PAKİSTAN SEÇİMLERİNDE ZAFER NAVAZ ŞERİF’İN

upa-admin 20 Mayıs 2013 7.407 Okunma 0
PAKİSTAN SEÇİMLERİNDE ZAFER NAVAZ ŞERİF’İN

Konumlandığı coğrafya itibarıyla Asya’nın en önemli ülkelerinden biri olarak addedilen Pakistan’da geçtiğimiz hafta parlamento seçimleri düzenlendi. Siyasal tarihi askeri darbeler, aşiret çatışmaları, etnik/dinsel anlaşmazlıklar ve Taliban saldırıları ile örülmüş olan Pakistan’da düzenlenen bu seçim sembolik bir önem de taşıyordu. Zira ülke tarihinde ilk kez bir hükümetin 5 yıllık görev süresini tamamlamasının ardından seçimlere gidilmiştir. Ne var ki, bu olumlu görünümü arkasında çok ciddi sorunlar da yatmaktadır. Nitekim Pakistan, bugün itibarıyla Afganistan’daki siyasal/yönetimsel istikrarsızlığın kendi topraklarına olan olumsuz yansımaları ile mücadele etmektedir. ABD’nin, tıpkı Afganistan’da olduğu gibi, Pakistan içerisindeki Taliban unsurlarına ve bazı muhalif aşiretlere karşı insansız hava araçları ile düzenlediği operasyonlar Pakistan iç siyasetinde ciddi bir tartışma konusudur. Pakistan’ın kendi toprakları üzerindeki egemenliğini tartışmalı hale getiren bu husus, seçimler esnasında da önemli bir unsur olarak ortaya konmuştur.

Seçimlerde oy kullanma hakkına sahip olan 85 milyon seçmenin bulunduğu Pakistan’da, Taliban’ın özellikle milliyetçi, seküler ve ABD ile işbirliği yanlısı partilere yönelik saldırıları ve saldırı tehditlerine karşın, % 60’lık bir katılım oranına ulaşılmıştır. Bu oranın, 2008 seçimlerinde % 44’e tekabül ettiği göz önünde bulundurulduğunda Pakistan toplumunun önemli bir çoğunluğunun Taliban ve muhalif aşiretlerin kendilerine yönelttiği saldırı tehdidine aldırmadıkları anlaşılmaktadır. Buna karşın, seçim günü dahi 60’tan fazla insanın hayatını kaybettiği saldırılar yaşanmış, özellikle Afganistan sınırındaki eyaletlerde Taliban ile aşiretler çatışmaya devam etmiş, bu bölgelerde seçimlerin düzenlenmesi esnasında büyük çaplı problemler yaşanmıştır. Pakistan seçimlerinde oy kullanan seçmenlerin % 35’ini 18-35 yaş aralığındaki genç nüfus oluşturmuştur. 342 sandalyeye sahip olan parlamentoda 60 sandalye kadın, 10 sandalye de gayrimüslim milletvekillerine ayrılmaktadır. Seçim sonuçlarından bahsetmeden önce, Pakistan’ın 4 eyaletten müteşekkil federal bir yapıya sahip olduğunu ve 342 sandalyelik parlamentonun yanı sıra 104 üyeye sahip bir Senatonun var olduğunu da söylemeliyiz.

Mayıs 2013 seçimlerinde yarışan en önemli siyasal parti ve aktörlerden birincisi, iktidarda yer alan ve liderliğini 2007 yılında düzenlenen bir suikast sonucu hayatını kaybeden Benazir Butto’nun oğlu Bilaval Butto ile eşi Asıf Ali Zerdari’nin yaptığı Pakistan Halk Partisi (PPP) olmuştur. Sosyal demokrat bir çizgi izleyen bu parti, daha çok Butto-Zerdari ailelerinin siyasal ortaklığı çerçevesinde hareket etmektedir. Daha önce 5 kez iktidara gelmiş olan Pakistan Halk Partisi, önceleri Çin, Rusya ve İran ile müttefiklik ilişkisi kurabilme yönünde hareket ederken, Benazir Butto döneminden itibaren daha muhafazakar bir çizgiye yönelmiştir. Pakistan Halk Partisi, iktidar yorgunluğunun yanı sıra, ekonomik kriz, geniş çaplı yolsuzluk iddiaları ve güvenlik problemleri nedeniyle bu seçimlerde 32 sandalye kazanmış ve tam 89 sandalye kaybederek ikinci parti konumuna indirgenmiştir.

Navaz Şerif’in liderliğini yaptığı Pakistan Müslüman Birliği (PML-N) ise 1962 yılında kurulmuştur. Ülkenin bağımsızlığına yön veren asker-sivil bürokratların siyasal yönelimleri doğrultusunda belirmiş olan bu parti, Bütün Hindistan Müslümanlar Birliği’nin devamı olan muhafazakar bir oluşum olarak görülmelidir. ABD ve Avrupa ile iyi ilişkiler kurulmasından yana olmasına karşın, aşiretler ve Taliban unsurlarını da siyasal süreçten dışlamadan ülke içerisindeki toplumsal ve siyasal dengeyi sağlamayı hedefleyen Pakistan Müslüman Birliği, daha önce 2 kez iktidara gelen ve sonuncusunda (1999’da) Pervez Müşerref tarafından devrilen Navaz Şerif tarafından yönetilmektedir. Pakistan Müslüman Birliği, Pakistan Halk Partisi’nin ortağı olarak koalisyon hükümeti içerisinde yer alsa da, Pakistan toplumunun geneline hitap eden ılımlı muhafazakar tutumu, ABD’nin ülke içerisindeki operasyonlarına karşı eleştirel bir tutum sergilemesi ve Taliban ile muhalif aşiretler ile ulusal diyalog yanlısı söylemleri ile halkın önemli bir bölümünün ilgisine mazhar olmuştur. Seçim sonucunda 125 milletvekili çıkaran Pakistan Müslüman Birliği, sayıları 25’i bulan bağımsızların da yardımıyla tek başına iktidar olmak üzeredir. Böylece, Navaz Şerif üçüncü kez iktidara gelecektir.

Diğer partilere göz gezdirdiğimizde ise, çıkardığı 31 milletvekili ile Tahrik-i İnsaf Partisi’nin (Pakistan Adalet Partisi) üçüncü olduğunu görüyoruz. Pakistan’da çok sevilen kriket sporundan gelen ve bu spor dalında elde ettiği başarılar ile milli bir kahraman olarak görülen İmran Han’ın liderliğini yaptığı bu parti, milliyetçi eğilimleri güçlü, seküler ve modern bir parti olma iddiasındadır. ABD’nin ülke içerisinde düzenlediği operasyonları çok sert bir şekilde eleştiren Tahrik-i İnsaf, bu yönüyle de ciddi bir oy toplamıştır. İmran Han’ın kişisel karizmasına bağımlı bir görüntü sergileyen Tahrik-i İnsaf, 10 milyon üye sayısına sahiptir ve daha çok şehirli orta kesime hitap etmektedir. Nitekim oy oranlarının en yüksek olduğu şehirler de nispeten sanayileşmiş ve yüksek eğitimli kişilerin yaşadığı bölgeler olmuştur. Pakistan’ın bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkışından sonra ülkeye göç eden Urduca konuşan Müslümanlar tarafından kurulan Muttehida Kavmi Partisi (MQM) ise, özellikle Karaçi kentinde ciddi bir oy potansiyeline sahiptir ve liberal çizgide hareket etmektedir. Önceleri etnik çizgide hareket eden bir göçmen partisi olan Muttehida Kavmi, daha sonraları tüm ülkeye hitap eden ve ulusalcılık ile liberalizmi bünyesinde birleştirdiğini ifade eden bir parti olmuştur. Liderliğini Altaf Hüseyin’in yaptığı parti, 2013 seçimlerinde 17 sandalye elde etmiş ve 2008 seçimlerine oranla 8 sandalye kaybetmiştir. Cemiyet-i Ulema-yı İslam (JUI) ise Pakistan’daki en büyük medrese hareketi olan Diyobend kökenlidir. Siyasal anlayışını tamamıyla dini reflekslere göre uyarlayan bu parti, İslam Şeriatı’nın tüm yönleriyle uygulanmasından yanadır. Parti esasen 3 ana akım çerçevesinde hareket etmektedir. Bunlar, Mayıs 2013 seçimlerinde 10 milletvekili kazanan ve 1996’dan bu yana (Benazir Butto döneminden beri) Pakistan Halk Partisi’ne destek veren Fazlurrahman Grubu, Taliban ile oldukça yakın olan Semiul Hak Grubu ve çok daha küçük olan Nazariati Grubu’dur.

Seçimlerden galip ayrılan ve başbakanlık koltuğuna oturacak olan Navaz Şerif’in önünde oldukça zorlu bir süreç vardır. Pakistan Ordusu’nun pek sıcak bakmadığı bir isim olan Şerif, ordu ile çatışma yaşamadan iktidarını sürdürmek zorundadır. Yine yüksek yargı tarafından seçimlere girmesi engellenen eski devlet başkanı Pervez Müşerref’in ordu içerisindeki etkinliği ve toplumsal desteği de Şerif’in işini zorlaştıracaktır. Pakistan’ın yaşadığı enerji krizi ve geniş çaplı yolsuzluk dalgaları ile mücadele de Navaz Şerif’in seçim meydanlarında verdiği sözü tutabilmesi açısından ayırıcı bir unsur olarak değerlendirilecektir. Şerif, Pakistan’ın İran ile giriştiği enerji tabanlı işbirliğini sürdürecek ve Hindistan ile ekonomik ilişkileri de geliştirecektir. Nitekim Şerif, başbakanlık yemin törenine Hindistan Başbakanı Manmohan Singh’i de davet edeceğini açıklamıştır. Navaz Şerif’in iktidarı döneminde, Pakistan’ın Türkiye ile olan ilişkilerinde herhangi bir değişimin yaşanması beklenmemelidir. İki ülke arasındaki bölgesel diyalog ve müttefiklik sürecektir. Navaz Şerif’in toplumsal meşruiyetine olumlu yansıyacak en önemli unsurlar ise, ABD’nin ülke toprakları içerisindeki muhalif aşiretlere ve Taliban unsurlarına düzenlediği hava operasyonlarının yol açtığı krize bulabileceği çözüm ile seçim öncesi verdiği söze binaen Taliban ile gerçekleştirilmesi beklenen “barış müzakereleri” olacaktır.

Dr. Göktürk TÜYSÜZOĞLU

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.