Adaletsizlik karşısında sabretmek nedir? İlk başta, yapılmış haksızlığı kabullenmemektir. Haksızlıkla asla barışmamaktır. Bu haksızlığın devam edemeyeceğine inanmaktır. Asla ve asla haksızlığı yapan ve yaptıranlara taviz vermemektir. İçinde bulunulan adaletsiz durumun bir gün son bulacağına inanmaktır. Bu güçlü inanışın doğurduğu azim ve gayretle çalışmaktır sabretmek. Adaletsizliğe karşı usulünce direnmektir sabretmek. Mücadele yolunda engelleri usulünce aşabilmektir sabretmek. Azerbaycan’ın 30 seneye yakın bir zaman diliminde yaptığı tam da buydu. Sabretmek, fakat azim ve gayretle çalışarak sabretmek. Demir yumruğu doğru zamanda, doğru bir şekilde, usulünce işgalcinin kafasına indirmek.
1990’lı yılların başlarında Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgali, işgal ettiği bölgelerde yaptığı katliamlar, etnik temizlik sonrası o bölgelerde yasadışı faaliyetleri uluslararası hukuk açısından büyük suç niteliği taşımaktadır. Ermenistan, bu ciddi suçları tek başına değil, onu cesaretlendirenlerle birlikte işlemiştir. BM Güvenlik Konseyi’nin bağlayıcı nitelikteki 4 kararına rağmen işleyebilmiştir. BM Genel Kurulu, AGİT, İslam İşbirliği Örgütü, Türk Devletleri Teşkilatı, Avrupa Konseyi, Bağlantısızlar Hareketi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, NATO, GUAM gibi önemli uluslararası örgüt ve kurumların kararlarına kulak tıkayarak, hukuk dışı durumu sürdürebilmiştir. Buna karşın, Azerbaycan tarafı barışçıl tavrından asla taviz vermeden, çifte standartlara ve en önemlisi de AGİT Minsk Grubu üçlüsüne sabrederek yoluna devam etmiştir.
Bir ülkenin sahip olduğu insan potansiyeli, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının gelişimi için vizyoner bir yönetim elzemdir. Yani rasyonel politikalar üretebilen stratejilere sahip yönetim olmazsa, sahip olunan tüm kaynaklar heba edilebilir. Bu kapsamda Milli Lider Haydar Aliyev ve daha sonra Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in siyasi vizyonu Azerbaycan Cumhuriyeti’nin varlığını devam ettirmesi ve gelişmesi için son derece büyük önem arz etmektedir. Bu doğrultuda Azerbaycan’ın gerçekleştirdiği ekonomik atılımlar, sosyo-ekonomik kalkınma programlarının başarılı bir şekilde uygulanması, eğitim alanında yapılan önemli faaliyetler, devlet yönetiminin sistematikleştirilerek ciddi ve sorumlu bir şekilde yapılandırılması, Milli Ordu’nun modernizasyonu gibi önemli adımlar atılmıştır.
Azerbaycan Cumhuriyeti’nin uzun yılları kapsayacak olan enerji, yenilenebilir enerji, uluslararası iletişim-ulaştırma, savunma sanayii ve tarım stratejileri oluşturulmuş ve başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Azerbaycan onu “zafer“e götürecek sabır sürecinde küresel nitelikli projeleri hayata geçirmeye başladı. 2006 yılında Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı kullanıma sunuldu. Artık Azerbaycan kendi zenginliklerinden kendisi faydalanmaya başlamıştı. Kısa süre sonra “Şahdeniz” doğalgaz sahası keşfedildi ve Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz boru hattı inşa edildi. Avrupa’nın enerji güvenliğinde önemli rol oynayan Güney Gaz Koridoru, TANAP ve TAP projeleri başarıyla hayata geçirildi. Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan, zaman ve maliyet bakımından çok faydalı olan Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı faaliyete geçti. Azerbaycan ulaştırma alanında Kuzey-Güney ve Doğu-Batı güzergahlarında küresel çapta önemli projeleri kararlılıkla hayata geçirdi. Bu ekonomik atılımlar eğitim ve askeri alanda devasa gelişmeleri beraberinde getirdi. Artık yıllardan beri Azerbaycan Cumhuriyeti’nin yurtdışına eğitim için gönderdiği öğrenciler vatana dönmekte ve kendi ülkesine hizmet etmekteydiler. Artık Azerbaycan Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri hem eğitim, hem de donanım açısından dünyanın en modern ordularından biri sayılmaktaydı. Bunları Azerbaycan kendi insan potansiyeli ve maddi kaynaklarıyla başarmıştı.
Ermenistan tarafı, işgal sorunu ile ilgili 30 yıla yakın bir süre devam eden müzakere sürecini baltalamak için yıkıcı tutumunu daha da sertleştirmişti. Ermenistan’ın yeni seçilmiş Başbakanı Nikol Paşinyan bir konuşmasında “Karabağ Ermenistandır. Nokta” ifadelerini kullanmış; Ermenistan Savunma Bakanı David Tonoyan “Azerbaycan’ın yeni bölgelerini işgal etmek için yeni savaşa gerek var.” fikrini beyan etmiş; Başbakan N. Paşinyan oğlunu askeri hizmet vermesi için Azerbaycan’ın işgal edilen bölgelerine göndererek iç siyaset açısından adeta “siyasi şov” yapmış; N. Paşinyan iki ülke ilişkilerinin normalleştirilmesi için Azerbaycan açısından kabul edilemez “7 şart” ileri sürmüş ve Ermenistan’ın sebep olduğu daha bir çok olumsuz durum müzakere sürecini durma noktasına taşımıştı. Yollar bitmiş, diplomasi umutları tükenmiş, uluslararası hukuk ve adalet göstere göstere katledilmişti. Azerbaycan Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri Cumhurbaşkanı’nın emrini beklemekteydi.
Milli Lider Haydar Aliyev’in “Şuşa’sız Karabağ, Karabağ’sız Azerbaycan olamaz” sözü, başta Cumhurbaşkanı İlham Aliyev olmak üzere her bir Azerbaycan vatandaşı için bir emir olarak algılanmaktaydı artık. 44 gün sürdü 30 yıllık Ermenistan işgalinin sonlandırılması. Ermenistan Ordusu 10.000’in üzerinde firar eden asker kaydı duyurdu. Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri 44 gün süren Vatan Savaşı ile 4 BM Güvenlik Konseyi kararı (822, 853, 874 ve 884), BM Genel Kurulu, İslam İşbirliği Teşkilatı, AGİT, Bağlantısızlar Hareketi, Türk Devletleri Teşkilatı, NATO, GUAM, Avrupa Konseyi ve diğer uluslararası örgütlerin Ermenistan işgal kuvvetlerinin işgal altındaki Azerbaycan topraklarından tamamen, derhal ve koşulsuz olarak çekilmesini talep eden ve anlaşmazlığın uluslararası hukukun norm ve ilkelerine dayalı olarak çözülmesi çağrısında bulunan kararlarını uyguladı. Azerbaycan Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri uluslararası hukukun ağır yara almış onurunu kurtardı.
8 Kasım 2020 yılında Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri askeri operasyonları durdurdu. Zafer, kendisi gelmedi, Azerbaycan bu zaferi kendi çaba ve kaynaklarıyla kazandı. Dünyanın çok sayıda askeri eğitim veren kurumları ve uzmanlar Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin 44 günlük Demir Yumruk Operasyonu’nu araştırmaya ve anlamaya çalışmaktadırlar. Bu zafer, sabır, azim ve kararlılığın sonucudur.
Dr. Elsevar SALMANOV
Azerbaycan Cumhuriyeti Malezya Büyükelçiliği Müsteşarı