2011 yılının Şubat ayında Libya’da başlayan halk hareketinde başarıya ulaşıp ülkenin doğusunda hakimiyet sağlayan isyancılar, Ağustos ayında Trablus’u da ele geçirdi. Daha sonra ülkedeki hakimiyeti mutlak kılmak için hedefte Kaddafi vardı. NATO’nun da desteğiyle Kaddafi, doğum yeri olan Sirte’de yakalanarak 20 Ekim’de öldürüldü. Bu olaydan sonra artık ülkede suların durulması ve belirsizliğin yok olması beklenirken aksine istikrarsızlık ve kaos ortamı halen sürmektedir.
Kaddafi’nin ölümü sonrasında ülkedeki tek meşru otorite haline Gelen Ulusal Geçiş Konseyi yönetimi çeşitli zorluklarla yüzleşmek zorunda kalmıştır. UGK’nin önündeki en büyük sorunlardan biri muhaliflerin silahsızlandırılmasıdır. Silahsızlandırma sağlanamadığı sürece ülkede güvenlik ve istikrar ortamının sağlanması gecikecektir. Yeni yönetim isyancıların elindeki silahları toplayarak veya onları merkezi bir ordu altında birleştirerek bu sorunu çözebilir. UGK’nin bir diğer sorunu da iktidarın paylaşılması konusudur. Kaddafi döneminde ülke yönetiminde güç sahibi olan veya yönetimde beklediği etkinliğe sahip olamadığı için isyan eden aşiretler yeni yönetimde de güç sahibi olmak amacındadır. UGK’yi en çok uğraştıran ve uğraştıracak sorun aslında budur. Yeni yönetimin ülkenin siyasi merkezi olarak Trablus’u kullanmaya devam etmesi, isyandan sonra yeni merkezin Bingazi olmasını bekleyen aşiretleri rahatsız etmektedir. Bu durum ülkede Haziran ayında yapılması beklenen seçimler sonrası oluşacak meclisteki sandalye dağılımı konusunda da kendini göstermiştir. Buna göre seçim sonrası oluşturulacak mecliste ülkenin batısı 102 vekille, doğusu 60 vekille, güneyi 29 ve merkezi ise 9 vekille temsil edilecektir. Ülkenin geleceği adına belirleyici kararların alınacağı ve yeni anayasanın yapılacağı bir yapı olması nedeniyle büyük öneme sahip olan bu meclis için öngörülen dağılım ülkenin batısını doğusuna oranla çok güçlü kılmaktadır. İktidar çatışmasına giren aşiretlerin mensupları UGK yönetimine muhalif gösteriler sergilemeye başladı. Seçimi ve sonrasındaki süreci düzenleyen yasanın kendi görüşleri alınmadan yapıldığı gerekçesiyle harekete geçen isyancılar UGK binalarını yağmaladı, oturma eylemleri düzenledi ve bu toplumsal hareketler UGK Başkanı Mustafa Abdülcelil’in arabasının yakılmasına kadar vardı.
Libya’daki iktidar çekişmeleri ve yeni siyasi merkeze yönelik anlaşmazlıklar nedeniyle artan federal yapı söylemleri ilk olarak 6 Mart 2012’de Sirenayka/Bingazi bölgesinde sonuca ulaştı. Aşiret liderleri bölgenin iç işlerinin yürütüleceği bir konsey oluşturulduğunu dış işlerde ise UGK’ye bağlı kalınacağını açıkladı.[1] UGK yönetimi her ne kadar federal yapı taraftarı olmadığını belirtse de beklenen otoroteyi sağlayamadığı görülmektedir.
Gelecekte ise Libya’yı iki farklı senaryonun beklediğini söyleyebiliriz. Birinci senaryoya göre Libya demokrasiyle yönetilen bir ülke olacaktır. UGK Şubat 2012’de 19 Haziran 2012 tarihinde seçim yapılacağını açıklamıştır. Bu konuda belirleyici olan Libya halkının tutumudur. Kaddafi döneminde ülkenin petrol gelirlerinden pay alan, elektrik-su faturası ödemeyen, faizsiz kredi kullanabilen ve daha bir çok iktisadi rahatlığa sahip olan Libya halkı gelecekte ekonomik zorluklarla yüzleşmek zorunda kalacaktır. Eğer bu halk hareketi gerçekten demokrasi talebiyle yapıldıysa her ne olursa olsun demokrasiye sahip çıkılmalıdır. Ancak Bingazi Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma Libya halkının geleceğe yönelik tutumu konusunda ilginç sonuçlar ortaya koymuştur. Araştırmada ‘’5 yıl içersinde Libya’nın neye ihtiyacı var’’ sorusuna Libyalıların % 25’i “güçlü tek bir lider” cevabını verirken, % 23 oranında “teknokratlardan oluşan hükümet” cevabı verilmiştir. Demokrasi isteyenlerin oranı ise sadece % 12’dir.[2] Benzer şekilde Abdülcelil’in ülkenin şeriatla yönetileceğini ve çok eşliliği olumlayan açıklamaları Libya’da demokrasi beklentilerimiz üzerinde şüphe uyandırmaktadır. İkinci senaryo ise Libya’nın yarı özerkliğe sahip federal yapılara ayrılacağıdır. Ülkede güvenlik ortamının sağlanamaması ve çatışmaların devam etmesi bu senaryoyu güçlendirmektedir. Aynı şekilde UGK Başkanı Abdülcelil’in çatışmaların sürmesi nedeniyle 19 Haziran’da yapılması beklenen seçimlerin ertelenebileceğini söylemesi ve seçimlerin başarıyla gerçekleştirilememesi durumunda istifa edeceğini belirtmesi ülkedeki belirsizliğin ve otorite boşluğunun ciddiyetini ortaya koyar niteliktedir.
Sonuç olarak 19 Haziran’da seçimlerin yapılıp yapılamayacağı, yapılırsa sonucun ne olacağı ve bu sonuca aşiretlerin tepkisi Libya’nın geleceği açısından önemlidir. Libya’da yukarıdaki ihtimallerden biri mi görülecek yoksa üçüncü bir ihtimalle mi karşılacağız bunu ilerleyen günler ortaya koyacaktır.
Emre SAVUT
[1] Habertürk, Libya’da Özerk Yapı, http://www.haberturk.com/dunya/haber/722283-libyada-ozerk-yapi , Erişim Tarihi: 28.05.2012.
[2] Habertürk, Libyalılar 2. Kaddafi İstiyor, http://www.haberturk.com/dunya/haber/716894-libyalilar-2-kaddafi-istiyor , Erişim Tarihi: 29.05.2012.