1990 SONRASI ENERJİ TEMELİNDE ÇOK BOYUTLU GELİŞEN RUSYA-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ

upa-admin 12 Temmuz 2012 2.420 Okunma 0
1990 SONRASI ENERJİ TEMELİNDE ÇOK BOYUTLU GELİŞEN RUSYA-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ

Türk-Rus münasebetlerinin ilginç bir ilişkiler sistematiği vardır. Türkiye ile Rusya ekonomisi birbirini ikame eden değil, tamamlayan bir yapıya sahiptir. Diğer taraftan enerji konusunda iki ülke hem işbirliği yapmakta, hem de rekabet etmektedirler.[1] Türkiye, Rusya’da perakende ticaretten inşaata kadar değişik alanlarda yatırımlar yapmakta ve yaş sebze ve meyveden tekstile kadar birçok alanda mal ihraç etmektedir. Yine Türkiye Rusya’dan doğalgaz gereksiniminin takriben yüzde 65’ini karşılamakta, petrol ve türevlerine ilişkin ihtiyacının yüzde 30-40 civarını da Rusya’dan temin etmektedir. Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 12-15 Şubat 2009 tarihleri arasında Rusya Federasyonu’na Medvedev’in resmi daveti üzerine bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Seyahat resmi devlet ziyareti niteliğine sahiptir. Bundan dolayı bu ziyarette yalnızca ikili ilişkilerin ve çok boyutlu ortaklığın daha da derinleştirilmesini öngören bir bildirge imzalanmıştır. Medvedev bildirge için, “ Bu antlaşma, formal bir antlaşma değildir. Bu antlaşma ile iki ülke arasındaki siyasi, ticari, ekonomik, kültürel ilişkilerinin gelişimini içeren bir antlaşmadır” ifadelerini kullandı. Deklarasyon ilişkilerin her alanını içerecek oldukça kapsamlı bir çerçeve oluşturmuş ve Türk-Rus ilişkilerini adeta yeniden tanımlamıştır.

Rusya devlet başkanı Medvedev’in 11-13 Mayıs 2010 tarihinde Ankara’ya yaptığı ziyaret kapsamında iki ülke arasındaki ticaret hacminin gelecekte 100 milyar dolara çıkarılmasının iki ülkenin faydasına olacağı ifade edilmiştir. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2008 verilerine göre 38 milyar dolar civarındadır.[2] Ankara ve Moskova arasında “Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu Vatandaşlarının Karşılıklı Seyahatlerine İlişkin Usullere Dair Antlaşma” 12 Mayıs 2010 tarihinde Medvedev’in ziyareti esnasında imzalanmıştır. Medvedev’in ziyaretinde enerjiden güvenliğe, vize muafiyetinden turizme ve eğitime kadar geniş alana yayılan 17 değişik anlaşma daha imzalanmıştır. Bu ziyarette ayrıca Karadeniz’den Akdeniz’e uzanan bir boru hattına yönelik proje ve Türkiye’nin ilk nükleer santralinin Rusya tarafından yapılmasına onay veren anlaşmalar imzalanmıştır. Antlaşma çerçevesinde Rus firması Rosatom, Mersin Akkuyu’da son derece gelişmiş güvenlik ölçütlerini uygulayarak bir nükleer kompleks oluşturacaktır.

Turizm, iki ülke arasındaki ilişkilerde kayda değer yeri olan bir alandır. 16 Nisan 2011 tarihinde vizelerin karşılıklı olarak kaldırılmasıyla şu anda 3 milyon olan Rus turist sayısında yeni rekorlar kırılması umulmaktadır.[3] Politik ve iktisadi alanda münasebetlerini sürekli geliştiren iki devletin, önümüzdeki dönemde bu denkleme kültürel yakınlaşmayı da ilave ederek stratejik ortak konumuna ulaşmaları mümkündür. Türkiye’nin AB tam üyelik sürecinde cereyan eden tıkanma ve engellemelere rağmen, 2011 yılının ilk çeyreğinde % 11 kalkınma hızı ile dünyada ilk sırada bulunması, iktisadi ve stratejik bakımdan Ankara ile işbirliğini ilgi çekici bir konuma çıkardığını Rusya dikkatle takip etmektedir. Moskova ile Ankara arasındaki ilişkilerin temelinde öne çıkan kalemler enerji ve ham madde ticaretidir. Bu bağlamda Moskova-Ankara enerji ilişkileri; Mavi Akım Projesi, Güney Akım Projesi, Samsun-Ceyhan Boru Hattı Projesi ve Mersin Akkuyu Nükleer Santral inşası olarak dört ayrı sektörde gerçekleşmektedir.

Rusya-Türkiye Batı Boru Hattı ise 1987’den beri faaliyette olup 14 milyar metreküplük bu hat Ukrayna, Moldova, Romanya ve Bulgaristan’dan geçmektedir.[4] Ruslar, kendi gazlarının Türkiye’ye giderken yasadışı olarak çekilmesinden şikâyet etmişlerdir. Sonuçta, Ruslar kendi gazını doğrudan Türkiye’ye satmak için Karadeniz’in altından geçen bir boru hattını teklif etmişler ve başarıyla inşa etmişlerdir. Bu hırslı boru hattı Mavi Akım olarak adlandırılmaktadır.

Mavi Akım Projesi, 15 Aralık 1997 tarihinde imza edilen 25 yıl süreli anlaşmaya göre Rusya topraklarından başlayıp Karadeniz’den geçecek bir boru hattı (2150 metre) ile Türkiye’ye yılda 16 milyar metreküp doğal gaz taşınması öngörülmüştür. Karadeniz’in altından dünyanın en derin noktasına boru döşenerek yapılan proje, Rusya sınırları içerisinde İzobilye-Djubgi arasında 372 km, Karadeniz’in 2.100 metre altından 392 km, Samsun-Ankara arasında 501 km uzunluğundadır.[5] Projenin toplam maliyeti 3,3 milyar dolardır. Bu projenin en kayda değer özelliği boru hattının başka ülkeler üzerinden geçmeden doğrudan Türkiye’ye gelmesi ve taşıma ücretlerinin olmamasından ötürü daha önceden yapılan iki gaz anlaşmasına göre % 12 oranında daha ucuz olmasıdır. Moskova ile imzalanan antlaşmalar sonucunda 2/3 oranında Moskova’ya bağımlılık, hem ekonomik hem de stratejik olarak kabul edilemez bir orandır. Ruslar, bu boru hattını Ankara’dan Ceyhan’a uzatmayı teklif etmektedirler. İsrail’e ya deniz altından bir boru hattı ile ya da Ceyhan’dan sıvılaştırılmış doğal gaz taşıyan tankerlerle ek doğal gaz taşınması ile ilgili planlar vardır. Burada, deniz altından bir boru hattı döşenmesi tercih edilen seçenek olarak görünmektedir.

Kaynak: http://www.gazprom.com/about/production/projects/pipelines/blue-stream/

Güney Akım Projesi ise Rusya kendisini devre dışı bırakan AB destekli Nabucco Boru Hattı Projesi’ne karşın elini güçlendirmek için Rus doğal gazını Karadeniz’in altından Bulgaristan’a ve oradan da Avrupa’ya ulaştıracak ve böylece Türkiye’yi devre dışı bırakacak Güney Akım Projesi’ni ortaya atmıştır.[6] Hatta Gazprom, İtalyan destekli bu proje üzerinde Bulgaristan ve Sırbistan ile anlaşmaya varmıştır. Üstelik İran gazı konusunda Washington’un problem çıkarması, Mısır rezervlerinin sınırlı olması ve Türkmen gazının büyük ölçüde (2003’te imzalanan bir anlaşmadan ötürü 25 yıllık bir süreyle) Rusya’ya bağlanmış olması, Nabucco’nun uygulanabilirliği konusunda şüpheler uyandırmakta ve Fransa’dan da destek alan Güney Akım Projesi’nin şansını artırmaktadır. Güney Akım Projesi Rus doğal gazını Avrupa’ya taşıyacak olan toplam 3.200 km’lik bir boru hattı projesi olup, boru hattının 900 km’lik kısmı Karadeniz’in altından geçecektir. Nakil hattının AB üyesi ülkelerden geçtikten sonra kuzey ve güney olmak üzere iki kola ayrılması öngörülmektedir. Kuzeye giden hattan Macaristan ve Avusturya’ya, güneyden giden hattan ise Yunanistan üzerinden İtalya’nın Otranto Limanı’na kadar gaz sevk edilecektir. Bu projeyle yılda 30 milyar metreküp doğal gaz sevk edilmesi planlanmaktadır. Projenin maliyetinin yaklaşık 10 milyar avro olacağı öngörülmektedir.

Kaynak: http://news.bbc.co.uk/2/hi/8051921.stm

Hazar bölgesindeki doğal gazın Türkiye üzerinden Avrupa pazarlarına açılması için ortaya atılan Nabucco Projesi’ne karşı hamle olarak Moskova, Güney Akım Projesi’ni ortaya koymuştur. 6 Ağustos 2009 tarihinde Ankara’ya gelen Rusya Başbakanı Vladimir Putin, Türk yetkililer ile enerji konusunda antlaşmalara imza koydu.[7] Bu antlaşmalar çerçevesinde, Ankara, Moskova’nın Güney Akım Projesi için Karadeniz’de kendi münhasır ekonomik bölgesinde sismik araştırmalar yapması için onay verdi. Bu onaya karşılık Rusya da Samsun-Ceyhan petrol boru hattına petrol sağlamayı kabul etti. 2006 yılında Kiev ile cereyan eden krizde Moskova’nın vanaları kapatması neticesi Kiev’in yanı sıra Avrupa’nın da doğal gazı kesintiye uğramıştır. Moskova, Kiev ile yaşadığı problemlerin benzerini başka ülkelerle yaşamamak ve enerji akışında devamlılığı tesis etmek için transit enerji taşıma projelerini faaliyete geçirmeyi hedeflemektedir. Güney Akım Projesi’yle Kiev by-pass edilmiştir. Bu proje, enerjideki tekelini sürdürmeyi amaçlayan Moskova’nın gücünde sarsıntıya yol açacak Nabucco Projesi’ni engellemeye yönelik bir projedir.

Samsun-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Projesi çerçevesinde inşası öngörülen boru hattı, Samsun’un doğusunda Ünye’den başlamakta, Sivas’a ulaşmakta, devamında Bakü-Tiflis-Ceyhan ham petrol boru hattına paralel gitmektedir.[8] Hattın % 45’inin BTC’ye paralel olmasından ötürü geçiş hakkından faydalanabilecektir. Bu projenin inşaatı Çalık Enerji-ENI ortaklığı TAPCO (The Trans Anatolian Pipeline Company) şirketi tarafından yapılmaktadır. Projenin temel atma töreni 24 Nisan 2007 tarihinde Ceyhan’da gerçekleştirilmiştir. 550 km uzunluğunda olması öngörülen hattın Ceyhan Limanı’na yılda 60 milyon ton petrol taşıması planlanmaktadır. Projeyle, Geniş Hazar petrolünün bir kısmının doğrudan Ceyhan Terminali’ne ve buradan dünya pazarlarına ulaşmasını kolaylaştırması, böylelikle Türk Boğazları üzerindeki yükü hafifletmesi hedeflenmektedir. Samsun-Ceyhan projesine yönelik bir Hükümetlerarası Anlaşma’nın (IGA) imzalanması için Rus tarafıyla 24 Eylül 2010 tarihinde Moskova’da görüşmelere başlanmış olup, müzakerelere devam edilmektedir.

 

Kaynak: http://www.rusya.ru/Content/8481-Gazprom_+%60Samsun_+Ceyhan+Projesi%60nde+ben+de+var%C4%B1m%60+dedi

Rusya ve Türkiye arasında enerji konusundaki en son gelişme ise, İstanbul ve Marmara için hayati olan Batı hattında geçici bir çözüm bulunmasıdır. BOTAŞ ‘al ya da öde’den kaynaklanan alımlarını gerçekleştirecek.[9] Öte yandan Türkiye, Nabucco projesi gecikince Rusya ile anlaşmaya vardı. Güney Akım’da imzalar dün Moskova’da atıldı. Başbakan Erdoğan geçen hafta bir toplantıda, Nabucco projesi ile ilgili faturanın Türkiye’ye kesilmek istendiğini ifade ederek, “Türkiye hazır ama Avrupa Birliği henüz hazır değil” demişti. Karadeniz altından döşenecek olan Güney Akım Hattı’nın Türkiye’den geçen bölümünün inşasına onay veren anlaşmanın imza törenine Rusya Başbakanı Vladimir Putin de katıldı. Putin bu anlaşmanın her iki ülke için iyi bir yılbaşı hediyesi olduğunu ifade etti. Doğalgaz anlaşmalarının ardından Rusya Başbakan Yardımcısı İgor Seçin de Türkiye’nin 2012 yılında 25,5 milyar metreküp doğalgaz alacağını ve bunun 2011’e kıyasla 1,4 kat artış anlamına geldiğini belirtti. Rusya Başbakanı Putin, Türkiye hükümetine Güney Akım’ın inşasına verdiği izin nedeniyle teşekkür etmek istediğini söyleyerek, iki ülke arasındaki gaz alanında önem verdikleri büyük bir çalışmanın sonuçlandığını görmekten duyduğu memnuniyeti belirtti. Putin, “Bu diyaloğu Türkiye Başbakanı Sayın Erdoğan ile başlattık” dedi.

Güney Akım, Türkiye ile Rusya arasında bir süredir tartışılan bir projedir. 2015’te faaliyete geçmesi ve yılda 63 milyar metreküp doğalgaz taşıması planlanan Güney Akım hattıyla, Hazar bölgesinden Avrupa’ya gaz taşınacak. Ukrayna ve Belarus gibi transit ülkelerin devre dışı kalacağı bu hattın toplam maliyeti 15,5 milyar Euro‘dur. Yıldız, 2012’den önceki yıllardan birikmiş olan bir kısım doğalgaz alacağının 2012’de Batı hattından alınacağını ifade ederek, Müzakere açısından ekibimiz ve Rusya’dan al ya da öde çerçevesinde almadığımız gaz konusunda talebimiz oldu. 3 milyar metreküplük al ya da öde kapsamındaki gaz 2012’de aktarılacağını sözlerine ekledi.

Ankara-Moskova ilişkileri ile ilgili en son gelişme ise Başbakanlık kaynaklarından yapılan açıklamaya göre Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 18 Temmuz 2012 tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le bir araya gelecektir.[10] Başbakan Erdoğan’ın günübirlik Moskova ziyaretinin esas gündem maddesi Suriye konusu olacak. Görüşmelerde gündeme gelecek konular arasında Türk jetinin Suriye tarafından düşürülmesi konusu da yer alacak ve Moskova’nın elindeki radar verileri istenecek. Moskova, daha önce yaptığı açıklamada elinde Türk keşif uçağının düşürülmesiyle ilgili radar verileri olduğu açıklamasını yapmıştı. Başbakan Erdoğan, dün başkan Putin’i telefonla arayarak, Rusya’da meydana gelen sel felaketinden dolayı taziye ve geçmiş olsun dileklerini iletmiştir.

Ankara-Moskova arasındaki münasebetlerde akıldan çıkarılmaması gereken en kayda değer konu iki ülkenin değişik dış politikalara sahip olmalarıdır. İki başkent değişik siyasi saiklerle hareket etmektedir. Mesela, Moskova sorunlar karşısında sert güç kullanmayı tercih ederken, Ankara ise diplomatik ilişkiler kurarak yumuşak tavırlar sergilemeyi tercih etmektedir. AK Parti döneminde yumuşak güç söyleminin ön planda olduğu “Akıllı Güç” kavramı Türk dış politikasının en önemli kavramlarından birisi haline gelmiştir. Moskova, Tiflis ile olan probleminde doğrudan sert güç kullanma yoluyla sorunu çözmeye çalışmış olması, Moskova’nın sert güç kullanmayı tercih ettiğini ortaya koymaktadır. Ankara, ise en son cereyan eden hadisede, Tel-Aviv’in Filistin’e yollanan yardım gemisine saldırıda bulunması ve saldırı sırasında Türk vatandaşlarının hayatını kaybetmesine rağmen, kaba güç kullanmayı tercih etmeyip krizi diplomatik yolla çözmeye çalışmış, Ankara’nın dış politikada yumuşak ve esnek bir politika takip ettiğini ortaya koymuştur.

Türkiye ve Batı arasındaki potansiyel farklılıklar, kuvvetli iktisadi ve politik bağlar göz önüne alınırsa, Türkiye’nin Batı’ya muhalif bir politika uygulaması pek olası olmayacaktır. Fakat öte yandan, Ankara’nın Brüksel ve Batı ile münasebetleri kötüleştikçe Türkiye, Rusya ile işbirliği geliştirmeye yönelik bir politika izleyecektir. Son zamanlarda Brüksel ile münasebetleri iyi durumda olmayan Ankara, Moskova ile imzalamış olduğu anlaşmalarla bunu açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Bu da Moskova’nın hoşuna giden bir durumdur. Ankara’nın Moskova’ya yönelimi Batı’nın Karadeniz, Kafkasya ve Orta Asya’dan dışlanması demektir. Ankara, Moskova için çok öneme haizdir. Çünkü Moskova, AB’nin en önde gelen petrol ve doğal gaz tedarikçisi olarak kalmayı arzulamaktadır. Böylelikle Moskova, Brüksel’in elini kolunu bağlamayı arzu etmektedir. Bunun yanı sıra, Moskova hidrokarbon kaynaklarının yer aldığı Orta Doğu ve Orta Asya’da, Anadolu aracılığıyla bir köprü rolünü oynayarak ön planda olmayı arzu etmektedir. Ankara ise Batı’ya giden petrol ve doğal gaz boru hatlarının kendi topraklarından geçmesi arzusundadır. Böylece Türkiye bir enerji dağıtım merkezi haline gelerek, özellikle Batı’nın enerji politikalarında anahtar ülke olarak rol oynamayı amaçlamaktadır.

İki ülkede de güçlü liderlerin olması ve bu liderlerin sağladığı istikrar sayesinde ilişkiler her geçen GÜN gelişmektedir. Fakat şu husus da akıldan çıkarılmamalıdır ki iki ülke arasında stratejik bir ittifak kurulması zordur. Çünkü iki başkent mühim konulara aynı açıdan bakmamaktadırlar. Bakış açılarındaki bu farklılık iki ülkenin dış politikalarına yansımaktadır. Ankara güçler dengesini kendi lehine döndürmeyi arzu ederken, Moskova ise kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayı hedeflemektedir.

Sina KISACIK


[1] Sergey Markedonov, Natalya Ulchenko, “Turkey and Russia: An Evolving Relationship”, Carnegie Endowment for International Peace, 19 Ağustos 2011, http://carnegieendowment.org/2011/08/19/turkey-and-russia-evolving-relationship/4sy3, (Erişim Tarihi: 10 Ocak 2012).

[2] “Türkiye-Rusya Güney Akım’da imzaları kasımda atacak; Putin: Türkiye ziyareti çok başarılı”, HaberRus, 15 Mayıs 2010, http://haberrus.com/politics/2010/05/15/turkiye-rusya-guney-akimda-imzalari–kasimda-atacak—-putin-turkiye-ziyareti-cok-basarili.html, (Erişim Tarihi: 30 Aralık 2011).

[3] Mesut Hakkı Caşın, “Türkiye-Rusya İlişkilerinde Çatışma Yerine Stratejik Ortaklık ve İşbirliğinin Yeni Boyutları”, içinde Haydar Çakmak (ed.), Türk Dış Politikası: 1919-2012,  Ankara: Barış Platin Kitap, 2012, s. 1076.

[4] Necdet Pamir, “Turkey: A Case of Transit State”, içinde Gal Luft and Anne Korin (ed.), Dünya Jeopolitiğinde Türkiye Energy Security Challenges for the 21st Century: A Reference Handbook, United States of America: Praeger Security International, 2009, s.252.

[5] Levent Fidan, “Türkiye’nin Jeostratejik Konumu Açısından Türkiye Üzerindeki Enerji Hatlarının Durumu ve Bunun Türkiye Jeopolitiğinde Kullanılması”, içinde Hasret Çomak (ed.), Dünya Jeopolitiğinde Türkiye, İstanbul: Hiperlink Yayınları, 2011, ss. 390-391.

[6] Ariel Cohen, “Russia: The Flawed Energy Superpower”, içinde Gal Luft and Anne Korin ( ed.), Energy Security Challenges for the 21st Century: A Reference Handbook, United States of America: Praeger Security International, 2009, s.97.

[7] Ertan Efegil, Neziha Musaoğlu. “Rusya-Avrupa Birliği Ekseninde, Türkiye’nin Enerji Politikasının Analizi”, içinde Murat Ercan (ed.), Değişen Dünyada Türk Dış Politikası, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım, 2011, ss.158-159.

[8] T.C. Dış İşleri Bakanlığı,“ Türkiye’nin Enerji Stratejisi”, http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-enerji-stratejisi.tr.mfa, Erişim Tarihi: 11 Temmuz 2012.

[9] “Doğalgazda yeni yıl hediyeleri!”, Radikal, 29 Aralık 2011, http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&VersionID=96727&Date=30.12.2011&ArticleID=1073886, (Erişim Tarihi: 30 Aralık 2011).

[10] “Moskova’ya sürpriz ziyaret!”, Vatan, 11 Temmuz 2012, http://haber.gazetevatan.com/moskovaya-surpriz-ziyaret/463798/1/Gundem, Erişim Tarihi: 12 Temmuz 2012.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.