TÜRKİYE: AVRASYA’NIN YENİ BÜYÜK GÜCÜ

upa-admin 26 Ekim 2012 3.977 Okunma 0
TÜRKİYE: AVRASYA’NIN YENİ BÜYÜK GÜCÜ

ABD eski Başkanı Bill Clinton Ahmet Davutoğlu’na, Türkiye’nin dünya çapında etkinleşmesinin sebebini sorduğunda, Dışişleri Bakanı şöyle yanıtlamıştır: “Haritada Türkiye’nin etrafında, çapı 1000 km. olan bir daire çizin. Buraya 20 devlet düşüyor. Çapı 3000 km. olan bir daire çizin, oraya 70 ülke düşecektir. Peki, ABD’nin etrafında böyle bir daire çizsek, oraya kaç devlet düşer? Türkiye, çevresindeki devletlerle ilgilenmeye devam edecek” (1). Bu cümlelerde A. Davutoğlu somut olarak, Türkiye’nin stratejik derinlik siyasetini ifade etmiştir. Türkiye yakın çevresinde 70 devletin yerleştiği bir ülke olarak, etkin dış siyaset yürütmelidir. “Rusya Küresel Siyasette” dergisinin editörü olan Fyodor Lukyanov bu durumu olağan kabul ediyor. O, “Türkiye Rusya’nın Öcünü Alıyor” şeklinde dikkat çeken başlıklı makalesinde şöyle yazıyor: “Türkiye’nin etkinleşmesi herkesi gafil avladı, özellikle Avrupa buna nasıl tepki vereceğini bilmiyor” (2).

Batı’da da Türkiye’nin yeni dış siyasetini kavramaya çalışıyorlar. Almanya’daki nüfuzlu siyasi bir dergi olan “Süddeutsche Zeitung”; birkaç uzmandan oluşan bir grup oluşturulduğunu ve bunun, resmi Ankara’nın jeo-siyasi stratejisini incelemekle meşgul olduğunu belirtiyor. Bu gruptaki Amerikalı analist Türkiye’nin dış siyasetine ilişkin görüşünü şu şekilde bildirmiştir: “Türkiye ne Batı ne de Doğu’ya yüzünü dönüyor; o, sahneye kendisi olarak çıkıyor” (3). Yani Türkiye, dünya siyasetinde güçlü bir devletin ya da devletler grubunun değil, kendi fikrini söylemeye çalışıyor. Bizce, bu doğru bir değerlendirmedir.

Türkiye’nin Stratejik Derinlik Siyaseti

Yukarıdaki fikirlere benzer alıntıların sayısı arttırılabilir. Lakin, topu topu 30 yıl önce Türkiye’yi geri kalmış, dünya siyasetinde rolü olmayan bir ülke olarak görenlerin fikrini değiştirdiği ortadadır.

Peki, Türkiye’yi dünyanın siyasi gündemine getiren sebepler nelerdir? 1980’li yıllara kadar Türkiye, ABD’nin talimatlarını yerine getiren ve daha ziyade kendi varlığını korumaya odaklanmış bir devletti. İktisadi sistemde ciddi değişikliğe gidilmesi ve sosyalist bloğun dağılması, Ankara’yı sürekli değişen jeo-siyasi ortamın merkezine getirdi. Bu, onun coğrafi konumuyla ilişkiliydi. Türkiye Dışişleri Bakanı A. Davutoğlu “Stratejik Derinlik” kitabında bu konuyu; “Türkiye…dünyanın en büyük kıtasının merkezindedir ve insanlık tarihinin şah damarının yerleştiği bölgeleri çevrelemektedir.” şeklinde belirtiyor (4).

1990 yılından itibaren Türkiye, çevre bölgelere etki eden bir siyaset yürütmeye başladı. Lakin Kafkasya doğrultusundaki ilk girişim başarısız oldu. Avrupa’da bunun sebebini, Türkiye’nin Rusya unsurunu yeterince dikkate almamasıyla açıkladılar. Buna rağmen, resmi Ankara inatla yeni dış siyasetini gerçekleştirmeye devam etti. 21’inci yüzyılın başlarında artık Türkiye, dünya çapında yeni bir siyaset yürüten bir devlet olarak kabul ediliyordu. Bu siyasetin fikir babalarından biri Ahmet Davutoğlu’dur. Onun, Türkiye’nin yeni siyasetine bakışı ünlü “Stratejik Derinlik” kitabında yansıtılmıştır.

Kitapta A. Davutoğlu, Türkiye’nin hali hazırki durumunu bir zamanlar Almanya, Rusya, Büyük Britanya ve Fransa’nın bulunduğu durumla karşılaştırıyor. O, adı geçen devletlerin bir zamanlar imparatorluk olduklarını kaydediyor. İmparatorluk çöktükten sonra ise, yeni bir siyaset oluşturarak, dünya çapında faaliyet gösterdiklerini belirtiyor. Bu gruptan sadece Avusturya-Macaristan, kendi topraklarına sığınmıştır. Bunun da sebebi, Almanya gibi bir devletle komşu olmasıdır (4, YI). Türkiye; Almanya, Rusya ya da Japonya gibi hareket etmelidir. Yani o, önce çevre bölgelerde etkin siyaset yürütmeli, ardından dünya çapında söz sahibi olmalıdır (4, s. 6-12). Bu konuda A. Davutoğlu; “Türkiye’nin dinamik özelliğinin, uluslararası ortamın dinamizmi ile uzlaşarak tarih sahnesine çıkması…onun stratejik öneminin temel unsurudur.” şeklinde yazıyor (4, s. 9).

Türkiye için stratejik derinlik, Avrasya bölgesinde bütünleşmeye yön verenlerden biri olmak demektir. Bu sebeple, A. Davutoğlu’nu yeni Türk Avrasyacılığının fikir babalarından biri olarak kabul ediyorlar (Bkz.: 5, s. 399-404). Prof. Dr. Novruz Memmedov buna ilişkin olarak; “Ahmet Davutoğlu’nun kavramına göre, Türkiye; Avrupa Birliği ile ortaklık ve ABD ile stratejik müttefiklik ilişkilerinden kuvvet alarak, Rusya’nın bölgede yürüttüğü Slav-Ortodoks Avrasyacılığına (Yunanistan, Kıbrıs – Güney, Ermenistan ve İran’la gerçekleştirdiği jeo-siyasi müttefikliğe) karşı, Batı ve Türkiye’ye yakın diğer devletlerin jeo-siyasi Avrasyacılığını oluşturmalı ve bölgede ‘yeni bir jeo-siyasi güç’ yaratmalıdır.” sözlerini kaleme alıyor (5, s. 400). Bu cümlelerde A. Davutoğlu’nun yeni Avrasyacılık kavramının içeriği ifade edilmiştir. Aynı zamanda, Rusya’nın Avrasyacılık siyaseti ile bir karşılaştırma yapılmıştır. Buradan, Türkiye’nin “yeni bir jeo-siyasi güç” haline gelmeyi amaç edindiği görülüyor.

Çağdaş jeo-siyasette Türkiye’nin; Balkanlar, Orta Doğu, Kafkasya ve Orta Asya’yı çevreleyen geniş bir jeo-siyasi coğrafyada birleştirici rol oynama iddiasında olması rastlantısal değildir. Bu sebeple Ankara; ABD, AB ve Rusya ile büyük bir jeo-siyasi politikaya girişiyor. İran ve yakın komşularla “sıfır sorun” (A. Davutoğlu) ilkesi çerçevesinde ilişkiler kuruyor. Yani Türkiye, bütün komşuları ile dost olma siyasetine ağırlık veriyor. Burada Abraham Lincoln’ün bir sözü akla geliyor: “Ben düşmanlarıma, onlarla dost olarak galip gelirim.”

Büyük Güçlerle “Türk Ruleti” Oyunu

A. Davutoğlu “Türkiye’nin Dış Siyaseti ve Rusya” başlıklı makalesinde; “Türkiye’nin adaletli ve sağlam bir dünya düzeninin mevcut olacağına inandığını…” vurguluyor (6). Bu, stratejik derinlik siyasetinin başlıca amacıdır. A. Davutoğlu bu amaca ulaşmak için 6 ilke belirlemiştir. Bu ilkelerin hepsi uygarlığa ilişkindir. Bunlar; özgürlükle güvenlik arasında bir denge yaratılmasını, bütün bölgesel devletlerin barış sürecine yönlendirilmesini, komşu bölgelere ilişkin verimli siyaset yürütülmesini, BM’nin rolünün arttırılmasını, uluslararası kurumların etkinleştirilmesini ve Türkiye’nin yeni görüntüsünün yaratılmasını kapsıyor (Bkz.: 4 ve 7).

Bu ilkeler stratejik derinliğin gerçekleşme yöntemini netleştiriyor. Yani, Türkiye yerel ve bölgesel bütünleşme odaklı kurumlar oluşturarak, yeni dünya düzeninin kurulmasını sağlama siyaseti yürütüyor. Bu, ABD’nin hegemonluk iddialarına uymuyor; çünkü bu, çok kutuplu dünya modelinin somut bir çeşididir. Bu bakımdan, Rusya ile Türkiye’yi küresel çapta bir araya getiren konular az değildir. Son yıllarda, bu iki ülkenin iş birliğinin bir hayli hız kazanması ve ilerlemesi rastlantısal değildir.

Türk dış siyasetinin öncelikleri, belirttiğimiz 6 ilkeden yola çıkılarak belirlenmiştir. Öncelikler stratejik derinlik fikrinin içeriğine uygundur. Bu öncelikler; Yakın ve Orta Doğu, Kafkasya ve Orta Asya’yı çevreliyor. Bazı Rus analistler, Kafkasya ve Orta Asya’da Ankara ile Moskova’nın çatışabileceğini öngörüyorlar. Lakin şimdilik Türkiye, Güney (Arap ülkeleri ve İran) ve Batı (Avrupa ve Balkanlar) doğrultusuna daha fazla ilgi gösteriyor (Bkz.: 2, 8 ve 9).

Türkiye’nin Batı siyasetini araştıran Amerika ve Avrupalı analistler ise, Ankara ile Washington-Brüksel ekseninin çatışma olasılığından bahsediyor. Lakin bu tür değerlendirmelerin taraflı olduğunu düşünüyoruz; çünkü Türkiye’nin stratejik derinlik siyasetinin reel içeriği sebebiyle değil, birçok devletin Müslüman ülkelere karşı taraflı tutum sergilemesi sebebiyle bu tür öngörülerde bulunuyorlar. Onlar siyasette “Türk ruleti”nin temel ilkesini unutuyor. Bu ilke, adalet ve barışa dayanmaktadır. Ünlü siyasetçilerden olan Pyetro Kolletta; “halklara uygarlıktan ziyade, adalet gereklidir.” demiştir.

Avrasya’da Bütünleşme Modelleri: Rekabet ya da Çatışma?!

Rusya kendi Avrasya bütünleşme modelini ortaya koydu. Moskova dünya siyasetinin büyük satranç tahtasının (Z. Brzezinski) “şahı” olmak amacındadır. Rusya, Türkiye’nin bu süreçte ciddi rol oynayabileceğini kabul ediyor, lakin onun ön planda olmasını istemiyor.

Türkiye’nin de kendine özgü bir siyaseti var. Ankara; Orta Doğu, Balkanlar, Kafkasya ve Orta Asya’da söz sahibi olmak istiyor. Lakin onu siyasi ve ideolojik açılardan ziyade, iktisadi unsur ilgilendiriyor. Türkiye’deki analistler de bu konuyu belirtiyor (Bkz.: 10 ve 11). İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr. İlter Turan; Türkiye’nin, genel olarak, Rusya ile mücadele etme iddiasında olmadığını vurguluyor. O; “Türkiye denetleyici söylem ve yararcı siyasetini devam ettirecek. Gururlu bir hükümeti olan, bazen olanaklarını haddinden fazla değerlendiren… orta büyüklükte bir devlet oluşuyor…” şeklinde yazıyor (10). Zirve Üniversitesi öğretim üyesi Doç.Dr. Gökhan Bacik ise, Türkiye’nin büyük güçlerle çatışması için bir neden olmadığı görüşündedir; çünkü Ankara jeo-siyasi güce karşı iktisadi unsuru öne çıkartıyor. Örneğin, Türkiye ABD ile stratejik ortaktır, lakin Rusya ile nükleer enerji santrali inşasına ilişkin antlaşma imzalıyor, Çin’le iktisadi ilişkileri hızla geliştiriyor, İran’dan petrol ve gaz alıyor (11).

Türkiye Avrasya bölgesinde önde gelen devletlerden biri olmaya çalışacak. Kafkasya’da Azerbaycan konusunda Rusya ile ortak tutum sergilemeye can atacak. Rusya için Türkiye ile işbirliği çok önemlidir. Türkiye, İslam dünyasında Rusya’nın olumlu bir görüntü yaratmasına yardım edebilir. Rusya’da milyonlarca Türk ve Müslüman yaşıyor. Ankara’nın Kuzey Kafkasya’nın Müslüman nüfusunu etkileme olanakları da malumdur.

Resmi Ankara için Azerbaycan unsurunun ayrıca önemi vardır. Türkiye’nin Ermenistan’la ilişkilerini Azerbaycan’ın çıkarlarını dikkate alarak şekillendirmesi gerekir. Malum Zürih Protokolleri’ne Azerbaycan ve Türkiye’deki kamuoyunun tepkisi, “bir millet, iki devlet” ifadesinin tamamen esaslı olduğunu bir daha gösterdi. Türkiye ve Azerbaycan ilk olarak toplumsal olarak çok yakındır. Bu sebeple, Türkiye Güney Kafkasya ve daha büyük çapta eski Sovyet bölgesine yönelik siyasetinde Azerbaycan’ı en ön sıraya koyuyor. Azerbaycan’la Türkiyebütün alanlarda iş birliğini geliştiriyor.

Azerbaycan, Türkiye için Güney Kafkasya’daki en gerekli ülkedir. Türkiye’nin Orta Asya’ya çıkışında Azerbaycan büyük rol oynuyor. Türk dış siyaseti, bu konuyu önemle dikkate alıyor. Aynı zamanda Azerbaycan, Rusya-Türkiye işbirliğinin geliştirilmesine olumlu yaklaşıyor. Azerbaycan’ın her iki büyük devletle dostça ilişkiler kurması, genel olarak Güney Kafkasya’da barışın sağlanması ve karşılıklı güvenin artmasını ciddi şekilde etkiliyor. Bütün bunlar sebebiyle, Güney Kafkasya’da Türkiye ile Rusya arasında ciddi bir anlaşmazlığın oluşma olasılığı yüksek görünmüyor.

Kaynak: Newtimes.az

Kamal Adighozalov

Kaynaklar

  1. Ahmet Davutoğlu. Evet yeni Osmanlıyız / İstihbarat Strateji Analiz, 24 Kasım 2009, URL: http://istihbarat-strateji-analiz.blogspot.com/2009/11/ahmet-davutoglu-evet-yeni-osmanlyz.html.
  2. Федор Лукьянов. Турция мстит за Россию // «Россия в глобальной политике», № 5 Сентябрь/Октябрь 2011. URL:http://www.globalaffairs.ru/redcol/Turtciya-mstit-za-Rossiyu-15322.
  3. Stefan Kornelius. Türkei und der – Westen Die Nase voll von Europa // “Süddeutsche Zeitung”, 12. Juni 2011. URL:http://www.sueddeutsche.de/politik/tuerkei-und-der-westen-die-nase-voll-von-europa-1.1107694.
  4. Ahmet Davutoğlu. Stratejik derinlik. Türkiyenin uluslararası konumu. İstanbul, Küre Yayınları, 2011, 584 s.
  5. Novruz Məmmədov. Geosiyasətə giriş (İki cilddə. I cild). Bakı, “Azərbaycan” nəşriyyatı, 2011, 576 s.
  6. Ахмет Давутоглу. Внешняя политика Турции и Россия // «Россия в глобальной политике», №1 Январь/Февраль 2010. URL: http://www.globalaffairs.ru/number/n_14562.
  7. Ahmet Davutoğlu. Turkey’s Zero-Problems // Foreign Policy, May 20, 2010. URL:http://www.foreignpolicy.com/articles/2010/05/20/turkeys_zero_problems_foreignpolicy?page=full.
  8. Евгений Бахревский. Политика “нового османизма” Турции и постсоветское пространство / Информационное агентство “Regnum”, 16 ноября 2011. URL: http://www.regnum.ru/news/1467970.html#ixzz1dxtHQJS6.
  9. Юрий Тыссовский. «Стратегическая глубина» Турции. Влияние Анкары на мировую политику стремительно растет / Информационное агентство “Столетие”, 9 июлья 2010. URL:http://www.stoletie.ru/geopolitika/strategicheskaja_glubina_turcii_2010-07-09.htm.
  10. Илтер Туран. Турция на подъеме. От неразвитой страны к региональной державе // «Россия в глобальной политике», № 5 Сентябрь/Октябрь 2011. URL: http://www.globalaffairs.ru/number/Turtciya-na-podeme-15362.
  11. Gokhan Bacik. Asya Pasifik Yüzyılını Tasarlamak: Türkiye, Amerika İle Çin Arasında Kaldı // Turquie diplomatique, №39 15 Nisan – 15 Mayıs 2012. URL: http://www.trdiplo.com/Haber.aspx?HaberNo=97.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.