KUZEY KORE’NİN FÜZE DENEMELERİ ARDINDAN TRUMP’IN ASYA POLİTİKASI

upa-admin 11 Kasım 2017 3.028 Okunma 0
KUZEY KORE’NİN FÜZE DENEMELERİ ARDINDAN TRUMP’IN ASYA POLİTİKASI

Giriş

Güney Kore medyası, 3 Eylül’de 6. nükleer denemesini gerçekleştiren Kuzey Kore’nin ülkenin batı kıyısına kıtalararası balistik füze taşıdığını ileri sürmüştü. Güney Kore ise, denemenin ardından Kore Yarımadası’na uçak gemileri ve stratejik bombardıman uçaklarının konuşlandırılması konusunda ABD ile görüşmeler yaptıklarını açıklamıştı. Ayrıca Güney Kore Devlet Başkanı Moon Jae-In’in, Kore Yarımadası’ndaki balistik füze başlıklarının ağırlıklarını sınırlayan düzenlemeyi kaldırmak konusunda ABD’li mevkidaşı Donald Trump ile mutabık kaldığı belirtilmişti.

Kaynak: https://www.sabah.com.tr/dunya/2017/08/29/son-dakika-kuzey-korenin-firlattigi-fuze-japonyanin-uzerinden-gecti,  (Erişim Tarihi: 09.11.2017).

Yaptığı denemelerle “yegâne müttefiki” Çin ile “açık düşmanı” ABD’yi birbirine düşüren Kuzey Kore, dünyanın en büyük iki ekonomisi arasında stratejik dengeleri sarsıyor. Mevcut durumda “ağabeyi” Çin’in ara buluculuk çabalarını boşa çıkaran Kim Jong-Un, Kore Yarımadası’ndaki durumu zora sokarak nükleer programından vazgeçmeyeceğini ortaya koyuyor. Babası Kim Jong-Il’in ölümü üzerine 2011’de iktidarı devralan Kim Jong-Un, 2012’de 6, 2013’de 8, 2014 ve 2015’de 18 balistik füze denemesi gerçekleştirdi. Geçen yıl 21 füze denemesi yapan Kim yönetimi, bu yılın ilk 7 ayında ise 18 füze fırlattı.[1]

Kuzey Kore’nin tahmini füze menzil kapasitesi

Pekin: Sakin Ol!

Kuzey Kore gerilimi yaşanırken gözlerin ısrarla Pekin’e dönmesinin kendi içerisinde iki nedeni var: Çin’in Kuzey Kore ile olan ilişkileri ve Çin için Kuzey Kore’nin Asya Pasifik’teki önemi. Çin-Kuzey Kore ilişkilerine bakıldığında; izole durumdaki Kuzey Kore’nin, ekonomik olarak ilişkisinin en güçlü olduğu aktör Çin’e özellikle gıda ve enerji talebi açısından bağımlı olduğu ve bu ülke olmadan ayakta kalmasının çok zor olduğu görülüyor. Pekin-Pyongyang arasında 2017’nin ilk çeyreğinde 721 milyon dolar, ikinci çeyrekte ise 394 milyon dolarlık ticari işlem gerçekleşmiş durumda. Üstelik bu rakamlar geçen yıla göre yüzde 17’lik bir artışa işaret ediyor. Benzer biçimde Kuzey Kore’den Çin’e kömür, demir, kurşun ve deniz ürünleri ihracı yapılıyor. Tahmin edileceği üzere, küresel ticaretin en sık kullanılan para birimi olan dolar, bu ticaretin de para birimi. ABD’nin ısrarla Çin’e “Kuzey Kore ile ekonomik ilişkilerini durdur” baskısının ardında da bu ticaret var; çünkü ABD’ye göre, Çin, özellikle gıda ve petrol akışını keserse, Kuzey Kore ayakta kalamaz ve ABD ile nükleer programı konusunda müzakere etmek zorunda kalır. Dahası, ticari ilişkiler son bulursa, dolar akışının da sınırlanacağına inanılıyor. 5 Ağustos 2017’de Çin’in de lehte oy kullandığı ve BM Güvenlik Konseyi Kuzey Kore yaptırımları, tam da Çin-Kuzey Kore ilişkisini hedef almıştı. Zaten yaptırım tasarısını da gerilimin diğer tarafı olan ABD hazırlamıştı. Çin için Kuzey Kore’yi önemli kılan ikinci neden, ülkenin konumu ve Çin için stratejik öneminden kaynaklanıyor. Coğrafi olarak bakıldığında, Kuzey Kore’nin Güney Kore dışında kara sınırı olduğu tek ülke Çin’dir. Diğer sınırdaş Güney Kore, onun hemen güneybatısında ise Japonya var. Japonya ve Güney Kore, ABD’nin bölgedeki en yakın müttefikleri.

Bir nevi Kuzey Kore, dolaylı olarak Çin ile ABD ve müttefikleri arasındaki tampon bölge. Bu tampon ortadan kalkarsa, Çin, ABD ile komşu olabilir. Bu seçeneği düşünmek bile istemeyen Pekin, Kuzey Kore’nin olabildiğince ayakta kalmasını istiyor. Çin için Kuzey Kore önemli; ancak Pekin, Pyongyang’ın nükleer faaliyetlerinden memnun değil. Pekin’e göre, Pyongyang yönetiminin tabiri caizse “şımarık çocuk” gibi sürekli füze denemeleri yapması ve nükleer faaliyetlerini övünçle ifade etmesi, kendisi ve bölge çıkarları açısından sakıncalı. Çin Devlet Başkanı’nın 2010’da “Bölgeyi ve dünyayı kaosa sürükleyecek eylemlerde bulunan ülkeler bu eylemlerine son versinler” demeci ve BM’nin son Kore yaptırımları için lehte oy kullanması bu rahatsızlığın örnekleri. Peki neden? Çin’e göre, Kuzey Kore’nin bu politikası, başta Güney Kore ve Japonya olmak üzere bölge ülkelerini tedirgin ediyor. Dahası, silahlanmayı, bölgesel tatbikatları ve karşılıklı gövde gösterisini perçinliyor. Üstelik bu politika, ABD’yi bölgeye sevk ettiği gibi buna meşru zemin yaratıyor. Bu ise, Çin’in Güney ve Doğu Çin Denizi başta olmak üzere ikili veya çoklu toprak anlaşmazlıklarına ABD’nin daha güçlü ve görünür müdahalesinin önünü açıyor. ABD ile Çin hava ve deniz kuvvetleri, neredeyse ayda bir defa bahsedilen bölgelerde karşı karşıya geliyor. Ayrıca olası bir müdahalenin önünü açabilecek bu faaliyetler, Kuzey Kore’nin 25 milyonluk nüfusunun Çin’e iltica etmesi demek; Çin, bunu da istemiyor. Ancak görünen en güçlü sebep, ABD’nin Kuzey Kore’ye müdahale etmesi ve Asya-Pasifik’te dengeleri kendi lehine değiştirmesi endişesi. Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’in itidal ve masaya dönelim çağrısında bu endişe de etkili. Bununla beraber, Pekin, bir müdahale durumunda ABD’ye istediğin gibi bölgeyi hizaya sokamazsın dercesine “Kuzey Kore’yi savunuruz” demeyi de ihmal etmiyor.

Donald Trump’ın Asya Turu

Dünya üzerindeki krizlerin daha da ilerleyerek yenilerinin eklendiği sahnelere şahit olduğumuz bu dönemde, ABD Başkanı Donald Trump, Japonya, Güney Kore, Çin, Vietnam ve Filipinler’i kapsayan Asya turuna 3 Kasım’da başladı. Bu, George H. W. Bush’un 1992’de yaptığının ardından, bir ABD Başkanı’nın en uzun süren Asya turu olacaktır. CNN‘in analizine göre; bölgedeki yetkililer Trump’ın kritik Asya turunun “sürprizlere gebe” olduğunu ve Trump’ın beklenmedik çıkışları nedeniyle, bu turun, ABD-Asya arası ticari ilişkileri nasıl şekillendireceğinin belirsizliğini koruduğunu belirtmektedir.

Trump’ın Asya turu rotası

Kaynak: https://tr.sputniknews.com/abd/201611181025872849-trump-ile-ilk-gorusen-lider-japonya-basbakani-abe-oldu/, (Erişim Tarihi: 09.11.2017).

Donald Trump’ın Asya turunun ilk durağı  Japonya oldu. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, Amerika’nın Japonya’da bulunan askeri varlığı Japon savunmasına önemli bir katkı sağlamıştır. 2000’li yıllarla beraber, iki ülke ilişkileri güçlenerek devam etmiştir. Çin’in son yıllardaki ekonomik ve askeri yükselişi ve bölgesel talepleri ile birlikte bazı agresif politikaları, Amerika’nın olduğu kadar bölgedeki diğer bazı devletlerin de (başta Japonya) stratejik çıkarlarını tehdit etmektedir. Çin’in Güney Çin Denizi’ni ve kaynakları kontrol etme girişimleri, bu politikaların başında gelmektedir. Temmuz 2010’da düzenlenen 17. ASEAN bölgesel formunda, dönemin ABD Dış İşleri Bakanı Hillary Clinton, Güney Çin Denizi’nde seyrüsefer serbestliğinin Amerika açısından önemini vurgulayarak, Çin’in agresif politikalarına işaret etmiştir. Bu durum, aynı şekilde Filipinler ve Endonezya gibi diğer ülkelerin de stratejik çıkarlarına ters düşmektedir.[2] Sovyetler Birliği’nin Asya kıtasında olmasından dolayı, Soğuk Savaş, bu coğrafyada ABD ve AB’nin başını çektiği NATO için büyük önem taşımaktaydı. İki kutuplu dünyanın sona ermesinden sonra, ABD’nin izlediği yeni dış politika yüzünden bu bölge önemini kaybetmemiştir. Ekonomik, siyasal ve güvenliğe ilişkin faktörler, hem ABD’nin, hem de küresel politikaların 21. yüzyılda Asya kıtasına yoğunlaşmasına neden olmuştur.

Kaynak: https://www.google.com.tr/search?q=persian+gulf+asia+map&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=0ahUKEwjjnbW79rPXAhUGPVAKHRWDBE0Q_AUICigB&biw=1366&bih=662#imgrc=6-YVjG3tcx_hmM, (Erişim Tarihi: 09.11.2017).

Enerji ve hammadde kaynaklarına ek olarak, bölgenin jeoekonomik açıdan bir diğer önemi de Avrupa ve Kuzey Amerika’daki mal üretiminin yanı sıra dünyada en fazla mal üretiminin Çin, Hindistan, Japonya ve Rusya tarafından bu bölgede yapılmasıdır. Aynı zamanda dünya nüfusunun yarısına yakını Çin ve Hindistan gibi bu bölge devletlerine aittir. Bu da, bu bölgeyi ABD ve AB ülkelerinin başını çektiği Batı ekonomisi için önemli bir pazar haline getirmektedir. Jeopolitik ve ideolojik açıdan da bu bölge büyük bir önem arz etmektedir. Zira Çin, Rusya, Hindistan ve Pakistan gibi nükleer güçler bu coğrafyada yer almaktadırlar. Aynı zamanda dünyanın en zengin doğalgaz ve petrol rezervlerine sahip ve ABD ve İsrail tarafından düşman olarak tanımlanan -radikal İslam’ın hüküm sürdüğü- İran da bu bölge çevresindedir ve İran, Çin ve Rusya ile güçlü ekonomik ve siyasal ilişkilere sahiptir.[3] ABD, bu bölge ülkelerini Batı dünyasının (ABD ve AB ülkeleri) temsil ettiği neoliberal (laik, demokratik ve insan haklarına dayalı serbest piyasa ekonomileri) değerlere entegre etmek istemektedir. Özellikle bu ülkelerin kültürel, inançsal ve coğrafi olarak Türkiye’ye yakın olması ve bölge politikası açısından Türkiye’nin müttefikliği de, ABD için daima büyük önem arz etmektedir.

Kaynak: https://tr.depositphotos.com/29132273/stock-illustration-countries-of-asia.html, (Erişim Tarihi: 09.11.2017).

Soğuk Savaş sonrası jeoekonomik, jeoaskeri ve jeopolitik faktörler, Basra Körfezi’nden başlayarak, Kafkaslardan, Güneybatı Asya ve Orta Asya’ya, Çin’e kadar olan bölgeyi ABD dış politikasının merkezine oturtmuştur. Bu faktörlerin ışığında ve ABD’nin izlediği politika dikkate alınırsa, dünyanın süper gücünün bölgede hedefleri kısaca şöyle özetlenebilir:

  • 11 Eylül saldırılarını gerçekleştiren “siyasal İslamcı” El Kaide ve Taliban üyelerinin etkisizleştirilip, İran’ın bölgede nükleer bir güç olmasının önüne geçilmesi, ABD’nin yeni yüzyıldaki önemli hedeflerindendir.
  • ABD’nin diğer bir hedefi ise, Rusya’nın kendisini toparlayıp tekrar güneye yayılmasının ve Çin’in bölgede süper bir güç olup kendisine rakip olmasının engellenmesidir. Bu çerçevede, ABD, Çin ve Rusya ile bölgede yeni oluşan devletleri, Batılı neoliberal değerlere entegre etmek istemektedir.
  • Ayrıca bölgedeki pazarın ve enerji kaynaklarının güvenliği ve bunların güvenli bir şekilde Batı ekonomisine sunulması, ABD dış politikası için en önemli önceliklerdendir. Çünkü bu bölgedeki enerji merkezlerini kontrol edebilecek güç, dünya ekonomisinin gelişimini ve buradan da Çin, Hindistan, Almanya ya da Rusya gibi güçlerin ekonomik, teknik ve sosyal gelişimini etkileyebilir. Bu nedenle, Çin, Hindistan ve Japonya, Asya’daki ve Ortadoğu’daki enerjilerin batıdan doğuya doğru akmasını hedeflemektedirler. Rusya ise, bu enerjileri ve akış yollarını kontrol edip, hem ekonomisini güçlendirmekte, hem de bölgede ve Avrupa’ya karşı önemli bir koz olarak kullanmak istemektedir. Bunun en önemli ayağı ise, Ortadoğu, Kafkaslar ve Hazar çevresindeki enerji kaynaklarının ve geçiş yollarının güvenlik altına alınması ve Türkiye üzerinden Batı’ya (AB devletleri ve ABD) aktarılmasıdır. ABD Ordusu, bu söz konusu hedefleri gerçekleştirmek için uluslararası arenada güvenlik ve ekonomik politikalarının önünü açmada anahtar rol oynamaktadır. Birleşik Devletler, günümüzde 1991’deki Körfez Savaşı’nda olduğu gibi BM ile eşgüdümlü hareket etmektedir. Ancak Afganistan’ın işgalinde olduğu gibi BMGK’nin desteğini bulamayınca, Irak Savaşı’nda dış politikasının en önemli enstrümanı NATO ve NATO üyesi ülkeler olmuştur. Gerektiğinde de, 2003’deki Irak Savaşı’nda olduğu gibi sadece İngiltere ile hareket etmiştir.[4]

Trump, Trans-Pasifik Ortaklığı Anlaşması’nı (TPP) yırtıp atmıştı

Donald Trump’ın Başkanlık görevindeki ilk icraatlarından biri de, dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması olması beklenen Trans-Pasifik Ortaklığı Anlaşması’nı (TPP) iptal etmek olmuştu. Anlaşma, 2015 yılında ABD, Japonya, Malezya, Yeni Zelanda, Kanada ve Meksika’nın da aralarında bulunduğu 12 ülke tarafından kabul edilmiş, ancak bu ülkelerin parlamentolarında henüz onaylanmamıştı.

Trump’ın Asya turuyla ilgili ciddi bir belirsizlik ve alarm durumu olduğunu belirten Asya Ticaret Merkezi Direktörü Deborah Elms, “Herkesin kafasındaki soru şu: ABD ne öneriyor?” diyor.[5] Sydney’de bulunan Lowy Enstitüsü’nden araştırmacı Aaron Connelly ise, “TTP’nin iptaliyle ABD ve Asya arasında ticaretin nasıl ilerleyeceği belirsiz” diye konuşuyor. Connelly’ye göre, Trump’ın Asya liderleriyle doğrudan teması düşünüldüğü kadar olumlu bir etki yaratmayacak, çünkü Trump’ın beklenmedik çıkışları ilişkilerin daha da gerilmesine yol açabilir. Connelly, “Bence Trump’ın Asya’da mümkün olduğunca az zaman geçirmesi, bölgede ilişkilerin ABD’li daha alt düzey yetkililer tarafından yürütülmesi daha iyi olur” ifadelerini kullanıyor. Uzmanlar, Trump yönetiminin Asya’da faaliyet yürüten ABD şirketlerine destek veren diplomatik ofislere yeni atamalar yapmamasının da ticari ilişkilerde sıkıntıya yol açtığına dikkat çekiyor.[6]

ABD Başkanı Donald Trump, Kuzey Kore meselesine çözüm için çıktığı Asya turunda, ilk etapta Japonya’da temaslarda bulunduktan sonra, ikinci durak olan Güney Kore’ye geçti. Trump’ı başkent Seul’ün 70 kilometre güneyindeki Osan Hava Üssü’nde Güney Kore Devlet Başkanı Moon Jae-In karşıladı. Trump, ardından Güney Kore Devlet Başkanı Moon Jae-In ile birlikte helikopterle ABD’nin Camp Humphreys üssüne giderek buradaki askerlerle birlikte sofraya oturdu.

Kaynak: https://www.haberler.com/abd-baskani-trump-guney-kore-de-10214966-haberi/, (Erişim Tarihi: 09.11.2017).

Asya turu kapsamında iki günlük resmi ziyaret için Seul’de bulunan Trump, Güney Kore Ulusal Meclisi’nde milletvekillerine hitaben bir konuşma yaptı. Trump karşıtları ve destekçilerinden oluşan yaklaşık 8.600 kişi, ABD liderinin konuşmasından saatler önce meclis binası önünde toplandı. Ellerinde “Trump’a hayır, savaşa hayır” dövizleri taşıyan Trump karşıtları, ABD liderinin “İnsanları ırkçılık üzerinden ayrıştırıp barışı yok etmek istediğini” savundu.

Kaynak: http://www.yenisafak.com/dunya/trump-guney-korede-protestolarla-karsilandi-2808264, (Erişim Tarihi: 09.11.2017).

Trump destekçileri ise “Trump’ı seviyoruz” diye slogan atarak, ABD ve Güney Kore arasındaki ittifakın güçlendirilmesi çağrısında bulundu. İki grup arasında çıkan arbedede bir gösterici yaralandı. Gösteri sırasında yaklaşık 18.000 polis görev aldı. Polis, karşıt gruplar arasında güvenlik duvarı kurarak arbedenin büyümesini engelledi.  Son 25 yılda Güney Kore’ye resmi ziyaret düzenleyen ilk ABD Başkanı olan Donald Trump, programına ABD’nin en büyük yurtdışı (denizaşırı) askeri üssü olan Camp Humphreys’i ziyaret ederek başlamış, ayrıca ev sahibi ülke lideri Moon Jae-In ile bir araya gelerek Kuzey Kore meselesi ve ikili ticaret konularını ele almıştır.

Trump, Moon ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, Güney Kore’nin ABD’den yüklü miktarda askeri teçhizat alacağını duymaktan memnun olduğunu belirterek, “Bu, ABD’nin Güney Kore’ye karşı verdiği dış ticaret açığının azalmasına yardımcı olabilir.” ifadesini kullandı. Güney Kore’nin ABD ile ikili ticaretinde, ithalat oranını sürekli arttırdığına dikkati çeken Trump, bunun ABD halkı için çok önemli olduğunu vurguladı. ABD Başkanı, “Çok sayıda ülke ile dış ticaret sorunu yaşıyoruz ve bu sorunları yaşamak istemiyoruz. Bu nedenle Güney Kore’ye bu konuda çok teşekkür ediyoruz.” dedi.

Kaynak: http://edition.cnn.com/2017/11/08/politics/trump-south-korea-speech-key-moments/index.html, (Erişim Tarihi: 09.11.2017).

Güney Kore Başbakanı Moon ise, ABD liderinin ülkelerine yaptığı ziyaretin Kuzey Kore meselesinin çözümüne ivme kazandıracağına dikkati çekerek, “Umarım ABD liderinin ziyareti, Kore Yarımadası’ndaki gerginliğin barışçıl yollardan çözülmesi adına hem halkımıza teminat olacak, hem de Kuzey’e güçlü bir mesaj yollayacaktır.” diye konuştu. Trump, Kuzey Kore krizinde ilerleme kaydedildiğini belirterek, Pyongyang’a “Masaya gelin ve anlaşmaya sağlayın” dedi. Trump, ABD’nin Kuzey Kore saldırını durdurmak üzere bütün askeri gücünü kullanmaya hazır olduğunu, ancak çatışmayı önlemek için askeri harekat dışında tüm imkanları kullanmaya odaklandıklarını söyledi. Trump, “Kuzey Kore, dünya çapında hareket gerektiren evrensel bir tehdit” dedi.[7]

Trump’ın ziyareti öncesi açıklama yapan Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hua Chunying ise, ABD ile yapıcı bir diyalog kurmak istediklerini belirterek, “Giderek artan ekonomik ve ticari işbirliğine bağlı olarak, Çin ve ABD arasında bazı farklılıklar ve sürtüşmeler yaşanması kaçınılmaz. Ancak bu durum, Çin ve ABD arasındaki temel ekonomik ve ticari ilişkileri oluşturmuyor” diye konuştu. Çin’in İngilizce yayın yapan resmi gazetesi China Daily de, Trump’ın ziyaretiyle ilgili analizinde, “Trump’ın ev sahiplerine, ABD’nin bölgesel konularda yapıcı bir işbirliği yapacağı konusunda güvence vermesi gerekiyor” diye yazdı. Hatırlanacağı üzere, Donald Trump, Kuzey Kore kriziyle ilgili işbirliği ihtiyacı nedeniyle, Çin’e yönelik sert açıklamalarını son dönemde yumuşatmıştı.

13 Günlük Asya Turunun 3. Durağı: Çin 

13 günlük Asya turunun Japonya ve Güney Kore’nin ardından üçüncü durağı olan Çin’de, Trump, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüştü. Trump, imza töreninden önce Şi ile yaptığı görüşmede, Çin ile ABD arasındaki ticaret dengesizliğine dikkati çekti. İki ülke arasındaki ticaret dengesizliği nedeniyle Pekin yönetimini suçlamadığını belirten Trump, şunları anlattı: “Önceki ABD hükümetleri iki ülke ekonomik ilişkilerinin kontrolden çıkmasına neden oldu. Bu dengesizliği düzeltmemiz lazım, çünkü bu iş artık yürümüyor. Amerikan şirketleri ve Amerikalı çalışanlar bundan zarar görüyor. Bunun böyle sürdürülmesi mümkün değil. Ben, ABD-Çin ticari dengesizliğini düzelterek her iki tarafın da menfaatine yönelik çalışacağım.”

Trump’a Çin gezisinde 20 ABD şirketinin temsilcisi eşlik etmişti. Trump, Asya gezisi kapsamında Çin temaslarına başlarken, Amerikalı şirket Boeing de Çin’den 37 milyar dolarlık 300 uçak siparişi aldı. Çin Ticaret Bakanı Cong Şan da, imzalanan anlaşmaların, liderlerin ikili ekonomik ve ticari ilişkilere verdiği önemin simgesi olduğunu söyledi. Cong, “Kazan-kazan prensibiyle karşılıklı güven ve işbirliği hem Çin, hem de ABD için tek doğru seçenek” dedi.

ABD ve Avrupa Birliği, uzun süredir Çin’de yabancılara uygulanan kısıtlamalardan şikâyetçi. ABD Başkanı Trump da, Çin ziyaretinde iki ülke arasındaki ticaret açığına değinerek, ABD şirketlerinin Çin’de karşılaştığı kısıtlamaların kaldırılmasını istemişti. Yabancı şirketler, şu anda Çin şirketlerinde çoğunluk hissesine sahip olamıyor. Ayrıca yabancıların Çin merkezli bankalarda hisselerin yüzde 25’inden fazlasına sahip olması da yasak. Öte yandan, uzmanlar, kararın Çin ekonomisi açısından da olumlu sonuçlar doğuracağını vurguluyor. Bloomberg‘e konuşan Hong Kong merkezli danışmanlık şirketi Macquarie Securities analisti Larry Hu, “Bu adım Çin ekonomisinin dünyaya açılması açısından bir dönüm noktası olacak” dedi. ABD Başkanı Donald Trump, Çin Komünist Partisi 19. Ulusal Kongresi’nden sonra Çin’e devlet başkanı düzeyinde ziyaret eden ilk lider oldu.

Cinping ve Trump çiftleri 

Trump’ın Vietnam Durağı

Vietnam’daki 25. Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesine katılan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Donald Trump birbiriyle tokalaştı. Vietnam yerel kıyafetleri giyen Putin ve Trump, APEC zirvesinde aile fotoğrafı çekimi sırasında yan yana poz verdi.[8]

Trump, Asya turunun 4. ayağı olan Vietnam’da Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) Zirvesi’ne katıldı. Da Nang kentinde önde gelen şirketlerin CEO’larına hitap eden Trump, konuşmasının başında ekonomik büyüme ve işsizlikteki azalmalar konusunda istatistikleri paylaştı. Trump, gittiği ülkelerde ‘ABD’den iyi haberler’ verdiğini işaret ederek, “Tüm dünya ABD’nin yenilenmesinden mutlu oldu” diye konuştu. “Asya-Pasifik bölgesinin gelecekte uzunca bir süre için dostu, ortağı ve müttefiki olacağız” diyen Trump, “Asya-Pasifik ülkeleri kimsenin uydusu değil” ifadelerini de kullandı. Trump, 21 üyeli APEC dışındaki bölge ülkelerinin de ‘büyük gelişme’ kaydettiğini söyledi. “Adillik ve mütekabiliyet ilkeleri çerçevesinde güçlü bir ticaret arayışı içinde olacağız. Ticaret ortaklarımızdan kurallara uymasını bekliyoruz” ifadelerine yer veren ABD Başkanı, kendilerinin pazar konusundaki bariyerleri alçalttıklarını ancak diğer ülkelerin ABD’ye pazarlarını açmadığını söyleyerek “Basitçe söylemek gerekirse Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) bize adil davranmadı” dedi.

Trump, Kuzey Kore konusunda da açıklamalarda bulundu. Bu güzel bölgenin ve insanlarının geleceği  bir diktatörün vahşi fetih ve nükleer şantaj gibi sapkın fantezilerince esir alınamaz” diyen Trump, “Bölge, Kuzey Kore rejiminin daha fazla silaha yönelik her adımının daha büyük bir tehlikeye doğru yönelme olduğunu ilan etmede birlik olmalı” ifadelerini kullandı. 10-12 Kasım’da Vietnam’da olan Trump, 12-13 Kasım’da ise Filipinler’i ziyaret edecek.

ABD Başkanı Donald Trump, Filipinler’de de bir grup gösterici tarafından protesto edilmeye başlandı. Manila’daki ABD Büyükelçiliği’ne yürüyen eylemciler, Trump’ın Filipinler’e gelmesinin yasaklanmasını istedi. Göstericiler, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) Zirvesi kapsamında Vietnam gezisinin ardından Filipinler’e gelmesi beklenen Donald Trump’ın ve Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte’nin posterlerine siyah boya attı.  Aktivistler, daha sonra iki liderin posterlerini yaktı.  Bu arada polis ekipleri tarafından engellenen göstericiler, “Trump’ı yasaklayın” ve “Trump’ı istemiyoruz” pankartları taşıdı. Protestocular, gösterilerin Trump ülkede kaldığı sürece devam edeceğini bildirdi. Trump, Vietnam temaslarını tamamladıktan sonra 12 Kasım’da Asya turunun en son durağı Filipinler’e gidecek.[9]

 

Şeniz DENİZELLİ

 

 

[1] http://www.dunyabulteni.net/aa-analizleri/404880/kuzey-korenin-fuze-denemeleri-cin-abd-gerilimini-korukluyor-analiz, (Erişim Tarihi: 09.11.2017).

[2] “Doing more and expecting less: the future of US alliances in the Asia Pasific”, https://www.csis.org/analysis/issues-insights-vol-13-no-1-doing-more-and-expecting-less-future-us-alliances-asia-pacific, (Erişim Tarihi: 09.11.2017).

[3] National Security Strategy 2010, Botschaft Berlin, http://www.ag-friedensforschung.de/regionen/USA/nss2010-obama.html, (Erişim Tarihi: 09.11.2017).

[4] E-Journal of New World Sciences Academy Humanities, 4C0095, 6, (2), 342-355, http://dergipark.gov.tr/download/article-file/186743, (Erişim Tarihi: 09.11.2017).

[5] http://www.scmp.com/week-asia/geopolitics/article/2060041/trump-kills-tpp-can-china-backed-rcep-fill-gap, (Erişim Tarihi: 09.11.2017).

[6] http://www.straitstimes.com/opinion/pm-lee-is-right-this-us-congress-must-pass-the-tpp-economicaffairs, (Erişim Tarihi: 09.11.2017).

[7] http://edition.cnn.com/2017/11/08/politics/trump-south-korea-speech-key-moments/index.html, (Erişim Tarihi: 09.11.2017).

[8] http://edition.cnn.com/2017/11/09/politics/trump-asia-vietnam-latest/index.html, (Erişim Tarihi: 10.11.2017).

[9] http://www.haber7.com/dunya/haber/2469519-daha-gitmeden-protestolar-basladi, (Erişim Tarihi: 10.11.2017).

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.