“…Söz konusu anket sonuçları, genel seçimlerde AfD’nin yüzde 12 alarak Federal Meclis’e girerek hükümet kurulma aşamasında kilit bir rol üstleneceğini göstermektedir. SPD’li Adalet Bakanı Heiko Maas, AfD mecliste üçüncü güç haline gelirse, AfD’nin Almanya Federal Parlamento ‘Bundestag’ Başkan Yardımcılığını ve Bütçe Komisyonu Başkanlığını isteyebileceğini ifade etmektedir. Kay-Alexander Scholz ise, söz konusu tüm bu gelişmelerin ardından AfD’nin artık sistemde kalıcı bir parti haline geldiğini ve bu gerçeğin siyasiler tarafından kabullenilmesi gerektiğini dile getirerek, bunun sorumlusu olarak da yerleşik partilerin yukarıda da söz ettiğimiz hatalarını işaret etmektedir.”
Yukarıda alıntıladığım bu yazı 6 sene önce “Merkezdeki Merkel Siyasetine Alternatif Olarak: “Almanya İçin Alternatif Parti (AfD)” analiz yazımın sonuç paragrafından alınmadır. Son 6 yılda Alman siyasetinde değişmeyen tek şeyin AfD’nin istikrarlı yükselişi olduğunu görmekteyiz. Peki Almanya İçin Alternatif Partisi-AfD’nin dikkat çekici yükselişi bize neyi anlatıyor? Özellikle Almanya iç siyaseti analizlerimde artık rutin halin gelen bu yazımda da son anket sonuçlarına bakarak kritik yapmaya çalışacağım.
Grafik 1: Bu Pazar eyalet seçimleri olsa kim kazanır? (20.07.2023) Anket sonuçları
Söz konusu anketlerde gözlenen bu eğilim devam ederse, AfD, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Parlamento’ya giren ilk aşırı sağ parti olduğu 2017’den bu yana Almanya’nın siyaset kurumuna yönelik en ciddi tehdidini oluşturabilir.
Grafik 2: “Siyah” olarak gösterilen çizimle, AfD’nin özellikle ’de 2017 yılından özellikle parlamentoya girdiği yıllardan günümüze yükseliş eğilimi gözükmektedir.
Anket sonuçlarını nasıl okumalıyız?
Söz konusu anket sonuçları ile, Alman halkının bir bakıma ana akım siyasete sırtını dönmeye başladığını görüyoruz. Yukardaki güncel ankette ’de (Grafik-1- 20.07.2023) görüldüğü üzere, Sosyal Demokratlar (SPD), Yeşiller ve Liberallerden (FDP) oluşan iktidar (trafik lambası) koalisyonu artık oyların yalnızca % 38’ini almakta. Bu arada, sağcı Almanya İçin Alternatif Partisi (AfD), Şansölye Olaf Scholz’un SPD’si de dahil olmak üzere şu anda iktidarda olan üç partinin herhangi birinden daha fazla, tek başına % 20 oy almakta. Alman halkının neredeyse beşte birinin şu anda pek çok aşırı sağcı içeren görece yeni bir partiye oy vermeye istekli olması yerleşik siyasi yelpazeye ve halkın büyük sorunlarını çözme yeteneğine ve hatta istekliliğine güvenmediklerini görmekteyiz.
Anket sonuçları bizleri endişelendirmeli mi?
Alman Yeşiller Partisi’nin Eşbaşkanı Ricarda Lang, Politico’ya yaptığı mülakatında “Bu anket sonuçları her demokratı endişelendirmeli” diyerek ciddi manada endişe duyulması gerektiğine işaret etmiştir. Diğer yandan, İtalya, Polonya, Finlandiya ve İsveç’te de aşarı sağ partiler ya hükümette ya da parlamento içinden hükümet desteklerken, İspanya’da aşırı sağcı Vox partisinin yaklaşan erken seçimde belirleyici olması beklenmektedir. Bu tablo karşısında Almanya’nın aşırı sağa kayması durumuna karşın Avrupa’nın kaygısını daha da arttırdığını düşünüyorum. Aşırı sağın kıta genelinde ana akım siyasete girmesinin ardındaki nedenler olarak çoğu Siyaset Bilimci ve uzmanın ortak görüşü ise; çok-kültürlülüğe karşı duyulan ciddi bir tepki, kültür savaşlarını “uyandıran” ekonomik ve sosyal sorunlar ve giderek derinleşen yaşam maliyeti krizi olarak sıralanabilir. Tabii ki bu analizin doğruluk payı hiç kuşkusuz bulunmakta. Ama bundan sonra sorulması gereken ve endişe edilmesi gereken asıl mesele, artık aşırı sağın Avrupa’da siyasi güce ulaşıp ulaşamayacağı değil, elde ettiğinde onunla ne yapacağıdır.
Peki Alman Seçmeni AfD’yi ‘aşırı sağcı’ olarak görüyor mu?
Alman Basın Ajansı adına fikir araştırma enstitüsü YouGov tarafından yapılan bir ankete göre, Alman halkının % 57’si AfD’yi “aşırı sağcı” buluyor. Yine aynı anketin sonuçlarına göre; Alman halkının % 19’u AfD’nin orta sınıf muhafazakâr bir parti olduğuna inanmakta. Ankete katılanların % 9’u ise AfD’yi “merkezci bir parti” olarak gördüklerini ifade etmekte. % 8 ise bu atıfları uygun bulmayıp, % 7 de bu soru hakkında ya fikir belirtmemiş ya da herhangi bir bilgi vermemiştir. YouGov anketinin sonuçlarının özetinde, yaşlı insanlar, daha yüksek okul vasıflarına sahip insanlar ve Batı Almanya’da yaşayan insanlar AfD’yi aşırı sağcı olarak görme olasılıkları daha yüksek olduğu gözükmekte. AfD’yi orta sınıf muhafazakâr bir parti olarak görenler arasında kadınlardan çok erkekler olduğu görülmekte. 2021 federal seçimlerinde AfD’ye oy verdiğini söyleyen ankete katılanların çoğu ise “burjuva-muhafazakâr” etiketini tercih ettikleri görülmekte (Bu anket sonucunu okurken bireysel seçmen gruplarını temsil etmediğini ve sadece bir eğilimi yansıtmakta olduğunu dikkate almalıyız). Yine güncel ve ilgin bir anket sonucunu paylaşmak istiyorum.
Grafik 3: Bu pazar eyalet seçimleri olsa kim kazanır? (Baden-Württemberg Eyaleti) 20.07.2023
Almanya Federal Cumhuriyeti’nin 16 eyaletinden biri olan Baden-Württenberg (Güneybatı), Almanya’nın en zengin eyaletlerinden biri olup, güncel işsizlik oranı (Grafik 4) % 3,8 düzeyindedir. Otomotiv endüstrisinin büyük bir bölümünü oluşturan firmalar bu eyalette bulunmakta olup, nüfusa ve alana göre Almanya’nın üçüncü büyük eyaletidir. Son güncel anket sonucunda (Grafik 3) görüldüğü üzere, AfD, bu eyalette de oylarını artırarak üçüncü sırada yer almaktadır. Bu tablo sayesinde, AfD için atfedilen analizlerdeki eski komünist Doğu eyaletlerinden oylarının yükselişte ezberini bozarak daha zengin Batıda da yükseldiğini görüyoruz. Anketlerde çıkan bu eğilim henüz erken bir tespit olmakla birlikte, Alman halkının % 50’si olmasa da AfD’nin artık (yerleşik partilere tepki oylarından daha çok) yerleşik “orta sınıf – muhafazakâr” seçmene hitap eden bir parti olarak Alman siyasi politik uzun soluklu bir parti olarak kalma ihtimali bulunmakta. Kısacası, parti, aşırı sağ ya da radikal sağ olarak değil de, “muhafazakâr” seçmende yerleşmeye başlayabilir. Ama burada AfD’nin hangi partiden veya partilerden daha çok geçişler aldığını da incelememiz gerekmektedir.
Grafik 4: Baden-Württemberg’de Haziran 2021’den Haziran 2023’e kadar aylık işsizlik oranı
AfD hangi parti/partilerden oy alıyor?
AfD, 2017’den beri Federal Meclis’te bulunuyor ve Grafik 2’de görüleceği üzere, Ekim 2018’den bu yana aldığı en yüksek puanları, o dönemde ülkeyi yöneten Hıristiyan Demokrat partilerde, yani eski Şansölye Angela Merkel’in CDU’su ile CSU arasındaki göç politikası konusundaki anlaşmazlığın sonucunda kazanmaya başlamıştı. AfD’nin ilk kez federal meclisi girdiği 2017 federal seçimlerinde yerleşik partiler arasında büyük (Grafik 2’de görüldüğü gibi) kaymalar yaşanmıştı. AfD, Birlik’ten (CDU/CSU – Merkez Sağ/Liberal Muhafazakâr) seçmenlere ikinci en geniş erişime sahip olmuştu. 2013’te CDU’ya veya Birliğe oy veren 1,05 milyon Alman, Bundestag’a yeni gelenlerle geçişler (çapraz yapmış) yapmış ve SPD (470.000), Die Linke (400.000) ve FDP (40.000) AfD’ye daha az seçmen akışı yaşanmıştı.
Grafik 5: Seçmen Göçü (2017 Federal Seçimlerinde AfD’ye diğer partilerden geçişler)
Analizcilerin yorumlarına göre, AfD’ye verilen son 4 aydan bu yana oy oranlarının yükselmesinin en önemli sebepleri arasında (Trafik Lambası) hükümeti koalisyonu içindeki anlaşmazlıkların bir sonucu olarak bazı seçmenlerin hükümetin göç ve iklim krizine karşı sergilediği politikasına ve Ukrayna krizine yardım etme yaklaşımına protesto etme arzusu bir tezahürü olarak görmektedir. Diğer yandan ise, en önemli faktör çoğu Alman seçmenin SPD – Yeşiller – FDP üçlü koalisyonun söz konusu sorunlara gerçek bir alternatif sunamadığı yönündeki inancı yükselmeye başlamasıdır.
Sonuç Yerine…
AfD’nin yükselişine paralel olarak anketlerde yükselişte başka bir parti olarak da eski Şansölye Angele Merkel’in partisi CDU’yu görmekteyiz. Merkel’in siyaseti ve partiyi bırakmasının ardından CDU yeni Genel Başkanlığına Friedrich Merz seçilmiştir. Merz döneminde, parti, 19 ay içerisinde tahmin edildiği gibi sağa kaymıştır. Fakat aynı zamanda Merz’in partiyi anketlerde görüldüğü üzere canlandırdığı görülmektedir. Merz, siyasete birçok gözlemcinin beklendiğinden daha rahat uyum sağlayarak, Scholz liderliğindeki hükümete karşı ciddi bir muhalefet lideri olarak ortaya çıkmıştır.
Friedrich Merz
CDU’nun bu toparlanışı ve yükselişinin analizi elbette ayrı bir makale konusu olmakla birlikte, bu analiz yazısıyla ilgili olarak “CDU, AfD’ye karşı kaybettiği seçmenini tekrar kazanabilecek mi” ve “AfD, yükselişini konsolide edebilecek güce ulaşabilecek mi” gibi sorular sorulabilir. Ayrıca SPD’nin de son seçimlerden sonra terk ettiği bu birlikteliği karşı ne kadar istekli olduğu sorusu akıllara gelebilir. Bir sonraki analiz yazımda CDU’nun yükselişi ve AfD’ye olası yansımaları konusunda kritik yapmaya çalışacağım. Ayrıca AfD’nin yükselişinin nedenleri arasında ezber bozan diğer alt faktörlerin neler olduğunu anlamaya çalışacağız.
Yusuf ERTUĞRAL