Avusturya’da, 26 Nisan 2016 tarihinde gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, SPÖ (Sosyal Demokrat Parti) adına Rudolf Hundstorfer, ÖVP (Avusturya Halk Partisi) adına Andreas Khol, FPÖ (Avusturya Özgürlükçüler Partisi) adına Norbert Hofer ve Die Grünen (Yeşiller Partisi) adına Alexander Van der Bellen mücadele etti. Sonuçlara göre; ilk turda hiçbir adayın yüzde 50’nin üzerinde oy alamaması nedeniyle yeni Cumhurbaşkanı seçilemedi ve Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kalmış oldu.
Seçimlerin sürprizi, hiç kuşkusuz, aşırı sağcı Avusturya Özgürlükçüler Partisi’nin adayı (FPÖ) Norbert Hofer’in yüzde 36,4 ve Yeşiller Partisi’nin adayı Alexander Van der Bellen’nin yüzde 20,4 oranındaki oyları alarak, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez merkez sağ ve merkez soldaki iki büyük partinin adayları haricinden adayların ikinci tura kalması görülüyor. Ülke basınında ve akademik çevrelerde yer alan değerlendirmelerde, merkez siyasetin adeta çöküşünün müsebbibinin, temel olarak göç ve ekonomiyle ilgili kaygılara yönelik olarak SPÖ (Sosyal Demokrat Parti) ve ÖVP (Avusturya Halk Partisi)’nin şeffaf ve etkili politikalar üretemedikleri algısı olduğu düşünülüyor. Öyle ki, halihazırda Avrupa Birliği içerisindeki satın alma paritesine göre kişi başına düşen gayri safi milli hasılada 46.420 $ ile Lüksemburg, Hollanda ve İrlanda’nın ardından 4. sırada olmasına rağmen, iki yıldan az bir süre önce AB’nin en düşük işsizlik oranlarına sahip Avusturya’nın, bugün % 5,8 ile beşinci sıraya gerilemiş olması endişeleri artırıyor.
Christian Kern
Değerlendirmeler, ekonomideki durgunluk ve artan işsizlik oranın yanı sıra, özellikle ülkede artan mülteci sayısıyla paralel olarak bireylerin silah edinmeye yönelik eğilimlerimdeki artışa da dikkat çekiyor. Aşırı sağcı Norbert Hofer, seçim kampanyası sırasında Glock marka tabancasını yanında taşımış ve silah ruhsatı başvurularındaki artışın mülteci krizi karşısında doğal bir tepki olduğunu söylemiştir. Ayrıca, mülteciler ve AB konularında da sert tutumuyla bilinen Hofer’in sandıkta yakaladığı başarı nedeniyle, merkez sol Sosyal Demokrat Parti’nin lideri Başbakan Werner Faymann’ın üzerindeki eleştiriler de artmış ve Başbakan aşırı sağın yükselişini önlemek için yeterince çaba harcamamakla suçlanmıştır. Her ne kadar, gözlemciler, 22 Mayıs’ta gerçekleşecek olan seçimin ikinci turunda Türkiye karşıtı, Başkanlık sistemini ve İtalya’ya bağlı olan Süd Tirol (Güney Tirol) halkına çifte vatandaşlık hakkının verilmesini isteyen Hofer yerine, mülteciler ile alakalı bir üst sınırın olmaması gerektiğini savunan ve Yeşiller’in (Die Grünen) desteklediği bağımsız aday Var der Bellen’in kazanacağını tahmin etseler de, bu durum yine de aşırı sağın yükselişine cevap veremeyen ve parti içindeki desteğini kaybeden Başbakan Faymann’ın istifasını geciktiremedi. Faymann’ın yerine ise , yeni Başbakan olarak Christian Kern geçti.
Burak DAĞKUŞ
University of Vienna öğrencisi