Ukrayna’da meydana gelen olayların çeşitli düzeylerde analizi yapılıyor. Dünyanın ünlü analist ve uzmanları, küresel jeosiyasetin prensipleri bağlamında yeni tahliller yapıyor ve ilginç fikirler belirtiliyorlar. Genel olarak, meydana yeni konuların çıktığı vurgulanıyor. Bunun temelinde ise somut birkaç prensibe uyulmamasının durduğu söyleniyor. Çeşitli bölgelerde gözlenen süreçleri ortak bakış açısından değerlendirdikçe, düşündürücü sonuçlara varılıyor. Tüm bunlar genellikle, dünya çapında jeosiyasette hangi değişikliklerin gerçekleşebileceği düzleminde çok ilginç görünüyor.
Dünya Egemenliği İddiası: Krizi Derinleştiren Etken
Olayların gidişi gösteriyor ki, Ukrayna meselesi küresel jeosiyaset için ciddi başağrısına dönüştü. Büyük devletler daha da etkinleşiyor. Diplomatik ibareler altında tamamen farklı adımlar atıyorlar. Batı ve Rusya birbirine taviz verme fikrinde değiller. Aksine, bazı bilgiler gösteriyor ki, nüfuz uğruna savaş dinamikleri ortaya çıkmaktadır.
Bu bağlamda ünlü filozof ve analitik Noam Chomsky`nin oluşmuş durumu analizi oldukça ilginçtir (Bkz.: Chomsky: US Leaders’ Panic Over Crimea Is About Fear of Losing Global Dominance / “AlterNet”, 3 Mayıs 2014). Uzman, konuyu ABD’nin stratejik çıkarları düzleminde değerlendiriyor. Ana sorunun Washington’un liderlik hırslarının yerine getirilmemesinden ibaret olduğu vurgulanıyor. Kırım, bu bağlamda Amerikan dış politikasının “kırmızı çizgisi” olarak sunulmuştur. Somut ifadeyle, bizatihi Kırım’ın işgali Amerika’yı rahatsız etmiyor. Önemli olan şu ki, Rusya’nın bu hareketinin mahiyeti ABD’nin dünya egemenliği iddiasına aykırıdır (Bkz.: önceki kaynağa).
Bu tür fikirlere diğer Amerikalı analist Z. Brzezinski`nin yayımlanmış makalelerinin birinde de rastlıyoruz. Z. Brzezinski yazıyor: “Yakın zamanlarda Başkan Obama Amerikan halkına beyan etmelidir ki, Ukrayna krizi “Soğuk Savaş” döneminin sona ermesinden sonra uluslararası güvenlik sistemi için en ciddi tehdide dönüştü” (Bkz.: Zbigniew Brzezinski. What Obama Should Tell Americans About Ukraine / “Politico Magazine“, 2 Mayıs 2014).
Ünlü siyaset bilimci düşünüyor ki, kriz o derecede derinleşmiş ki, artık milleti birleştirmek gerekir. Amerikan halkı söz konusunun dünyada ABD’nin nüfuzu olduğunu idrak etmelidir. Somut ifadeyle, Z. Brzezinski Washington’a teklif ediyor ki, oluşmuş durumu yeniden değerlendirsin ve stratejik nitelikte kararlar kabul etsin. N. Chomsky ve Z. Brzezinski`nin vurguladıkları bu konuların arkasında somut hangi gerçekler duruyor?
Jeopolitik açıdan sorunun mahiyeti bundan ibarettir. Analistlerin iddiasına göre, “Soğuk Savaş”tan sonra ABD şimdiki Rusya sınırlarını kendisi için jeopolitik anlamda “kırmızı çizgi” olarak tespit etti. Yani bu sınırın dışında Moskova Washington’a rakip olabilecek düzeyde nüfuz sahibi olmamalıdır. Kırım’ın işgali ise bu prensibin ciddi şekilde ihlalidir. Bu nedenle Obama mevcut duruma daha kararlı tepki vermelidir.
Burada bir etkeni de vurgulamaya gerek görüyoruz. Biz, ABD’nin Avrupa’da önemli bir ortak sıfatıyla kimi gördüğünü kastediyoruz. Bu günlerde Alman Şansölyesi Angela Merkel Amerika’yı ziyaret etti. Yapılan konuşmalardan sonra ortaya çıktı ki, Amerika Almanya’nın desteği olmadan Doğu Avrupa’da sorunları çözmekte ciddi sıkıntılar yaşayabilir (Bkz.: örn., Игорь Мурадян. Трансатлантический тандем /“Lragir.am“, 6 Mayıs 2014). Fakat bu konuma İngiltere ve Fransa’nın nasıl tepki vereceği meselesi unutulmamalıdır. Bu o demektir ki, Amerika’nın Avrasya’daki jeopolitik durumu ile ilgili şimdilik Avrupa Birliği ülkelerinin oybirliği oluşmamış. Kuşkusuz, Washington bu hususu dış politikasında dikkate almalıdır.
Washington’un “Kırmızı Çizgisi”: Kabul Etmeyenlerin Cezası
Her halde Kırım’ın işgali Amerika’nın jeopolitik çıkarları düzleminde “kırmızı çizgiyse”, Ukrayna olayları daha ciddi nitelik alabilir. Ülkenin doğu eyaletlerinde referandumun yapılması bu açıdan yeterince hassas konuların oluşmakta olduğunu göstermektedir.
Bu noktada diğer ünlü Amerikan analisti George Friedman`ın Estonya’dan Azerbaycan’a kadar tek jeopolitik konum şekillendirmek teklifi dikkate değer (Bkz.: George Friedman. From Estonia to Turkey: American Strategy After Ukraine / “Stratfor.com”, 25 Mart 2014). “Stratfor”un kurucusu meseleyi N. Chomsky veya Z. Brzezinski kadar açık sunmasa da, geniş bir jeopolitik mekanda anti-Rusya koalisyonu oluşturarak, aslında Washington’un “kırmızı çizgisi”nin nereden geçtiğini gösteriyor. Bu bağlamda diğer husus şudur ki, G. Friedman teklifi ile aslında Rusya’ya karşı uluslararası oybirliği oluşması fikrini ortaya atıyor.
Sorunun kökü ise uzun zamandır, Washington’un bu tür konularda ciddi uluslararası destek alamamasındadır. Örneğin, Irak’ta bu hedefe nail olamadıklarından Amerika ve İngiltere geri çekilmek zorunda kaldılar. Genel prensibe göre, küresel jeopolitik önemi olan konularda uluslararası uzlaşma olmadan harekete geçmek, diğer büyük jeopolitik güçlerin çıkarlarını gözetmeden hareket etmek olur.
Rusya’nın Ukrayna konusunda uluslararası desteği yoktur. Demek ki, onun attığı adımlar da kabul edilemez. Amerika benzer duruma düşmemek için herhangi şekilde uluslararası koalisyon yaratmalıdır. İlginçtir ki, G. Friedman`ın verdiği teklifler doğrudan bu amaca hizmet ediyor. Ancak onun hangi devletlerin çıkarları hesabına oluşturulması meselesi açık kalıyor.
Daha doğrusu, Amerikalıları adeta sorunun bu tarafı ilgilendirmiyor. Çünkü Estonya’dan Azerbaycan’a kadar birkaç ülkenin Moskova’ya karşı durması kolay değildir. Genellikle, buna gitmenin ne derecede gerekli olması meselesi belirlenmemiştir. Dolayısıyla, Batı’nın “kırmızı çizgi”yi takip etmesi çok sayıda ülkenin zor duruma düşmesine neden olabilir. Maalesef, bu, modern jeosiyasetin yadsınamaz gerçekliklerindendir.
Bunlardan şu sonuç elde edilebilir ki, Ukrayna meselesi bölgesel jeopolitik çıkarlar çerçevesine sığmayan bir sorundur. Büyük devletler orada küresel stratejik çıkarlara ilişkin amaçları takip ediyorlar. Bunun nasıl sonuçlanacağı hakkında net görüş bildirmek çok zordur. Görünen o ki, yeni düzeyde gergin mücadele başlandı. Şüphesiz, bu sürece er veya geç Çin de katılacak. Onun hangi statü ve nitelikte bunu yapacağını şimdiden söylemek risklidir.
Örneğin, bir takım Batılı uzmanlar Rusya’yı durdurmak için Çin’i uluslararası koalisyona çekmek versiyonunu ortaya atıyorlar. Fakat bunun hangi ilkeler üzere uygulanmasından konuşmuyorlar. Anlaşılan, onlar da süreçlerin bu senaryo üzere gideceğine emin değiller. Küresel çapta jeopolitik ortamda bir belirsizliğin varlığı sır değil.
Aslında, Z. Brzezinski, G. Friedman, N. Chomsky gibi zeka sahiplerinin yukarıda gözden geçirilen fikirleri bir gerçeği ortaya koyuyor; artık dünya jeosiyasetinde derin bölünmeler meydana geldi. Birkaç büyük güç farklı konumdadır. Hatta şimdi somut davranışları ile aradaki görüş ayrılığını güçlendirirler. Böyle durumun oluşması, hiç şüphesiz, küresel güvenliğe tehdittir. Düşündürücü odur ki, bu hususu gören büyük devletler kendi tavırlarında değişiklik yapmıyorlar.
Somut olarak, ABD’nin Ukrayna konusundaki konumuna gelince, burada da herhangi tavizin olacağına inanmak zor. Moskova ve Washington sonuna kadar çıkarlarını neyin pahasına olursa olsun korumaya hazır görünüyorlar. Rusya, doğrudan sınırı yakınında dost olmayan bir devletin güçlenmesine razı olmaz. ABD ise işte bu sınırı kendisinin milli güvenliğine ait olan bir alan olarak görüyor. Bu günlerde Amerika’nın resmi temsilcisi Ukrayna meselesinin ABD’nin ulusal güvenlik sorunu olduğunu beyan etti. Demek ki, mücadele yeni bir seviyeye gelebilir.
Bütün bunlar göstermektedir ki, büyük devletler kendi “kırmızı çizgileri”ni çekiyor ve uyulmasını talep ediyorlar. Bunun arka fonunda toprak bütünlüğü ihlal edilen ülkelerin aynı taleplerini önemsemiyorlar. Sorunun bu yönü ile ilgili neden ünlü analist ve diplomatlar fikir söylemezler? Belki de onlar, bazı öznel çıkarlara hizmet ediyorlar. Fakat bir gerçek de var: modern dünyada en küçük sayılan sorun bile küresel jeopolitik ortamı titretebilir. Belki de bu yüzdendir ki, uzun yıllardır insanlık huzur nedir bilmiyor!
Kaynak: Newtimes.az