ORTADOĞU’NUN SON KURDU: HÜSNÜ MÜBAREK

upa-admin 06 Nisan 2020 18.448 Okunma 0
ORTADOĞU’NUN SON KURDU: HÜSNÜ MÜBAREK

Bu değerli ulus benim yaşadığım, uğruna savaştığım, topraklarını, egemenliğini ve çıkarlarını savunduğum yerdir. Bu topraklarda öleceğim. Tarih, başkalarını olduğu gibi beni de yargılayacaktır.” (Hüsnü Mübarek, 1 Şubat 2011, Kahire)

Soğuk Savaş döneminin sona ermesi ile birlikte daha da büyük önem kazanan ve dünyada yaşanan savaş ve olayların merkez üssü haline gelen Ortadoğu toprakları, hemen her ülkede var olan ve karakteristik özellikleri ile kimi zaman seçimleri kazanarak işbaşına gelen, kimi zaman da askeri darbe ya da göstermelik seçimlerle iktidarını devam ettiren liderlere ev sahipliği yapmıştır. Öyle ki, Kraliyet rejimiyle yönetilen ve hayat boyu görev şartı bulunan ülkeleri de eklediğimizde; Ortadoğu’da tam demokratik bir rejim yoktur denilebilir. Bu liderlerin bir kısmı 2000’li yılların başlarında hayata ve görevlerine veda ederken (Ürdün Kralı Hüseyin bin Talal, Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad), kimileri de ilerleyen dönemde doğal yollardan ya da idam ve benzeri yollarla koltuklarını kaybetmişlerdir (Suudi Arabistan Kralı Fahd bin Abdülaziz, Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin). Bu kuşaktan koltuğunu en uzun süre koruyan ve iktidarını kimseyle paylaşmayan kişi ise şüphesiz Mısır’ın devrik lideri Hüsnü Mübarek’tir.

Mısır siyasetinde ve tarihinde ismi unutulmayacak isimlerin başında gelen Hüsnü Mübarek, halefleri Enver Sedat ve Cemal Abdülnasır gibi savaş ve siyasi çalkantıları içeren bir dönemden ziyade, barış ve uzlaşma taraftarı bir imaj çizmesi ve Ortadoğu’da var olan karmaşanın bir nebze çözümüne dönük siyasi girişimleri ile tarihteki yerini almıştır. Mübarek dönemi, Mısır’ın Batı ile ilişkilerini güçlendirdiği ve Arap dünyası ile de yeniden diyalog kurduğu bir dönem haline gelmişti. Arap-İsrail savaşlarının sonuncusu olan ve 1978 de Camp David Antlaşması ile sonlanan savaşlar dizisi, Ortadoğu’da Mısır’ın önemini bir kez daha ortaya koymuş ve Mısır’ın Arap dünyası ile Batı dünyası arasında göreceği köprü vazifesini de tescillemişti.

Enver Sedat’ın 1981 tarihinde bir suikast sonucu öldürülmesi ile yerine geçen Hüsnü Mübarek, şüphesiz 30 yıllık iktidarı boyunca başına benzeri bir olay gelmemesi için elinden geleni yapmış ve iç istihbaratı sıkı tutmuştur. Nitekim görevde kaldığı dönemde, tüm önlemlere rağmen, ona yönelik de birden çok kez suikast girişimi olmuştur. Mübarek döneminin genel hatlarına baktığımızda; anıldığı üzere öncelikle barış ve uzlaşma siyaseti güdüldüğü açıktır. Nitekim Enver Sedat döneminde çıkılan Arap Birliği’ne geri dönülmüş ve merkezi yeniden Kahire’ye taşınmıştır. Arap dünyasının amiral gemisi unvanlı Mısır, her ne kadar Arap-İsrail savaşlarında aldığı ağır maddi ve manevi kayıplar sebebiyle bu misyonu yürütmekte yetersiz kalsa da, Mübarek döneminde bunu barış boyutuyla bir süre daha devam ettirebilmişti.

İran-Irak Savaşı (1980-1988) döneminde Irak’a ve lideri Saddam Hüseyin’e açık desteğini esirgemeyen Mısır, Körfez Savaşı döneminde de Irak’ın Kuveyt’i acilen boşaltması konusunda tavır takınmış ve bu kez Irak yönetiminin karşısında durarak Kuveyt’in işgaline ve ilhakine karşıt bir tavır almıştır. Yine Mübarek döneminin bir diğer büyük politikası, İsrail ile Filistin arasında süregelen barış görüşmelerinde arabuluculuk rolüydü ki, bu rol Mısır’ın bir nevi kaderi olmuş ve her iki tarafı da tanıyan tek Arap ülkesi olması sebebiyle sürekli bu sorunla ve çözüm yolları ile ilgilenmek durumunda kalmıştır.

İsrail-Filistin meselesinde arabuluculuk rolü gereği dönemin Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat ile de yakın bir ilişki içinde bulunan Mübarek, vefatı sonrası Yaser Arafat’ın cenaze törenine de ev sahipliği yapmıştır. Ortadoğu’da yükselen Siyasal İslam hareketi ve onun uzantısı siyasal oluşumlarla ciddi bir mücadele içerisinde bulunan Mübarek yönetimi, özellikle 1900 yıllarından başlarından beri var olan ve giderek güçlenen “Müslüman Kardeşler” örgütüyle açıktan ve gizliden sürekli mücadele etmişti. Siyasal İslami hareketlerin kendi ülkesinde de Ortadoğu’da da barış ve huzurun bir numaralı düşmanı olduğu iddiasındaki Mübarek yönetimi, iktidarda olduğu süre zarfında sayısız tutuklama ve ölüm emrinin de imza sahibiydi. Batı ile olan ilişkileri geliştikçe bunu ülke içerisine de yansıtmaya çalışılan bu dönemde, Mısır’ın özellikle turizm konusunda atak yaptığı ve tüm dünyadan milyonlarca turisti ağırladığı bir dönem olarak bilinmektedir. Turizm gelirlerindeki artışla birlikte, Mübarek yönetimi de güçlenmiş ve ciddi bir ekonomik model olamasa da, 1970’lerin krizlerinden kurtulmanın getirdiği rahatlığı ciddi manada hissetmiş ve hissettirmişti.

Hüsnü Mübarek’in Ortadoğu’da uzlaşma adına attığı bir diğer önemli adımda, Türkiye ile Suriye arasında cereyan eden ve bölücü örgüt PKK’nın elebaşısı Abdullah Öcalan’ın Suriye’de saklandığı dönemde (1998) iki ülke arasında yaşanan gerilimi düşürmeye yönelik müdahalesidir. Örgüt liderinin Suriye’den çıkarılması ve ülke içerisinde bulunan tüm kampların boşaltılmasını aksi takdirde Suriye’ye müdahale dahil tüm seçeneklerin masada olduğunu dile getiren dönemin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’le de yakın dost olan Mübarek, bu talepleri bir diğer dostu olan Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad’a iletmiş ve olay sıcak çatışmaya dönüşmeden Türkiye’nin taleplerinin kabulü ile neticelenmiştir. Nitekim bu olay da Hüsnü Mübarek ve Mısır’ın hanesine bir artı olarak yazılmış ve tarihteki yerini almıştır.

İran ile olan ilişkilerini düzeltmeye çok da niyetli olmayan ve önceki yönetimlerde olduğu gibi İran’a mesafeli duran Mübarek yönetimi, Suudi Arabistan’la bunun tam tersi sıcak ilişkiler kurmayı başarmıştır. Her ne kadar Enver Sedat döneminde Suudi Arabistan-Mısır ilişkileri Cemal Abdülnasır dönemine binaen gelişme gösterse de, istenilen seviyede değildi. Mübarek döneminde, Mısır, bu konuda da cesur adımlar atmaktan geri durmamış ve bu iki önemli Arap ülkesi arasında ciddi bir ilişkiler ağı örülmüştür. Tüm bunların yanı sıra, Afrika ülkeleri arasındaki işbirliği ve diyalog konularında da hiç çekinmeden işlere koyulan Mısır yönetimi, bu yönü ile sadece bir Arap ülkesi olmadığını  ve aynı zamanda bir Afrika ülkesi olduğunu ispat edercesine hareket etmiştir. Özellikle Fas-Moritanya ve Cezayir arasında sıkıntıya sebep olan “Batı Sahra” toprakları meselesinde de arabulucu rolüyle ön planda olan Mübarek adını yine tarihe yazdırmayı başarmıştır.

Tüm Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi, Mısır da, 2011’de başlayan ve Arap Baharı olarak adlandırılan süreçten nasibini almış ve Mübarek yönetimi tüm direnmesine ve meydan okumasına rağmen yetkilerini yardımcısı Ömer Süleyman’a devrederek 11 Şubat 2011 tarihinde Mısır siyasi tarihinden bir daha geri dönmemek üzere çekilmiştir. Takip eden dönemde yapılan seçimler ve Muhammed Mursi’nin seçimleri kazanarak yönetime gelmesi şüphesiz Mübarek ve o dönem yöneticilerinin ağır bir yargılama sürecinden geçeceğinin göstergesi idi. Mübarek, bu dönemde pek çok suçtan yargılanmış ve aldığı hapis cezasını çekmeye hazırlanırken, Mısır Silahlı Kuvvetleri yaptığı bir askeri darbe ile 2013 yılında yönetime el koyarak seçilmiş Mursi yönetimini görevden uzaklaştırmıştır. Bu süreçte Mübarek yönetimine yöneltilen suçlamalar da birer birer düşmeye başlamış ve suçlu bulunduğu davalardan aldığı ceza da -yattığı süre göz önünde bulundurularak- yerine getirilmemiştir.

Mısır tarihinde ve Ortadoğu siyasetinde fırtınalarla dolu bir 30 yılı lider olarak geçiren Mübarek, kendi döneminin liderlerinin hepsinin ölümüne şahitlik ederek ve bu halkanın son kurdu bir nevi “Ortadoğu’nun Son Kurdu” olarak 25 Şubat 2020 tarihinde 92 yaşında başkent Kahire’de hayata gözlerini yummuştur. 10 sene önce ölse büyük bir cenaze merasimi ve dünya liderlerinden oluşan bir kortej eşliğinde defnedilecek olan Mübarek, normal bir askeri tören ve aile üyelerinin katılımı ile defnedildi. Halk ayaklanmasının en yoğun hissedildiği günlerde 1 Şubat 2011’de başkent Kahire’de halka seslenişinde de söylediği gibi; “Mısır’da doğdu ve Mısır’da öldü”, şüphesiz tarih herkesi olduğu gibi onu da yargılayacaktır.

 

Ali İzzet KEÇECİ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.