TÜRKLÜĞÜN BİRLEŞTİRİCİ VE BÜTÜNLEŞTİRİCİ AKADEMİK DEĞERİ: AYDIN SÖKELİ PROF. DR. MEHMET ERÖZ PERSPEKTİFİ

upa-admin 22 Temmuz 2023 1.648 Okunma 0
TÜRKLÜĞÜN BİRLEŞTİRİCİ VE BÜTÜNLEŞTİRİCİ AKADEMİK DEĞERİ: AYDIN SÖKELİ PROF. DR. MEHMET ERÖZ PERSPEKTİFİ

Giriş

Türk Dünyası’nın önde gelen bilim insanlarından ve bütünleştirici değerlerinden biri olan merhum Prof. Dr. Mehmet Eröz, 8 Temmuz 2023 tarihinde Türk Dünyası Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Aydın İl Başkanlığı tarafından düzenlenen anlamlı bir söyleşiyle anıldı.

Adnan Menderes Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon-Sinema Bölümü Anabilim Dalı Başkanı ve ADVAK Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sayın Turan Akkoyun’un moderatörlük görevini üstlendiği bu değerli etkinlikte, Mehmet Eröz hocamızın aynı zamanda hemşehrisi, Sökeli bir Yüksek Lisans öğrencisi ve yazar olarak, konuşmacı sıfatıyla yer aldım. Ayrıca Eröz hocamızın yeğeni saygıdeğer hanımefendiler Gülnur Er ve Devlet Konservatuarı Mezunu-Sanatçı Sevgili Ayşegül Demir de bu anlamlı söyleşide konuşmacı olarak yer aldılar.

Siyasi partilerin İl Yönetimleri, Türk Ocakları ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra, çevre ilçelerden gelen vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği bu anlamlı toplantıya, Türk Dünyası Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (TDDYD) Genel Başkanı ve Yeni Akit gazetesi yazarı Sayın Halit Kanak beyefendi de bizzat iştirak ederek, dinleyicileri ve bizleri onurlandırdılar.

Bu makale çalışmasında, Prof. Dr. Sayın Mehmet Eröz ile ilgili etkinliğimizde dile getirilen bazı hususları, kazanımları aktaracak ve O’nun çalışmalarından hareketle; milli, sosyolojik ve akademik görüşleri çerçevesinde bilgilerimi, siz saygıdeğer UPA takipçileriyle paylaşacağım.

Prof. Dr. Mehmet Eröz’ün Biyografisi ve Akademik Özgeçmişi (1930-1986)

1930 yılında Aydın’ın pamuk başkenti Söke ilçesinde hayata gözlerini açan Mehmet Eröz, ilk ve ortaöğrenimini de bu şehrimizde tamamlamıştır. Ardından Aydın Lisesi’nden mezuniyeti sonrası, henüz genç yaşlarda yükseköğrenim görmek amacıyla İstanbul’un yolunu tutmuştur. Bu kentte, dönemin saygın eğitim kurumlarından biri olarak kabul gören İstanbul Üniversitesi Ticari İlimler Akademisi’nde yükseköğrenimine başlamış ve 1955 senesinde mezun olmuştur. Birkaç yıl içerisinde, aynı üniversitenin İşletme İktisadı Enstitüsü’nde yüksek lisans derecesi alarak, öğrenim kariyerini bu dönem için noktalamış ve ardından Eskişehir’deki iktisadi devlet kuruluşu Çifteler Şeker Fabrikası’nda müfettiş muavini olarak çalışmaya başlamıştır. Yaklaşık bir-iki yıllık süreden sonra da, fabrikada iş yokluğundan ve kamu işletmesinin evrak rutininden canı sıkılmış “Ben hak etmediğim bir ücreti alamam” diyerek bu işten ayrılmıştır. Bu olayla da görüyoruz ki; Eröz hocamız, hayatta her daim haktan, hakikatten ve adaletten yana olmayı kendisine şiar edinmiş ve vakur duruşuyla örnek bir kişilik yapısına sahip olmuştur.

Ardından tekrar üniversiteye dönmeye karar veren Eröz, 1961 yılında ünlü bilim adamı ve Sosyolog Ordinaryüs Prof. Dr. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu’nun asistanlığını yapmaya başlamıştır. Bu durum da, akademik hayatında, O’nun için adeta bir dönüm noktası olacaktır. Asistanlığını yaptığı yıllarda hocası Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu’nun ilmi ve fikri bilgilerinden oldukça faydalanarak kendini geliştirmiş “Göçebe Ekonomisi ve Türk Göçebeleri’nde İçtimai Organizasyon” adlı doktora teziyle, 1965’te Sosyoloji Doktoru titrini almaya hak kazanmıştır. “Marksizm-Leninizm ve Tenkidi” adlı tez çalışmasıyla 1971 yılında Doçent unvanını alan Mehmet Eröz, ardından 6 yıl sonra kaleme almış olduğu “Türkiye’de Alevilik ve Bektaşilik” adlı akademik araştırmasıyla 1977 yılında Profesörlük unvanına layık görülmüştür.

Sosyolog, tarihçi, iktisatçı, bilim insanı, Türk milli birliği düşüncesinin fikir ve dava adamı Prof. Dr. Mehmet Eröz, 1986 yılında 56 yaşındayken hayata çok erken veda etmesine rağmen, disiplinler arası araştırma çalışmaları gerçekleştirebilmesi dolayısıyla ve çok yönlü toplumsal, akademik yaklaşımıyla birçok eserini de, yüce milletimize zengin bir miras olarak bırakmıştır.

“Türklüğün Birleştirici ve Bütünleştirici Akademik Değeri: Mehmet Eröz Perspektifi”

Bu bağlamda özellikle “Doğu Anadolu Hakkında Sosyokültürel Bir Araştırma” adlı akademik çalışması, milli birliğimiz için uzun yıllardan beridir sürdürülen Türk kültür mücadelesinin önemli bir parçası ve O’nun birleştirici toplumsal yaklaşımının belirgin bir yansımasıdır. Sosyoloji Doktoru Eröz, “Bölücülükle yapılan mücadelenin, her zaman için kültürel köprüden geçilerek” yapılabileceğine inanmıştır. Sonrasında bölücülükle ilgili yazdığı çeşitli dergilerde yayınlanan makale çalışmalarını ise “Doğu Anadolu’nun Türklüğü” adlı kitabında toplamıştır. Bölgesel çalışmalarında özellikle Kürt kökenli Türk vatandaşlarımızın İslami kimliklerinin, kültürlerinin ve Türkçe konuşabilmelerinin, milli Birliğimizi güçlendirdiğinin altını çizmiştir.

Ayrıca Türkiye’deki dil birliğinin de milli birliği pekiştirdiğini çalışmalarına nakletmiştir. O’na göre, milli birliğimizin önemli yapı taşlarından biri, milletimizin değeri Türkçe dilidir. “Kürt kökenli yurttaşlarımızın da, çok güzel bir şekilde Türkçe konuştuklarına” işaret ederek, yurttaşlarımız arasındaki bu dil birliğinin “Bölücü odaklar tarafından bozulmak istendiğini ve böylece ayrışma zemini yaratılmak istendiğini” toplumsal ve milli yönden sıkça ifade etmiştir.

Diğer bir perspektiften, “Bölücü hainlerin tuzaklarının ve bu odakların perde arkasında gerçekleştirmek istedikleri Türk Milletini ayrıştırma-kamplaştırma oyunlarının, sosyoloji ve tarih bilgileriyle bozulabileceğini” akademik çalışmalarında da yoğun şekilde dile getirmiştir. “Türk milletinin Anadolu’yu fethettikten sonra özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde bu coğrafyada yaşayan insanlarla etnik kimlikleri çok farklı olsa da Ermenilerle, Yahudilerle, Rumlarla, Yunanlılarla, hatta dinsel açıdan ayrılsa da, uzun yıllar boyunca Hıristiyan tebaayla birlikte, beraberce ve barış içinde yaşama tecrübesi bulunduğunu” vurgulayan Eröz, “Milliyet kültürünün, üzerinde yaşanılan coğrafya birliğiyle ilişkili olduğunu da” aktarmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin günümüzde milliyet çatısının ise, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözündeki “Milli Birlik” olduğunu belirtmiştir.

Ayrıca “Türkiye’de Alevilik ve Sünnilik mezhepleri üzerinden ayrışma yaratılmak istendiğini” çalışmalarında açıkça ifade etmiş, İslamiyet dinimizin mezhepleri konusunda sosyal ve toplumsal yönden milletimizi son derece birleştirici bütünleştirici bir bakış açısı geliştirmiştir. Bu noktada “Mezhepsel köklerin, tamamıyla Türklük şuurundan beslendiğini” ifade eden Eröz, mezhepler arasında sosyokültürel bir “Türk birliği” sağlanması yolunu işaret etmektedir. Eröz, “Türk tarihinin, mutlaka Orta Asya yıllarından itibaren ele alınması gerektiğini” belirtmiş, “Türk Milletinin ve devletlerinin, yekvücut bir şekilde kenetlenmesinin şart olduğunu” iletmiştir. Orta Asya’daki Türk Özerk Bölgeleri’ne de değinen Eröz, “Bu bölgedeki Türklerin, kültür kimliklerinin mutlak surette korunması gerektiğini, aksi takdirde bazı ülkelerin kültürel istila çalışmalarıyla birlikte, buralardaki Türk varlığını asimile edebileceklerini” belirtmiştir. Eröz’ün, Türklüğün, Türk Dünyası’nın ve insanlığın selameti açısından uzun yıllar öncesinde çalışmalarında dikkat çektiği bu gizli tehlike, Çin’in Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türkü kardeşlerimize pek çok baskı ve asimilasyon politikaları uygulamasıyla, gün yüzüne çıkmıştır.

Eröz’ün Yıllar Önce Çalışmalarında İşaret Ettiği Uygur Türklerinin Varoluş Mücadelesi’ne Türk Dünyası Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Omuz Veriyor…

Etkinliğimizi gerçekleştiren (TDDYD) Türk Dünyası Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği de bu konuda çeşitli çalışmalar düzenleyerek, bildiriler yayınlayarak, basın açıklamaları yaparak, Uygur Türklerinin, yaşadıkları mağduriyetleri ve hukuksuzlukları kamuoyuna taşımaktadır. Bu noktada Türkiye’de çeşitli faaliyetlerde bulunan bütün sivil toplum kuruluşlarımızın da, yekvücut bir şekilde harekete geçmeleri ve Çin’in, Doğu Türkistan’da yaşayan soydaşlarımıza uyguladığı zulme karşı, sessiz kalmamaları, hem toplumsal, hem de, tarihi bir milli vazifedir. Bu konuda TDDYD’nin ve Türk Ocakları’nın çalışmaları sivil toplum için önemli bir örnektir.

Prof. Dr. Sayın Turan Akkoyun’dan Milli ve Yerel Açıdan Farkındalık Yaratan Çağrı: “Aydın-Sökeli Mehmet Eröz İsmi Cadde, Sokak ve Parklara Verilerek Yaşatılmalıdır…”

Adnan Menderes Üniversitesi Radyo-TV-Sinema Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sayın Turan Akkoyun hocamız bu söyleşi etkinliğinde “Önemli bir akademisyen olan Mehmet Eröz’ün, mütevazı ve samimi bir toplantı ile anılmasını çok anlamlı bulduklarını, bu yöndeki her türlü etkinliğe akademik destek sağlamaya devam edeceklerini” ifade etmiştir. Ayrıca Sayın Akkoyun, yerel yönetimlere, milli-tarihi perspektifte farkındalık yaratan bir çağrıda bulunmuştur. “Prof. Dr. Mehmet Eröz adının, Aydın vilayetinde, il genelinde ve Söke ilçesinde mutlak surette park sokak cadde gibi yerlere verilerek toplumsal hafızalarda yaşatılması gerektiğini” iletmiştir. Bu çağrı son derece anlamlıdır ve düzenlenen bu etkinliğimizin önemli kazanımlarındandır. Merhum Prof. Dr. Mehmet Eröz ve daha nice akademik değerlerimiz, birleştirici fikirleriyle gelecek kuşaklara, topluma yön verebilmeleri açısından, isimleriyle ve eserleriyle yaşatılmalıdır.

Sonuç

Türk Dünyası fikir âlimi Prof. Dr Sayın Mehmet Eröz, kapsayıcı, kucaklayıcı, birleştirici ve bütünleştirici milliyetçilik anlayışına sahip bir sosyolog, iktisatçı, yazar ve teorisyendir. Çalışmalarında da gözlenebileceği üzere, milli-ulusal temelde, son derece özgün, siyaset üstü, kültürel bağlayıcılığı bulunan, tutarlı ve toplumsal farkındalık yaratan yorumlar geliştirmiştir. O, akademik çizgide Türklüğü, Atatürkçülüğü, Türk Milliyetçiliğini ve Türk Milli Kültürü’nü benimseyen ve bu ortak yaklaşımları, Milli Birlik çatısı altında birleştiren bir akademisyendir.

O’nun, ulusal ve toplumsal dünya görüşü, akademik yaklaşımı ve hayat hikâyesi de özetle, yaşlısıyla, genciyle, kadınıyla, erkeğiyle, dini mezhebiyle, etnik kökeniyle, kadim ve zengin kültürüyle ülkemizdeki her bir vatandaşımızın, tabiri caizse bütünü oluşturan tüm mozaiklerin barış, huzur, kardeşlik duyguları içinde yaşadığı “Birleşik ve bütünleşik bir Türkiye resmidir”.

Mehmet Eröz hocamızın, Türkiye’nin sosyoekonomik yapısı, tarihi ve sistemi hakkındaki akademik görüşlerini de, ilerleyen günlerde, siz saygıdeğer UPA takipçileriyle paylaşacağım. Vefatının 37. yıldönümünde merhum Mehmet Eröz hocamızı bir kez daha rahmetle yâd ediyor, bu anlamlı anma etkinliğinde emekleri geçen bütün herkese teşekkürlerimi iletiyorum.

Cumhur Kartal YILDIZ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.