Genel af, gerek anayasada, gerekse ceza kanununda açıkça düzenlenmiş ve meclisten belli bir oy çoğunluğuyla yasalaşacağı karara bağlanmış bir kanun şeklidir. Belli bir suç için çıkabileceği gibi, tüm suç türlerini (anayasa gereği orman suçları her zaman kapsam dışıdır) kapsayan bir af kanunu da çıkarılabilir. Türkiye Cumhuriyeti tarihine bakıldığında, Cumhuriyetin sembolik yılları olan 10, 25, 50 ve 75. yıllarında genel aflar çıkarılmıştır. Bu tarihler dışında da, yine genel affa benzer şekilde kimi suç türleri için zaman zaman af kanunları çıkarılmış ve yürürlüğe girmiştir. Genel af kavramı, Türkiye’nin ve Türk halkının hiç de yabancı olmadığı bir uygulama olup, cezaevlerinde yoğunluk oluşması, yargılamaların uzun sürmesi, yargılama ve temyiz aşamasında adaletsizlik oluşuyor algısı ve benzeri gerekçelerle yasama meclisi tarafından dönem dönem çıkarılabilmektedir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Cumhuriyetimizin 100.yılı dolayısıyla yapmış olduğu “Yeni Yüzyıl, Türkiye Yüzyılı” vurgusu, beraberinde bir genel affı getirerek taçlanabilecekken, gerek genel seçimler, gerekse akabinde gelen yerel seçimler ve ülke atmosferi bu kanuna engel olmuştur. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2024 tarihinde partisinin grup toplantısında “terörsüz Türkiye” için yapmış olduğu çağrı ve bölücü örgüt liderinin örgütün tasfiyesini müteakip “umut hakkı“ndan yararlanma hakkının doğması konusunda yapmış olduğu açıklama, tüm çevrelerde ciddi bir ilgi ve merak uyandırmıştır. Terörün sona ermesi ve umut hakkının kapsamının tartışmaya açılması ile yeniden ülke gündeminde genel af kavramının hatırlanmasına neden olan bu durum şaşkınlığı da beraberinde getirmiştir.
Şüphesiz, genel af kavramının tartışmaya açılması sadece umut hakkı kapsamında belli kişilerin affı amacıyla değildir ve olmamalıdır. Öyle ki, Türkiye de şu an genel affı elzem kılan pek çok sebep bulunmaktadır. Bunlar, genel olarak;
- Cezaevleri kapasitesinin 80.000’den fazla kişiye ev sahipliği yapıyor olması (ortalama yatak sayısı 300.000 olan tüm cezaevlerinde şu an 380.000’den fazla tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır),
- Türkiye’nin özellikle son on yıldır yaşadığı olağanüstü dönemde yaşanan kimi hak ihlallerinin geriye dönük yeniden yargılama ile düzeltilemeyecek kadar ağır bir yük olması ve yeniden yargılama süreçlerinin de bir o kadar yeni mağduriyete yol açabilecek olması,
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin pek çok konuda vermiş olduğu adil yargılanmama hak ihlali kararları,
- Toplumun tüm kesimlerinde var olan ve hukuka olan inancı azaltan, siyasallaşma ve adaletin yerini bulmayacağı inancı,
- Uzun yargılama süreleri ve adaletin bu sebeple gecikiyor oluşu, önem sırası daha önde olan davaların sırf iş yükünden dolayı daha geç karara bağlanıyor oluşu.
Bu ve benzeri sebeplerle sınırları iyi çizilmiş ve toplumsal infiale neden olan bazı suç türleri (tecavüz, kasten adam öldürme, kadın ve çocuğa karşı işlenen suçlar) hariç olmak üzere bir genel af kanunun bu baharda meclisten geçmesi ülkemize gerçek bir bahar havası yaratacaktır.
Genel af, sadece iç dinamiklerden dolayı değil, dış dinamiklerden dolayı da bir zarurettir. Suriye’de yaşanan rejim değişikliği sonucu yeni göreve gelen idarenin ilk icraatlarından birisi genel af olmuştur. Nitekim bu genel af, iç çatışma ve çekişmelerin de önüne geçerek Suriye’de iç barışın tesisi adına önemli bir rol oynamıştır. Suriye’de yeni anayasa ve yeni yönetim sürecinde Türkiye’nin hem komşu, hem de müttefik olarak kendi iç barışını sağlamış olması büyük önem taşımaktadır. Yine bir diğer komşu ülkemiz olan Irak da Ocak ayı içerisinde uzun tartışmalar sonunda genel af kanununu yasalaştırmıştır. IŞİD işgali sonrası cezaevleri dolan Irak’ta da her suç türünden onlarca insan bulunmaktaydı ve bu af kanunu ile Irak’ta bu kişilere ikinci bir şansı layık gördü.
“Türkiye Yüzyılı“nı ülkemize gerçek mânâda yaşatmak adına bir zaruret olan genel af, iç barışı sağladığı gibi ıslah olmuş nice gençlere de hayatının baharında ikinci bir şansı tanımak olacaktır. Cezaevlerinde bulunan yaşlı, sakat ve çocuk nüfusu da göz önünde bulundurulduğunda, tek tek affetmek yerine toplu bir genel affın kesin çözüm olacağı açıkça ortadadır.
Bunun yanı sıra, adli sicil kayıtlarının güncellenmesi ve arşiv kayıtlarının temizlenmesi süreleri de büyük önem taşımaktadır. Cezaevinden çıkan eski mahkumun uzun süre silinmeyen sabıka kaydı nedeniyle iş bulamaması bu kişileri yeniden suça teşvik eden bir duruma sokmaktadır. Oysa yasa koyucunun en temel görevlerinden birisi toplumu suça karşı korumak olduğu gibi, bireyi de suçtan uzak tutmaktır.
Bugünkü meclis aritmetiğine bakıldığında, uzun siyasi tutukluluk süreleri, siyasi davalarda verilen kararların orantısızlığı, cezaevinde genç nüfusun yoğunluğu ve uzlaşma kapsamına alınarak çözülecek pek çok davanın gereksiz yere uzun yargılamalarla yüksek cezalara neden olması da bir affa müsait bir ortam yaratmaktadır. Mecliste grubu bulunan siyasi partilerden hemen tamamı kader mahkumlarına dönük bir affın yasalaşmasına engel olmayacaktır. Bu konuda başta muhterem Dr. Devlet Bahçeli olmak üzere tüm siyasi liderlere büyük bir tarihi görev düşmektedir. 22 Ekim sürecinin başarıya ulaşması, ülkemizde sadece terörü sonlandırmayacak, akabinde gelecek olan bir genel af ile iç barışı ve huzuru da tesis edecektir. Komşu ülkelerimizde bir ay arayla çıkan genel af yasalarına bakıldığında, her iki ülkede de iç barışa ciddi katkısı olan ve olmaya devam edeceği ortada olan örnekler varken başka örnek aramaya gerek bulunmamaktadır. Genel af tecrübesi olan ülkemizin gerek anayasanın amir hükümleri, gerek ceza kanunu hükümleri çerçevesinde sınırları iyi belirlenmiş bir genel affı acilen meclisten geçirmesi ülkemiz adına büyük bir bayram olacaktır.
Neticede, genel af kavramı, Türk siyasi hayatının ayrılmaz bir parçasıdır ve Türkiye Yüzyılı ilan edilen Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında önemli bir ilk adım olacaktır. Muhterem Cumhurbaşkanı’nın 23 Ocak 2025 tarihinde duyurduğu yeni yargı strateji belgesinde yer alan “adil yargılanma, yargılama sürelerinin kısalması, bazı infaz ve ceza sürelerinde değişikliğe gidilecek olması da” önemli birer aşamadır. Ancak bu aşamalara geçmeden önce öncelikle bir genel af ilan edilmesi akabinde bu yasal değişiklikler ile adliyeler ve yüksek yargıya nefes aldırılması daha yararlı olacaktır.
Unutulmamalıdır ki, suça sürüklenen kişileri ıslah etmesi öncelik olan cezaevleri kapasite üstünde doluluk oranı ile değil ıslah etmek, isyan etmek noktasına götürmektedir. Dışarıda gezen vatandaşından sorumlu olan siyasi irade ve yüce meclis hiç şüphesiz cezaevinde olan insanında da sorumludur ve görmezden gelemez.
Türkiye Yüzyılı’nı, barış yüzyılını ve bölgesinde oyun kurucu bir güç olarak Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını genel af ile taçlandırmak hiç gecikmeden atılması gereken bir adımdır. Terörsüz Türkiye, aynı zamanda iç barışı sağlamış olan Türkiye’dir ve bu tüm yurttaşlarımızın yararınadır. 2025 yılı baharı tüm yurtta gerçek bir bahar olarak kutlanacaksa, bence bunun yolu genel aftan geçmektedir.
Ali İzzet KEÇECİ