AVRUPA BİRLİĞİ-MISIR ANLAŞMASINI NASIL OKUYABİLİRİZ?

upa-admin 20 Mart 2024 533 Okunma 0
AVRUPA BİRLİĞİ-MISIR ANLAŞMASINI NASIL OKUYABİLİRİZ?

Avrupa Birliği (AB) sınır güvenliği ajansı Frontex’in verilerine göre 2023’te birliğin sınırlarından düzensiz göçmen girişleri 2016’dan bu yana en yüksek seviyeye çıkarak 380.000’e yaklaştı. Frontex’in yıllık raporunda, 2023’te AB’ye gelen düzensiz göçmenlerin yüzde 47’sinin Batı Afrika’dan gelen göçmenleri kapsadığı belirtilerek, bunların da önemli bir kısmını Gine, Fildişi Sahili, Senegal ve Mali vatandaşlarının oluşturduğu bildirildi. Bu sayının yüzde 41’i, Kuzey Afrika kıyılarından Libya ve Mısır üzerinden İtalya’ya ulaşan Orta Akdeniz göç rotası üzerinden gelen göçmenlerden oluşmaktadır.

Bu kadar uzun süredir düzensiz göç hareketlerine maruz kalan ve sınır güvenliğini korumak için farklı politikalara başvuran AB, son zamanlarda çözümü üçüncü ülkelerle işbirliği yapmakta buluyor. Bu hafta içi Kuzey Afrika’dan Avrupa’nın güney kıyılarına yönelik düzensiz göç hareketlerini engelleme girişimleri ve ticari işbirliğinin kurulması kapsamında Avrupalı liderler Mısır’a gitti. Bu ziyaret kapsamında AB-Mısır ilişkileri “stratejik ortaklık” seviyesine yükseltilirken, 7,4 milyar euroluk bir anlaşma da açıklandı. Düşük karbonlu enerji, göç yönetimi, eğitim, kültür gibi farklı alanları içeren anlaşma, her ne kadar Avrupa başkentlerinde göç ve güvenlik odaklı olarak görülse de, Kahire’de ticari merkezli değerlendiriliyor.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ile görüşen Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Kahire ziyaretinin “AB-Mısır stratejik ortaklığında yeni bir dönüm noktası” olduğunu vurguladı. Bu ziyarete istinaden, Türkiye ve Fas gibi ülkelerle yapılan ikili anlaşmalarda aradığını bulamayan AB’nin yeni rotasının artık Mısır olduğu anlaşılabilir. Yaklaşık 9 milyon göçmeni barındıran Mısır, bölgesel çatışmaların tam ortasında yer alıyor. Buna rağmen ülke, AB’nin stratejik bir ortağı kabul ediliyor, zira transit bir geçiş noktası konumunda. Güzergâh üzerinden geçen göç dalgası birkaç ay önce İtalya’nın Lampedusa Adası’na doğru yayıldığı gibi Avrupa sınırlarını tehdit ediyor.

Anlaşmaya göre, Kahire yönetimine ilk aşamada 1 milyar euro verilmesi, 4 yıl içinde de hibe ve kredilerle bu destek miktarının 7,4 milyar euroya ulaşması planlanıyor. Başta göç olmak üzere çeşitli konulardaki ikili projeler için finansman sağlanmasını öngören anlaşma; güvenlik, terörle mücadelede iş birliği ve sınır güvenliği alanlarında iş birliğine dair adımları da içeriyor. Bu paketle birlikte, Gazze ve Sudan’daki çatışmaların da etkisiyle Mısır ekonomisinin kötüleşmesinin ve göçmen akşının artmasının önlenmesi amaçlanıyor.

Anlaşmada Mısır’ın enerji sektörüne yapılacak yatırımların da artırılması öngörülüyor. Zira Mısır’ın enerji sektörü, son dönemdeki ekonomik zorluklar ve bölgesel çatışmalar sebebiyle epey darbe aldı. Özellikle yeşil ve temiz enerji kaynağı olarak görülen yeşil hidrojen üretimi üzerinde yoğunlaşılıyor. Tabii karşılığında AB’nin de bu işten karlı çıkması hedefleniyor. Rusya-Ukrayna Savaşı ile birlikte Rus gazına bağımlılığını azaltma kararı alan ve farklı alternatif enerji arayışlarına yönelen Avrupa, Mısır’dan enerji ithalatını artırarak “Rus gazından daha da uzaklaşmaya” çalışıyor.

Bazı kesimler ise, Sisi gibi otokratik bir lidere destek vermenin Avrupa’nın evrensel insan hakları, hukuk ve demokratik değerleri ikinci plana attığı anlamına geldiğini, böylece Batı’nın kendi çıkarları için artık diktatör rejimlerle iş birliği yapmaktan çekinmediğini vurgulayarak, anlaşmaya ve AB’ye eleştiriler getiriyor. Bu durum, aşırı sağ parti liderlerinin son zamanlarda göç konusundaki sert çıkışlarının Brüksel üzerinde baskı oluşturduğunu gözler önüne seriyor. 9 Haziran’daki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde sağ popülist partilerin bu baskılarının olumlu sonuç vermesi de kuvvetle muhtemel.

Sonuç itibariyle, imzalanan bu anlaşma Mısır’ın kalkınmasından ziyade, AB’nin düzensiz göç akışının önüne geçmesi ve aşırı sağın gelecekteki konumu açısından önem arz ediyor. AB’nin yeni ortaklığının uzun vadeli olup olmayacağı ise -Türkiye ve Fas örneklerinden tecrübe edecek olursak- henüz garanti değil.

Doç. Dr. Eren Alper YILMAZ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.