KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu, Filistin davasının Kıbrıslı Müslümanlar olarak kendilerinin de davası olduğunu vurguladı ve Birleşmiş Milletler ile tüm dünyanın Kıbrıs Türk halkına karşı ödevlerini de yerine getirmesini, Filistin konusunda gösterdiği duyarlılığı Kıbrıs Türkleri’ne de göstermesini umduğunu söyledi.
BM ve dünyanın Kıbrıslı Türkleri mağdur, Rumları tüm uzlaşmazlıklarına rağmen avantajlı konumda tutmaktan vazgeçmesini dileyen Eroğlu, “Elbette her İslam ülkesinin kendine özgü sorunlarla boğuştuğu ve yıpratıldığının bilincindeyiz. Ama diyoruz ki artık dünya, Filistin konusunda gösterdiği duyarlılığı Kıbrıs Türkleri’ne de göstermelidir” dedi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda geçtiğimiz haftalarda Filistin’in gözlemci devlet statüsü kararının alınmasında anavatan Türkiye’nin büyük rol oynadığını dile getiren Eroğlu, emeği geçen herkesi tebrik edip şükranlarını sundu.
“İSLAM ALEMİ DİPLOMATLARINA VE SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNE ÇAĞRI”
Kıbrıs’ta gençliğin ambargolardan kurtulması, halkın geleceğe güvenle bakabilmesi için müzakereleri bütün içtenlikleriyle yürüttüklerini vurgulayan Eroğlu, “Fakat Kıbrıs Rumları’na gösterilen müsamaha bir nebze aşağıya çekilmediği sürece adil ve kalıcı bir çözüme gidilmesini beklemek son derece güçtür. Bu noktada uluslararası platformlarda görev yapan tüm İslam alemi diplomatlarına ve sivil toplum gönüllülerine bu çağrıyı yapmak isterim. Kıbrıs sorununu Müslüman Kıbrıslı Türkler yaratmadı. Sürdüren de biz değiliz! Bu basit gerçeği uluslararası topluma bir türlü anlatamıyoruz; çünkü anlamak istemiyorlar. Ama er veya geç anlayacaklardır” diye konuştu.
İstanbul’da bulunan Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, İslam-Türk Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği’nin düzenlediği “Kıbrıs Gençliğinin Sorunlarının Tespiti ve Çözüm Önerilerinin Geliştirilmesi” konulu çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada, İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği’nin “Kıbrıs ve Gençlik” konulu konferansına davet edilmiş olmaktan ötürü son derece mutlu olduğunu söyledi. “Böylesi önemli bir kuruluşun Kıbrıs gençliğinin sorunlarının saptanmasına ve bunlarla ilgili çözüm önerilerinin ortaya konulmasına yönelik bir çalıştay düzenlemesi bizler için anlamlı ve önemlidir” diyen Eroğlu, İslam Dünyası’nın dünyada hak ettiği yerde olmadığını, medeni dünyaya çok önemli katkılar sağlayan İslam ülkelerinin ekonomik ve siyasal anlamda daha ileri noktalarda olması gerektiğini vurguladı. 7 milyarlık dünya nüfusunun yaklaşık bir buçuk milyarlık kısmının Müslüman olduğunu, yani dünya nüfusunun yaklaşık beşte birinin Müslüman olduğunu kaydeden Eroğlu, şöyle konuştu: “Bu nüfusun % 78’i İslam ülkelerinde yaşıyor. İki bin 30 yılında dünyadaki Müslüman nüfusun 2.2 milyara ulaşması bekleniyor. Buna rağmen İslam ülkelerinin toplam dünya üretimindeki payı henüz yüzde onlar seviyesindedir. İslam dünyası maalesef son yıllarda sıklıkla yalan ve kara propagandanın hedefi haline getirilmiştir. Terörizmle, terörle İslam Dünyası zorla örtüştürülmeye çalışılmaktadır. İslamofobi özellikle Batı ülkelerinde yaygındır”.
Pek çok yerde ve pek çok konuda İslam ülke ve topluluklarının haklarının çiğnenmekte ya da görmezden gelinmekte olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Eroğlu, bunlardan birinin de Kıbrıs olduğunu vurguladı. Eroğlu şöyle devam etti: “Kıbrıs’ta yaşayan biz Müslüman Kıbrıs Türkleri’nin hak ve hukuku 1963’ten beri sürekli çiğnenmektedir.Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti maalesef anavatan Türkiye dışında hiç bir ülke tarafından de-jure olarak tanınmamaktadır. De-facto olarak biliniyoruz ama resmen tanınmıyoruz. Rum-Yunan ikilisinin, ‘eğer Kıbrıs Türkleri’ne uygulanan siyasi ve ekonomik ambargolar kalkarsa Kıbrıs konusunda çözüm olmaz’ yalanı dolayısıyla biz doğrudan ticaret yapamıyoruz. Ulaşım ve haberleşmemizi ancak ve ancak anavatan Türkiye üzerinden sağlamaktayız. Neredeyse hiç bir sportif, kültürel ve sanatsal olaya kendi devletimizin bayrağı altında katılmamız mümkün olmuyor”.
Kıbrıslı Türkler’in ekonomide, sosyal ve siyasi yaşamda, olması gereken noktada olamamasının gençlerin istihdam, dışa açılma gibi sorunları derinliğine yaşamasına neden olduğunu ifade eden Eroğlu, “tabii bu sıkıntılarımıza rağmen başardıklarımızı da göz ardı etmemeliyiz. Anavatan Türkiye’nin de desteğiyle üniversiteler alanında yaşadığımız gelişme tüm halkımız ve ülkemiz adına gurur vericidir” dedi. KKTC’de bugün üniversitede elli altı bin civarında öğrenci bulunduğunu, bu rakamın nüfus göz önünde tutulduğu zaman dünyada eşine az rastlanan bir olgu olduğunu, yüksek öğrenimin KKTC’de ekonominin temel sektörlerinden biri halini aldığını anlatan Cumhurbaşkanı Eroğlu, ancak bu sektörün gelişimini sürdürmesi için özellikle üçüncü ülkelerden gelen öğrencilerin hem çeşitliliğinin hem de sayısının artırılmasına ihtiyaç olduğunu söyledi.
“KKTC’YE İSLAM DÜNYASI’NDAN SAĞLANACAK DESTEK İSTİHDAM YARATACAK”
Bu çalıştayda bu konuda ne yapılabileceği üzerinde durulmasını beklediklerini ifade eden Eroğlu, bu konuda KKTC’ye İslam Dünyası’ndan sağlanacak desteğin pek çok gence istihdam yaratacağını, devlete güç katacağını kaydetti. 8 üniversiteden, hem KKTC halkının, hem Anadolu gençliğinin hem de Filistin başta olmak üzere İslam İşbirliği Örgütü’nün hemen tüm üye ülkelerinden gençler faydalandığını dile getiren Eroğlu, Kıbrıslı Türk gençliği üniversite ortamlarında İslam Dünyasından gelen gençlerle karşılıklı dayanışma geceleriyle kültürler diyaloğuna girdiğini belirtti. Eroğlu, “Bizler de İslam dünyasından ülkemize okumaya gelen bu gençlerin çeşitli etkinliklerine destek vermekte ve onların en iyi şekilde Yüksek Öğrenim görmelerinin koşullarını hazırlamaktayız. Anadolu’dan gelen öğrenci gençlerimiz ise bizler için altın değerindedir. Onlar Kıbrıs’a gelince Milli Davamız Kıbrıs konusunu daha iyi öğrenmekte, geriye döndüklerinde bizim gönüllü elçilerimiz olmaktadır. Dolayısıyla Anavatan Türkiye ve İslam ülkelerinden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne üniversite öğrencisi gelmesinin bizler için ekonomik, sosyal ve stratejik önemi büyüktür” ifadelerini kullandı.
“TURİZMDE DE HER GÜN İLERLİYORUZ”
Üniversite olayının yanı sıra turizmde de her gün daha ileri gittiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Eroğlu, İslam ülkelerinden daha fazla turistin KKTC’ye gelmesini, hatta yatırımlar yapılmasını mutlaka sağlamaları gerektiğini vurguladı. “Bu yönde de sizlerden gelecek fikirlerin, bu çalıştayda ortaya konulacakların bizler tarafından dikkate alınacağını bilmenizde fayda var” diyen Eroğlu, KKTC’nin sağlık alanında önemli atılımlar sağlamış bir ülke olduğunu, sağlık turizmini geliştirmenin de önümüzdeki dönem adına büyük bir kazanım olacağına inandığını kaydetti.
SU PROJESİ
Eroğlu, Anavatan Türkiye’den Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne deniz altından borularla su getirilmesi projesinin başladığını ve hedefin 7 Mart 2014’te suyun Kıbrıs’a ulaştırılması olduğunu kaydederek, bu projenin tamamlanması ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tarım, üniversite sektörü ve turizmde daha ileri gitmesi için olanakların daha da artacağına, güçleneceğine inandıklarını ifade etti.
SİVİL TOPLUMUN ÖNEMİ
Değişen dünya şartları içinde artık sivil toplumun, sosyal hayatın en önemli bir parçası haline geldiğini kaydeden Eroğlu, siyasetin sadece devlet üzerinden yapılan bir aktivite olmaktan çıktığını, geniş toplum kesimlerinin katılımını sağlayacak şekilde genişlediğini vurguladı. Özellikle gençlerin sivil toplum içindeki faaliyetlerinin, toplumsal dinamiklerin de temelini oluşturduğunu belirten Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Bu nedenle organizasyonunuz büyük önem taşımaktadır. Küreselleşme süreciyle birlikte sivil toplum örgütleri Batı dünyasında olduğu kadar artık Doğu Dünyasının da gündemini meşgul ediyor. Esasen çağımızda Doğu-Batı ayrımı da birçok diğer ayrım gibi, anlamını giderek yitirmekte, dünyamız giderek globalleşmekte, küçülmektedir” şeklinde konuştu.
GENÇLİK DİNAMİZM VE DEĞİŞİM TALEBİNDE
Genelde İslam dünyası özelde Arap dünyasında son 2 yıldır gençliğin büyük bir dinamizm ve değişim talebinde bulunduğunu dile getiren Eroğlu, Tunus’ta başlayıp Mısır’a ve Libya’ya ve nihayet Suriye’ye sirayet eden Arap Baharını Müslüman Kıbrıs Türkler olarak yakından takip ettiklerini ve ilgilendiklerini belirtti. Artık İslam Dünyasının kuru siyasal hayatları, kurgulu rejimleri değil halka yakın ve iç içe geçebilen yönetimleri talep ettiğini ifade eden Eroğlu, bu noktada gençliğin son derece önemli bir rol oynadığını vurguladı.
“GENÇLER GELECEĞE GÜVENLE BAKMAK İSTİYOR”
Eroğlu konuşmasına şöyle devam etti: “Gençler geleceğe daha güvenli bakmak istiyorlar. Burada büyük lider Mustafa Kemal’in nerdeyse bir asır önce gençliğe verdiği kıymeti hatırlamamak elde değildir. Kendisini bir kez daha minnetle anıyor, yâd ediyoruz. Kıbrıs deyince daha 1950’lerde Mısır’da Hür Subaylar hareketinin İngiliz yönetimine karşı geliştirdiği yeniliklerin paralelinde aydınlanma ateşi Müslüman Kıbrıs Türkleri de sarmıştı. O yıllarda Kıbrıs’ta EOKA hareketi olarak doğmuş önce İngilizleri, ama sonrasında 3 asır Osmanlı’nın ortak yönetiminde yaşamış Kıbrıslı Türkleri katletmeye yönelmişti. Kıbrıs Ağustos 1960’ta ayrı devlet statüsünü kazanmış, ama 3 yıl gibi kısa bir süre sonra yeniden Rum saldırısına maruz kalmıştır. Bu sefer terör devleti ele geçirmiş, Rum siyasi-ruhani liderliği ortaklığından Müslüman Kıbrıs Türkleri’ne yönelmişti. Biliyor, hatırlıyor ve üzülerek belirtmek istiyoruz ki Mısır’ın büyük lideri Cemal Abdül Nasır, “bağlantısızlık” adına Kıbrıs’ta Papaz Makarios’un yanında durmuş ve Kıbrıslı Müslümanları katleden anlayışı bir tür meşru saymıştı. 1964 Kahire Zirvesi adeta Makarios’un doğal platformu olmuş ve Kıbrıslı Rum Ortodoksları Müslümanlara tercih etmişlerdi. Allah o günleri bir kez daha göstermesin.”
1950, 60 ve 70’li yıların başlarına kadar Rum katliamlarına maruz kalmış Müslüman Kıbrıslı Türkler’in 20 Temmuz 1974’te yüce Türk milletinin özverisiyle, canı ve kanıyla gerçekleştirdiği Barış Harekâtı’yla güvenlik ve özgürlüğüne kavuştuğunu anlatan Eroğlu, o günden sonra da her türlü ekonomik atılıma anavatan Türkiye’nin destek verdiğini söyledi. “Elbette üreten ve üretmekten büyük onur duyan Kıbrıs Türkleri, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi’nin girişimleriyle on yıllardır çeşitli ambargolarla karşılaşmaktadır. Narenciye, patates, hayvan ürünlerini Avrupa ve diğer 3. dünya ülkelerine ihraçta çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadır” diyen Eroğlu, bu noktada, üretimden her geçen gün kopartılan Kıbrıs Türkü’nün gençliği de bu durumdan mağdur olduğunu söyledi.
“DEVLETSİZLİK EN BÜYÜK ZULÜMDÜR”
Genç insanlar için devletsiz kalmak kadar acı bir durum olmadığının farkında olduğunu ifade eden Eroğlu, insanların kimliklerini, hür iradelerini ifade etmelerine imkân vermeyecek devletsizliğin en büyük zulüm olduğunu söyledi. Kıbrıs Türk gençliğinin Filistin gençliğinin yaşadığı zulmü 1955-1974 arası dönemde yaşadığını ifade eden Eroğlu, bundan ötürü Filistin denildiğinde Kıbrıslı Türk gençlerinin her dönem dayanışma duyguları gösterdiğini kaydetti.
“FİLİSTİN DAVASI BİZİM DE DAVAMIZDIR”
Filistin davasının Kıbrıslı Müslümanlar olarak kendilerinin de davası olduğunu vurgulayan Eroğlu, Büyük Lider Yaser Arafat’ı da andı ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda geçtiğimiz haftalarda Filistin’in gözlemci Devlet statüsü kararının alınmasında Anavatan Türkiye’nin büyük rol oynadığını dile getirdi.
“DÜNYA FİLİSTİN’E GÖSTERDİĞİ DUYARLILIĞI KIBRISLI TÜRKLERE DE GÖSTERMELİDİR”
Eroğlu, “Emeği geçen herkesi bu vesileyle tebrik eder şükranlarımı sunarım. Kahraman Filistin halkını, kardeşlerimizi selamlar, onarlı kutlarım. Dileriz gün gele Birleşmiş Milletler Kıbrıs Türk Halkı’na karşı ödevlerini de yerine getirir ve bizi mağdur, Rumları tüm uzlaşmazlıklarına rağmen avantajlı konumda tutmaktan vazgeçer. Elbette her İslam ülkesinin kendine özgü sorunlarla boğuştuğu ve yıpratıldığının bilincindeyiz. Ama diyoruz ki artık Dünya Filistin konusunda gösterdiği duyarlılığı Kıbrıs Türleri’ne de dünya göstermelidir” diye konuştu.
“MÜZAKERELERİ BÜTÜN İÇTENLİĞİMİZLE YÜRÜTÜYORUZ”
Gençliğin ambargolardan kurtulması, halkın geleceğe güvenle bakabilmesi için müzakereleri bütün içtenlikleriyle yürüttüklerini vurgulayan Eroğlu, “Fakat Kıbrıs Rumları’na gösterilen müsamaha bir nebze aşağıya çekilmediği sürece adil ve kalıcı bir çözüme gidilmesini beklemek son derece güçtür. Bu noktada uluslar arası platformlarda görev yapan tüm İslam alemi diplomatlarına ve sivil toplum gönüllülerine bu çağrıyı yapmak isterim. Kıbrıs sorununu Müslüman Kıbrıslı Türkler yaratmadı. Sürdüren de biz değiliz! Bu basit gerçeği uluslar arası topluma bir türlü anlatamıyoruz; çünkü anlamak istemiyorlar. Ama er veya geç anlayacaklarıdır” dedi. Kıbrıs konusunda hangi noktada olduklarını ve yakın gelecekte kendilerini nelerin beklediği ile ilgili olarak da bilgiler veren Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs Rum tarafının bir seçim sürecine girdiğini, 2 aya kadar Rum Başkanlık seçiminin yapılmış olacağını, bu süreçte kimin seçilip seçilmeyeceğine Kıbrıs Rum halkının karar vereceğini belirtti ve şöyle konuştu:
“6 LİDER DEĞİŞTİ ANCAKI POLİTİKALARINDA KAYDA DEĞER DEĞİŞİKLİK OLMADI”
“Bugüne kadar 6 Rum lider değişmiş, ancak politikalarında kayda değer bir değişiklik olmamıştır. Seçilecek olan 7’nci liderin sadece lider değişikliğiyle sınırlı kalmayacağı, bir politika değişikliğine de yol açacağını ümit etmekteyiz. Bizim nasıl ilerleneceği, konusundaki görüşlerimiz ortadadır. Sonuç alıcı görüşmeler yapılabilmesi için; Kıbrıs’ta var olan gerçekler dikkate alınarak; Belirli bir zaman takvimi, anlamlı müzakereler ve bunun sonunda garantörlerin de katılacağı bir sürecin elzem olduğu ortadadır.Ucu açık görüşmeler 44 yıldır sürmekte olup bir sonuç vermemiştir. Kıbrıs Rum tarafı anlamlı ve sonuç alıcı müzakere yerine sadece konuşmayı ve yine konuşmayı yeğlemektedir. Bir yandan Anavatan Türkiye ile görüşmek isterken, diğer yandan bunu sağlayacak çok taraflı, yani 4’lü veya 5’li toplantıdan ısrarla kaçmaktadır”.
Geçmişte Başkan adaylarından Anastasiadis’in bu tür bir toplantıya sıcak baktığı şeklinde açıklamalar yaptığını, seçildiği takdirde bu konudaki tutumunu müstakbel ortaklarının baskısıyla değiştirmeyeceğini umduğu söyleyen Eroğlu, Anastasiadis’in seçim kampanyası esnasında söyledikleri ve müstakbel ortağı ile imzalamış olduğu protokolün kafalarda ciddi soru işaretleri yarattığını, görüşmelerin geleceği konusunda pek fazla ümit bırakmadığını kaydetti. Diğer şeyler yanında Anastasiadis’in, “Hristofyas’ın verdiği tatlı tavizleri” geri alacağını söylediğini, ifade eden Eroğlu, Rum Ulusal Konseyinin yüzde 75’inin desteğini almadan öneri dahi yapmayacağından bahsettiğini, görüşmelerin seviyesini liderler düzeyinden görüşmeciler düzeyine indireceğinden söz ettiğini belirtti..
“BİZ ÇÖZÜM İSTİYORUZ”
Eroğlu, “Umarız seçim atmosferinde söylenmekte olan bu sözler gün gele dönüp Sayın Anastasiadis’in elini kolunu bağlamaz. Biz çözüm istiyoruz. Daha fazla gecikmeye gerek yok diyoruz. Statükoyu devam ettirmek Kıbrıs Rum tarafının işine gelmektedir. Rahattırlar çünkü uluslararası alandaki haksız tanınmışlıkları ve bin bir siyasi manevra ve şantajla tek yanlı olarak elde ettikleri AB üyelikleri onlara Kıbrıslı Türklerle güç ve refah paylaşımı konusunda herhangi bir neden bırakmamaktadır. Umarız Dünya artık gerçekleri görür” diye konuştu.
“İSLAM DÜNYASI, TÜRKİYE VE KKTC ÖNÜNDE PARLAK BİR GELECEK VAR”
Çalıştaya aslında gençliğin dinamizmini görmeye ve onların enerjisinden istifade etmeye geldiklerini, genç insanlarla birlikte olmanın her zaman çok büyük bir mutluluk kaynağı olduğunu ifade eden Eroğlu, “Gençlerimizin gözlerindeki mutluluk, geleceğe umutla bakmalarını sağlamak bizim için en büyük güzelliktir. Benim gelecekle ilgili en küçük bir endişem yoktur.Çünkü gençlerimizin iyi yetişmekte olduğunu, Dünya’da ne olup bittiğini iyi algıladıklarını görüyorum.Onların, enerjileri, yurt, Devlet ve İnsan sevgileri ile geleceği daha güzel yapacaklarına yürekten inanıyorum. İslam Dünyası, Anavatanımız Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin önünde parlak bir gelecek vardır. Yeter ki birlik-beraberlik içinde, el-ele, kardeşçe, dostça bir birimize destek olalım. Var olan desteği daha da artıralım” dedi.
Kaynak: Kıbrıs Postası