FRANSA’NIN MALİ OPERASYONU ARKASINDAKİ GERÇEK

upa-admin 16 Ocak 2013 3.244 Okunma 0
FRANSA’NIN MALİ OPERASYONU ARKASINDAKİ GERÇEK

1960 yılında Fransa’dan bağımsızlığını kazanan Sudan ve Senegal, Mali Federasyonu adı altında hüküm sürdükten sonra 1991 yılında gerçekleştirilen askeri darbe sonrası Mali Cumhuriyeti çok partili yaşama geçerek demokratikleşmenin ilk adımını atmıştır. Yüzde 90’ı Müslüman olan ülkede uzun süredir ciddi toplumsal, siyasi ve mali sıkıntılar baş göstermektedir. Ülkedeki “radikal İslamcı” olarak adlandırılan ayrılıkçı gruplar, darbe sonrası göreve gelen hükümeti devirmek ve “şeriat” yönetimi kurmak için mücadele içine girmişlerdir. Fakat son olarak Fransa’nın “insani müdahale” gerekçesiyle başlattığı askeri hareket ülkeyi derin ve içinden çıkılmaz krize doğru sürüklemektedir.

Fransa “insani müdahale” adı altında ayrılıkçı gruplara savaş açmıştır.

Libya’daki iç savaşta öldürülen devrik lider Muammer Kaddafi’nin paralı askerliğini yapan Tuaregler bu sefer kıtanın birkaç demokratik ülkesinden biri olan Mali’de yönetimi devirme harekatına başlamıştır. Mart 2012’de gerçekleşen askeri darbe sonrası oluşan otorite boşluğunu fırsat bilen ayrılıkçı gruplar aralarında ittifak kurarak ülkenin bir bölümünde bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Mali’de devam eden hükümet ve “radikal İslamcılar” olarak nitelendirilen gruplar arasındaki mücadelenin şiddetlenmesiyle Fransa eski sömürgesinin bu grupların eline geçmesinden endişe duyarak konuyu Birleşmiş Milletlere (BM) taşımıştır. BM Güvenlik Konseyi’nde görüşülen Mali’de yükselen tansiyonun hem sivillere daha fazla zarar vermemesi, hem de çevre ülkelerin bundan zarar görmemesi için “insani müdahale” adı altında ülkeye müdahale ve “radikal İslamcıların” yok edilmesiyle kaos ortamının sona ereceği kararına varılmıştır.

Mali’deki isyancı grupların başında gelen ve Fransa’dan bağımsızlıklarını kazandıkları günden bu yana ilk defa bu ölçüde organize ve güçlü olan Tuaregler’in amacı, bağımsız bir devlete sahip olmak veya federal bir düzenin tesisini sağlamaktır. Ülkesinde olayların önünü alamayan Mali geçici hükümeti ise BM’den yardım çağrısında bulunarak Fransa’nın müdahalesine açık kapı bırakmıştır. Bunun üzerine BM Güvenlik Konseyi’nden alınan karar ile Fransa hava operasyonu ile ülkeye askeri harekâta başlamıştır. Mali’de anarşi ve kaosa son vermek için eski sömürge topraklarına müdahale de bulunduğunu belirten Fransa’ya bir destekte İngiltere’den gelmiştir.

Bölgede El-Kaide etkisi rahatsızlık veriyor.

Ortaya çıkan tablo da Batı için bölgeyi tehdit eden en ciddi unsur El-Kaide örgütünün otoritesini Mali ile birlikte çevre ülkelere yayma potansiyeline sahip olmasıdır. Bu konjonktürden değerlendirildiğinde Fransa, birliklerini Mali’de mümkün olduğunca El-Kaide’nin faaliyet alanını daraltmak ve yok etmek için mümkün olduğunca ülkede bulunması gerektiğini ifade etmektedir.

Kuşkusuz başta Fransa olmak üzere Batı’nın Mali’ye olan ilgisini “insani müdahale” veya “barış getirme” şeklinde değerlendirmek doğru olmayacaktır. Mali sahip olduğu yer altı zenginlikleriyle de birçok ülkenin iştahını kabartmaktadır. Ülkenin altın, uranyum, fosfat, kaolin, kireçtaşı, tuz, hidro enerji ve petrol, doğal gaz yataklarına sahip olması Mali’nin Malililere bırakılmayacak kadar kıymetli olduğunun göstergesidir. Bunun yani sıra Mali, Fransa’nın nükleer santrallerini besleyen Nijer uranyum yataklarına komşu olmak özelliğine sahiptir. Bu açıdan eğer Fransa ülkede askeri varlığıyla bir hegemonya oluşturacak olursa, ihtiyacı olduğu ham maddeye kolayca ulaşabilecektir.

Fransa’nın tüm çabasına rağmen ayrılıkçı gruplar ülkede ilerlemeye devam etmektedir. Öte yandan bazı örgüt sözcüleri müdahale kararını, Batı’nın Irak, Afganistan ve Somali’de olduğu gibi büyük bataklığa sürüklenme sürecinin başlangıcı olarak değerlendirmektedir.

Fransa’nın “radikal İslamcıları yok etme” adı altında başlattığı askeri harekat yeni bir Somali vakasına yol açması muhtemeldir. Çatışmaların hız kazanmasıyla sorunlar daha da büyüyecek, kaos ortamı yerini ciddi terör faaliyetlerine bırakarak yine en büyük zararı siviller görecektir. Ne olsa “Bir damla petrol, bir damla kandan daha değerlidir.”

Haftanın Sözü: “Düşlemek bilmekten daha iyidir.” – Einstein

Furkan KAYA

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.