Giriş
Rusya Federasyonu, dünyanın en geniş yüzölçümüne sahip ülkesi olarak zengin bir coğrafi ve kültürel çeşitliliğe sahiptir. Bu çeşitliliği etkili bir şekilde yönetebilmek için dünyadaki diğer devletlerin yönetim biçiminden farklı bir federatif sistemi benimsemekte ve merkezi hükümet ile yerel yönetimler arasında yetki ve sorumluluk paylaşımı sağlayarak etnik grup ve yapılarla uyum içinde bir yönetim modeli geliştirmektedir. 1993 anayasası ile şekillendirilen bu yapı, federasyonu oluşturan etnik grup, yapı ve cumhuriyetlerin haklarını güvence altına alarak, yerel kimliklerin korunmasına olanak tanımaktadır. Rusya Federasyonu’nun idari yapılanması, geniş coğrafi alanı ve çok uluslu toplum yapısını yönetebilmek amacıyla oluşturulan oblastlar, kraylar, cumhuriyetler, federal şehirler, özerk okruglar ve özerk oblastlardan ile toplam 83 idari birime ayrılmaktadır.
Bu makalede, Rusya Federasyonu’nun idari yapısındaki birimler ele alınacak ve Kremlin’in 2000’li yıllardan sonra devlette potansiyel sorun olarak görülen birimlerin nasıl işlevsel hale getirildiğine değinilecektir. Özellikle oblastlar, cumhuriyetler, kraylar ve federal şehirler gibi ana idari birimlerin yönetim yapısı ve rollerine odaklanılacaktır. Oblastların tarihi kökenleri, cumhuriyetlerin özerklik hakları, krayların stratejik önemi ve federal şehirlerin merkeziyetçi yönetim yapıları incelenecektir. Aynı zamanda, özerk okruglar ve özerk oblastların etnik ve kültürel kimlikleri koruma çabaları da değerlendirilecektir. Rusya’nın idari yapılanmasının detaylı bir şekilde incelenmesi, yalnızca federal yönetim sistemlerinin nasıl işlediğini görmek açısından değil, Rusya’yı anlamak ve Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ülke içerisinde konsolide ettiği birimlerin yapılarını da görmek adına önemlidir.
Rusya’nın İdari Yapısı ve Birimleri
Rusya Federasyonu, dünyanın en geniş yüzölçümüne sahip ülkesidir ve karmaşık bir idari yapıya sahiptir. Coğrafi olarak geniş, etnik ve kültürel olarak çeşitlilik gösteren bir yapıda olması, Rusya’yı oldukça farklı bir yönetim modeline yöneltmiştir. Bu model, ülkenin geniş coğrafi sınırlarını ve çok uluslu toplum yapısını yönetebilmek amacıyla oluşturulan federatif bir sistem üzerinde merkezi hükümet ile yerel yönetimler arasında belirli yetki ve sorumluluk paylaşımı ile denge sağlama amacını gütmektedir. Devletteki etnik grup ve yapıların sisteme uyumunu amaçlayan bu yönetim biçimini diğer devletlerin federal sistemlerinden ayrılmaktadır. Merkezi sistemi güçlü olan bu yapılanmada yerel yönetimlerde potansiyel ayrılıkçı gruplar ve etnik yapılanmalar mevcuttur. Dolayısıyla ,idari birimler merkezi sistemin hem hassas yapısını oluşturmakta, hem de federasyonun ana temasını şekillendirmektir. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in en büyük başarısı da burada yatmaktadır. Putin, başkanlığa geldikten sonra tüm etnik grup ve yapıları tek bir çatı altında konsolide ederek idari birimleri işlevsel hale getirmiş, ayrılıkçı gruplara yönelik talepleri federasyonun çatısı altında dengeli bir şekilde çözmeye gayret etmiştir. Bu sebeple, Rusya’da gerek Müslüman ve Türk etnik yapılar, gerek özerk bölgelerdeki Yahudi yerleşim yerleri başta olma üzere başkan Putin’e verilen destek on yıllardır devam etmektedir.
Bugünkü Putin yönetimi altındaki federal sistemin idari yapıdaki temel gayesi, özellikle büyük ve çok çeşitli nüfusa sahip yönetimi kolaylaştırmak ve yerel kimliklerin korunmasına olanak sağlamaktır. Tüm sistemi içerisinde barındıran etnik grup, yapı ve cumhuriyetlerin hakları, ülkenin yönetim ve idari bölünmesini belirleyen kanun maddeleri 1993 anayasası çerçevesinde yasal düzenlemeler ile güvence altına alınmışsa da, zaman içerisinde birçok değişiklik ile birlikte kanun maddeleri revize edilerek bugünkü idari birimler oluşturulmuştur. Bugün Rusya Federasyonu bünyesindeki idari yapılanmada 83 birim vardır. Bu birimler: oblastı, kraylar, cumhuriyetler, federal şehirler, özerk okruglar ve özerk oblastılardan oluşmaktadır. Bu makalede yer alan 83 birim uluslararası normlar çerçevesinde Rusya’nın sahip olduğu yerleşim yerleridir. Rusya Federasyonu’nun açıkladığı yerleşim yerleri, son 10 yılda de facto olarak işgal ettiği yerleri de kapsadığı için birim sayılarında farklılık olacaktır. Bu yüzden belirtmek isterim ki, Kırım, Donbass (Donbas) ve Güney Osetya’daki yerleşim alanları bu makalede işlenmeyecektir. Devlet yapılanmasını idari birim harcamaları resmi olarak bu işgal bölgelerini içine alsa da, “uluslararası kabul görmediği” için ben bu bölgelere ilişkin bilgi vermekten imtina ettim.
Rusya Federasyonu İdari Yapılanmasındaki Birimler | Federasyon İçerisindeki Güncel Sayıları |
Oblast | 46 |
Cumhuriyet | 21 |
Kray | 9 |
Federal Şehir | 2 |
Özerk Okrug | 4 |
Özerk Oblast | 1 |
İdari yapı ve birimlerin rolleri ve yetkileri 1993 yılında kabul edilen anayasanın 5., 66., 72., 73. ve 78. maddelerince düzenlenmiştir. Anayasa maddeleri gereğince özellikle cumhuriyetlere ve özel birimlere belirli özerklik hakları tanınmaktadır. Ancak federal hükümetin merkeziyetçi yapısı 2000’li yıllardan itibaren bu özerkliklerin sınırlandırılmasına yönelik bazı reformlara yol açmıştır. Federal hükümet, yerel yönetimlerdeki kontrolünü arttırmak için çeşitli uygulamalar geliştirmiştir. Bu kapsamda, bölgesel liderlerin atanma ve görevden alınma yetkisi büyük ölçüde devlet başkanına verilmiştir. Devlet Başkanı devlet sınırları içerisindeki yapı ve sistemlerin federasyondaki birime uyumu ve çeşitliliğine göre düzenleme yetkisine sahiptir.
Oblastlar
Rusya Federasyonu’nun idari yapısında en sık rastlanan ve geniş alanları kapsayan temel yönetim birimlerinden biridir. Oblastlar, yüzölçümü bakımından geniş bir alan kaplamakla birlikte, ekonomik, kültürel ve sosyal çeşitlilik barındırmalarıyla yönetilen önemli bir role sahiptir. Her oblastın, merkezi hükümete bağlı bir valisi ve bölgesel bir yasama meclisi bulunmaktadır. Bu meclisler, kendi oblastlarının kalkınması ve kamunun yönetimi için yerel yönetimler yasasına bağlıdırlar.
“Oblast” terimi, Rusça’da “bölge” veya “eyalet” anlamına gelmektedir ve tarihi olarak Rus İmparatorluğu dönemine kadar uzanmaktadır. Çarlık Rusyası’nda, 18. yüzyılda idari düzenlemelerle oluşturulmaya başlanmış olan oblastlar, Sovyetler Birliği döneminde de benzer şekilde, devletin bölgesel yönetimini sağlamak için kullanılmıştır. Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra, 1991’de kurulan Rusya Federasyonu, bu yapıyı koruyarak ana idari birimler olarak kullanmaya devam etmiştir. Sovyetler Birliği döneminde bölgesel planlama ve merkeziyetçi yönetim anlayışının bir parçası olarak şekillenen oblastlar sıkı bir kontrol altında, ülkenin her köşesinde homojen bir yönetim tarzı sağlanarak yönetilmiştir. Ancak 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından yönetimsel ve ekonomik işleyişinde daha esnek bir yaklaşım benimsemiştir.
Oblastlar, Rusya’nın farklı coğrafi bölgelerinde bulunurlar ve her biri kendi doğal kaynakları, iklimi ve ekonomik yapısı ile kendine özgüdür. Ülkenin batısındaki oblastlar daha gelişmiş altyapıya ve sanayiye sahipken, doğu bölgelerinde, özellikle Sibirya’da, daha az gelişmiş ve daha geniş topraklara sahiptirler. Örneğin, Moskova Oblastı, başkent Moskova çevresinde yer alan, sanayi ve ticaretin yoğun olduğu bir bölgedir; oysa Irkutsk Oblastı gibi Sibirya’daki yerleşim yerleri büyük doğal kaynaklar ve tarım faaliyetleriyle tanınırken, coğrafi uzaklık ve iklimsel zorluklar gibi engellerle karşı karşıya kalır. Oblastlar arasındaki ekonomik farklar, Rusya’nın genel ekonomik yapısını da etkilemektedir. Bazı oblastlar, enerji sektöründe önemli bir rol oynamakta (örneğin, Tümen Oblastı ve Yakutistan), bazıları ise tarım ve hayvancılık gibi sektörlere dayanırken (örneğin, Altay Krayı ve Saratov Oblastı) sanayi ve teknolojiye dayalı üretim gerçekleştiren bölgeler de mevcuttur. Oblastların yerel ekonomileri, genellikle devletin sektörel politikalarına bağlıdır, ancak bazı bölgeler, yerel özelliklerine uygun stratejiler geliştirerek bağımsızlıklarını da belirli ölçüde sürdürebilmektedirler.
Oblastlar, sadece coğrafi birimler olmanın ötesinde, Rusya’nın toplumsal yapısında önemli bir rol oynar. Bu idari birimler, ülkenin çeşitli etnik gruplarını, kültürlerini ve dilsel çeşitliliğini bir arada tutan önemli bağlayıcı unsurlardır. Özellikle etnik çoğunluğa sahip bölgelerde yerel halkın kültürel kimliklerini koruma çabalarına da olanak tanır. Örneğin, Tataristan Oblastı, Tatar halkının kültürel ve dilsel haklarını tanıyan ve bu hakları koruyan bir yapıya sahiptir. Bu tür örnekler sadece ekonomik ve coğrafi işlevlerin ötesinde, toplumsal yapının korunmasında da rol oynadığını göstermektedir. Dolayısıyla, bu birimlerin homojen yapıda korunması ve işlevsel hale getirilmesi ülke içerisindeki refah seviyesinin artmasıyla doğrudan ilişkilidir.
Oblastların yerel yönetim yapıları, başkanlık sistemine dayanmaktadır. Oblast Başkanları, yerel halk tarafından seçilen bir liderdir ve oblastın yönetimi için merkezi hükümetin denetimi altında kararlar alır. Başkalarına atanan yetkililer, yerel yönetimin organizasyonunun sağlanmasına yardımcı olur. Meclisleri veya parlamentoları, oblast Başkanları tarafından seçilen ve belirli bir süre görev yapan yerel yasama organlarıdır. Bu organlar, yerel yasaların ve politikaların kabul edilmesinde önemli bir rol oynar, ancak yine de Rusya’nın federal yasaları çerçevesinde faaliyet gösterir. Yerel yönetim organları, oblastın sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarına uygun yasalar çıkarabilir, ancak federal yasaların belirlediği çerçevede hareket etmek zorundadırlar. Her oblast, kendi bütçesini belirleyebilir, ancak çoğu zaman yerel bütçeler, federal hükümet tarafından sağlanan fonlarla desteklenmektedir. Bu durum, oblastların ekonomik özerkliklerinin sınırlı olduğunu, ancak aynı zamanda merkezi hükümetin yerel düzeydeki ihtiyaçlara müdahale etmesini de engellediğini gösterir.
Oblastlar, Rusya’nın devlet yapısındaki en büyük yönetim birimleri olduğundan, hükümetin politikalarının ve reformlarının yerel düzeyde nasıl uygulandığını gösteren bir test alanı işlevi görür. Bölgesel yönetimler, federal hükümetin talimatlarına göre yerel ihtiyaçları karşılamak için esnek çözümler geliştirmeye çalışırken, federal hükümet de bu çözümleri denetler ve gerektiğinde müdahalede bulunur. Dolayısıyla, oblastların idari biçimi ve işleyişi devlet yönetiminin başarısıyla ya da başarısızlığıyla doğrudan ilişkilidir. Devlet Başkanı Putin’in yönetimi boyunca zaman zaman bölgesel bazlı bazı sorunlar yaşanmış olsa da devletin içerisindeki farklı idari biçimleri, ırk ve dini etnisiteye ait grupları düşündüğümüzde son 25 yıllık periyotta başarılı yönetim ve merkezi hükümet ile dengeleyici bir çalışma ortaya koyduğunu söylememiz gerekiyor.
Rusya Federasyonu içerisinde uluslararası normlar ile kabul edilmiş 46 adet oblastı şunlardır: Amur, Arhangelsk, Astrahan, Belgorod, Bryansk, Çelyabinsk, İrkutsk, İvanovo, Kaliningrad, Kaluga, Kemerovo, Kirov, Kostroma, Kurgan, Kursk, Leningrad, Lipetsk, Magadan, Moskova, Murmansk, Novgorod, Nijniy Novgorod, Novosibirsk, Omsk, Orenburg, Oryol, Penza, Pskov, Rostov, Ryazan, Sahalin, Samara, Saratov, Smolensk, Sverdlovsk, Tambov, Tomsk, Tula, Tver, Tümen, Ulyanovsk, Vladimir, Volgograd, Vologda, Voronej ve Yaroslavl’dır.
Cumhuriyetler
Cumhuriyetler, Rusya’nın idari yapısının en özerk birimlerdir. Cumhuriyetler, çoğunlukla etnik ya da kültürel olarak belirgin grupların yaşadığı bölgeler olup, kendi anayasalarına, resmi dillerine ve özerklik haklarına sahip olan özel idari birimlerdir. Cumhuriyetlerin Rusya Federasyonu’ndaki rolü, hem ülkenin idari yapısının çok kültürlü ve çok etnikli doğasını yansıtmakta hem de federalizm ilkesinin bir parçası olarak, yerel halkların kimliklerini koruyarak merkezi yönetimle uyum içinde çalışmasını sağlamakta önemli bir yer tutmaktadır. Bugünkü idari yapılanmanın büyük bir çoğunluğu Rus İmparatorluğu ve Sovyetler Birliği dönemlerine dayanmaktadır. Sovyetler Birliği’nin kuruluşuyla birlikte, özellikle etnik çeşitliliği göz önünde bulunduran bir yapı kurularak, bugünkü devlet yönetimin de bazı eleştirilerine paralel olarak etnik grupların özerklik hakları tanınmıştır. 1920’lerden itibaren Sovyetler Birliği, kendi bünyesindeki birçok etnik grubu tanıyan cumhuriyetler, Sovyetler Birliği’nin federal yapısında önemli bir yer edinmiştir. Cumhuriyetlerin etnik kimliklerini koruma ve kendi iç yönetimlerini sağlama yetkisi aynı zamanda merkeziyetçi bir yönetim anlayışıyla sıkı bir kontrol altında sağlanmaktadır.
Sovyetler Birliği’nin 1991’deki çöküşünden sonra, Rusya Federasyonu, Sovyet sisteminden miras kalan bu yapıyı devam ettirmiştir. Ancak, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte, cumhuriyetlerin özerklik hakları da merkezi hükümetin denetimine sıkı bir şekilde tabii hale gelmiştir. 1990’ların başında, Rusya’da etnik milliyetçilik akımlarının artması, bazı cumhuriyetlerde bağımsızlık taleplerinin yükselmesine yol açmış, bu durum, Rusya’daki merkezi yönetimin cumhuriyetlerle ilişkilerini yeniden şekillendirmesine neden olmuştur. Özellikle de Başkan Putin döneminde cumhuriyetlerin özerklik haklarının sınırlandırılmasına ve merkezî hükümetin denetiminin güçlendirilmesi belirgin hale gelmiştir.
Rusya Federasyonu’nda, uluslararası normların kabul ettiği, resmi olarak 21 cumhuriyet bulunmaktadır. Bunlar: Adige, Altay, Başkurdistan, Buryatya, Dağıstan, İnguşetya, Kabardey-Balkar, Kalmykia, Karaçay-Çerkes, Karelya, Komi, Hakasya, Mari El, Mordovya, Kuzey Osetya-Alanya, Saha (Yakut), Tataristan, Tuva, Udmurtya, Çeçenistan ve Çuvaşistan Cumhuriyeti’dir. Bu cumhuriyetler, federal yapının içinde özel bir statüye sahiptirler ve genellikle kendi anayasalarına veyasalara sahiptirler. Ayrıca cumhuriyetler çoğunlukla belirli etnik grupların yaşam alanlarıdır ve bu grupların kültürel haklarını tanıyan, dil ve eğitimde özerklik gibi haklara sahip olmalarına olanak tanınır.
Cumhuriyetlerin yönetim yapısı, her cumhuriyetin kendi anayasasına dayalı olarak şekillenir. Cumhuriyetlerin başında, genellikle cumhurbaşkanı veya başkan olarak adlandırılan liderler bulunur. Bu liderler, yerel seçimlerle belirlenir ve yerel yönetimi denetlerler. Aynı zamanda bir yasama organına sahip olup, bu organ yerel düzeyde yasaların kabul edilmesinde görev alır. Ancak, yerel yasaların, federal yasalarla uyumlu olması zorunludur. Özerklik hakları, federal hükümetin denetimine ve politika değişikliklerine tabi olarak sınırlandırılabilmektedir. Bazı cumhuriyetlerde, özerklik talepleri ve bağımsızlık hareketleri, merkezi hükümetle gerilimli ilişkiler kurmasına neden olmuştur. Özellikle Çeçenistan örneği, özerklik taleplerinin Rusya’nın merkezi hükümeti ile nasıl çatışmalara yol açabileceğini gösteren önemli bir vakadır. Çeçenistan, 1990’lı yıllarda bağımsızlık ilan etmiş ancak Rusya tarafından askeri müdahale ile karşılaşmıştır. Bu tür örnekler, Rusya’daki cumhuriyetlerin özerkliklerinin sınırlarını ve merkezi yönetimle olan ilişkilerinin ne kadar hassas olduğunu göstermektedir.
Anayasanın tanıdığı bir hak olarak cumhuriyetlere çoğunlukla kendi etnik gruplarına ait dillerde de resmi statü tanınmaktadır. Bu durum, cumhuriyetlerin, yerel halkların dil ve kültürlerini koruma hakkını elde ettiklerini gösterir. Örneğin, Tataristan Cumhuriyeti, Tatarca ve Rusçayı resmi dil olarak kabul ederken, Başkurtistan Cumhuriyeti, Başkurtça ve Rusçayı resmi dil olarak kullanmaktadır. Bu tür düzenlemeler, yerel halkların kültürel kimliklerinin korunmasına yardımcı olmakta ve aynı zamanda, yerel dilde eğitim, devlet dairelerinde dil kullanımını sağlamaktadır.
Sadece kültürel haklar ve yerel yönetimle ilgili değil, cumhuriyetlerin aynı zamanda ekonomik özerklik konularında da belirli hakları vardır. Ancak, yine belirtmek gerekir ki cumhuriyetlerin özerklikleri genellikle, merkezi hükümetin belirlediği sınırlar içinde kalır. Örneğin, yerel ekonomik kalkınma projeleri, sanayi, tarım ve altyapı gibi alanlarda bağımsız kararlar alabilirler; fakat bu kararlar, ulusal ekonomik politikalarla çelişmemek zorundadır. Ayrıca federal bütçeden belirli paylar alırlar ve yerel ekonomik gelişmeler için bu paylardan yararlanabilirler. Bu bağlamda hassas yapıdaki cumhuriyetleri kontrol etmek, ekonomik taleplerini karşılamak Rusya Federasyonu için her dönem için önemli bir testtir. Bugün Rusya iç politikasını incelediğimizde Başkan Putin’in başarısının altındaki en önemli unsurun cumhuriyetçi statüsündeki bu birimleri kontrol altına almak, ekonomik olarak desteklemek ve onları sıkı denetime tutmak vardır. Ülke içerisinde kimi zaman demokrasi ve insan hakları konusunda eleştiriler olduğu zaman milliyetçi ve muhafazakar kesimde bulunan hükümet yanlısı kişiler cumhuriyetlerin varlığı üzerinden karşılık vermekte, kendi kitlesini de olası rejim değişikliğinde cumhuriyetçilerin ayrılıkçı gruplarının yabancı güçler tarafından kışkırtılacağını iddia etmektedirler. Dolayısıyla cumhuriyetler devlet yönetimi açısından hem hassas bir nokta hem de demokrasi eleştirilerinde kullanılan bir argüman olarak Rusya siyasetinde her daim önemli bir nokta olacaktır.
Kraylar
Rusya Federasyonu’nun idari yapısı içindeki bir diğer önemli birim kraylardır. Kraylar, Rusya’da geniş alanlar kapsayan idari bölge olup, yerel yönetim açısından oblastlara benzerlik göstermekle birlikte, bazı farklılıklara sahiptirler. Özellikle tarihsel olarak, kraylar genellikle sınır bölgelerinde kurulmuş, doğal ve kültürel kaynaklar içerisindeki stratejik bölgeleri tanımlar. Bu bölgeler, Rus İmparatorluğu döneminde sınırları korumak ve yönetimsel işlevleri yerine getirmek amacıyla oluşturulmuştur. Sovyetler Birliği döneminde de kraylar idari yapının önemli bir parçası olarak varlığını sürdürmüş ve ülkenin geniş coğrafyasında doğal kaynak yönetimini sağlamakta, çeşitli etnik grupları temsil etmek ve sınırların sınırlarını kontrol etmek için önemli bir idari rol oynamıştır.
İmparatorluk tarihi boyunca krayların coğrafi özelliklerinde değişiklik olsa da bugün kabul edilen 9 kray geçmişteki kraylarla hemen hemen aynı coğrafyada bulunmaktadır. Bunlar: Altay, Khabarovsk, Kamçatya, Krasnodar, Krasnoyarsk, Perm, Primorskiy, Stavropol ve Zabaykalski’dir.
Kraylar, Rusya Federasyonu anayasasına göre, federal birimler olarak kabul edilmekte, her birinin, kendi yerel anayasa ve yasalarına sahip olma hakkı vardır. Yerel yasalar, federal hükümetin belirlediği çerçevelere aykırı olamazlar ve ancak kendi ekonomik ve kültürel ihtiyaçlarına göre yasalar çıkarabilirler. Kraylar da tıpkı oblastlar gibi, kendi Başkanlarını seçme hakkına sahiptirler, ancak yine de başkanlık seçimleri, federal düzeydeki seçim yasalarına uygun olmak zorundadır.
Kray Başkanları genellikle yerel halk tarafından seçilmektedir. Bununla birlikte, bazı kraylarda, Başkanlık seçimleri yerine, hükümet Başkanları atanabilir. Yönetim organları, yerel meclisler veya parlamentolar tarafından denetlenmektedir. Bu meclisler, yerel yasaları kabul etme yetkisine sahip olup kray hükümetinin kararlarını gözden geçirebilirler. Ancak, tıpkı oblastlar gibi, kraylar da federal hükümetin denetimine tabidirler ve özellikle ulusal güvenlik, dış politika ve savunma gibi konularda merkezi hükümetin politikalarını kabul etmek zorundadırlar. Krayların, özellikle büyük coğrafi alanları kapsayan yapıları, merkezi hükümetin bu bölgelerdeki yönetimini daha karmaşık hale getirmektedir. Federal hükümet, güvenlik, sınır güvenliği ve doğal kaynakların yönetimi gibi konularda kraylarla sıkı bir işbirliği içindedir. Ancak, krayların büyük topraklara yayılmaları, yerel yönetimlerin bazı özel düzenlemeler ve önlemler geliştirmesini gerektirir. Örneğin, bazı kraylarda, yerel yönetim organları, federal hükümetin gönderdiği kaynakları yerel ihtiyaçlara göre adapte etmek için daha fazla esneklik sağlamaktadır.
Coğrafi ve etnik çeşitlilik açısından da önemli rol oyan kraylar özellikle Sibirya ve Uzak Doğu bölgelerinde farklı etnik grupların bir arada yaşadığı alanlar olup bu grupların kültürel haklarını korumak için özel düzenlemeler yapılmaktadır. Anayasaya göre kendi etnik kimliklerini yaşatabilmeleri için dil, kültür ve eğitim gibi alanlarda önemli haklara sahiptirler. Örneğin, Altay Krayı gibi bazı kraylarda yerel halk, Altayca dilinin korunmasına yönelik adımlar atmıştır. Bu biçimiyle kraylar hem yerel özerklik, hem de merkezi denetim arasında bir denge kurarak cumhuriyetler gibi Rusya’nın idari yapısının önemli bir parçasını oluşturmakta, ülkenin geniş coğrafyasındaki farklılıkları dengeleyebilmek ve yerel halkların kültürel haklarını korumak adına önemli bir rol oynamaktadırlar.
Federal Şehirler Moskova ve St. Petersburg
Federal şehirler, Rusya Anayasası’na göre, özerk bir yapıya sahip olup Rusya Federasyonu’nun diğer idari birimleri gibi doğrudan Moskova’daki merkezi hükümete bağlıdırlar. Federal şehirler, idari birimler olan oblast veya kraylardan farklı olarak, yerel yönetimlerine belirli bir özerklik tanınmış olmasına rağmen, federal hükümetin daha sıkı denetimi altında faaliyet göstermektedirler. Federal şehirlerin yönetim yapısı, genellikle yerel yönetim birimleri (şehir meclisleri) ve belediye başkanlıklarından oluşur.
Moskova ve St. Petersburg gibi federal şehirler, Rusya’nın diğer bölgelerindeki yönetim yapılarından daha merkeziyetçi bir yapıya sahiptir. Bu şehirlerdeki yerel yönetimler, şehir içi hizmetleri ve yerel altyapıyı yönetirken, büyük ölçekli projeler, savunma, güvenlik ve ulusal ekonomiyle ilgili stratejik kararlar doğrudan federal hükümet tarafından yönetilir. Özellikle Moskova’nın başkent olması nedeniyle, federal hükümetle doğrudan bağları, şehir yönetiminin daha güçlü bir yetki yapısına sahip olmasını sağlar. St. Petersburg ise, ülkenin kültürel başkenti olarak nitelendirilir ve federal şehir statüsü sayesinde kültürel mirasın korunması ve yerel ekonominin desteklenmesi gibi konularda özerk kararlar alabilir. Bu yapılanmaların ülke içindeki diğer bölgelere etkileri, federal hükümetin merkeziyetçi yapısını dengelemekte önemli bir rol oynar. Federal şehir statüsünün Moskova ve St. Petersburg gibi merkezler üzerindeki etkileri, Rusya’nın hem siyasi hem de ekonomik yapısının temelini oluşturur ve bu şehirlerin ülke içindeki etkilerini daha da artırır.
Moskova’nın İdari Yapılanması
Moskova, Rusya’nın başkenti olarak, yalnızca ülkenin en büyük şehri değil, aynı zamanda ekonomik, siyasi ve kültürel merkezi konumundadır. 13 milyondan fazla nüfusu ile Moskova, dünyanın en kalabalık şehirlerinden biridir ve Rusya’nın yönetim merkezi olması nedeniyle stratejik bir öneme sahiptir. Şehirde Kremlin Sarayı, Kızıl Meydan, Rusya Devlet Başkanlığı Ofisi, Rusya Federal Hükümeti’nin bakanlıkları, ulusal güvenlik kuruluşları, istihbarat birimleri, medyanın önde gelen ajansları ve Moskova Ortodoks Kilisesi gibi önemli kurum ve kuruluşlar yer almaktadır. Moskova, bu yönüyle sadece Rusya’nın değil, aynı zamanda eski Sovyet coğrafyasının da önemli bir yönetim merkezi olarak kabul edilmektedir.
Moskova, Rusya’nın başkenti olarak siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan merkezi bir öneme sahiptir. Federal şehir statüsü nedeniyle Moskova’nın idari yapılanması, diğer Rus oblast ve şehirlerden farklıdır. Moskova, Rusya Federasyonu Anayasası’na göre bir federal şehir olarak kendi yasama organına, yani Moskova Şehir Duması’na sahiptir. Moskova Şehir Duması 45 üyeden oluşur ve yerel yasaları çıkarma yetkisine sahiptir. Şehirde ayrıca belediye başkanlığı da bulunmaktadır. Bu başkan, doğrudan halk tarafından seçilmekte ve Moskova’nın genel yönetiminden sorumludur.
Moskova, idari olarak da çeşitli alt bölgelere ayrılmıştır. Bu alt bölgeler, toplamda 12 idari okrugdan (bölgeden) oluşur ve her okrug kendi içindeki mahallelerden sorumludur. Bu yapı, Moskova yönetiminin şehir içerisindeki hizmetleri daha etkin bir şekilde yerine getirmesine olanak tanır. Örneğin, her okrugda halkla ilişkiler, sağlık, eğitim ve altyapı gibi alanlarda özerk karar alma mekanizmaları geliştirilmiştir.
St. Petersburg’un İdari Yapılanması
St. Petersburg, Rusya’nın kuzeybatısında yer almakta olup, Baltık Denizi kıyısında stratejik bir konuma sahiptir. 1703 yılında Çar I. Petro tarafından kurulan şehir, uzun yıllar boyunca Rusya İmparatorluğu’nun başkenti olarak hizmet vermiştir ve bu nedenle zengin bir tarihi mirasa sahiptir. St. Petersburg, Rusya’nın kültürel başkenti olarak kabul edilir ve müzeleri, sarayları, tiyatroları ve katedralleri ile tanınmaktadır.
St. Petersburg’un federal şehir statüsüne sahip olması, şehrin idari yapısına belirli bir özerklik sağlamakta olup, Moskova’ya benzer bir şekilde, doğrudan federal hükümete bağlı olarak yönetilmektedir. Şehirdeki yerel yönetimler, bölgesel kalkınma ve yerel altyapı ile ilgilenirken, stratejik konularda merkezi hükümetin kararları ön planda tutulur. Şehir idari olarak 18 rayona (ilçe) ayrılmıştır. Bu rayonlar şehir genelindeki kamu hizmetlerinin daha iyi organize edilmesi için yapılandırılmıştır. Her rayon kendi yerel yönetim organlarına ve belirli özerk yetkilere sahiptir, bu da şehir yönetiminin etkinliğini arttırmaktadır. Şehrin Avrupa’ya yakınlığı ve liman kenti olması nedeniyle ticari açıdan da önemli bir merkezdedir. Dolayısıyla, Rusya’nın Batı ile olan ekonomik ve kültürel ilişkilerinde bir köprü görevi gören şehir, federal hükümetin uluslararası stratejik planlamalarında önemli bir yere sahiptir.
Özerk Okrug ve Oblastıların Yönetim ve İdari Yapısı
“Okrug” Rusya’da ve bazı eski Sovyet ülkelerinde kullanılan idari bir bölünme terimidir. Genellikle, “okrug” ifadesi, farklı idari seviyelerdeki bölgeler için kullanılmaktadır. Rusya Federasyonu’nda özerk okruglar ve özerk oblastlar, federasyonun idari yapılanması içinde özgün bir yere sahiptir. Bu idari birimler, çoğunlukla etnik ve kültürel çeşitliliği temsil eden bölgelerde kurulmuştur ve belirli derecede özerklikle yönetilirler. Kendi içlerinde yerel bir yönetime sahip olmalarına rağmen, federal yasaların çerçevesi içinde kalmak zorundadırlar. Özerk okruglar, belirli bir etnik grubun tarihi veya kültürel özelliklerini yansıtan ve bu grubun nüfusça yoğun olduğu alanlarda kurulan idari birimlerdir. Genellikle coğrafi açıdan geniş, ancak nüfus yoğunluğu düşük olan bölgelerdedir. Bu bölgeler, yerel halkın kültürel ve sosyal gereksinimlerine yanıt vermek için çeşitli özerklik haklarına sahiptir. Bu nedenle hem bir federal birim olarak hem de bir oblast ya da kray (bölge) içinde yer alan idari bir yapı olarak tanımlanabilir. Bu ikili yapının en önemli örnekleri, Hantı-Mansi Özerk Okrugu ve Yamalo-Nenets Özerk Okrugu gibi bölgelerdir. Her özerk okrug, kendi yasama organına ve yürütme organına sahiptir. Yasama organı, yerel yasaları çıkarma ve bölgeye özgü politikaları belirleme yetkisine sahiptir. Ancak bu yasalar, federal yasalarla uyumlu olmalıdır ve merkezi hükümet tarafından denetlenir. Yürütme organının başkanı ise doğrudan halk tarafından seçilir veya federal hükümet tarafından atanır.
Özerk oblastlar ise benzer bir özerklik yapısına sahip olmakla birlikte, Rusya Federasyonu’nda sayıca oldukça sınırlıdır. Günümüzde yalnızca Yahudi Özerk Oblastı bu statüyü korumaktadır. Özerk oblastlar, etnik grupların yoğun olarak yaşadığı alanlarda kurulan idari birimlerdir, ancak özerklik seviyeleri özerk okruglardan daha sınırlıdır. Yahudi Özerk Oblastı, Sovyetler Birliği döneminde Yahudi nüfusun kültürel ihtiyaçlarına cevap vermek ve bu nüfusun bölgedeki varlığını desteklemek amacıyla kurulmuştur. Oblastın yasama organı, yerel ihtiyaçlara yönelik yasaları çıkarırken, federal yasalar ve merkezi yönetimle uyumlu hareket etmek zorundadır.
Bu özerk birimler, yerel etnik toplulukların kimliklerinin korunması ve güçlendirilmesi açısından önemlidir. Hantı-Mansi ve Yamalo-Nenets gibi okruglarda yerli halkların kültürleri, dilleri ve geleneksel yaşam tarzları korunmaya çalışılır. Bu bölgelerdeki yönetim organları, yerel halka yönelik eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler gibi konularda federal bütçeden destek alırlar. Ancak, bölgedeki doğal kaynakların yönetimi gibi konularda özerk okrugların karar alma yetkisi sınırlıdır; federal yönetim bu alanlarda da denetleyici rol oynamaktadır.
Özerk oblastların ve okrugların, Rusya’nın siyasi yapısındaki öneminin yanı sıra, uluslararası ilişkilerde de sembolik bir anlamı vardır. Rusya, bu özerk yapıları koruyarak, ülke sınırları içerisindeki etnik çeşitliliği desteklediğini ve kültürel hakları gözettiğini göstermektedir. Ancak, federal yönetim ile özerk yönetimler arasında kaynak paylaşımı, özerklik düzeyleri ve yerel halkın talepleri arasında zaman zaman gerilimler de yaşanmaktadır. Uzun zamandır, özellikle de başkan Putin yönetiminde ciddi bir sorun yaşanmasa da Ortadoğu özelinde kimi zaman siyasi söylemlerin sertleştiği dönemlerde Yahudi Özerk Oblastı’ndan sert ve uyarıcı tepkiler gelmektedir.
Sonuç
Rusya’nın idari yapısı, tarihi, kültürel ve siyasi dinamikleri göz önünde bulundurularak tasarlanmış ve günümüzde de bu özelliklerini koruyarak federal devlet sistemine bir örnek oluşturmaktadır. Bu sistem, Rusya gibi geniş bir coğrafyaya ve farklı etnik gruplara sahip bir ülkenin yönetimini daha esnek ve etkin kılmak amacıyla çeşitlendirilmiştir. Çalışmada incelediğimiz üzere, cumhuriyetler, oblastlar, kraylar, özerk okruglar, özerk oblast ve federal şehirler, bu çeşitliliğin yönetimsel yapı taşlarını oluşturmaktadır. Bu idari yapılanma hem ulusal birliği koruma hem de yerel farklılıkları tanıma çabası içinde şekillenmiş karmaşık ve dinamik bir sistemdir. Bu sistem, federal hükümetin merkezi otoritesini muhafaza ederken, yerel yönetimlerin kültürel ve ekonomik özerklik taleplerine de yanıt vermeye çalışmaktadır.
Rusya’nın idari yapısının karmaşıklığı ve farklı bölgelerdeki ekonomik, kültürel, ve siyasi ihtiyaçlar, gelecekte ülkede yaşanacak gelişmeleri şekillendirecek temel etmenler arasındadır. Federasyonun içinde barındırdığı çok sayıda etnik grup ve kültürel çeşitlilik nedeniyle çeşitli idari yapıların bir arada var olduğu için gelecekte kültürel ve etnik kimliklerin korunması yönünde daha fazla politik adım atılması gerekebilir. Özerk bölgeler ve cumhuriyetlerde etnik çeşitliliğin korunması, siyasi birimlerin işlevsel hale gelmesi, toplumsal sorunların merkezi hükümet eliyle dengeleyici bir şekilde çözümlenmesi ülkenin hem iç istikrarı hem de uluslararası imajı açısından önem arz etmektedir. Şu ana kadar başkan Putin’in başarısının en büyük sırrı da bu çeşitli yapıları dengeleyici politikalarla federasyona adapte etmiş olmasıdır. Putin sonrası dönemde de bu yapılanmanın korunması en ana politika olacaktır. Bir başka ifadeyle belirtecek olursak ülkenin siyasi yapısının korunması, istikrarını sürdürebilmesi ve iç çatışmaların yaşanmaması bu idari yapılanmanın işlevselliğiyle tamamen bağlı olacaktır.
Sadık ARPACI