Orta Amerika ülkelerinden Kosta Rika, şu anda mevcut en eski demokrasilerinden biri olması sebebiyle dünyada önemli bir yere sahiptir. Serbest seçimlerin ilk kez 1889 yılında yapıldığı Kosta Rika, dünyada en az 1950’den bu yana demokrasinin düzenli olarak sürdüğü yalnızca 22 ülkeden birisi. Ülkede demokrasinin en son sekteye uğradığı 1948 İç Savaşı bile, savaşın ardından ordunun lağvedilmesi kararının alınmasıyla belki de ülke tarihinde demokrasi adına en hayırlı sonuçlanan olaylardan birisi olmuştu. Bu yazımızda barışın ülkesi olarak anılan Kosta Rika’nın geçmişten bugüne demokrasi serüvenini ele alacağız.
Eşitlikçi toplumun ortaya çıkışı
Kosta Rika’nın demokrasi kültürünün oluşması esasında sosyal ve siyasi geçmişine dayanmakta. Kristof Kolomb 1502 yılında bu ülkenin kıyılarına ilk kez vardığında her ne kadar “burada 2 günde Hispanyola’da 4 yılda gördüğümden daha fazla altın gördüm” demiş ve bu heyecanla bu toprakların adını “zengin kıyı” anlamına gelen Costa Rica koymuş olsa da, daha sonra buranın aslında o kadar da zengin olmadığı, hatta yerlilerin kendilerine hiç de misafirperver davranmayacağı anlaşılınca burada İspanyolların koloni kurması elli yıl ertelenmişti. Fakat Kolomb geldiğinde burada 400 bin olan yerli nüfusu, ağır çalışma koşullarına ve yeni hastalıklara maruz kalmaları sebebiyle yüz yıl sonra 8 bine inmişti. Geriye kalanların ise koloni toplumuna asimile edilmesi, Kosta Rika halkının önemli oranda homojen bir yapıya dönüşmesine sebep oldu.
İspanyolların yaklaşık 300 yıl süren koloni hâkimiyetleri boyunca Kosta Rika, askeri bir vali idaresindeki Guatemala Genel Kapitanlığı’nın (Capitania General de Guatemala) en güney vilayeti olarak yönetilmekteydi. Kosta Rika’nın idare merkezinden uzaklığı, altın ve gümüş gibi kaynaklardan yoksun olması ve dışarıyla tek başına ticaret yapabilmesine izin verilmemesi, buranın yoksul ve seyrek nüfuslu bir bölge haline dönüşmesine sebep olmuştu. Kosta Rika İspanyol İmparatorluğu’nun en fakir kolonisiydi. Bu durum, İspanya’nın Kosta Rika’yı kendi kaderine terk etmesine neden oldu. Hal böyleyken, çalıştırmak için yerli iş gücünden de yoksun olan halk, sahip oldukları küçük toprakların üzerinde kendi başlarına tarımla uğraşmak zorunda kalmıştı. Toprak sahiplerinin büyük çiftlikler kurabilmesini engelleyen bu durum, Kosta Rika’nın sosyoekonomik yapısında belirleyici unsur oldu.
Orta Amerika ülkelerinin 1821 yılında İspanyollardan bağımsızlığını ilan ederek aralarında kurdukları federe cumhuriyete Kosta Rika da katılmıştı. Seçilen ilk vali, güvenilir bir yargı sistemi oluşturdu, ülkenin ilk gazetesini kurdu ve ücretsiz eğitimi yaygınlaştırdı. Fakat belki daha da önemlisi, şimdiye kadar sadece kendini geçindirme seviyesinde olan kahve üretimini teşvik ederek bu ürünü ihraç etmek istedi. Bu amaçla da kahve yetiştirmek isteyen her köylüye karşılıksız toprak verdi.
Kosta Rika’daki bu gelişmeler ülkenin özerk, bireyci ve eşitlikçi bir toplum niteliği kazanmasına zemin hazırladı. Bunun bir başka adı, “kırsal demokrasi” idi. O zamanın küçük çiftçileri, sonraki ortaya çıkacak geniş orta sınıfın temelini oluşturacaktı.
Guardia’nın reformları
1848’de Kosta Rika’nın federasyondan bağımsızlığını ilan etmesinin ardından 1870’de hükümeti devirip başa geçen General Tomas Guardia, 12 yıllık başkanlık süresi boyunca demokrasi ve özgürlükler adına önemli reformlar gerçekleştirdi. İnanç özgürlüğü, idam cezasının kaldırılması, ordunun siyasi amaçlar için kullanılmasının önlenmesi, ilköğretimin her iki cinsiyet için de zorunlu ve ücretsiz hale gelmesi gibi dönemin çok da tipik örneği sayılmayan reformlara imza attı. 1871 yılında Guardia’nın onayladığı, Liberal Anayasa olarak da anılan anayasa, Kosta Rika’da liberalizmin temel taşı sayılmaktadır.
Guardia’nın reformları bir başka önemli gerçeği de gözler önüne sermişti. Eğitimin herkese yaygınlaştırılması elitlerin halkı siyasal süreçlerin dışında bırakmasını güçleştirmişti. Ayrıca liberal ve istikrarlı rejimler aslında iş dünyasındaki aristokratlara da kazanç sağlıyorken, askeri anlayışın olduğu istikrarsız yönetimlerin kendilerine zarar verdiği anlaşılmıştı.
Belki de bu istikrarın yardımıylaydı ki, 1870’li yıllarda Kosta Rika hükümeti kahvenin üretildiği iç kesimlerden Atlantik kıyılarına demiryolu inşa edilmesi için bir Amerikan firmasıyla anlaşmıştı. Bunda amaç, Avrupa’ya ihracatın artırılmasıydı. O dönemde finansal sıkıntılar yaşayan Kosta Rika hükümeti, bu şirkete yapacakları iş karşılığı demiryolunun her iki yanında topraklar vermeyi önerdi. Öneriyi kabul eden Amerikalılar bu topraklarda işçileri ucuza besleyebilmek için muz ekmeye başladılar. Fakat bir süre sonra üretim fazlasını dışarıya ihraç edecek ve elde ettikleri gelirle muazzam bir kazanç sağlayacaklardı. Kurulan United Fruit Company ise, Kosta Rika’nın ekonomik anlamda panoramasını değiştirecekti. Bu arada demiryolu inşaatı için Jamaika’dan getirtilen Afrika kökenli göçmenler daha sonra ülkenin etnik kompozisyonunda önemli bir yer edineceklerdi.
Demokrasiye geçiş
1889 yılında Kosta Rika’da demokrasiye geçiş yaşandı. Bu tarihte ilk defa “serbest ve hilesiz” seçimler gerçekleştirildi. Bu seçimlerin hikâyesi ilginçti. O dönem devlet başkanı olan Bernardo Soto 1889’da ülkeyi seçime çağırdı. Fakat kendisinin desteklediği aday karşısında seçimleri rakibi Joaquin Rodriguez kazanmıştı. Soto hükümeti yeni başkanı tanımak istemeyince Kosta Rikalılar silahlarıyla sokağa döküldüler ve halkın bu tepkisi Soto’nun geri adım atmasını sağladı. Soto’nun görevi bıraktığı 7 Kasım tarihi Kosta Rika’da Demokrasi Günü olarak kutlanmaktadır.
1890’lı yıllarda, kadınlar ve siyahiler henüz oy kullanamıyor olsa da çift partili demokratik sistem ve zorunlu ücretsiz eğitim büyük oranda yürürlükteydi. On dokuzuncu yüzyıl sonu, yirminci yüzyıl başlarında belirli haber standartlarına sahip gazetelerin çıkması, bu yayın aracının kamusal tartışmalarda önemli yer etmesini sağladı. Bunda yüksek okuma yazma oranlarının etkisi büyüktü. Öyle ki gazetelerin tüm ülkeye ulaşabildiği 1927 yılında okuma yazma oranı ülke genelinde % 65, başkent San Jose’de ise % 90 civarındaydı. 1889 yılında kurulan La Prensa Libre (Özgür Basın) gazetesi bugün hala yayın yapmaktadır.
Demokrasiye gelen ilk kurşun
Kosta Rika’da demokrasiyi sekteye uğratan ilk önemli olay 1917 yılında gerçekleşti. Bu tarihte ülkenin Savaş Bakanı Federico Tinoco Granados darbeyle hükümeti indirdi. Aynı yıl yapılan seçimleri kazanan Granados, siyasi ve medeni hak ihlalleriyle dolu 2 yıllık bir diktatörlük döneminin ardından, baskılar karşısında görevi bırakmak zorunda kaldı. Bu olaydan sonra tekrar demokrasiye dönüş yaşandı. Kosta Rika, iki dünya savaşı arasında meclisleri açık olan ve demokratik kurumları bir şekilde işleyen sadece 10 ülkeden birisi olmuştur.
48 Savaşı ve ordunun kaldırılışı
Demokrasiye ikinci önemli darbeyse 1948’de geldi. Kosta Rikalılar bu tarihte 44 gün süren ve çoğu sivil 2.000 kişinin hayatını kaybettiği bir iç savaşa şahit oldular. O yıl gerçekleşen seçimlerin ardından oy pusulalarının bir kısmının nedeni bilinmeyen bir yangında yok olması olayları tetiklemişti. 1929 buhranı ve İkinci Dünya Savaşı’nın getirdiği sosyal çatışmalar da her an bir kıvılcımı ateşleyecek nitelikteydi. Jose Figueres Ferrer adlı bir çiftçi ve düşünür silahlı isyan başlattı. Daha sonra iç savaş halini alan olaylarda köylülerle ordu karşı karşıya geldi. 48 Savaşı olarak anılan bu olay, Kosta Rika yakın tarihinin en kanlı hatırası olacaktı.
Fakat bu savaş ülke tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu. Zira savaştan sonra kurulan İkinci Cumhuriyet Cuntası yönetiminde devlet başkanlığı yapan Jose Figueres, 1 Aralık 1948 günü ülkesinde orduyu kaldırarak devrim niteliğinde bir adım gerçekleştirdi. Figueres’in “bu kurumun insanlığın geleceğiyle bağdaşmadığını” öne sürerek “atalarının mirası olan demokrasi ve özgürlük prensipleri çerçevesinde” aldığı bu karar, daha sonra başka ülkelerin cesaret edemediği bir başarı olarak adından söz ettirecekti.
Jose Figueres Ferrer
Aslında o dönem Kosta Rika’da da barışı korumak için güçlü bir orduya sahip olunması gerektiğine inananların sayısı az değildi. Bu konuda yazarlar ikiye bölünmüştü. Ülkenin önde gelen gazetelerinden La Nacion’un ordunun kaldırılış haberini vermek için Figueres’in konuşmasından alıntılayarak kullandığı manşet bu açıdan ilginçti: “Ülkemizin Güvenliği için Güçlü Bir Polis Teşkilatını Yeterli Görüyoruz.” Bu tartışmalar ise daha sonra unutuldu ve kararı tüm Kosta Rika halkının aldığı şeklinde ulusal hafızaya yerleşti.
Karar sonrası İkinci Cumhuriyet yönetiminin çıkardığı yeni anayasayla genel oy hakkı getirilerek demokrasi yeniden söz sahibi yapıldı. Bunun üzerine seçilmiş başkan Otilio Ulate’ye görevi teslim edilmiş ve ardından 1953 yılında yeni anayasaya göre gerçekleştirilen seçimleri ülkede milli kahraman ilan edilen Jose Figueres kazanmıştı.
Ancak bir iddiaya göre cunta dönemi ve onu takip eden yaklaşık on yıl boyunca iç savaşın galipleri rakiplerini yeni oluşturulan barışçı topluma “kaynaştırmak” adına onlara zaman zaman şiddet de içeren baskıcı yöntemler uyguladılar. Bunu yapanlar, zaten savaşın Kosta Rika’da daha önce var olmayıp da komünistlerin getirdiği şiddeti bitirerek barışı yeniden kurma adına başlatıldığını öne sürmüşlerdir. Muhaliflere karşı gerçekleştirilen bu eylemler basında yer almadığı için onlar da ülkenin toplumsal hafızasında önemli bir yer etmemiştir.
Öte yandan Kosta Rika iç savaştan beri, en son 2010 yılında olmak üzere, 13 demokratik seçim görmüştür. Bu süre zarfında Kosta Rika’nın ciddi bir güvenlik sorunuyla karşılaşmamış olması yakın tarihi darbelerle, savaşlarla ve çetelerle anılan Orta Amerika’da kayda değer bir başarıdır. Öyle ki bugün Kosta Rika ordusu olmamasına rağmen Şili ve Uruguay’ın ardından Latin Amerika’nın en güvenli ülkesi olarak gösterilmektedir. Demokrasi endeksinde ise dünyada 22, Latin Amerika’da ise Uruguay’ın ardından ikinci sırada yer almaktadır.
Kosta Rika barış ve demokrasi ihraç ediyor
Kosta Rika barış konusunda uluslararası platformlarda da adından söz ettiren bir ülke. 1970’li ve 80’li yılları uzun süren savaşlarla geçiren Orta Amerika’da Kosta Rika aktif tarafsızlık politikasını tercih etmiş ve ülke içinde de geniş şiddet olaylarıyla karşılaşmamıştır. Hatta 1986-1990 yılları arasında devlet başkanlığı yapmış olan Oscar Arias Sanchez, Orta Amerika’daki çatışmalarda barış yapıcı rolüyle 1987 yılında Nobel Barış Ödülü’nü kazanmıştır. Arias’ın Nikaragua’daki iç savaşta ABD’nin verdiği desteğe karşı çıkması bu ödülü kazanmasında önemli rol oynamıştı.
Oscar Arias Sanchez
La Prensa Libre gazetesi o yılın ağustos ayında Orta Amerika için barış planının imzalanması üzerine “Kosta Rika’nın en önemli ürünleri olan barış ve demokrasiyi ihraç etmeye başladığını” yazmıştı. Öyle ki, Orta Amerika’daki savaşlar için ABD’nin de hazırladığı bir barış planı olmasına rağmen Nikaragua, Honduras, Guatemala ve El Salvador devlet başkanları Kosta Rika’nın sunduğu planı imzalamayı tercih etmiştir.
Kosta Rika’nın barıştan yana tutumunun bir başka neticesi olarak, Birleşmiş Milletler’in kurduğu tek üniversite olan Barış Üniversitesi bu ülkenin başkenti San Jose’de yer almaktadır.
Eğitim ve kalkınma alanında gelişme
Kosta Rika’da ordunun lağvedilmesi, gelişme ve kalkınmanın da hızlandırılmasına yardımcı oldu. Ülke siyasetçileri bu sayede eğitim, teknoloji, sağlık hizmetleri ve çevrebilimleri gibi alanlara daha fazla yatırım yapılmasını tercih ettiler. Kosta Rika bugün Latin Amerika’da yaşam beklentisinin en yüksek olduğu ülke. Çevre Performansı Endeksinde dünyada beşinci, Amerika kıtasında ise birinci sırada. Latin Amerika’da basın özgürlüğüne sahip ülkeler sıralamasında yine ilk sırada yer alıyor.
Kosta Rika eğitim kalitesi konusunda da Latin Amerika’da ilk sırada bulunuyor. Ordunun kaldırılmasından sonraki döneme baktığımızda 1950 yılında milli bütçenin % 16’sının, 1958’de % 23’ünün, 1971’de ise % 30’unun eğitime ayrıldığını görüyoruz. 1951-1968 yılları arasında meslek eğitiminde de % 1,064’lük bir artış yaşanmış.
Bir zamanlar büyük oranda tarım ülkesi olan Kosta Rika bugün teknoloji ve ekoturizm alanında dünyanın sayılı ülkelerinden biri olarak gösteriliyor. Özellikle 90’lı yıllardan bu yana Kosta Rika dünyanın önde gelen firmalarının teknoloji üssü haline geldi. Ülkede yalnızca yabancı değil yerli firmalar da bu alanda faaliyet göstererek ihracata önemli katkılarda bulunmakta.
Kosta Rika hükümeti, tropik yağmur ormanlarındaki doğal yaşamı koruma adına uzun yıllardır ciddi bütçeler ayırmıştır. Bu sayede bugün Kosta Rika dünyanın en önemli doğa turizmi merkezlerinden biri haline gelmiştir. Her yıl yüzbinlerce turist dünyanın metrekare başına en fazla canlı çeşitliliğine sahip ülkesini görmek için Kosta Rika’ya gelerek bu ülkenin turizm gelirlerine katkıda bulunmaktadır. Kosta Rika’nın çevre politikalarını ayrı bir makalede ele almakta fayda var.
(Kosta Rika milli parkları: http://www.visitcostarica.com/ict/paginas/folletos/Parques_en.pdf)
Sonuç
Kosta Rika henüz gelişmiş ülkeler kategorisinde gösterilmemekte. Gelir dağılımında çok dengeli bir tablo yok ve son yıllardaki politikalar halkın yaklaşık yüzde 20’sinın yoksulluk sınırının altında yaşamasına sebep olmuş. Yine son yıllarda artan suç oranları diğer pek çok Latin Amerika ülkesiyle hala kıyaslanamayacak seviyelerde olsa da halkta ciddi bir güvenlik sorunu algısı yaratıyor. Dolayısıyla Kosta Rika’da sorunların yaşanmadığını söylemek doğru olmaz. Ancak bu koşullardaki küçük bir ülke için tarihi boyunca demokrasiyi ve barışı ideal olarak belirlemek ve bu ideali diken üstündeki bir bölgede uzun süre yaşatmak Kosta Rika’nın hanesine yazılması gereken önemli bir başarı olarak görülebilir.
Kosta Rika’nın doğasından görüntüler
Kıvanç SAĞIR
KAYNAKLAR
– “Abolicion del Ejercito.” El Espiritu del 48. Erişim tarihi: 24 Nisan 2013. http://www.elespiritudel48.org/docu/h013.htm
– “Asi Funciona Nuestra Democracia.” Costa Rica Web. Erişim tarihi: 24 Nisan 2013. http://www.costaricaweb.com/general/nuestrademocracia.htm
– Baker, Christopher. “Costa Rica, History.” Philip Greenspun. Erişim tarihi: 24 Nisan 2013. http://philip.greenspun.com/cr/moon/history
– “Costa Rica.” Wikipedia. 23 Mart 2013. Erişim tarihi: 26 Nisan 2013. http://es.wikipedia.org/wiki/Costa_Rica
– “Costa Rica, La Costa del Oro.” (2011), http://youtu.be/gyeD4JVIZrc
– “Democracy Index 2012.” The Economist. http://www.eiu.com/Handlers/WhitepaperHandler.ashx?fi=Democracy-Index-2012.pdf&mode=wp&campaignid=DemocracyIndex12
– “Educacion en Costa Rica.” CINDE. Aralık 2012. Erişim tarihi: 06 Haziran 2013. http://www.cinde.org/attachments/079_Educacion%20en%20Costa%20Rica.pdf
– “How Democratic is the American Constitution? List of countries steadily democratic since at least 1950.” Wikipedia. 13 Mayıs 2013. Erişim tarihi: 06 Haziran 2013. http://en.wikipedia.org/wiki/How_Democratic_Is_the_American_Constitution%3F#List_of_countries_steadily_democratic_since_at_least_1950
– Huhn, Sebastian. “Contested Cornerstones of Nonviolent National Self-Perception in Costa Rica: A Historical Approach.” German Institute of Global and Area Studies. Mayıs 2009. Erişim tarihi: 06 Haziran 2013. http://www.giga-hamburg.de/dl/download.php?d=/content/publikationen/pdf/wp101_huhn.pdf
– Quesada, Juan Rafael. “Democracia y educacion en Costa Rica.” Revista de Ciencias Sociales / Universidad de Costa Rica. 1990. Erişim tarihi: 06 Haziran 2013. http://163.178.170.74/wp-content/revistas/48/quesada.pdf
– “Raices del Afrocaribeño.” Costa Rica Way. Erişim tarihi: 06 Haziran 2013. http://www.costaricaway.net/artcaribe/pdf/raizafro.pdf
– “2012 Environmental Performance Index Rankings.” Yale University. Erişim tarihi: 06 Haziran 2013 http://epi.yale.edu/epi2012/rankings