmazlık, son dönemde gözle görülür hale gelmeye başlamıştır. Gerilimin patlak verdiği nokta, Temmuz ayı içerisinde yapılan Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve diğer petrol üreticisi ülkelerin yaptığı OPEC+ toplantısı olmuştur. Taraflar arasındaki ekonomik rekabetin giderek büyüdüğü bu toplantıda teyit edilmiştir.

Toplantıda, dünyanın en büyük petrol üreticileri arasında yer alan Suudi Arabistan ve Rusya, yükselen petrol fiyatlarına karşılık arz kesintilerinin 2022 sonuna kadar devam ettirilmesini önermiş; fakat BAE, bu öneriyi kendileri için haksızlık yaratacağı gerekçesiyle reddetmiştir. Suudi Arabistan petrol fiyatlarının düşmemesi için üretimin kısılmasını talep ederken, BAE üretimin arttırılmasını istemektedir. Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdülaziz bin Selman, toplantı sonrasında yaptığı açıklamada “34 yıldır OPEC toplantılarına katılıyorum, Birleşik Arap Emirlikleri’nin talebi gibi bir istek görmedim. Petrol fiyatları düşme tehlikesindeyken üretimin arttırılmasını talep etmek tüm petrol üreticilerini zarara uğratacak bir fiyat çöküşüne yol açar.” diyerek BAE’nin bu talebinin petrol piyasalarını altüst edeceğine dikkat çekmiştir. Suudi medyası da, Birleşik Arap Emirlikleri’nin tutumunu örgüte üye 22 üyenin aleyhinde olmakla suçlamıştır.

Buna karşın, BAE ise, yaptığı savunmada, Suudi Arabistan’ı OPEC’e aldırdığı kararlarda haksızlıkla suçlamıştır. Suudi Arabistan’a üretimde bol kota tanınıp kendisine az tanınmasından şikayetçi olduklarını belirten BAE yönetimi, “Suudi Arabistan dilerse hiç petrol üretmesin ama bize bu dayatmaları bıraksın” açıklaması yaparak[1], kendisinin mağdur durumda olduğunu vurgulamıştır. Yaşanan anlaşmazlığa açıklık getiren BAE Enerji Bakanı Suheyl El-Mazroyi, ülkesinin petrol üretiminin kapasitesinin arttırılmaması halinde anlaşmanın 2022 Nisan’a uzatılmasını kabul etmediğini, BAE’nin şartsız petrol üretiminin yükseltilmesinden yana olduğunu ve adaletli bir dağılım yapılması gerektiğini[2] vurgulamıştır.

Toplantıda BAE’nin üretim kotasında kendi lehine radikal bir değişim talep ederek diğer petrol üreten OPEC üyelerine kötü örnek teşkil etmesi, Suudi Arabistan’ın OPEC’deki liderliğine meydan okunması anlamına gelmekte ve Suudilerin kırmızı çizgisini aşmaktadır. BAE’nin bu başkaldırısı, Suudi Arabistan’ın uluslararası arenadaki imajına da zarar verebilir.

BAE’nin OPEC+ toplantısında yaptığı itirazın akabinde, Suudi Arabistan’dan ticaret ile ilgili bir karşı hamle gelmiştir. Bu bağlamda, Suudi Arabistan, Körfez İşbirliği Konseyi (GCC) kapsamında getirilen gümrük vergisi muafiyetlerinin serbest bölgelerde üretilen ve İsrail girdileri kullanılarak yapılan malları kapsamayacağını duyurmuştur. Bu karar, Suudi Arabistan’ın Çin’den sonra en büyük ikinci ticaret ortağı olan BAE’yi yakından ilgilendirmektedir. Çünkü BAE’deki üretimin büyük bir bölümü yabancı şirketlerin daha az düzenlemeye tabi olduğu serbest bölgelerde yapılmaktadır. Ayrıca BAE ile İsrail arasında 2020 yılında İbrahim Anlaşmaları çerçevesinde başlayan normalleşme süreci kapsamında imzalanmış çeşitli vergi, ticaret ve ekonomik anlaşmalar da yer almaktadır.[3]

Taraflar arasında son zamanlardaki petrol krizinin öncesinde yaşanan birkaç durum daha belirmiştir. Örneğin, 6 yılı aşkın bir süredir devam eden Yemen Savaşı, iki ülke ittifakının zayıflığını ortaya koyan bir laboratuvar işlevi görmüştür. BAE, müttefikinin güvenlik endişelerini hiçe sayarak Yemen’de kendi ajandasını takip etmeye başladığında ve Suudileri savaşın en yoğun yaşandığı alanlarda yalnız bıraktığında, ittifak zaten önemli bir çatlak vermiştir. Yemen Savaşı’nda, BAE, hükümet karşıtı olan Güney Geçiş Konseyi’ne (GGK) destek vermektedir.  Güney Yemen’de bölgesel güçlerin yanında yer alarak paralel bir devlet kurulmasını sağlayan BAE’ye karşı ise, Suudi Arabistan, Yemen meşru hükümetini desteklemektedir. Akabinde, 2020 yılında imzalanan İbrahim Anlaşması çerçevesinde Bahreyn-BAE-İsrail arasında ABD öncülüğünde uluslararası bir ittifak kurulmuş, bu yakınlaşmaya Suudi Arabistan’dan ise henüz belirgin bir destek gelmemiştir.

İki taraf arasındaki bir diğer çatışma konusu yine ekonomiktir. 2021 Şubat ayında Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın, BAE’nin küresel şirketlerin bölgesel merkezi olma statüsünü sonlandıracak olan “Program HQ” isminde bir politikayı uygulamaya başlaması, iki ülke ittifakındaki çatlağı derinleştirmiştir. Suudiler tarafından ilan edilen “Program HQ” ile merkezlerini Suudi Arabistan’a taşımayan küresel şirketlerin Suudi kamu ihalelerinden dışlanacağının ilan edilmesi, uzun yıllardır küresel şirketlerin bölgesel üssü olan BAE’ye yönelik en önemli meydan okuma olarak görülmüştür. Özellikle Muhammed bin Selman’ın son dönemde ilan ettiği devasa yatırım bütçelerinden pay alabilmek için sabırsızlanan küresel şirketlerin BAE’yi terk edebilme ihtimali, Dubai yönetimini oldukça endişelendirmektedir.[4]

Turizm sektörü, BAE-Suudi rekabetine konu olan diğer bir alandır. Turizm, ekonomisini petrole bağımlılıktan kurtarmak isteyen Suudi yönetimi için en elzem yatırım alanlarından birisi olarak ön plana çıkmaktadır. Ülkenin Kızıldeniz sahiline inşa etmeye başladığı 500 milyar dolar yatırım bütçeli NEOM şehri ile gelecekte Suudi Arabistan’ın bölgenin en büyük turizm merkezi olması hedeflenmektedir. Bu süreçte Suudilerin turizm sektörüne yaptıkları devasa yatırımlar, BAE nezdinde ciddi bir kaygı oluşturmuştur. Zira BAE’nin ekonomik kalkınmasında en büyük paya sahip olan sektörlerden biri turizmdir. Suudilerin birkaç hafta önce yeni bir havayolu şirketi kuracaklarını ilan etmesi ve pandemi sebebiyle BAE’ye yönelik tüm uçuşları durdurması da turizm sektöründeki rekabeti kızıştırmıştır. Turist potansiyeli açısından baktığımızda, BAE’ye giden turistlerin en az yarısını Suudi vatandaşların oluşturduğu bilinmektedir. Bu çerçevede, hem yeni havayolu şirketi kurma, hem de uçuşları yıl sonuna kadar askıya alma kararı, Suudi turistleri, BAE’ye akın etmek yerine ülke içinde tutmaya ve ülke kaynaklarından milyarlarca doları rakip aktöre kaptırmamaya yönelik bir hamle olarak görülebilir.[5]

Her ne kadar taraflar arasında yaşanan petrol krizi gündemi yeterince meşgul etse de, petrol krizi geriliminden sonra uzlaşmanın sağlandığına yönelik iddialar ortaya atılmıştır. Reuters’e konuşan bir OPEC+ kaynağı, uzlaşı kapsamında BAE’nin üretim sınırının, mevcut üretim kısma anlaşmasının sona ereceği Nisan 2022’den sonra günde 3,5 milyon varile yükseleceğini söylemiştir. OPEC ve müttefik ülkeler 5 ülkeye uygulanan üretim sınırlarını yükseltmeyi kabul ederek, küresel enerji fiyatlarını sarsan anlaşmazlığı sona ermiştir. Ağustos-Aralık döneminde petrol üretimi her ay için günlük 400 bin varil arttırılacaktır.[6]

Yaşanan petrol krizi hakkında her ne kadar taraflar arasında uzlaşma sağlandı gibi görünse de, Suudiler ve BAE arasında bir süredir devam eden Program HQ, Yemen Krizi ve turizm konuları, iki ülke arasında bölgesel düzlemde adeta bir “güç rekabeti” şeklinde tezahür edecektir. Zira Suudiler, petrol dışı bir ekonomi ile bölgesel arenada istihdam sağlamak ve güçlenmek istemektedirler. Bu güçlenmeye karşı yıllık gelirinin büyük kısmını turizmden ve küresel şirketlerin yatırımlarından elde eden BAE de kısa vadede Suudilere karşı bazı misillemeler yapabilir. Bu noktada büyük devletlerin Körfez’deki güç dengelerini ellerine tutmaya yönelik stratejileri de taraflar arasındaki ilişkilerin seyrinde belirleyici olacaktır. Rusya’nın Suudilere olan desteğine karşılık, İbrahim Anlaşmaları çerçevesinde ABD’nin ve İsrail’in BAE’ye olan muhtemel desteği -her ne kadar ABD Başkanı Joe Biden BAE ve Suudi Arabistan’la yapılan silah satış anlaşmalarını geçici olarak durdursa da- taraflar arasındaki çekişmeyi körükleyebilir.

Dr. Eren Alper YILMAZ

 

[1] M5 Dergi (2021), “Suudi Arabistan ve BAE Arasında Petrol Kavgası”, https://m5dergi.com/one-cikan/suudi-arabistan-ve-bae-arasinda-petrol-kavgasi/.

[2] AA (2021), “Suudi Arabistan ile BAE arasındaki güç çekişmesi farklı boyutlarla öne çıkıyor”, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/suudi-arabistan-ile-bae-arasindaki-guc-cekismesi-farkli-boyutlarla-one-cikiyor/2295336.

[3] BBC Türkçe (2021), “Suudi Arabistan ile BAE arasında yaşanan gerilimin arkasında ne var?”, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-57736524.

[4] Habertürk (2021), “Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan arasında neler oluyor?”, https://www.haberturk.com/birlesik-arap-emirlikleri-ve-suudi-arabistan-arasinda-neler-oluyor-3126707

[5] Habertürk (2021), “Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan arasında neler oluyor?”, https://www.haberturk.com/birlesik-arap-emirlikleri-ve-suudi-arabistan-arasinda-neler-oluyor-3126707.

[6] TRT Haber (2021), “OPEC’ten kritik uzlaşma”, https://www.trthaber.com/haber/dunya/opecten-kritik-uzlasma-596541.html.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.