Birçok Arap ülkesinde halk demokrasi talebinde bulunmaktadır. Suriye’de de böyle bir durum söz konusudur. Bu nedenle de Türkiye ile Suriye arasında bir husumet vardır. Tabii birçok Batı ülkesiyle de. Bu bahaneyle de birçok ülkenin Suriye’ye müdahalesi söz konusudur. Amaç Suriye halkına demokrasi getirmektir. Lakin bir ülkeye demokrasi gelecekse bu o ülke halkının tasarrufunda olmalıdır. Aslında böyle bir durumun örneği mevcuttur. Tarih olarak çok ileri gitmeye gerek yok. 2008 yılında başlayan bir halk ayaklanması sonucu İzlanda halkı ülkesi adına dünyaya gerçek demokrasinin nasıl olacağını gösterdi. Bu ülkeye herhangi bir müdahale söz konusu olmadı ve medyada İzlanda’nın bu durumu ile ilgili neredeyse tek bir haber bile yer almadı. Peki İzlandalılar neden böyle bir devrim yapmak zorunda kaldı? Batı ülkeleri Suriye’ye olduğu gibi neden bu ülkeye bir müdahaleyi gündeme getirmedi?
Özellikle bankacılık-finans sektöründe etkisi hissedilen 2008-2009 ekonomik krizi, İzlanda ekonomisini tüm şiddetiyle vurdu. İnanılmaz bir mali yükümlülük altına girmiş olan İzlanda bankaları iflas etti. Hükümet alelacele üçünü devletleştirdi. İzlanda kuronu baş döndürücü biçimde değer kaybetmeye, işyerleri art arda kapanmaya başladı. Evlerini krediyle alanlar, evlerinin değerinin üstünde bir borçla boğuşmak zorunda kaldılar.[1] Bunların yaşanması İzlanda halkını zor duruma düşürmüştür. Bu duruma sessiz kalamayan İzlanda halkı Ekim 2008 yılında başkent Reykjavik’te, Parlamento’ya bakan bir meydanda toplanarak protesto gösterisine başladılar ve hükümeti istifaya çağırdılar. Her hafta gösterici sayısı arttı. 17 hafta sonunda sayı 30 bine, yani İzlanda nüfusunun onda birine varmıştı. Hükümet üyelerinin toplantı sonrası kiliseden rahiplerle çıkarken yumurta yağmuruna tutulması, göstericilerin parlamento binasını kuşatmaları sonunda, Ocak 2009’da hükümet istifa etti.[2] İzlanda da yaşanan bu durum Batı medyasında ise neredeyse hiç yankı uyandırmamıştı. Ama orada halk kendi gücünü göstermiştir. Orada yaşanan durum herhangi bir ülkenin sorunu olmamıştır çünkü halk demokrasiyi kendisi gerçekleştiriyordu ve herhangi bir ülkenin müdahalesine ihtiyacı da yoktu. Bu arada kurulan özel mahkemede 2008 krizi sırasında yetkili konumda olan dört politikacı yargılanıyor. Bunlardan biri de eski başbakan Geir Haarde’dir.[3]
Bunun sonucunda Nisan 2009’da ülkede erken seçim yapıldı. Seçimler sonucunda koalisyon hükümet kuruldu. “İttifak” adı altında birleşen sosyal demokratlar, feministler ve eski komünistlerle Sol Yeşiller Hareketi yönetime geldi. Bu İzlanda’da bir ilkti. Başka bir ilk de, Başbakan’ın kadın olmasıydı.[4] Buraya kadar yaşanan gelişmeler tamamen İzlanda halkının kendi gücüyle gerçekleşmiştir ve herhangi bir ülkenin İzlanda’daki olaylara müdahalesi söz konusu olmamıştır. İzlanda halkı demokrasiyi kendi başına gerçekleştirmektedir. Medyada veya Batı ülkelerinde de İzlanda’nın bu durumu için herhangi bir açıklama yapılmamıştır.
Koalisyon hükümetinin kurulmasından sonra IMF hükümetten hızla çok kapsamlı bir özelleştirme paketini hayata geçirmesini, 2013’te bütçe açığını ortadan kaldırmasını talep ediyordu. Diğer bir taraftan da İngiltere ve Hollanda da borçlarının ödenmesini talep ediyordu. Hükümet bu baskılar sonucu bu iki ülkenin borçlarının ödenme şeklini kabul etti. Hükümet de ödeme planının biraz yumuşatılmış halini 30 Aralık 2010 gecesi mecliste onaylattı. Her İzlandalı’nın sekiz yıl boyunca ayda 100 avro ödemesine denk düşen bir ödeme planıydı bu. Faiz yüzde 5,5 olarak öngörülmüştü. İngiltere ve Hollanda, İzlandalıların sırtından iyi bir faiz de alacaktı.[5] Bu durum karşısında İzlanda halkı sessiz kalamadı ve 60 bine yakın imza toplayarak Cumhurbaşkanı’nın bu yasayı veto etmesini talep etti. Cumhurbaşkanı yasayı veto edip referanduma götürdü. 2010 Mart’ta yapılan referandumda halkın % 93’ü bankacıların borcunu ödemeyi reddetti. O günlerde İzlanda’da yaşanan volkan faciasını hatırlayacaksınız. O faciaya denk düşen günlerde özellikle İngiltere’de bu konu “We said send cash not ash” yani “size para gönderin dedik kül değil” şeklinde esprilere neden oldu. IMF derhal kredileri durdurdu. Ülke adeta tecrit edildi. Fakat vatandaşlar vazgeçmedi ve halkın tepkisiyle yeni hükümet finans krizine yol açan sorumlular hakkında takibat başlattı. Krizde rolü olduğu söylenen pek çok bankacı ülkeyi terk etti.[6] Halkın tepkisi göz ardı edilmedi.
İzlanda halkı sadece hükümeti değiştirmekle yetinmedi ayrıca anayasanın da değişmesini istedi. İzlanda anayasası 1944 yılında Danimarka’dan bağımsızlığı elde ettikten sonra, Danimarka’nın monarşiden cumhuriyete dönüştürülmesiyle ortaya çıkan anayasayı kabul etmişti. Şimdi ise İzlandalılar kendilerinin dahil olduğu ve kendilerinin yazdığı bir yeni bir anayasa istemekteydiler. Kurucu meclise, milletvekilleri hariç, 18 yaşını bitirmiş ve en az 30 kişinin desteğini almış bütün İzlanda yurttaşları aday olabilirdi. 27 Kasım’da yapılan seçimlerde 500 civarında aday arasından 35 kişi seçildi. Bunlar sıradan yurttaşlardı.[7] Bu 35 kişilik konseyinde yaptığı çalışma ilginçti. 35 kişilik Anayasa Konseyi taslak hükümleri web sitesine yerleştiriyor ve halkı burada veya Facebook sayfasında onları yorumlamaya davet ediyor. Ve halkın yorumları gerçekten de metne dahil edilebiliyor. Konseyin ayrıca Twitter, Youtube ve Flickr hesapları da var ve tüm toplantılarını canlı yayınlanıyor.[8] Bir ülke, tüm halkı anayasa yapma çalışmasına dahil ediyor ki bu gerçekten müthiş bir olay. Anayasayı yapma çalışmasına belli elitlere bırakılmadan halk baştan sonuna kadar dahil ediliyor.
İzlanda’da tartışmasız bir devrim olmuştur ve bu gerçek bir demokrasi devrimidir. Bu ülkede yaşanan olaylara hiçbir Batı ülkesinin müdahalesi söz konusu olmamıştır. Bu ülke halkının da başka ülkelerden yardım ihtiyacı da yoktu. Halk kendi demokrasisini kendisi getirmiştir. Asıl demokrasi bu ülke halkının gerçekleştirmiş olduğu eylemlerdir. Bu ülkenin durumu medyada geniş yankı uyandırmamıştır. Ama medyanın bu olayları göstermemiş olması da buradaki yaşananları saklamaya yetmez. Herhangi bir ülke buradaki olaylara müdahil olmamıştır çünkü bu ülkelerin oraya müdahil olmasını gerektirecek bir durum söz konusu değildi, eğer olsaydılar bile halkın tepkisiyle karşılaşacaklardı. Buradaki sözler Ortadoğu için de geçerli, oradaki yaşanan olaylara herhangi bir devletin müdahil olması gerekmez (fakat iş dehşet verici bir hal alırsa uluslararası kurumlar bölgeye müdahale edebilir), lakin oradaki çıkarlar başka ve oradaki halk bunun ne kadar farkında.
Dünyada böyle bir demokrasi örneği varken Suriye’de yaşananlar veya yaşanacak olaylar yine bu ülkenin tasarrufunda olmalıdır. Nereden bilebiliriz Suriye’nin bir İzlanda olmayacağını ve İzlanda gibi bir demokrasi getirmeyeceğini… İzlanda Suriye gibi Heartland (Kalpgah) bölgesinde veya Kenar Kuşak’ta yer alsaydı, yani stratejik bir öneme sahip olsaydı o zaman İzlanda’da yaşanan durum diğer devletlerin ve bazı kurumların sorunu olurdu veya İzlanda ile Suriye yer değiştirseydi o zaman bugün Suriye ile olan durumumuzdan değil İzlanda ile olan durumumuzdan konuşuyor olurduk.
Murat ÇİÇEK/UPA Eskişehir Anadolu Üniversitesi Temsilcisi
KAYNAKLAR
[1] Ahmet İNSEL, Radikal, 20.02.2011, Araplardan Önce İzlanda Vardı, Erişim Adresi: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&ArticleID=1040640&CategoryID=42
[2] Ahmet İNSEL, Radikal, 20.02.2011, Araplardan Önce İzlanda Vardı, Erişim Adresi: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&ArticleID=1040640&CategoryID=42
[3] “İzlanda İflasını Sorguluyor” başlıklı haber, euronews, 05.03.2012, Erişim Adresi: http://tr.euronews.com/2012/03/05/izlanda-iflasini-sorguluyor/
[4] Ahmet İNSEL, Radikal, 20.02.2011, Araplardan Önce İzlanda Vardı, Erişim Adresi: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&ArticleID=1040640&CategoryID=42
[5] Ahmet İNSEL, Radikal, 20.02.2011, Araplardan Önce İzlanda Vardı, Erişim Adresi: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&ArticleID=1040640&CategoryID=42
[6] Prof.Dr. B. Gültekin ÇETİNER, 30.11.2011, Küçük Ülkenin Cesur İnsanları, Erişim Adresi: http://drcetiner.org/ekonomi/kucucuk-ulkenin-cesur-insanlari.html
[7] Ahmet İNSEL, Radikal, 20.02.2011, Araplardan Önce İzlanda Vardı, Erişim Adresi: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&ArticleID=1040640&CategoryID=42
[8] “İzlanda Yeni Anayasasını Kitlelere Yazdırıyor” başlıklı haber, Anayasa Gündemi, 13.06.2011, Erişim Adresi: http://anayasagundemi.com/2011/06/13/izlanda-yeni-anayasasini-kitlelere-yazdiriyor/