KONJONKTÜRÜN DOĞRU OKUNMASI: PENÇE KILIÇ HAVA HAREKÂTI

upa-admin 21 Kasım 2022 2.281 Okunma 0
KONJONKTÜRÜN DOĞRU OKUNMASI: PENÇE KILIÇ HAVA HAREKÂTI

Giriş

Yaklaşık 40 yıllık aktif terör sorunuyla mücadele eden Türkiye, son dönemdeki hamleleriyle terörün kökünü kazımaya kararlı olduğunu göstermektedir. Suriye’nin kuzeyine yönelik gerçekleştirilen sınır ötesi harekâtların ardından, bir harekâtın daha yakın zamanda geleceği başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, tüm çevrelerce dile getirilmekteydi. Nitekim 20 Kasım’ın ilk saatlerinde, Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyine yönelik harekat başlattığını ve bu harekatla “PKK/KCK/YPG ve diğer terörist unsurları etkisiz hâle getirerek; Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinden halkımıza ve güvenlik güçlerimize yönelik terör saldırılarını bertaraf etmek ve hudut güvenliğini sağlamak, terörü kaynağında yok etmek maksadı” güdüldüğü ve Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’nın 51. maddesine atıf yapılarak “meşru müdafaa” kapsamında harekete geçildiği vurgulanmıştır.

Türkiye’nin uzun süreden beri “bir gece ansızın gelebiliriz” mottosunun da bu yeni harekatla hayat bulduğunu söylemek mümkündür. Özellikle geçtiğimiz hafta İstanbul’da gerçekleşen terör saldırısı Türkiye’nin halen güvenlik sorunlarıyla boğuşan ve bunu çözümlemek için hareket alanı arayan bir ülke olduğunu göstermiştir. Buradan da hareketle, Türkiye’nin terör unsurlarına karşı “yerinde yok etme” anlayışıyla hareket ederek, bugünkü operasyona başladığı söylenebilir. Nitekim harekatta ağırlıklı olarak Suriye’nin kuzeyinde konuşlanmaya çalışan ve YPG kontrolü altında bulunan Ayn El Arap, Tel Rıfat ve Derik çevrelerindeki hedeflerin imha edilmesi bunu ispatlar niteliktedir.

İstiklal Caddesi’ndeki Saldırı mı Operasyonu Tetikledi?

Geçtiğimiz hafta İstiklal Caddesi’nde gerçekleştirilen terör saldırısının ardından, Türkiye’nin bir hamle yapması beklenen bir durum olarak karşımıza çıkmıştır. Fakat Türkiye’nin bugünkü operasyonu, yaşanan terörist saldırının ardından gerçekleştirmiş olması, onun tetikleyici olduğu anlamı taşıdığını tam manasıyla göstermemektedir. Çünkü Türkiye, uzun zamandır bu operasyonun sinyallerini her platformda vermiş ve terörle mücadelenin kararlılıkla devam edeceğini belirtmiştir. Fakat son terörist saldırının operasyonun bazı noktalarda güncellenmesini tetiklemiş olabileceği de ihtimal dahilindedir. Dahası, Türkiye’nin nokta atışı denilebilecek nitelikte bir hava harekatı düzenlemesi, bu operasyonun önceden planlandığının, iyi bir istihbarat çalışmasının olduğunun ve uygun zamanın arandığının bir göstergesidir. Dolayısıyla, Türkiye’nin geçtiğimiz hafta yaşadığı terörist saldırının ardından bu harekatı başlattığını iddia etmek eksik olacaktır.

Operasyonun Zamanı ve Başat Aktörler

Türkiye’nin başlattığı bu harekât, 611 kilometrelik bir alanı kapsaması bakımından dikkate değer görülmektedir. Çünkü Türkiye’nin böylesi geniş bir alanda harekete geçmesinin ardında, hem terörden doğan yılgınlık ve kökünü kazıma kararlılığı, hem de olası saldırıların önlenmesi yatmaktadır. Dahası, Türkiye’nin harekâtı BM’nin 51. maddesini referans göstererek icra etmesi, uluslararası hukuka yönelik bağlılığının vurgulanması adına da önem arz etmektedir.

Türkiye’nin meşru müdafaa kapsamında Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde yer alan nokta hedeflere hava harekâtı gerçekleştirmiş olması, Suriye ve Irak ordusunun terörist unsurlarla mücadele edebilecek kapasitede olmamasından da ileri gelmektedir. Dolayısıyla, Suriye ve Irak ordusunun, Türkiye’ye tehdit oluşturan unsurlara karşı harekete geç(e)memesi TSK’nın harekât düzenlemesini gerekli kılmıştır.

Türkiye’nin bu harekâtı, Rusya ve ABD’nin Suriye hava sahasında kontrol sağladığı bir alanda gerçekleştirmesi de, Türkiye’nin “uluslararası konjonktürü” iyi okuduğunu göstermektedir. Çünkü Rusya, uzunca bir süredir Ukrayna Savaşı ile meşgul olurken, uluslararası sistemde gittikçe yalnızlaştırılmaktadır. Türkiye’nin ülkesi ile Batı arasında bir köprü olduğunun farkında olan Rusya, Türkiye’nin bu hava harekâtına sessiz kalarak zımnen onaylamayı tercih etmektedir. Dolayısıyla, Rusya, Türkiye’nin oynadığı kritik rolü iyi analiz etmiştir. Çünkü Rusya, Türkiye ile son dönemde gerçekleştirdiği iyi ilişki ivmesini kaybetmemeyi istemekle birlikte; Türkiye’nin arabulucu rolünü ve Batı ile köprü konumunda bulunmasını önemli bir kazanç olarak da görmektedir.

ABD ise, Türkiye’nin bu harekâtına çok büyük bir tepki göstermeyebilir. Nitekim Türkiye’nin elinde Finlandiya ve İsveç’i veto edecek bir “NATO kozu” vardır. Bu da, ABD’nin harekâta ihtiyatlı yaklaşması gerekeceğini göstermektedir. Buradan da hareketle, Pençe Kılıç Hava Harekâtı’nın, uluslararası sistemdeki gelişmeleri göz önünde bulundurularak, uygun zemin oluşturularak icra edilmeye başlandığı görülmektedir.

Değerlendirme  

Türkiye’nin başlatmış olduğu Pençe Kılıç Hava Harekâtı, terörle mücadele konusundaki kararlılığını yansıtmakla birlikte, bu operasyona yönelik ciddi bir istihbarat hazırlığı yapıldığını da göstermektedir. Ayrıca Türkiye’nin, harekâtın zamanlamasını uluslararası sistemdeki gelişmeleri göz önünde bulundurarak gerçekleştirmesi dikkate değer diğer bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Başlatılan harekâtın devamının gelip gelmeyeceği konusunda öngörüde bulunmak için henüz erken olsa da, Türkiye’nin önceki harekâtı olan Bahar Kalkanı Harekâtı dikkate alındığında da, bunun sonrasında bir kara operasyonunun geleceğini beklemek de mümkündür. Nitekim Türkiye, Bahar Kalkanı Harekâtı’nda önce havadan, ardında da karadan operasyonlar düzenleyerek, terör koridorunun oluşmasına mani olmaya çalışmıştır. Yine benzer bir senaryonun Pençe Kılıç Hava Harekâtı’nda da yaşanabileceğini düşünmek yerinde olacaktır.

Suriye ile olan ikili ilişkilerin normalleşme aşamasına evirilmesinin beklendiği bir süreçte, meşru müdafaa kapsamında düzenlenen bu harekât, bölgedeki ABD nüfuzunu kırmaya yönelik bir hamle olarak da yorumlanabilir. Çünkü Türkiye ile Suriye’nin ilişkilerini düzeltmesi ve ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde destek verdiği terör unsurlarının zarara uğratılması hem Türkiye’nin ulusal güvenliğine, hem de ABD’nin etkinliğinin azalmasına sebep olacaktır. Özetle, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin uzun bir aradan sonra ilk kez hava harekâtı düzenlemiş olması ve bununla beraber terör unsurlarına ait 89 önemli hedefin imha edildiğinin açıklanması, operasyonun başarısını göstermektedir. Dahası, SİHA ve F-16’larla beraber icra edilen bu operasyon, Türkiye’nin askeri teknolojiyi ne denli iyi kullandığını bir kez daha göstermesi açısından da oldukça önemlidir.

Hüseyin YELTİN

 

KAYNAKÇA

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.