Birleşik Krallık’ın kuzeybatısındaki Southport kasabasında bir dans atölyesinde düzenlenen bıçaklı saldırıda üç kız çocuğunun öldürülmesiyle ülke genelinde başlayan aşırı sağcı gösteriler günlerdir devam etmektedir. Birleşik Krallık’ın her bölgesine yayılan gösterilerde şiddet ve yağma olayları olduğu ve göçmenlerin kaldığı otellere ve özellikle camilere saldırılar gerçekleştirildiği gözlemlenmektedir. Katılanların gözaltı ve hatta uzun süreli hapis cezalarıyla karşı karşıya kaldığı olaylara tepki göstermek için hem göçmenler, hem de ırkçılık karşıtları tarafından çeşitli gösteriler organize edilmektedir. Başbakan Keir Starmer’ın “Hukukun tüm gücüyle karşı karşıya bırakmakla” tehdit ettiği göstericilere yönelik bir açıklama da Kral 3. Charles tarafından yapılmıştır. “Azınlığın saldırganlığı ve suçlarına karşılık veren çoğunluğun şefkat ve dayanıklılığından oluşan topluluk ruhuna” övgüde bulunan Kral, huzuru sağlamak için çalışan polis ve acil servis görevlilerine teşekkür etmiştir.
Daha önce Birleşik Krallık’ın en yüksek rütbeli savcısı olan Başbakan Keir Starmer, 2011 yılında Londra’nın kuzeyinde siyahi bir vatandaşın polis tarafından vurulmasının ardından patlak veren şiddetli gösterilere karşı ciddi bir mücadele vermişti. Mahkemeler, o zaman da bu günlerde olduğu gibi 24 saat açık kalmış ve göstericilere verilen cezalar kamuoyuna duyurulmuştu. Keir Starmer yönetimindeki İşçi Partisi hükümeti, bu şiddet olaylarında da Başbakan’ın tecrübesinden faydalanmış ve gösterilere katılan yüzlerce kişi tutuklanarak, bazı göstericiler yaklaşık üç yıla kadar değişen ağır hapis cezalarına çarptırılmıştır.
Birleşik Krallık hükümeti, gösterilere karşı aldığı ciddi ve sert önlemlere rağmen soğukkanlılığını da korumuş, Parlemento’nun gösterilerle ilgili olağanüstü toplanmasına dahi gerek görülmemiştir. Ana muhalefet lideri Rishi Sunak bu süreçte ABD’deki tatilini yarıda kesmezken, eski Başbakan Boris Johnson da mevcut Başbakan Starmer’a iptal ettiği tatiline gitmesi telkininde bulunmuştur. Birleşik Krallık’taki karar alıcılar bir yandan olayları büyük bir ciddiyetle yatıştırmaya çalışırken, bir yandan da bu olayların toplumu “terörize edemeyeceği” mesajını vermeye çalışmaktadır.
Bu arada MI6 Rusya Masası eski Başkanı Christopher Steele’e göre, olaylarda “Rusya’nın açık bir müdahalesi” bulunmaktadır. İngiliz hükümeti ise, yaptığı açıklamada, yabancı devletlerin internet üzerinden dezenformasyonun yayılmasında oynadıkları rolü incelediklerini ifade etmiştir. Bu düşüncenin arkasında, Southport’ta üç çocuğun hayatını kaybettiği saldırıdan sonra, saldıranın kimliği ile ilgili büyük bir bilgi kirliliği meydana gelmiş olmasıdır. Aşırı sağcılar, bilgi kirliliği ile Britanya’nın her yerinde infial yaratmayı başarmıştır. Ancak Müslüman bir göçmen olduğu iddia edilen saldırganın aslında Ruanda asıllı Hıristiyan bir ailenin çocuğu olduğu sonradan ortaya çıkmıştır.
Birleşik Krallık, Avrupa’nın diğer yerlerinde olduğu gibi aşırı sağın ivme kazandığı ülkelerden biridir. Göç meselesi, İngiliz kamuoyunu yıllardır çok meşgul etmekte olup, önceki hükümetin “Ruanda Planı” planı gibi geçmiş çabaları ise bu soruna yanıt vermekte etkisiz kalmıştır. Dezenformasyon yoluyla özellikle Müslümanların hedef alınması ve olayların odağında İslamofobik İngiliz Savunma Ligi grubunun olması, olaylarda başka bir ülkenin istihbarat servisi olabileceği ihtimalini daha da ön plana çıkarmaktadır.
Birleşik Krallık’ta barışçıl gösteriler gibi şiddet olayları da zaman zaman gerçekleşen şeylerdir. Ancak İngiliz toplumu yapı olarak bu tarz şiddet olaylarına karşı bağışıklık sahibidir ve aşırı sağa karşı dirençlidir. Buna rağmen, henüz yakın bir zamanda kurulan hükümet olaylar nedeniyle baskı altında olacaktır. Başbakan Keir Starmer’ın bu gösteriler hiç düzenlenmemiş olsa dahi göç konusunda daha net önlemler alması gerektiği düşünülmekteydi. Ancak Başbakan’ın ve yeni hükümetin, sadece olayları yatıştırmak ve yeni olaylar yaşanmasını önlemek için geçmişteki hükümetlerin yaptığı gibi etkisiz veya insani olmayan politikalar üretmesi halinde popülaritelerinin azalması da mümkün olacaktır. Bundan sonraki noktada, Britanyalı politika yapıcılari yalnız gösterilerin durdurulmasına değil, bu olayların çıkış noktasına da odaklanmalıdır. Olayların arkasında başka bir devlet aktörün olup olmadığı araştırılmalı, göçmenlerin Britanya toplumuna daha iyi entegre edilmesinin yolları aranmalı ve göç sorununa daha kalıcı ve insani çözümler bulunmalıdır.
Kapak fotoğrafı: https://www.aa.com.tr/en/europe/violent-riots-prove-far-right-is-biggest-threat-to-uk-society-must-be-eradicated-british-scholar/3295484
Dr. Polat ÜRÜNDÜL