ÇEÇEN SAVAŞLARI VE RUSYA’NIN KAZANIMLARI

upa-admin 11 Ağustos 2022 1.433 Okunma 0
ÇEÇEN SAVAŞLARI VE RUSYA’NIN KAZANIMLARI

Giriş

Dağlık bir bölge olan Çeçenistan, önemli petrol yataklarının yanı sıra, doğalgaz, kireçtaşı, alçıtaşı, kükürt ve diğer zengin minerallere de sahiptir. Dahası, Çeçenistan’da bulunan doğal sular, bölgeyi bir kaplıca merkezi haline getirmiştir. Bölgenin başlıca üretimi; petrol, petrokimya, petrol sahası ekipmanı, gıdalar, şaraplar ve meyveleri içermektedir. Yüzyıllar boyunca, Çeçen halkının tarihi, bölgesel hatta küresel bir güç olan Rusya ile ilişkileri kargaşalarla dolu bir şekilde devam etmiştir. Sovyetlerin dağılmasının ardından yaşanan krizler, çok sayıda insan hakları ihlaline tanık olmuştur. Çok sayıda etnik grubu bünyesinde barındıran Çeçenistan, jeostratejik olarak Kuzey Kafkasya’nın önemli bir noktasında yer almaktadır. Yukarıda da bahsedildiği gibi, bu bölge zengin yeraltı kaynakları ve konumu nedeniyle tarih boyunca Rusya tarafından önemli bir stratejik toprak olarak görülmüştür. Dolayısıyla, Rusya, Kuzey Kafkasya’da yer alan bölgede herhangi bir ulusun ayaklanmasını ve bağımsızlığını kazanmasını istememektedir. Dış politikasındaki bu keskin tavır, Bakü-Novorossisk petrol boru hattının geçtiği Grozny’yi de içine alan Çeçenistan’ı da içine almasından ötürü, Çeçenistan’ın bağımsızlık talebi Rusya için bir savaş nedeni olarak belirlenmiştir.

Birinci Çeçen-Rus Savaşı

1980’li yılların sonlarına doğru SSCB’de yaşanan çözülme süreci, Çeçenlerin bağımsızlık inancını artırmış ve Cevher Dudayev önderliğinde Çeçenler, 1 Kasım 1991 tarihinde Çeçen-İnguş Cumhuriyeti adı altında bağımsızlığını ilan etmiştir. Rusya’nın buna tepkisi oldukça sert olmuş ve ilan edilen bağımsızlığı kabul etmemiştir. Rusya, Çeçenistan’da yer alan bağımsızlık yanlısı kadroların tasfiye edilmesi ve sonrasında da Rusya yanlısı bir yönetimin başa geçmesini sağlamak adına Çeçenistan içerisinden asker ve silahla destek sağladığı bir muhalefeti oluşturmuştur. Çeçenistan’daki bağımsızlık yanlısı kadroyla çatışan Moskova destekli muhalif grup, mücadelesinde oldukça zayıf kalmıştır. Bunun üzerine, Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin, olaylara doğrudan bir müdahalenin şart olduğuna inanmış ve bu şartın sağlanabilmesi adına bir gerekçe oluşturmaya çalışmıştır. Nitekim Yeltsin, bir ültimatom vererek taraflardan 48 saat içinde silahlarını bırakmalarını istemiştir. Çeçenistan Cumhurbaşkanı, Yeltsin’in bu ültimatomuna karşı, oldukça sert tepki vererek yetki alanında olmadığını belirtmiştir. Bunun üzerine, Rus uçakları, 3 Aralık 1994’te Grozny’deki Başkanlık Sarayı’nı bombalamaya başlamıştır. Yeltsin ve kabinesi tarafından kitlesel askeri müdahaleyi haklı çıkarmak için lanse edilen resmi çizgi, Rus Ordusu’nun anayasal düzeni yeniden kurmak ve korumak için Çeçenistan’a konuşlandırılması olarak resmedilmiştir. 11 Aralık 1994’te Rus halkına yaptığı açıklamada, Yeltsin, tercih edilen yöntemin siyasi bir çözüm olmasına rağmen, Çeçenistan Cumhuriyeti’nde “tam ölçekli iç savaşı” önlemek için askeri müdahalenin gerekli olduğunu savunmuştur.  Ertesi hafta da Rus askeri birlikleri tanklarla beraber Çeçenistan topraklarına girmiş ve böylelikle Birinci Çeçen-Rus Savaşı başlamıştır.

Çeçenistan’ı tekrar Rusya’ya kazandırmak amacıyla başlatılan harekat, Çeçenlerin yoğun direnişine sahne olmuştur. Rusya, bu direnişe iki sene kadar dayanabilmiştir. Savaşta sürekli olarak asker kaybı yaşaması sebebiyle çekilmek isteyen Rusya, direnişi sürdüren Çeçenlerle masaya oturmak durumunda kalmıştır. Dolayısıyla, 1996 yılında Rusya ile Çeçenistan arasında bir antlaşma imzalanmış ve böylelikle Rusya, Çeçenistan’ın bağımsızlığını tanımıştır.

Fakat kazanılan bu bağımsızlık Çeçenler için pek işe yarar olmamıştır. Yıkık başkent Grozny’de bulunan ayrılıkçı hükümet, Çeçenistan’ın geri kalanı üzerindeki kontrolünü kaybetmiştir. Emir el-Hattab olarak bilinen Suudiler gibi husumet içindeki saha komutanları ve yabancı cihatçılar, küçük bölgeleri kendi küçük ordularıyla yönetmeye başlamıştır. Fidye için adam kaçırma ve ilkel yollarla petrol çıkarma ülke için ana gelir kaynakları olmuştur. Ülkedeki yabancıların çoğu, Çeçenistan’ın Sufi geleneklerine aykırı olan ve Vahhabilik olarak bilinen püriten bir İslami ideolojiye bağlı olduğu bilinmektedir.

İki yıl süren Birinci Çeçen Savaşı’na Rusya’nın gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleri ve savaş suçları damga vurmuştur. Dahası Rusya, uluslararası toplum tarafından orantısız güç kullanmakla itham edilerek, ciddi eleştirilere maruz kalmıştır. Rus savaş uçakları, Rus birliklerinin Çeçenistan çekilmeye başlamasının ardından Grozny’yi ağır bombardımana maruz bırakarak birçok sivilin hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Bu savaşta yaklaşık 200 bin civarında kişinin yaşamını yitirdiği de bilinmektedir. Yine yaşanan savaş sebebiyle yerinden edilen kişilerin sayısının ise 500 binin üzerinde olduğu belirtilmektedir.

Savaşın belki de en önemli sonucu ise, Rusya’nın Çeçenistan’dan çekilmesi olmuştur. Bu çekilme, 10 yıldan kısa bir süre öncesine kadar tüm Batı dünyası için büyük bir tehdit olarak algılanan Rusya’nın başarısızlığı olarak yorumlanmış ve bu durum da Rusya’da aşağılanma hissiyatı doğurmuştur.

1990’lı yıllarda karmakarışık olan ve Birinci Çeçen Savaşı’nı fiilen kaybetmiş olan Rus Ordusu, yine de savaş alanı taktikleri için iyi dersler çıkarmayı başarmıştır. Üstelik, pek sevilmeyen ve hatırlanmak istenmeyen Birinci Çeçen-Rus Savaşı, hükümetin aktif bir halkla ilişkiler (PR) kampanyasına girişmesine ve İkinci Çeçen-Rus Savaşı’na kadar geçen sürede vatandaşlarının kalplerini ve zihinlerini kazanmasına da vesile olmuştur.

İkinci Çeçen-Rus Savaşı

Aslına bakılacak olunursa, İkinci Çeçen-Rus Savaşı, Birinci Çeçen-Rus Savaşı’nın bir devamı olarak da görülebilir. İki savaş arasında geçen üç yıllık süre zarfında Çeçenistan’da hem sosyal yaşantı, hem ekonomik durum, hem de siyasi krizler kendini göstermiştir. Nitekim bu minvalde, 1997 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanarak Çeçenistan’da iktidara gelen Aslan Mashadov, Cumhurbaşkanlığı görevine rağmen bazı askeri birliklerin komutanlarını kontrol etme noktasında büyük sıkıntılar yaşamıştır. Özellikle Rusya’ya karşı verilen mücadelede sahip olduğu dünya görüşüyle Cumhurbaşkanı Mashadov’dan ayrılan ve 1994 yılından itibaren de Çeçenistan’da müftülük görevini yürüten Ahmet Kadirov, ülkede önemli bir siyasi figür haline gelmiştir. Tasavvufi ekolden gelen Kadirov, ülke içerisinde selefi akımların hızla yayıldığını ve bu yayılmaya devletin önlem almadığını ve hatta desteklediğini iddia ederek Mashadov’a karşı ciddi bir iktidar mücadelesine girişmiştir. Ayrıca, Kadirov, 1995 yılında Çeçen halkını Rusya’ya karşı cihada çağırmış ve Çeçenistan’ın bağımsızlık sürecinde etkin bir rol oynamıştır. Ancak tüm bunlara rağmen Kadirov’un Rusya’yla işbirliğine açık bir görüntü sergilediği de unutulmamalıdır.

Çeçenistan’da yaşanılan süreç, Vladimir Putin’in Rusya’da popülaritesinin yükselmesine çok güçlü bir şekilde katkı sağlamıştır. Putin’in 2000 yılında ilk kez Cumhurbaşkanı seçilmesindeki en büyük etkenin Çeçenistan’a yönelik sert politik duruşu olmuştur. 1999 yılının Ağustos ayında Putin, Yeltsin tarafından Başbakanlığa yükseltildiğinde, 1996’dan beri durmuş vaziyette olan Çeçenistan’daki savaşı yeniden başlatması uzun sürmemiştir.

Çeçenistan’daki iç siyasi karışıklıklar devam ederken, dış siyasi bağlamında da sıkıntılı süreç başlamıştır. Birinci Çeçen-Rus Savaşı’ndaki hezimetini unutamayan Rusya, yeni bir askeri müdahale için sıkıca hazırlık yapmaya başlamıştır. Tam da bu hazırlık sürecinin üzerine, Moskova, Volgodonsk ve Buynaksk şehirlerinde apartmanlara yönelik düzenlenen ve 300’den fazla kişinin yaşamanı yitirmesi Rus müdahalesi için önemli bir gerekçe malzemesi haline dönüşmüştür. Suçlulukları hiçbir zaman kesin olarak kanıtlanmasa ve bomba patlamalarının koşulları gizemle örtülmüş olsa bile, saldırılar büyük ölçüde Çeçen teröristlere atfedilmiştir. Tüm bu iddialara rağmen, Rusya Federal Güvenlik Servisi (KGB) çalışanlarının itiraflarını yayımlamasıyla, eylemlerin arkasında Rus istihbarat birimlerinin olduğu ifade edilmiştir.

1999 yılında Rusya’ya bağlı özerk bir Cumhuriyet olan Dağıstan’daki ayrılıkçı silahlı grupların Rusya’ya karşı giriştikleri mücadelede Çeçenistan’dan yardım talep etmeleri üzerine, Çeçen askerleri Dağıstan’a destek vermeye gitmiştir. Çeçenistan’ın bu hamlesi, ikinci bir savaş için neden arayan Rusya için kaçırılmaz bir fırsat olmuştur. Dolayısıyla, 1996 yılında Çeçenistan ve Rusya arasında imza edilen Hasavyurt Antlaşması’nın Çeçenler tarafından ihlal edildiğini iddia eden Rus yönetimi, yaşanan bu hadiseler neticesinde Putin’e İkinci Çeçen Savaşı’nı başlatmak için ihtiyaç duyduğu “casus belli” koşulunu sağlamıştır. 23 Eylül 1999’da Rus kuvvetleri Çeçenistan’ın başkenti Grozny’yi ağır hava bombardımanına tutmuş ve 30 Eylül 1999 tarihinde Rus askerleri büyük kara operasyonlarına başlamıştır. Bazı uzmanlara göre, bu savaşın başlangıç tarihinin de önemli bir mesajı bulunmaktadır. Putin’in Çeçenistan’a yönelik bu sert hamlesinin arkasında 2000 yılında gerçekleştirilecek olan seçimlerin yattığı da düşünülmektedir.

2000 yılının Şubat ayında Çeçenistan’ın başkenti Grozny Rus Ordusu tarafından ele geçirilmesine rağmen, İkinci Çeçen-Rus Savaşı’nın ömrü 10 yıl gibi bir süreye tekabül etmektedir. Rusya’nın Çeçenistan’a yönelik gerçekleştirdiği bu savaşı, Rus medyası ve halkı fanatizm ve radikal düşüncelere saplanıp kalmış Çeçenistan’a uygarlık getirme mücadelesi olarak tanımlarken; Batılı ülkeler ve halkları ise Moskova’nın Çeçenistan’a gerçekleştirdiği savaşı insan hakları ihlalleri ve orantısız güç kullanımı bağlamında değerlendirmeyi tercih etmiştir. Dolayısıyla, Batılı ülkeler tarafından Rusya’nın bu müdahalesi meşru görülmemiştir. Nitekim Rusya’nın yaptığı insan hakları ihlalleri birçok örgüt tarafından da belgelenmiştir.

Resmen 2009 yılında sona eren ikinci savaşın Çeçenistan’a yönelik en önemli sonucunun ise ülkede iktidara gelen Kadirov ailesi olmuştur. İkinci Çeçen-Rus Savaşı, Rusya’nın galibiyetiyle sonuçlanmış ve Çeçenistan’da Rus yanlısı ve kendisine bağlı işbirlikçi bir Çeçenistan Cumhuriyeti kurmuştur. Rusya destekli kurulan Çeçenistan’ın başına Ahmet Kadirov getirilmiş ve sonrasında ise Kadirov’un oğlu Ramazan Kadirov Devlet Başkanlığı görevini üstlenmiştir. Böylelikle, Rusya, kısmen kendi himayesinde bir Cumhuriyet inşa ederek, Rus yanlısı bir yönetimi iktidarda tutmayı başarmıştır. Bu da, Rus dış politikası açısından bir takım kazanımlar sağlamıştır.

Sonuç

Tarihsel arka planda Çeçen halklarının bağımsızlık mücadelesi seneler boyunca devam etmiştir. SSCB’nin dağılmasının ardından yaşanan kaos ortamını fırsata çevirerek bağımsız bir devlet olma yolunda girişimde bulunan Çeçenistan, Rusya’nın sert müdahalesiyle karşılaşmıştır. Çeçenistan iki savaşta da farklı argümanları ön plana çıkarmıştır. İlk savaşta “milliyetçilik” duyguları ağır basarken, ikinci savaşta “ümmetçilik” anlayışı bölgede çatışmalar neticesinde derin yaralar açmıştır.

1994-1996 yılları arasında gerçekleştirilen Birinci Çeçen-Rus Savaşı, Rusya için büyük bir hayalkırıklığı yaratırken, onarılması gereken bir psikolojik travma da doğurmuştur. Dahası, Rusya’nın Çeçenistan’a yönelik gerçekleştirdiği bu savaştaki başarısızlığını Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Vietnam çıkmazına benzetmek de mümkündür. Onarılması gerekecek olan bu travmanın baş mimarı ise Vladimir Putin olacaktır.  Nitekim 1999’da Çeçenistan’a karşı başlatılan ikinci savaşın Putin’in Rusya’daki iktidarının güçlenmesini pekiştirme amacıyla kullanıldığı söylenebilir. Çeçenistan’a yönelik politikaları Putin’e bir eylem adamı, ulusal egemenliğin sadık bir Rus politikalarının savunucusu ve hem ulusal, hem de küresel olarak şiddetli bir terörizm karşıtı olarak ün kazandırdığını söylemek de mümkündür.

1994-2009 arasında büyük savaşlara ve siyasi istikrarsızlıklara maruz kalan Çeçen halkı, günümüzde oluşan koşulları hoşnutsuzlukla karşılamaktadır. Nitekim Çeçenler, kendi dilini, kültürünü ve örfünü canlı tutabilmek adına önemli adımlar atmak isterken, Rusya’nın sansürüne maruz kalan uygulamalarla boğuşması büyük bir rahatsızlık doğurmaktadır. Moskova’nın Çeçenistan yönetimi üzerinde de bu etkiyi sıkı sıkıya kullanması, halkın hoşnutsuzluk seviyesini de hızla artırmaktadır.

Sonuç olarak, Rusya’nın ilk Çeçen savaşından sonra yaşadığı travmayı, 1999 yılından itibaren yavaş yavaş atmaya başlaması ve resmen 10 yıl süren savaştan galibiyetle ayrılması birçok mesajı ve kazanımı da içermektedir. Nitekim Rusya’nın Grozny üzerinden elde ettiği tecrübeleri, günümüz uluslararası krizlerde de uygulaması mümkündür. Dolayısıyla, Rusya, kriz yaşanan noktalarda önce sorunu güvenlikleştirmekte sonrasında ise rejimi desteklemekte, muhalifleri etkisiz konuma getirmekte ve sonrasında Rus yanlısı bir yönetim kurarak etkinliğini devam ettirmektedir. Bu bağlamda da, Rusya, Grozny’de kazandığı yönetsel tecrübeyi bundan sonraki tüm krizlerde uygulamaya çalışacaktır. Nitekim benzer bir süreci yakın zamanda Kazakistan’da, günümüzde Ukrayna’da uygulamaya çalıştığını da hatırda tutmak da yerinde olacaktır. Rusya’nın yaşadığı travmalar; Putin’i ve “kuşat, yok et ve yönet” kabiliyetini kazanmıştır.

Hüseyin YELTİN

 

KAYNAKÇA

  • “I. Çeçen-Rus Savaşı’nın 19. Yıldönümü”, İHH, https://ihh.org.tr/haber/i-cecenrus-savasinin-19-yildonumu-1965, (Erişim Tarihi: 10.08.2022).
  • Aktaş, Hayati & Wakizaka, Keisuke, “Çeçenistan’da Yeni Dönem ve Kadirov Yönetimi”, Karadeniz Araştırmaları, 2019, 16 (62), ss. 231-238.
  • Bracken, Aleksander, “Casus Belli: The Russian State and Media in Public Discourse during the Chechen Wars”, Contemporary Review of Genocide and Political Violence, (Erişim Tarihi: 10.08.2022).
  • Budak, Muhammet Cihad & Ermağan, İsmail, “Tarihten Günümüze Çeçenistan-Rusya İlişkileri: Putin ve Kadirovlar Dönemi”, Türk Dünyası Araştırmaları, 2018, 119 (235), ss. 185-204.
  • Hutcheson, Derek-Bo Petersson, “Rising from the Ashes: The role of Chechnya in contemporary Russian politics”, içinde Language and Society in the Caucasus: Understanding the past, navigating the present (ed.) Christofer Berglund ,& Katrine Gotfredsen & Jean Hudson & Bo Petersson, Malmö: Universus Press, 2021, ss. 7-27.
  • Leach, Philip, “The Chechen Conflict: Analysing the Oversight of the European Court of Human Rights” European Human Rights Law Review, Issue: 6, 2008, ss. 732-761.
  • Mirovalev, Mansur, “Chechnya, Russia and 20 years of conflict”, AlJazeera, https://www.aljazeera.com/features/2014/12/11/chechnya-russia-and-20-years-of-conflict, (Erişim Tarihi: 10.08.2022).
  • Lewis, David G., “Russian Diplomacy and Conflict Management”, içinde (ed.) Graeme P. Herd, Russia’s Global Reach a Security and Statecraft Assessment, Garmisch-Partenkirchen: George C. Marshall European Center for Security Studies, 2021, ss. 109-117.
  • Rustler, Alexander, “The Fluidity of Chechnya’s Conflicts: From Nationalism to Jihad to Supra-Regional Jihad“, Ethnopolitics, 2020, DOI: 10.1080/17449057.2020.1835115, ss. 1-25.
  • Shah, Anup, “Crisis in Chechnya”, Global Issues, https://www.globalissues.org/article/100/crisis-in-chechnya#AComparisonwithKosovo, (Erişim Tarihi: 10.08.2022).
  • Shaykhutdınov, Renat, “Socialization, Rationality, and Age: Generational Gaps and the Attitudes toward the Chechen War in Russia”, Politics & Policy, 2019, ss. 1-25. doi:10.1111/polp.12323
  • Solanki, Kripa, “Dynamics of Belonging, Tradition, and Conflict in Chechnya”, Emory Journal of Asian Studies, 2021, ss. 1-12.
  • Souleimanov, Emil A. & Ditrych, Ondrej, “The Internationalisation of the Russian–Chechen Conflict: Myths and Reality, Europe-Asia Studies, 2008, 60 (7), ss. 1199-1222.
  • Souleimanov Emil A., “Why jihadist foreign fighter leave local battlefields: Evidence from Chechnya”, Journal of Strategic Studies, 2021, ss. 1-26, DOI: 10.1080/01402390.2021.1933954
  • Wakizaka, Keisuke, “Rusya ve Kafkas Emirliği Arasında Çeçen Milliyetçiliği”, Türkiye Siyaset Bilimi Dergisi, 2020, 3(2), ss. 165-182.
  • Wıerzbicki, Andrzej & Gorlicka, Sylwia, “Conciliatory and Conflictual Ethnopolitical Concepts in the Republics of the Russian Federation: Tatarstan and Chechnya”, Polish Political Science Yearbook, Vol. 50, 2021, ss. 1-17.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.