Giriş
Güvenlik, toplumun, onu oluşturan bireylerin, onların kişilik hakları ve insanlık onurlarının ve kamusal ve kişisel malların her türlü tehlike ve kazalardan korunması anlamına gelmektedir. Çağlar değiştikçe, insanoğlu, kendi güvenliğini garanti altına alma ve bu durumu sürdürmenin yollarını aramıştır. Gelişen teknolojiye paralel olarak artan suç ve bu suçların bireysellikten öteye geçip, organize terörizm ve uluslararası düzeye bürünmesi, iç güvenlik sorununu ortaya çıkarmıştır. Güvenlik kavramlarından biri olan iç güvenlik; bir ülkenin siyasi sınırları içerisinde, halkının huzurunu ve devletinin bekasını sağlamak maksadıyla alınan tedbirlerdir. Türkiye’de iç güvenlik yönetiminden sorumlu ana örgütlenme, İçişleri Bakanlığı çatısı altında yapılandırılmıştır. İçişleri Bakanlığı, bu görevi, merkez teşkilatı, taşra teşkilatı ve bağlı kuruluşlar aracılığıyla yerine getirir. Bağlı kuruluşlar ise; Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), Jandarma Genel Komutanlığı (JGK) ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’dır (SGK). Türkiye’de önemli olan bir diğer örgütlenme ise Genelkurmay Başkanlığı’dır. Genelkurmay Başkanlığı’na; Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı olmak üzere üç kuvvet bağlıdır.
Bu yazıda, Türkiye’deki güvenlik yapılanmaları olan Emniyet Genel Müdürlüğü, Bilgi Güvenliği ve Siber Güvenlik Kurumu, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı kurumlarının tarihçeleri ve teşkilat yapılanmaları üzerinde durulmuştur.
Güvenlik Nedir?
İnsanoğlu, varoluşundan bu tarafa kendi güvenliğini garanti altına alma ve bu durumu sürdürmenin yollarını aramıştır. Çevresinde gelişen, nedenlerini açıklayamadığı olaylara, doğaüstü güçlere ve kendinden üstün olan güçlere karşı, insan, sürekli bir şekilde kendi güvenliğini sağlamanın yollarını aramıştır. Başka bir ifadeyle, kişi, aile veya toplum yaşamının tehlikede olmadığı ve var oluşunun garanti altına alındığına inandığı bir ortamda yaşamak için çaba harcamıştır. Güvenlik kavramı, bu itibarla insanların kendilerini ve yaşamlarını sağlayan araçların tehlikelerden uzak bir ortamda olma durumunu ifade etmektedir. Geniş anlamda, bireyin başkasına karşı zor ve şiddet kullanmadığı bir barış ortamını ifade etmektedir.[1] Güvenlik kavramına devlet ekseninde bakmak, kavramın edilgenliğini ortadan kaldırmakta ve “güvenli olma” durumuna “güvenliği sağlama” durumunu eklemektedir. Güvenliği sağlamak için, bireyin veya toplumun oluşan suçlara karşı korunması, temel hak ve özgürlüklerini kullanabilecek ortamın oluşturulması ve bunun için aktif bir rol üstlenilmesi gerekmektedir. Şüphesiz ki, bu, güvenliği bir hizmet olarak algılamayı ve bunu sağlayacak bir mekanizmayı kurmayı gerektirmektedir. Nitekim bu hizmet de, devletin otorite yetkisini kullanan güvenlik güçlerince yerine getirilmektedir.[2] Uluslararası ilişkilerde birkaç farklı düzlemde güvenlikten bahsedilebilir:
- Coğrafi ya da işlevsel alt-sistemlerin, bölgelerin güvenliği,
- Devletin güvenliği,
- Toplumun güvenliği,
- Bireylerin güvenliği,
- Toplumsal alt grupların güvenliği,
- Uluslararası sistemin bütünü ya da bütününe yakınının güvenliği.[3]
İç Güvenlik ve İç Güvenlik Yönetimi
“İç Güvenlik” terimi, ulusal güvenlik kavramının içinde yer almakla beraber, bir ülkenin sınırları içindeki güvenliğe atfen ve özellikle de terörle mücadele bağlamında ilk kez Şubat 2001’de 21. Yüzyılda ABD Ulusal Güvenliği Hakkındaki Ulusal Komisyon Raporu’nda geçmiştir. Kavramın yaygınlık kazanması, özellikle 11 Eylül 2001 terör olayları sonrasında gerçekleşmiştir. Bu nedenle, 11 Eylül 2001 tarihi, “iç güvenlik miladı” olarak da kabul edilir. Bu tarihten itibaren, ABD’de yurt içindeki terörle mücadele faaliyetleri “iç güvenlik yönetimi” adı altında yeniden ele alınmaya başlanmıştır. Toplumun her kesimine yönelik olan kapsamlı ve de tarihi bir harekete işaret eden “iç güvenlik çağı”, 11 Eylül 2001’de ilk defa konuşulmaya başlanmıştır. Diğer yandan, iç güvenlik yönetimi, bir ülkenin içindeki güvenliği, bilimsel yaklaşımlarla şekillendirilmiş bir örgüt yapılandırılması içinde ele alan ve yürüten çağdaş bir yönetim anlayışı şeklindeki tanımlamak yanlış olmasa gerekir. ABD İç Güvenlik Ulusal Stratejisi, iç güvenliği, “ülke içindeki terörist saldırıları önlemek, ülkenin teröre karşı hassasiyetini azaltmak, saldırı sonrası zararı azaltmak ve iyileştirmek” şeklinde tanımlamıştır. Değişik ülkelerde bu kavrama yüklenilen anlamlar farklılaşmaktadır. Türkiye’de iç güvenlik kavramının resmi bir tanımlaması mevcut değildir. Çınar, iç güvenliği, “bir ülkenin coğrafi sınırları içerisinde oluşabilecek tehdit ve tehlikelerden bertaraf olarak, öncelikle vatandaşlarının huzur ve güvenliğinin sağlanması, daha sonra da devlete ve özel kişilere ait binaların her türlü sabotaj ve benzeri tehlikelere karşı korunması” şeklinde tanımlamıştır.[4]
Türkiye’deki İç Güvenlik Yapılanması
İç güvenlik; bir ülkenin siyasi sınırları içerisinde, halkının huzurunu ve devletinin bekasını sağlamak maksadıyla alınan tedbirlerdir. Türkiye’de iç güvenlik yönetiminden sorumlu ana örgütlenme, İçişleri Bakanlığı çatısı altında yapılandırılmıştır. 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunu’na (Resmi Gazete, 1985) göre, Bakanlık, bu görevi, merkez teşkilatı, taşra teşkilatı ve bağlı kuruluşlar aracılığıyla yerine getirir. Bağlı kuruluşlar ise; Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), Jandarma Genel Komutanlığı (JGK) ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’dır (SGK).[5] 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 1. maddesinde, ülkenin emniyet ve asayiş işlerinden İçişleri Bakanı’nın sorumlu olduğu, Bakan’ın bu görevi, Emniyet, Jandarma ve gerektiğinde diğer bütün kolluk örgütleri aracılığı ile ve lüzumu halinde de Bakanlar Kurulu kararı ile askeri kuvvetlerden yararlanmak suretiyle yerine getireceği düzenlenmiştir. Gözübüyük’e göre, kolluk, “bir yandan kamu düzenini sağlayan ve koruyan ya da bozulduğunda eski durumuna getiren idari faaliyetler, diğer yandan da bu tür faaliyetleri yürüten görevlilerdir.” Akgüner de, Gözübüyük’ün paralelinde, kolluk değiminin, “hem bir idari etkinliği ve hem de bu etkinliği yürüten görevlileri ifade ettiği” görüşündedir. Yaşar ise, kolluğu, “genel anlamda kamu düzenini koruma, kollama, suç ve suçluları tespit etme ve yakalama ile görevli, gerektiğinde zor kullanma yetkisine sahip, kanunla verilen yetkiler dahilinde görev yapan kuruluşlar” şeklinde tanımlamıştır. 3201 sayılı kanunun 3. maddesinde, kolluk, genel kolluk ve özel kolluk şeklinde ikiye ayrılmıştır. Genel kolluk, bu düzenlemeye göre, polis ve jandarmadır. Ancak bu kanundan sonra, 1985 yılında çıkan 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun’da, bağlı kuruluşlar arasında EGM ve JGK yanında 1982 yılında göreve başlayan SGK da sayıldığından, SGK’yı da genel kolluk kapsamında değerlendirmek gerekmektedir. Bu düzenlemeler ışığında, Türkiye’nin iç güvenlik yapılanmasının İçişleri Bakanlığı çatısı altında bağlı kuruluşlar şeklinde örgütlenen genel kolluk örgütleri olarak yapılandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu örgütler, polis, jandarma ve sahil güvenlik örgütleridir.[6]
Tarihte Türk Polis Teşkilatının Gelişimi
Osmanlılarda Polis (1299-1453 Dönemi)
Eski Türklerde olduğu gibi, Osmanlı Türklerinde de Polis Teşkilatı, Askeri Teşkilat kadrosu içinde yer almış ve askeri amirler aynı zamanda polis amiri olarak da görev yapmışlardır. Osman Bey Karahisar’ı ele geçirdiği zaman, semtin yönetimini oğlu Orhan Bey’e vermiş ve onun yanına arkadaşı olan Gündüz Alp’i Subaşı olarak tayin etmiştir. Bu kişi, bugünkü anlamda ilk polis amiridir. Subaşılar, barış döneminde savaş için gerekli olan askerleri disipline etmek ve eğitmekle birlikte, kentin dirlik ve düzenini sağlamışlar, savaş zamanında ise yetiştirdikleri kıtalara komuta etmişlerdir.[7]
1453-1826 Dönemi
İstanbul’un düzen ve güvenliğinin sağlanması işleri başta Yeniçeri olmak üzere Bostancı, Cebeci, Topçu gibi askeri ocaklar ile Kaptan-ı Derya askerlerine intikal etmiş ve İstanbul, Yeniçeri Ağası, Bostancıbaşı, Cebecibaşı, Topçubaşı ve Kaptanpaşa arasında bölgelere ayrılmıştır. Emniyet makamları; Sadrazam, Yeniçeri Ağası, Falakacı, Cebecibaşı ve Cebeciler, Kaptanpaşa, Topçubaşı ve Topçular, Bostancıbaşılar, Kadı ve Böcekcibaşı’ndan oluşmuştur. En büyük sorumlu olan Yeniçeri Ağası, suç işleyenleri Falakacılara dövdürmüş ve hapsettirmiştir. Falakacılar, Yeniçeri Ağası’nın emri altında, falaka taşıyan acemi oğlanlardan oluşmuştur. Cebecibaşı ve Cebeciler; Ayasofya, Kocapaşa ve Ahırkapı taraflarının, Kaptanpaşa; Kasımpaşa ve Galata semtinin, Topçubaşı ve Topçular; Tophane semti ile Beyoğlu’nun, Bostancıbaşı ve Bostancılar; Üsküdar, Eyüp, Kağıthane, Boğaziçi, Kadıköy, Adalar ve Kâğıthane, Boğaziçi, Kadıköy, Adalar ve Ayastefanos’un, kamu düzen ve güvenliğini sağlamışlardır. Ayrıca başkentte Sadrazam’ın, illerde de Valilerin emrinde “Baştebdil” adı verilen İstihbarat Şefi çalışmıştır. Bu dönemde “Kadı”lar da polis görevi yapmaya devam etmiştir. Taşrada ise, Kapıkulu ve Eyalet Askerleri iç düzen ve güvenliğin sağlanmasından sorumlu tutulmuş, şehir ve kasabalarda Kollukçular, Yasakçılar, Bekçiler, Edirne Şehri ve çevresinde Bostancı Ocağı, Halep ve çevresinde Çöl Beyleri polis hizmeti görmüşlerdir. Kamu güvenliğini sağlamakla görevli olan Yeniçeriler yönetimin çözülmeye başlamasıyla asayiş ve emniyeti bozmuşlardır. Gerileme döneminde ise, son derece bozulmuş olması ile Yeniçeri Ocağı 18 Haziran 1826 tarihinde Sultan II. Mahmut tarafından kaldırılmıştır.[8]
1826-1845 Dönemi
Yeniçeri Ocağı’nın 1826 yılından kaldırılmasından sonra, İstanbul’da Asakiri Muntazama-i Hassa (Asakir-i Mansure-i Muhammediye) isimli ve polisiye hizmetleri de yapmak üzere yeni bir askeri teşkilat kurulmuş; Serasker denilen bu teşkilatın komutanı, iç güvenliğin sağlanmasına ait Yeniçeri Ağası’nın yetkilerine sahip olmuştur. Böylece Yeniçeriler ve Yeniçeri Ağası yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye ve Serasker geçmiştir.[9]
1845-1879 Dönemi
Örgütlenme açısından ve uygulamadaki bu karışıklığı ortadan kaldırmak amacıyla 10 Nisan 1845’de İstanbul’da “Polis” adıyla bir teşkilat kurulmuş, yeni kurulan polis teşkilatının görevleri yine aynı tarihte yayınlanan Polis Nizamnamesi’nde belirtilmiş ve bu durum yabancı elçiliklere de bir yazıyla duyurulmuştur. 1846 yılında yayımlanan bir genelge ile polis hizmetlerinin Serasker tarafından yönetilmesinin askerlerin asıl görevlerini aksattığı belirtilerek, yalnızca polis hizmetlerini yürütmek üzere ve seraskerlikten bağımsız olarak “Zaptiye Müdürlüğü”, “Zaptiye Müdür Yardımcılığı” ve polisle ilgili yasaları hazırlamak için, “Zaptiye Meclisi” kurulmuştur. Kısa bir süre sonra da bu meclis kaldırılmış ve yerine “Divan-ı Zaptiye” ve “Meclis-i Tahkik” kurulmuştur. Böylece, hem İstanbul, hem de illerinin güvenlik işleri Zaptiye Müşiriyeti’nce yürütülmüş ve bu makam, teftiş memurlarıyla ikinci defa 1867’de kurulmaya girişilen polis teşkilatının bağlı olduğu tek yer olmuştur. Bu Tevhid-i Zabıta dönemi 1879 yılına kadar devam etmiştir.[10]
1879-1908 Dönemi
1876 yılında Tanzimat ve Islahat Hareketleri çerçevesinde Avrupa’daki örneklere göre bir polis teşkilatı kurulmasına I. Meşrutiyet’in ilanından sonra oluşan hükümet programında yer verilmiş ve 1879’da Zaptiye Nezareti kurulmuştur. 1845 yılında kurulan polis teşkilatı 1867 ve 1879’dan sonra da 1881-1886-1898 ve 1907 yıllarında yapılan düzenlemelerle sürekli gelişmiş ve genişlemiştir. Bu dönemde; 1881’de İstanbul’da düzen ve güvenliği sağlayan Asakir-i Zaptiye teşkilatı kaldırılmış ve yerine Polis Teşkilatı kurulmuştur. Bu merkez kuruluşu İstanbul, Üsküdar, Beyoğlu Polis Müdürlükleri ve Beşiktaş Polis Memurluğu olarak, dört polis dairesi de merkezlere bölünmüştür. Taşra teşkilatı, başlangıçta 15 ilde kurulmuş ve her il polis dairesinin başına bir serkomiser verilmiştir.[11] 1913 yılında, 176 sayılı Osmanlı Devleti polisiye yapılanmasında çağdaş bir revizyona giderek “Polis Nizamnamesi” yürürlüğe konulmuştur. Daha sonra kurulan Zaptiye Nezareti uygulaması ile askeri ve polisiye hizmetlerinin ayrıştırılması hızlandı. İlk olarak, 1890 yılı itibariyle İstanbul’da kurulan Emniyet Müdürlüğü uygulanması, 1893 yılına kadar ülkenin önemli şehirlerinde uygulanmaya başlanmıştır. Bu tarih itibari ile asayiş ve güvenlik işlerini yürütenler, “polis” olarak anılmaya başlandı.[12]
Cumhuriyet Döneminde Polis Teşkilatı’nın Genel Durumu
Bu yeni kuruluşun kadrosu, zamanın şartları doğrultusunda yetersizdi. Bütün bu umutsuzluklara rağmen, Ankara’da kurulan Emniyet Genel Müdürlüğü süratle kuruluşunu ikmal ederek, ülkenin asayiş ve güvenliğini sağlamda baş gösterdi. Emniyet Teşkilatı’nın yapılanmasını düzenleyen 19 Mayıs 1913 tarihli “Dâhiliye Vekâleti Merkez Teşkilatı Ve Vazifeleri Hakkında Kanun” yürürlüğe girdi. Bu kanuna göre, Emniyet Genel Müdürlüğü; ülkenin güvenliğiyle uğraşan birinci şube, idari, belediye ve adli işlerle uğraşan ikinci şube, özlük ve eğitim-öğretim, üçüncü şube, yabancılarla ilgili işlerle uğraşmak, dördüncü şube, istatistik ve yayın işleri beşinci şube, haberleşme hizmetleri ve evrak bürosuyla birlikte altı kısımdan oluşuyordu.[13]1918 yılında personel sayısı İstanbul ve diğer vilayetlerde toplam 6635 polis görev yapmakta iken, Milli Mücadele esnasında polis sayısının gittikçe azaldığını ve 1923 yılında toplam polis sayısının 4.143’e düştüğü görülmektedir.[14]
Emniyet Genel Müdürlüğü Teşkilat Yapılanması
Günümüzde Emniyet Genel Müdürlüğü personel sayısı incelendiğinde; toplam personel sayısı 267 bin 992 olarak açıklandığı görülmektedir. Bu personelden 12.018’i diğer hizmetler sınıflarında, 255.974’ü ise emniyet hizmetleri sınıfında görev yapıyor. Diğer hizmetler sınıfları içerisinde işçi, sözleşmeli personel ile genel idare hizmetleri ve yardımcı hizmetler gibi alanlardan personel bulunuyor. Yardımcı hizmetlerde 5.734, genel idare hizmetlerinde ise 3.620 kamu personeli hizmet veriyor. Polis sayısı da EGM verilerinde belirtildi. Buna göre, Türkiye’de tam 251.446 polis görev yapıyor. Bunlardan 230.338’i polis memuru, 6.392’si başpolis memuru, 8.742’si komiser yardımcısı, 1.111’i de komiser rütbesinde bulunuyor. Ayrıca 4.528 çarşı ve mahalle bekçisi de halihazırda EGM kadrolarında hizmet veriyor.[15]
Emniyet Genel Müdürlüğü Bilgi Güvenliği ve Siber Güvenlik Yapılanması
İnternetin karmaşık yapısı ve kullanımının yaygınlaşması beraberinde birtakım ciddi problemler getirmiş ve internetin kötü amaçlarla kullanılmasını sonucunda “siber suçlar” olarak adlandırılan yeni suç türleri ortaya çıkmıştır. Bu alan suç literatüründe değişik adlarla anılsa da, daha çok “siber suçlar” olarak adlandırılmaktadır. Polis kaynaklarında internete özgü suçlar olarak adlandırılan bu suçlarla ilgili olarak bazı çalışmalarda, siber suç kavramının; bilgisayar suçu, elektronik suç, dijital suç ve ileri teknoloji suçları gibi kavramlarla ifade edildiğini belirtilerek, bu suçun tanımın kapsadığı geniş alan nedeniyle, siber suçların değişik şekil ve içeriklerde olabileceğini ifade etmiştir.[16] Bu durum, bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler paralelinde Emniyet Teşkilatı’nı da etkilenmiştir. Bu kapsamda, gerek bilgi toplumundan kaynaklanan toplumsal beklentileri karşılamak, gerekse de bu teknolojileri kullanan toplumu kontrol altında tutabilmek için, örgütsel yapıda yeni birimlere ihtiyaç hâsıl olmuştur. Toplumsal sapmaların ve suçların internet gibi bilgi ve iletişim araçları üzerinden gerçekleşebilir hale gelmesi, sınırı gözükmeyen bu alanların kontrol altına alınması gerekliliğini doğurmuştur. Diğer taraftan, bu teknolojiler nedeniyle iktidarın varlığını idame ettirmek için bir gereklilik olan bilgiye hâkim olmanın önemi de daha çok artmıştır. Bu nedenle, iktidarın bir aygıtı olarak Emniyet Teşkilatı bilgi toplama ve toplanan bu bilgileri güvenlik süzgecinden geçirme ve kategorize etme gibi bir görevle karşı karşıya kalmıştır. Sonuçta, Emniyet Teşkilatı’nda bilgi toplumunun örgütsel yapıdaki etkisi bazı daire başkanlıklarının görev stratejisini buna göre değiştirmesi ve yeni daire başkanlıklarının kurulması şeklinde olmuştur.
Emniyet Teşkilatı’nda bilgi-iletişim ve gözetim teknolojilerine öncülük eden altyapı, teknik ve teorik çalışmalar Bilgi Teknolojileri Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülmektedir. Ayrıca bilişim teknolojileri kullanılarak gerçekleştirilen suçların hızla artış göstermesiyle birlikte, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı bünyesinde bir şube müdürlüğü iken, 2011 yılında Daire Başkanlığı şeklinde örgütlenmiş olan Siber Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı da bu alanda önemli faaliyetlerde bulunmaktadır. Bilgi Teknolojileri Dairesi Başkanlığı Emniyet Teşkilatı’ndaki teknolojik değişim ve dönüşümün ana sorumlusudur. Polnet, Mobese, Asbis gibi birçok projeyi gerçekleştirmiştir. Bu daire başkanlığı bünyesinde Yazılım, Sistem, Bilişim Güvenliği, Strateji, Proje Takip, Web Teknolojileri, Eğitim, İnsan Kaynakları Şube Müdürlükleri bulunmaktadır. Siber Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı, bilişim teknolojileri kullanılarak işlenen suçların soruşturulması ve dijital delillerin incelenmesi için destek veren görevli daire başkanlıklarının ve taşra teşkilatındaki birimlerin dağınık yapısının tek bir çatı altında toplanmasını, mükerrer yatırımların önüne geçilmesini, bilişim suçlarıyla mücadelenin etkin ve verimli olarak yürütülmesini sağlamak amacıyla kurulmuştur.[17]
Milli İstihbarat Teşkilatı
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), bir haber alma gereksinimi dâhilinde kurulma ihtiyacından doğan ve günümüzde varlığını devam ettiren teşkilatlardan biridir. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın görevini şöyle açıklamak mümkündür: Türkiye’ye yönelik özellikle dışarıdan kaynaklanan ve Türkiye’nin zararına olan faaliyetleri izlemek ve bunları önlemek için tedbir almaktan ibarettir. Bunun dışında, kişinin hangi ideolojiden olduğu MİT’i ilgilendirmez. Milli İstihbarat Teşkilatı, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğüne, anayasal düzenine, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine ve milli gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan gelecek mevcut ve muhtemel tehditler hakkında bilgi toplamak, önlem almak ve gerekli durumlarda ilgili makamları uyarmakla görevli teşkilattır.[18] Milli Emniyet Hizmeti Riyaseti’nin (MAH/MEH) Milli İstihbarat Teşkilatı’na dönüştürülmesinin tarihsel süreci, İkinci Dünya Savaşı (1939-1945) sonrasında, dünya ülkelerinde siyasi, ekonomik, askeri, sosyal ve teknik alanlarda çok hızlı değişimler meydana gelmişti. Çok partili hayata geçilmiş, yeni ve çok etkili yayınlar başlamış, sendikalarda gelişmeler kaydedilmiş, üniversiteler geniş ölçüde dışa açılmışlardı. Hızla değişen uluslararası politikadaki güçler dengesi de, Türkiye’nin savaş yılları boyunca izlediği denge politikasını imkânsız kılmaktaydı. Diğer taraftan, espiyonaj faaliyetleri de eski ile kıyaslanmayacak derecede karmaşık, aldatıcı ve etkili bir nitelik kazanmış, giderek Türk iç politikasını etkileme amacına yönelmişti. İşte dünyada ve Türkiye’de meydana gelen bu gelişmeler ve değişimler, tarihinde çok önemli başarılar kazanmış olan Milli Emniyet Hizmetleri Risaleti’nin yerine, istihbarat temininde daha verimli ve modern tarzda çalışacak yeni bir teşkilatın kuruluşunu zorunlu hale getirmiştir. Bu sebeplerle, devletin güvenliğini ve milli politikası ile ilgili istihbarat çalışmalarını bir bütün olarak ele almak, istihbarat ile uğraşan kurumlar arasında koordinasyonu sağlamak, devletin milli güvenlik politikası ile ilgili planların hazırlanmasında esas olacak askeri, siyasi, iktisadi, ticari, teknik, psikolojik ve milli güvenlikle ilgili istihbaratı devlet çapında üretmek amacıyla, 6 Temmuz 1965 tarih ve 644 sayılı “Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu” çıkarılmıştır. 22 Temmuz 1965 tarihinde yürürlüğe giren bu kanun ile de, “Başbakanlığa” bağlı olarak Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) kurulmuştur.[19]
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Teşkilat Yapılanması
- Güvenlik Tahkikat Başkanlığı: Türkiye’nin milli güvenliğine yönelik tedbirler kapsamında, görev alanına giren konularda kamu kurum ve kuruluşlarınca talep edilen arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması çalışmalarını ilgili mevzuatlar çerçevesinde yürütür.
- İstihbarata Karşı Koyma Başkanlığı: Yabancı devlet, istihbarat servisi, kurum ve şahısların Türkiye’ye yönelik casusluk faaliyetlerinin tespiti ve engellenmesiyle görevlidir. Başkanlık, bu amaçla kontr-espiyonaj çalışmaları yürüterek, espiyonaj faaliyetlerinin hedefi olan kamu ve özel sektör kuruluşları ile işbirliği ve koordinasyon faaliyetlerini sürdürür.
- Dış Operasyonlar Başkanlığı: Türkiye’nin stratejik çıkarlarının korunması ve geliştirilmesiyle görevlidir. Başkanlık, yurt içi ve yurtdışı birimlerle birlikte çalışmalar yapar.
- Güvenlik İstihbaratı Başkanlığı: Başta terör örgütleri ve terörist faaliyetler olmak üzere, Türkiye’nin milli gücüne yönelik tehditlere karşı güvenlik istihbaratı toplamakla görevlidir.
- Elektronik Teknik İstihbarat Başkanlığı: Elektronik ve Teknik İstihbarat Başkanlığı; 2937 sayılı kanunla verilen görevlerinin yerine getirilmesi amacıyla her türlü teknik istihbarat usul, araç ve sistemlerini kullanmak suretiyle bilgi, belge, haber ve veri toplamak, kaydetmek, analiz etmek ve üretilen istihbaratı gerekli kuruluşlara ulaştırmakla görevlidir.
- Sinyal İstihbaratı Başkanlığı: Muhabere ve muhabere dışı sinyalleri kullanarak erken ihbar ve ikaz bilgileri de dâhil olmak üzere sinyal istihbaratı üretmekle görevlidir. Başkanlık, bu amaçla haberleşme ve radar sinyallerini yakalayarak, bu sinyalleri analiz eder ve istihbarata dönüştürür.[20]
Genelkurmay Başkanlığı
Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı olan Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı olmak üzere üç kuvvet vardır. 10 Temmuz’da yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararnamesi’nin “Kuvvet Komutanlıklarının Bağlılığı” başlıklı 338. maddesi, “Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları” başlığıyla yeniden düzenlenmiştir. Buna göre, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları’nın görev ve sorumluluklarında birtakım düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler sonucunda, Genelkurmay Başkanlığı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmıştır.[21]
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kurumsal Yapısı
Türkiye’de yürütmeden sorumlu olan Bakanlar Kurulu, milli güvenliğin sağlanması, korunması ve ordunun ülke savunması için hazırlanmasından TBMM’ye karşı sorumludur. Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı ile barış döneminde İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak görev yapan ve seferberlik halinde Kara ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesine dâhil olan Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı’ndan meydana gelen silahlı gücüdür.[22] Türk Silahlı Kuvvetleri’nin personel sayısı, General/Amiral: 206, Subay: 29.946 Astsubay: 67.646, Uzman Erbaş: 48.879, Sözleşmeli Erbaş/Er: 15.888 olmak üzere toplam 391.695 personel düzeyindedir.[23]
Kara Kuvvetleri Komutanlığı
Kara Kuvvetleri’nin kuruluş tarihi olarak, Büyük Hun İmparatoru Mete Han’ın tahta çıkış tarihi olan M.Ö. 209 yılı esas alınmıştır. İlk kez Mete Han tarafından M.Ö. 209 yılında kurulan düzenli Türk Kara Ordusu’nda sayı itibarıyla 10.000 atlıdan oluşan en büyük birlik, “Tümen” olarak adlandırılmıştır. Osmanlı Ordusu’nun teşkilatlı bir şekilde ortaya çıkışı ise, Sultan I. Murat zamanında olmuştur. Tarihte ilk süvarili ordu olma niteliğini taşıyan Osmanlı Ordusu, önceleri yalnızca Atlı Akıncılardan oluşmakta iken, daha sonraları yaya birliklerin de katılmasıyla Yeniçeri Ocağı adı altında sürekli bir yapıya dönüştürülmüştür. Tanzimat Fermanı’ndan 4 yıl sonra, 1843’te, yeni bir düzenlemeye gidilerek, 5 yıllık hizmet süresine tabi personelle oluşturulan 5 ordu kurulmuş ve 1848 yılında yapılan bir değişiklikle ordu sayısı 6’ya çıkarılmıştır. Mekteb-i Fünun-u Harbiye-i Şahane olarak adlandırılan Harp Akademisi, 20 Temmuz 1848 yılında İstanbul’da kurulmuştur. Cumhuriyet döneminde teşkilat yapısı Atatürk’ün önderliğindeki Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda kazanılan zafer sonunda, Türk Kara Kuvvetleri, Cumhuriyet döneminin başında ikişer tümenlik dokuz kolordu ve üç süvari tümeninden oluşan üç ordu müfettişliği hâlinde teşkilatlandırılmıştır. 1949 yılına gelindiğinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı kurulmuştur.[24]
Kara Kuvvetleri Komutanlığı Teşkilat Yapılanması
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
Genelkurmay Başkanlığı Karargâhında 1928 yılından 1949 yılına kadar Deniz Müsteşarlığı olarak temsil edilen Deniz Kuvvetleri, Yüksek Askeri Şura’nın 15 Ağustos 1949 günü almış olduğu tarihi bir kararla Deniz Kuvvetleri Komutanlığı olarak teşkil edilmiştir. Bu yeni teşkilatlanma, Türk Deniz Kuvvetleri’nin çağdaş ve güçlü bir yapıya kavuşması yönünde önemli bir dönüm noktası ve bir mihenk taşıdır. 1960 yılından sonra cephe fikri üstün çıkmış ve Anadolu’yu çevreleyen denizlerdeki emir komuta sorumluluğu “Kuzey Deniz Saha Komutanlığı” ve “Güney Deniz Saha Komutanlığı” adı altında iki Koramiral seviyesinde Komutanlığa verilmiştir. Deniz Saha Komutanlıklarının emrinde de ayrıca “Bölge Komutanlıkları” bulunmuştur. Bu suretle, Deniz Kuvvetleri’nin büyüyen ve gelişen ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla 1961 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı; Donanma Komutanlığı, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı, Güney Deniz Saha Komutanlığı ve Deniz Eğitim Komutanlığı şeklinde dört ana ast komutanlık olarak yeniden teşkilatlandırılmıştır. 1980’li yıllar Türk Deniz Kuvvetleri’nin Cumhuriyet dönemindeki gelişiminin tepe noktasına doğru ivme kazandığı yıllar olmuştur. 1988 yılında inşa edilen ilk modern fırkateyn olan TCG Fatih (F-242), Gölcük Tersanesi’nin uluslararası arenadaki prestijini daha da artırmıştır. Bazı alanlardaki imkân ve kabiliyetlerini 1980’li yıllarda istenilen seviyeye çıkaramayan Türk Deniz Kuvvetleri, 1990’lı yılların sonunda gerçek anlamda bir açık deniz kuvveti hüviyeti kazanmıştır. Bu gelişmelerden elde edilen tecrübeyle, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bağlısı tersanelerde milli imkân ve kabiliyetler ile savaş gemisi tasarlama ve inşa etme gücüne ulaşılmıştır. Cumhuriyet tarihi, Türk Deniz Kuvvetleri açısından bir şaha kalkış dönemidir. Türk Deniz Kuvvetleri, köklü ve saygın tarihinden aldığı büyük güçle, mevcut kaynaklarını, ülkenin de koşullarını göz ardı etmeden, yüzyıllar içinde oluşturduğu tarih bilinciyle en sorumlu şekilde kullanarak bugünkü çağdaş, güçlü ve modern kuvvet yapısına erişmiştir.[25]
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Teşkilat Yapılanması
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı aşağıda belirtilen dört (4) Ana Ast Komutanlıktan oluşmaktadır. Günümüzde Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda general/amiral sayısı ise 345 olarak açıklanmıştır. Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri’nde Subay: 32 bin 422, Astsubay: 70 bin 327, Uzman Erbaş: 42 bin 973, Yedek Subay: 6 bin 487, genel toplamda ise; General/Amiral 343, Subay: 39 bin 310, Astsubay: 97 bin 189, olmak üzere TSK’nın mevcudu; askeri personel toplamı 351 bin 176 olarak açıklanmıştır.[26]
Hava Kuvvetleri Komutanlığı
Dünyanın ilk askeri havacılık teşkilatlarından biri olan Türk Hava Kuvvetleri’nin tarihçesi, 1909 yılına kadar uzanmaktadır. Türk ordusunda havacılıkla ilgili çalışmalara 1909 yılında başlanmış, çalışmalar geliştirilmiş ve Avrupa’ya bir inceleme kurulu, Paris’te toplanan Uluslararası Havacılık Konferansı’na da bir heyet gönderilmiştir. 1911 yılında Türk ordusunun ilk resmi havacılık kuruluşu da “Havacılık Komisyonu” adıyla faaliyete geçirilmiştir. 1912 yılı başlarında Türk ordusu ilk pilotlarına ve ilk uçaklarına kavuşmuş, 3 Temmuz 1912’de de Yeşilköy’de (İstanbul) hava okulunun (uçuş okulu) açılmasıyla Türk Ordusu, uçucu subaylarını ülkesinde yetiştirmeye başlamıştır. Türk Hava Kuvvetleri Birinci Dünya Savaşı’nda, Hava Okulu, Hava (teyyare) istasyonları, Hava (teyyare) Bölükleri, Sabit Balon Bölükleri, Uçaksavar Topçu Birlikleri ve Meteoroloji İstasyonları şeklinde teşkilatlanmıştır. 23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasından sonra ilk iş olarak düzenli ve disiplinli orduların kurulmasını esas kabul etmiş ve bu esasın paralelinde Hava Kuvvetleri Şubesi kurulmuştur. Yüce önder Atatürk tarafından, yeni Türk Devleti’nin varlığı bütün dünyaya kabul ettirilerek 29 Ekim 1923’de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra, çağdaş havacılığa uyum sağlayacak güçlü bir Hava Kuvveti’nin kurulması için çalışmalara başlanmıştır. 1940 yılında faaliyet gösteren hava birliklerinin, 1944 yılında tek bir komuta altında toplanmasına karar verilmiş ve 23 Ocak 1944 tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı kurulmuştur. Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Türk vatanına ve Türk milletine havadan gelebilecek tehdit ve tehlikelerin önlenmesi ve muhtemel bir savaşta Kara ve Deniz Kuvvetleri’nin görevlerini daha kolay başarabilmesi amacıyla kurulmuştur. Türk Hava Kuvvetleri’nin karargâhı Ankara’dadır.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı Teşkilat Yapılanması
Hava Kuvvetleri Komutanı’nın makamı karargâhta bulunmaktadır. Karargâh faaliyetlerine hava kuvvetleri kurmay başkanı komuta etmektedir. Faaliyetler, Kurmay Başkanı’na bağlı altı karargâh başkanlığı tarafından yürütülmektedir. Bu başkanlıklar, Personel, İstihbarat, Harekât, Lojistik, Savunma Plan ve Proje Yönetim ile Muharebe Elektronik ve Bilgi Sistemler Başkanlıklarıdır.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın ana muharip unsurlarını tek bir komutanlık çatışı altında toplayan “Muharip Hava Kuvvetleri Komutanlığı”, “Hava Eğitim Komutanlığı” ve “Hava Lojistik Komutanlığı” Ankara’da konuşlandırılmış olup, Hava Kuvvetleri’nin ana bağlıları olarak Kolordu seviyesinde görev yapmaktadır.[27]
Türk hava kuvvetleri filoları, NATO Güneydoğu Avrupa bölgesini Rus tehdidine karşı korumak maksadıyla genelde, kuzeybatı-güneydoğu istikametine ve kuzey yönüne (Rusya) doğru konuşlandırılmıştır. Ayıca mevcut ana jet üslerine ek olarak, bir o kadar da Kütahya ve Erzurum gibi yerlerde yedek hava üsleri mevcuttur.[28]
Sonuç
Sonuç olarak, baş döndürücü hızla değişen suç ve organize terör örgütleri, güvenlik ve iç güvenlik kavramlarının önemini arttırmıştır. Güvenlik kavramı, insanların kendilerini ve yaşamlarını sağlayan araçların tehlikelerden uzak bir ortamda olma durumunu ifade etmektedir. Devletler, bu tarz tehditlere karşı çok eski tarihlerden beri süre gelen kurumlarını yapılandırmıştır. Türkiye’de iç güvenlik yapısını çok hızlı değişen küresel gerçekler karşısında, ülke sınırları içinde güvenliği sağlamak ve etkin bir rol oynamak için gelişmeye devam etmektedir. Türkiye, iç güvenliğinden sorumlu ana örgütlenmeyi İçişleri Bakanlığı çatısı altında yapmıştır. Ankara, genel olarak Cumhuriyet öncesinden kalma kurumlarını Cumhuriyet sonrası gelişen ve değişen dünyaya entegre ederek yeniden yapılandırmayı başarmıştır.
Eren ÇÖLÜKOĞLU
İstanbul Gedik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü öğrencisi
KAYNAKÇA
- Ali Dikici, “Cumhuriyetin İlk Yıllarında Türk Polis Teşkilatı (1923-1938)”, Eskişehir Polis Meslek Eğitim Merkezi.
- Beril Dedeoğlu, Uluslararası Güvenlik ve Stratejisi, İstanbul: Derin Yayınları, 2003.
- Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, https://www.dzkk.tsk.tr/icerik.php?icerik_id=458&dil=1, Erişim Tarihi: 26.01.2020.
- Emniyet Genel Müdürlüğü, https://www.egm.gov.tr/tarihce, Erişim Tarihi: 23.01.2020.
- Eray Göç, “Türk İstihbaratının Tarihsel Gelişimi”, Çankırı Karatekin Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 2, (2013).
- Erdem Özgür & Erdem Erciyes, “ Kamu Yönetiminde Yaşanan Dönüşümlerin İç Güvenlik Sektörüne Yansımaları”, Güvenlik Bilimleri Dergisi, Sayı: 6 (2017).
- Habertürk (2020), “Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanına Bağlandı”, Erişim Tarihi: 27.01.2020, https://www.haberturk.com/tv/gundem/haber/2059504-genelkurmay-baskanligi-milli-savunma-bakani-na-baglandi.
- Hava Kuvvetleri Komutanlığı, https://www.hvkk.tsk.tr/Custom/Hvkk/79, Erişim Tarihi: 27.01.2020.
- İsmail Fırat & Emrah Erdem, “Türkiye’de İç Güvenlik Hizmeti ve Kolluğun Sivil Denetimi”, Sayıştay Dergisi, Sayı: 94 (2014).
- Kara Kuvvetleri Komutanlığı, http://www.kkk.tsk.tr/KKKHakkinda/KKKTarihce.aspx, Erişim Tarihi: 26.01.2020.
- Kasım Tatlılığıoğlu, “Türk Polis Teşkilatı’nın Yapılanması Ve Tarihten Günümüze Üstlendiği Misyon Ve Sorumluluk Üzerine Sosyal Psikolojik Bir Değerlendirme”, Tarihte Türk Polis Teşkilatı Sempozyumu, Ağustos 2013, Polis Akademisi Yayınları, Ankara.
- Mehmet Öcal, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Bölgesel Ve Küresel Güvenlik Ve Barışa Katkısı”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 28, (2010).
- Memurlar.net (2020), “TSK Personel Sayısını Açıkladı”, Eylül 2016, Erişim Tarihi: 26.01.2020, https://www.memurlar.net/haber/610653/tsk-personel-sayisini-acikladi.html.
- Milli İstihbarat Teşkilatı, https://www.mit.gov.tr/teskilat.html, Erişim Tarihi: 26.01.2020.
- Özgür Günaydın, “Türkiye’de Emniyet Teşkilatı’nda Teknolojik Yeniden Yapılanma: Denetim Ve Gözetimin Değişen Doğası”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, (2014).
- Sefer Yılmaz, “Türkiye’nin İç Güvenlik Yapılanmasında Değişim İhtiyacı”, Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 3 (2012).
- TRMILITARYNEWS (2020), “Türk Hava Kuvvetleri: Gururla 108 Yıl”, Haziran 2019, Erişim Tarihi: 27.01.2020, http://www.trmilitarynews.com/turk-hava-kuvvetleri-gururla-108-yil/.
- T.C Adalet Bakanlığı, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Ulusal Güvenlik Politikaları Ve Güvenlik Stratejilerinin Gelişimi”, https://edb.adalet.gov.tr/e-book/3-ULUSALG%C3%9CVENL%C4%B0K.pdf, Erişim Tarihi: 21.01.2020.
- Ufuk Taşçı & Ali Can, “Türkiye’de Polisin Siber Suçlarla Mücadele Politikası; 1997-2014” , Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 2 (2015).
[1] T.C Adalet Bakanlığı, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Ulusal Güvenlik Politikaları Ve Güvenlik Stratejilerinin Gelişimi”, https://edb.adalet.gov.tr/e-book/3-ULUSALG%C3%9CVENL%C4%B0K.pdf, Erişim Tarihi: 21.01.2020.
[2] Erdem Özgür & Erdem Erciyes, “Kamu Yönetiminde Yaşanan Dönüşümlerin İç Güvenlik Sektörüne Yansımaları”, Güvenlik Bilimleri Dergisi, Sayı: 6 (2017), s. 83
[3] Beril Dedeoğlu, Uluslararası Güvenlik ve Stratejisi, İstanbul: Derin Yayınları, 2003, s. 12.
[4] Sefer Yılmaz, “Türkiye’nin İç Güvenlik Yapılanmasında Değişim İhtiyacı”, Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 3 (2012), s. 20.
[5] İsmail Fırat & Emrah Erdem, “Türkiye’de İç Güvenlik Hizmeti ve Kolluğun Sivil Denetimi”, Sayıştay Dergisi, Sayı: 94 (2014), s. 120.
[6] Sefer Yılmaz, a.g.e., ss. 21-22.
[7] Kasım Tatlılığıoğlu, Türk Polis Teşkilatı’nın Yapılanması Ve Tarihten Günümüze Üstlendiği Misyon Ve Sorumluluk Üzerine Sosyal Psikolojik Bir Değerlendirme, Tarihte Türk Polis Teşkilatı Sempozyumu, Ağustos 2013, Polis Akademisi Yayınları, Ankara, s. 91.
[8] Emniyet Genel Müdürlüğü, https://www.egm.gov.tr/tarihce, Erişim Tarihi: 23.01.2020.
[9] Kasım Tatlılıoğlu, a.g.e., s. 92.
[10] Kasım Tatlılıoğlu, a.g.e., s. 92.
[11] Emniyet Genel Müdürlüğü, https://www.egm.gov.tr/tarihce, Erişim Tarihi: 25.01.2020.
[12] Kasım Tatlılıoğlu, a.g.e., s. 93.
[13] Kasım Tatlılıoğlu, a.g.e., s. 95.
[14] Ali Dikici, “Cumhuriyetin İlk Yıllarında Türk Polis Teşkilatı(1923-1938)”, Eskişehir Polis Meslek Eğitim Merkezi, s. 3.
[15] Mymemur (2020), “Emniyet Genel Müdürlüğü EGM Memur Ve Polis Sayısı-Ocak 2018”, Ocak 2018, Erişim Tarihi: 25.01.2020, https://www.mymemur.com.tr/emniyet-genel-mudurlugu-egm-memur-ve-polis-sayisi-ocak-2018-93515h.htm.
[16] Ufuk Taşçı & Ali Can, “Türkiye’de Polisin Siber Suçlarla Mücadele Politikası; 1997-2014”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 2 (2015), s. 230.
[17] Özgür Günaydın, “Türkiye’de Emniyet Teşkilatı’nda Teknolojik Yeniden Yapılanma: Denetim Ve Gözetimin Değişen Doğası”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi (2014), ss. 177-179.
[18] Eray Göç, “Türk İstihbaratının Tarihsel Gelişimi”, Çankırı Karatekin Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 2 (2013), s. 105.
[19] Milli İstihbarat Teşkilatı, http://www.mit.gov.tr/ikinci_bolum_F.html#F, Erişim Tarihi: 27.01.2020.
[20] Milli İstihbarat Teşkilatı, https://www.mit.gov.tr/teskilat.html, Erişim Tarihi: 26.01.2020.
[21] Habertürk (2020), “Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanına Bağlandı”, Erişim Tarihi: 27.01.2020, https://www.haberturk.com/tv/gundem/haber/2059504-genelkurmay-baskanligi-milli-savunma-bakani-na-baglandi.
[22] Mehmet Öcal, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Bölgesel Ve Küresel Güvenlik Ve Barışa Katkısı”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 28 (2010), s. 288.
[23] Memurlar.net (2020), “TSK Personel Sayısını Açıkladı”, Eylül 2016, Erişim Tarihi: 26.01.2020, https://www.memurlar.net/haber/610653/tsk-personel-sayisini-acikladi.html.
[24] Kara Kuvvetleri Komutanlığı, http://www.kkk.tsk.tr/KKKHakkinda/KKKTarihce.aspx, Erişim Tarihi: 26.01.2020.
[25] Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, https://www.dzkk.tsk.tr/icerik.php?icerik_id=458&dil=1, Erişim Tarihi: 26.01.2020.
[26] Memurlar.net (2020), “TSK Personel Sayısını Açıkladı”, Eylül 2016, Erişim Tarihi: 26.01.2020, https://www.memurlar.net/haber/610653/tsk-personel-sayisini-acikladi.html.
[27] Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, https://www.hvkk.tsk.tr/Custom/Hvkk/79, Erişim Tarihi: 27.01.2020.
[28] TRMILITARYNEWS (2020), “Türk Hava Kuvvetleri: Gururla 108 Yıl”, Haziran 2019, Erişim Tarihi: 27.01.2020, http://www.trmilitarynews.com/turk-hava-kuvvetleri-gururla-108-yil.
One Comment »