Dünyanın yeni küresel gücü, en büyük ikinci ekonomisi Çin hakkında son yıllarda hemen hemen her gün yazılı ve görsel medyada özellikle ekonomik gelişim ile ilgili haberler gözümüze çarpıyor. 2000’li yılların başında “Eyvah, Çinliler geliyor!” ile başlayan medyamızdaki Çin hakkındaki haberler, günümüzde bambaşka bir boyut kazandı. Dünya’nın sadece ucuz iş gücü gerektiren değil ileri teknoloji içeren ürünlerde de yeni üretim merkezi konumuna gelen Çin, aynı zamanda ağızları sulandıran bir pazar büyüklüğüne sahip. Bugün resmi verilere göre 1,37 milyarlık nüfusa sahip olan Çin’de 200 milyona yakın ortalama Avrupalı, 100 milyon civarı ortalama İsviçreli düzeyinde alım gücüne sahip, yeniliklere ve batı markalarına meraklı büyük bir müşteri grubu bulunuyor. Dolayısıyla özellikle güçlü markalara sahip ülkeler için Çin denilince akıllara artık tehdit değil, fırsat kelimesi geliyor.
Bu sunduğum bilgileri son gelen ekonomik veriler de doğruluyor. Geçtiğimiz ay Çin, son 10 yılın en büyük dış ticaret açığını vererek (31,5 milyar USD) – yavaşlayan Avrupa ve dünya ekonomisine daha az mal satmasına rağmen, alım gücünün ne derece arttığını tekrardan gözler önüne serdi. İspanyol devi Indesit henüz dün Çin’de 2011’de 132 yeni mağaza açtığını duyurdu. Çin artık birçok sektörde dünyanın yalnız en büyük üretim değil, tüketim merkezi haline de gelmiş durumda. Ekonomistler ve Pazar Araştırmacıları Çin’in önümüzdeki yıllarda ABD’yi geçerek dünyanın en büyük tüketim merkezi olmasını bekliyorlar.
Son yıllardaki Türkiye – Çin arasındaki ekonomik ve politik gelişmeleri mercek altına alacak olursak da oldukça hızlı bir gelişme dönemine girdiğimizi söyleyebiliriz. 2009’da Cumhurbaşkanımız Sn. Abdullah Gül’ün ziyareti akabinde hız kazanan ilişkiler, 2010’da Çin Başbakanı Sn. Wen Jiabao’nun Türkiye ziyareti sırasında imzalanan “Stratejik Ortaklık” anlaşması ile yepyeni bir boyuta taşındı. Enerjiden kültüre, turizmden ulaşıma ve üçüncü ülkelerdeki ortak altyapı – inşaat çalışmalarına kadar farklı konularda 12 başlık için atılan imzalar ilişkileri bambaşka bir aşamaya sürükledi. Bu anlaşmanın sonucunda, Çin Başbakanı Sn. Wen Jiabao’nun da son derece önem verdiğini defalarca belirttiği kültürel işbirliği kapsamında, şu günlerde 2012 Türkiye’de Çin Yılı olarak kutlanmakta ve seneye 2013 de Çin’de Türkiye Yılı olarak kutlanacak.
Başlıklar arasındaki en göze çarpan madde kuşkusuz Çin ve Türkiye arasındaki ticaretin TL ve Yuan ile yapılmasına imkan verecek olan anlaşmaydı. Henüz bu anlaşmanın sonuçları alınmamış olsa da, Bank of China Türkiye’de ilk Çin bankası olma özelliğini kazanmış bulunuyor. Geçtiğimiz ay ise Türkiye’de yine çok önemli Çinli bir konuk vardı. Çin’in sene sonunda yeni Başkanı olması beklenen, Başkan Yardımcısı Sn. Xi Jinping’in ziyaretinde Türkiye ile Çin arasında 3 milyar USD’lık SWAP anlaşması başta olmak üzere toplam 4.3 milyar USD tutarında toplam 28 anlaşma imzalandı. Bu anlaşmalar ile Çin’in yatırım yaptığı tahviller arasına Türk tahvilleri de ekleniyor olacak. Bu ziyarette ön plana çıkan konu ise Çin heyetinin üçüncü köprü ihalesine olan ilgisi oldu. Teşvik paketi sonrasında Çin’in üçüncü köprü ihalesine üç firmadan oluşan bir Konsorsiyum ile talip olması bekleniyor.
Çin ile gelecekteki ilişkilerimizi ve yol haritamızı belirleyecek en önemli ziyaretlerden bir tanesi önümüzdeki ayın ikinci haftası için planlanan ve Sn. Başbakanımızın kalabalık bir işadamı heyetiyle gerçekleştirmesi beklenen ertelenmiş seyahat olacak. Çin basınına bakılacak olursa; bu seyahat ile birlikte Türkiye’nin bugüne kadar dış politikada sessiz kalmayı tercih eden Çin’in Ortadoğu’daki en güvenilir ve yakın partneri olması ve Avrupa’ya açılan kapısı haline gelmesi yönünde önemli adımların atılması bekleniyor. Çin denilince akla gelen ve kanayan bir yaramız olan dış ticaret açığımız ile ilgili de kısa, orta ve uzun vade çözümlerin masaya yatırılacak olması kaçınılmaz. 2011 sonunda Çin ile Türkiye arasında yaklaşık 22,5 milyar USD ithalat, 2,5 milyar USD ihracat olmak üzere toplamdaki 25 milyar USD dolayındaki ticari hacminin 20 milyar USD dış ticaret açığını ortaya koyması ve bunun ötesinde açığın her sene hızla artması düşündürücü olmaya devam ediyor. Türkiye’nin 2011 yılı sonundaki dış ticaret açığının 105 milyar USD olduğunu düşünürsek, Çin bu açıkta yaklaşık %20’lik önemli bir role sahip.
Çin’den Türkiye’ye gelecek turist sayısındaki artış da ziyaretin en önemli gündem maddelerinden bir tanesi olacak. Henüz 100.000 kişi dolayındaki turist sayısının önümüzdeki yıllarda milyonlarla ifade edilmesi için hem Pekin Konsolosluğumuz, hem de Kültür Bakanlığımız tarafından önemli adımlar atılıyor. Bu konuda da Çin tarafından verilmiş olan sözlerin yerine getirilmesi için önemli güvencelerin alınabileceğini düşünüyorum. Bir sonraki yazımda inşallah katılmayı planladığım bu ziyaret ile ilgili daha detaylı bir yazıyla karşınızda olacağım. Saygı ve Sevgilerimle.
M. Köken GÜNEŞ