UPA yazarı Furkan Kaya 16-20 Temmuz tarihleri arasında Barcelona Üniversitesi’nin davetlisi olarak Institut Barcelona D’Estudis Internacionalas tarafından düzenlenen, “Akdeniz’in Güvenliği”, “Avrupa ve Akdeniz Perspektifinde Arap Baharı”, “Orta Doğu’da Demokratikleşme ve Otoriteryanizm” ile “Yeni Dönemde Şekillenen Türk Dış Politikası” konularında düzenlenen sertifika programına katıldı. Dünyanın birçok ülkesinden akademisyen, düşünür ve yazarın katıldığı konferanslarda genel olarak Akdeniz ülkelerinin güvenliği, Akdeniz Birliği’nin oluşum süreci ve Avrupa Birliği’ne olumlu ve olumsuz yönden katkıları, Arap Baharı’nın ortaya çıkmasının ardında yatan somut nedenler, orta ve uzun vadede uyanışın yaşandığı ülkelere neler kazandırıp neler kaybettireceği ve son olarak Soğuk Savaş sonrası şekillenen Türk Dış Politikası ile 2002’de AKP’nin iktidara gelmesiyle Davutoğlu’nun öngörüleri ve stratejileri ışığında oluşturulan yeni Türk dış politikası konularından bahsedildi. Konuşmacılar arasında Toronto Üniversitesi Siyaset Bilimi Öğretim üyesi Prof. Ramin Jahanbegloo, Sabancı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Meltem Müftüler Baç, Barcelona Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Pere Vilanova ve CIDOB Uluslararası İlişkiler ve Kalkınma Ajansından Dr. Eduard Soler è Lecha yer aldı.
Oturumların en dikkat çekici bölümlerinden biri ise Prof. Ramin Jahanbegloo’nun Arap Baharı’nı yaşayan ülkelere Türkiye’nin iyi bir model olabileceği yönündeki açıklamalarıydı. Prof. Jahanbegloo’ya göre, Türkiye’de en güçlü parti AKP olmaya devam edecek. Jahanbegloo bunun nedeni olarak ülkedeki sol partilerin zayıflamaya devam etmesini göstermektedir. Ayrıca Jahanbegloo AKP’nin vitrin olarak kendisini ülkedeki her kesimi kucaklayan merkez parti şeklinde yapılandırmaya devam edeceğini söyledi. Jahanbegloo bunun yanı sıra, Türkiye’de mevcut konjonktürde Kemalistler ile muhafazakarlar arasında bir mücadele olsa bile, coğrafyada en güvenli bölgenin Türkiye olduğunu ifade etmiştir. Dolayısıyla Türkiye demokratikleşme ve modernleşme süreci ile Arap ülkelerine model olarak gösterilebilir. Sözlerine Arap Baharı ile 1979 İran İslam Devrimi arasındaki benzerlik ve farklılara değinerek devam eden Prof. Jahanbegloo, İran Devrimi süreci içinde ideoloji ve ütopyanizmin önemli olduğunu, Arap Baharı’nın da İran İslam Devrimi sürecinden esinlenerek ortaya çıktığını belirtti. Jahanbegloo’ya göre İslam Devrimi’nin başladığı 1979 yılından Ahmedinejad’ın Cumhurbaşkanı seçildiği 2005 yılına kadar İran Batı dünyası ile diyalog halindeydi. Fakat Ahmedinejad’ın göreve gelmesiyle bu diyalog süreci de sona ermiş oldu. Prof. Jahanbegloo’ya göre şu an için bölgedeki en büyük tansiyon İran ile Suudi Arabistan arasında. İran, Şii kartı ile Irak ve Afganistan üzerinde nüfuz sahibi olmak isterken, Sünni Arap ülkeleri bu etkiye kalkan oluşturmaya çalışmaktadır. Prof. Jahanbegloo’nun yaptığı önemli tespitlerden biri de esasında İran ve Amerika’nın istikrarlı bir Irak modeli istediği, fakat bu konuda İran’ın sürekli ABD’ye Irak’ta istikrarın sağlanabilmesi için kendisine ihtiyacı olduğunu hatırlatması hususunda olmuştur. Diğer yandan Hizbullah ABD için tehlike olmaya devam edecek ve Esad sonrası Suriye’de etkili olacaktır. Bu gelişmeler perspektifinde ise Batı’nın amacı İran’ı kontrol altında tutmak ve Esad’ı göndermektir.
Oturumun sonunda Prof. Jahanbegloo ile Türkiye üzerine bir süre sohbet eden Furkan Kaya, Uluslararası Politika Akademisi’nin çalışmalarından bahsederek, kendisini en kısa zamanda UPA için bir organizasyonda misafir etmek istediklerini söyledi. Prof. Ramin Jahanbegloo ise ortalama 2 senede bir Türkiye’ye geldiğini, şartlar müsait olduğunda UPA’yı ziyaret edebileceğini söyleyerek ekibimize başarılar diledi.
