TUNUS’UN SON SİYASİ AÇMAZI

upa-admin 31 Temmuz 2021 2.807 Okunma 0
TUNUS’UN SON SİYASİ AÇMAZI

Giriş

Tunus’ta 25 Temmuz tarihinde vuku bulan ve Meclis’e darbe olarak görülen Cumhurbaşkanı Kays Said’in müdahalesini anlamak ve yaşanan son krizin muhtemel sonuçlarına dair çıkarsamalar yapmak için, öncelikle bu ülkenin siyasi tarihini ekonomi-politik odaklı bir okuma ile ele almak elzemdir. Bu bağlamda, bu yazıda öncelikle Tunus’un siyasi tarihinin ana hatları ele alınacaktır. Tunus’ta egemen aktörlerin değişen profilleri ve birbirileriyle olan ilişkilerinin serencamı da bu çerçevede önemlidir. Tunus’un ekonomi-politik odaklı tarihsel arkaplanı sonrası ise yaşanan darbe girişimi ve olası sonuçları ele alınmaya çalışılacaktır.

Tunus’un Ekonomi-Politik Tarihi

Arap Baharı’nın kıvılcımının ateşlendiği ülke olarak bilinen Tunus, 1956’da bağımsızlık mücadelesini başarı ile tamamlamıştır. Ülkenin ilk Devlet Başkanı olan Habib Burgiba, tek parti sistemi ile 31 yıl boyunca ülkeyi otoriter bir şekilde yönetmiştir. 1987’de iktidarı devreden Burgiba’nın yerine Zeynel Abidin Bin Ali ülkenin yeni Devlet Başkanı olmuştur.

Enerji kaynaklarına sahip olmayan Tunus’un ekonomisi, büyük ölçüde turizme ve tarıma dayanmaktadır. Ülkede balıkçılık da önemli bir gelir kaynağı olarak bilinmektedir. Sahil kesimiyle iç bölgeler arasındaki refah eşitsizliği ise toplumsal huzuru bozan temel etkenlerden biri olarak bilinmektedir. Siyasi istikrar ve ekonomik refahın sağlanamadığı ülkede, 2010 yılının sonlarında seyyar satıcı Muhammed Buazizi tezgahına el konulduğu için kendini yakmış ve bu olay ile milyonlarca Tunus vatandaşı harekete geçmiştir. Bin Ali ise 2011 yılının başlarında ülkeyi terk etmiştir.

İlerleyen dönemde, Bin Ali’nin iktidardan düşmesiyle başlayan geçiş sürecinde Bin Ali döneminin eski Başbakanı Muhammed Gannuşi tarafından ‘Ulusal Birlik Hükümeti’ kurulmuştur. 1 Ekim 2011 tarihinde ise Tunus’ta ilk özgür seçimlerin propaganda kampanya dönemi başlamış ve 11 bin aday kurucu mecliste yer almak için yarışmıştır. Tunus’taki siyasi partilere bakılacak olursa; Yasemin Devrimi sonrası partilerin sayısının hızla arttığından söz edilebilir. Tunus kurucu meclis seçimleri, Arap devrimlerinin yaşandığı ülkeler içindeki ilk seçimler olması bakımından da özel bir yere sahiptir.[1] Seçimlerde oyların yaklaşık yüzde 40’ını alan İslamcı Ennahda partisi galip gelen parti olmuştur. Partinin lideri Raşid el Gannuşi, Türkiye’nin partileri için bir model teşkil ettiğini ve İslam ile modernite arasında bir dengeyi hedeflediklerini ifade etmiştir.

Öte yandan, 2011 ve 2013 arası patlak veren siyasal krizler sonrası anayasanın hazırlanması ile birlikte, Ennahda 2014 seçimlerinde birinciliği Nida Tunus’a kaptırmış ve Ennahda ile Nida Tunus arasında gerçekleşen bir uzlaşı da gündeme gelmiştir. Bu uzlaşı döneminde Ennahda da siyasal kimliğini yeniden tanımladığını ilan etmiştir. 2016’da gerçekleştirilen kongrede ortaya çıkan ideolojik dönüşümün, Ennahda’nın 1990’larda başlayan ve 2000’ler boyunca devam eden meşruiyet arayışının mirası üzerine şekillendiği görülmektedir.[2]

Siyasi istikrar ve ekonomik refahın sağlanamadığı Tunus’ta, 2018 yılının sonunda, Yasemin Devrimi’nin fitilini ateşleyen, bir seyyar satıcının kendini yakması olayına benzer bir olay yaşanmıştır. Tunus’un Kasrin vilayetinde, kameraman Abdurrezzak Zerki’nin ekonomik krizi sebebiyle kendini yakmasının ardından protesto gösterileri başlamıştır. Zerki’nin kendisini yakmasını kimi medya kuruluşları ‘Yeni bir Yasemin Devrimi olabilir.’ şeklinde yorumlamıştır.[3]

Darbe Girişimi ve Olası Sonuçları

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in geçtiğimiz Pazar günü Başbakanı görevden alması ve Meclis’in yetkilerini 1 ay süreyle dondurması sonrası ülkenin, son yılların en büyük siyasi krizine tanıklık ettiği söylenebilir. Meclis’teki en büyük parti konumundaki Ennahda, Said’i darbe girişimi ile suçlamaktadır. Nahda’nın lideri ve Meclis Başkanı Raşid el Gannuşi, müdahaleyi darbe olarak tanımlayarak halka protesto çağrısı yapmaktadır.

Said’in müdahalesi, bir ‘anayasal müdahale‘ olarak da değerlendirenlerin olduğu bilinmektedir. Tunus’ta son günlerde yaşanan ekonomik sıkıntılar ve koronavirüs pandemisiyle mücadelede başarısızlık gibi nedenlerle hükümetin istifası talebiyle protestolar düzenlenmiştir. Halkın çıkarlarını korumak üzere attığı adımın zorunlu olduğunu savunan Said, yolsuzluk dosyalarını ortaya çıkarmak için başsavcılık görevini de üstlendiğini belirtmiştir.[4]

Emekli Tuğgeneral Muhtar bin Nasr, “Ülkede devlet kurumları, parlamento, Başbakanlık feshedilmiş durumda. Cumhurbaşkanı’ndan birçok kez yetkilerini kullanarak bu durumu çözmesi istendi.” ifadelerini kullanarak, Said’in anayasanın 80. maddesine dayanarak aldığını söylediği bu kararların, istisnai durumlarda hayata geçirilmesi gereken istisnai tedbirler olduğunu ifade etmiştir. Cumhurbaşkanı ve muhalifler arasında yakınlaşma beklenmediğini söyleyen Bin Nasr, “Cumhurbaşkanı ve bu kararlara karşı çıktığını açıklayan siyasi partilerin bakış açıları arasında bir yakınlaşma olmaz. Çünkü taraflar zıt kutuplarda yer alıyor.” değerlendirmesinde de bulunmuştur. Siyasi analist Adil Bin Abdullah ise, yaşananların 2011’den bu yana, ekonomik anlamda zayıf olan uzlaşının ve yolsuzlukların normalleşmesi gibi bir dizi krizin sonucu olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetmiştir: “Said’den ülkedeki ve yurt dışındaki kamuoyunu rahatlatmak amacıyla istisnai kararların kalıcı hale gelmemesi için bir yol haritası bulması ve güvence sağlaması bekleniyor. Böylece darbe şüphesinden uzaklaşılır ve aslında bunun bir devrimi düzeltme veya reform süreci olduğuna inanılır.”[5]

Sonuç

Tunus Cumhurbaşkanı Said’in geçtiğimiz Pazar günü Başbakanı görevden alması ve Meclis’in yetkilerini 1 ay süreyle askıya aldığını ilan etmesi sonrası ülke, son yılların en büyük siyasi krizine tanıklık ediyor. Siyasi ve ekonomik olarak istikrarı uzun yıllardır yakalayamayan ülkenin siyasi olarak düzlüğü çıkması hiç şüphesiz ekonomik yapının da düzelmesi ile paralel bir seyir izleyecektir. Bu anlamda ilerleyen dönemde Tunus’ta düzen ve istikrar için çok aktörlü bir uzlaşı atmosferinin temel gereksinim olduğu söylenebilir.

Dr. Begüm BURAK

 

[1] Ufuk Ulutaş & Furkan Torlak, “Devrimden Demokrasiye Tunus’un Seçimi”, SETA, 2011 http://file.setav.org/Files/Pdf/devrimden-demokrasiye-tunusun-secimi.pdf adresinden 30.07.2021 tarihinde ulaşılmıştır.

[2] Özge Özkoç, “Tunus’ta Demokrasiye Geçiş Süreci Ve En-Nahda’nın İdeolojik Dönüşümü”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2019, https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/680931 adresinden 30.07.2021 tarihinde ulaşılmıştır.

[3] Sabah, “Tunus’ta kameramanın kendini yakmasının ardından protesto gösterileri başladı”, 26 Aralık 2018 tarihli habere https://www.sabah.com.tr/avrupa/2018/12/26/tunusta-kameramanin-kendini-yakmasinin-ardindan-protesto-gosterileri-basladi adresinden 30.07.2021 tarihinde ulaşılmıştır.

[4] HaberTürk, “Tunus’ta darbe girişimi! Cumhurbaşkanı Said ordu desteğiyle yönetime el koyduğunu duyurdu”, 26 Temmuz 2021 tarihli habere https://www.haberturk.com/son-dakika-tunus-ta-siyasi-kriz-cumhurbaskani-yonetime-el-koydu-3143355 adresinden 30.07.2021 tarihinde ulaşılmıştır.

[5] Anadolu Ajansı (Y. Salimi & Z. Tüfekçi & Gülay, S. Karabacak), “Tunus’taki darbe girişimi sonrası Said ve siyasi muhalifleri arasında uzlaşma beklenmiyor”, 29 Temmuz 2021 tarihli habere  https://www.aa.com.tr/tr/dunya/tunustaki-darbe-girisimi-sonrasi-said-ve-siyasi-muhalifleri-arasinda-uzlasma-beklenmiyor/2318083 adresinden 30.07.2021 tarihinde ulaşılmıştır.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.