GÜRCİSTAN: DIŞ POLİTİKADA YENİ BİR ADIM?

upa-admin 02 Nisan 2013 3.497 Okunma 0
GÜRCİSTAN: DIŞ POLİTİKADA YENİ BİR ADIM?

Bugünlerde Gürcü Meclisi dış politika çizgisinin ana doğrultularını yansıtan bir karar almıştır. 19 maddeden oluşan belgede, birtakım yeni hususlar yer almıştır. Bunların içeriği ve jeosiyasi anlamıyla ilgili bazı görüşlerimizi paylaşmanın ilginç olacağını düşünüyorum.

Tiflis’in Dış Politikaya İlişkin Yeni Kararı

Gürcistan’da hükümetin değişmesi ile dış politikada hangi değişikliklerin meydana geleceği meselesi gündeme gelmiştir. Başbakan Bidzina İvanişvili’nin yaptığı açıklamalar ışığında bu, bir hayli ilgi de uyandırmaktadır. 7 Mart’ta Gürcü Meclisi, “dış politikanın ana doğrultularına” ilişkin bir karar almıştır. Böylece Tiflis’in konumu somut maddelerle ifade edilmiştir.

Açıkçası Gürcistan, bazı çevrelerin beklediği gibi dış politikada keskin değişikliklerde bulunmamıştır. Onun konumunun daha ziyade esnek olduğu söylenebilir. Kararın temel savı, ülkenin Avrupa Birliği ve NATO ile bütünleşmeye öncelik vermesinin yanında, Rusya ile ilişkilerin normalleştirilmesidir (Daha ayrıntılı bilgi için bkz.: Основные направления внешней политики Грузии // Грузия Online, 7 Mart 2013). Tiflis, ABD ile ilişkilere özellikle önem verdiğini bir kez daha vurgulamıştır. Amerika belgede stratejik ortak olarak gösterilmekte ve onunla ilişkilerin 4 yönde gelişeceği yer almaktadır.

Kararda ayrıca, Gürcistan’ın dış politikasında uluslararası ve bölgesel kuruluşlarla ilişkilerin geliştirilmesine de büyük önem verileceği maddelerle ifade edilmiştir. BM, AGİT, Avrupa Konseyi, Avrupa Komisyonu, GUAM, KEİ çerçevesinde diplomatik ilişkilerin önemli ölçüde derinleştirilmesi ele alınmıştır.

Belgede Gürcistan’ın Avrupa, Karadeniz ve Hazar Havzası ile Ortadoğu ve Asya ülkeleriyle iş birliğinin güçlendirilmesi vurgulanmıştır. Bölge devletlerinden Azerbaycan, Türkiye ve Ermenistan ile siyasi ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi gerektiği kaydedilmiştir.

Toplam 19 maddeden oluşan kararda, güvenlik meselesi temel unsur olmuştur. Bu da bir rastlantı değildir. Gürcistan’ın dış politikası için şu anda temel sorun çeşitli doğrultulardan gelen tehditleri zararsızlaştırmaktır. Abhazya ve Güney Osetya fiilen ülkeden ayrılmıştır. Orada yabancı ülkelerden birinin askeri güçleri yerleştirilmiştir. Cavahetiya’da Ermeni bölücülüğü gittikçe daha da güçlenmektedir. Orada bağımsız bir cumhuriyet kurma iddiası vardır. Ermeniler kültür, dil ve ekonomi alanlarındaki taleplerin yanında, siyasi hedeflerini de ortaya koymaktadır.

Bölgesel çapta Ermenistan ve İran unsurları Gürcistan için birer engele dönüşmüştür. Ermenistan, Rusya’nın en yakın müttefiki olarak her zaman Gürcistan için tehlike kaynağıdır. Tiflis bu konuda açık konuşmasa da, dolaylı olarak konumunu ifade etmektedir. Moskova’nın Ermenistan topraklarında yerleştirdiği askeri birlikleri, Tiflis her zaman kendine yöneltilmiş bir tehdit olarak görmüştür. Gürcistan Savunma Bakanı İrakli Alasaniya’nın birkaç gün önce Erivan’a yaptığı gezi sırasında da bu bağlamda görüşmeler gerçekleşmiştir.

İran-Gürcistan ilişkilerinde karanlık noktalar da az değildir. İki devlet arasında yoğun iş birliğinin varlığından söz etmek de pek söz konusu değildir. Daha ziyade, İran konusunda Gürcistan’ın adı, Batı’nın olası askeri operasyonları çerçevesinde ilk sırada yer almaktadır. O açıdan, bu konu Tiflis’in önündeki engellerden birine dönüşmüştür. Özellikle, ABD’nin bölgedeki ana ortağının Gürcistan olması, Tiflis-Tahran ilişkilerine ayrıca gerilim eklemektedir. Yeni hükümetin İran’la ilişkilerin geliştirilmesi ile ilgili hiçbir görüş bildirmemesi de rastlantısal değildir. Dış politikanın ana doğrultularına ilişkin kararda, bölge devletlerinin hepsiyle ilgili konum bildirilmesine rağmen, İran’ın adı hiç geçmemektedir. Tiflis’in Tahran’a yaklaşımında belirsizlik olması, başlı başına riskli bir konudur. Bu açıdan, Gürcistan’ın güvenliği için de tehdidin var olduğunu kabul etmek gerekir.

İki Büyük Güç Arasında Kalan Ülke

Şu anda Güney Kafkasya’da Batı ve Rusya arasında bocalayan asıl ülke Ermenistan’dır. Fakat bu açıdan Gürcistan’ın durumu da pek iç açıcı görünmüyor. Dış politikaya ilişkim yeni kararda, Avrupa ve NATO ile bütünleşmenin özellikle vurgulanmasıyla, Rusya ile iş birliğinden bahsedilmesi, çelişkilerin sürdüğü anlamına geliyor; çünkü gerçekte böyle bir politikayı hayata geçirmek Tiflis için oldukça zor olacaktır.

Mesele şu ki, Moskova NATO ile bütünleşmeyi dış politika önceliği olarak gören bir ülke ile iş birliğine hevesli değildir. Bunu Ukrayna örneğinde açıkça gördük. Rusya’nın bu konudaki baskıları Kiev’i bu adımından vazgeçirdi. Kremlin, Ukrayna’nın ulusal bağımsızlığını NATO ile bütünleşmeden vazgeçilmesi şartına bağladı. Bu tehdidi Kiev’deki resmi çevreler açıkça itiraf ediyordu. Rusya’nın NATO konusunda Gürcistan’a herhangi bir taviz vereceğini beklemiyoruz. Bunun somut jeosiyasi nedenleri var.

İlk olarak, Gürcistan’ın NATO’ya üyeliği Rusya’nın Kafkasya’ya olan her tür etkisini en aza indirir. Dolayısıyla, Ermenistan’ın güvenliğinin sağlanması Moskova’nın elinden çıkıyor. İkincisi, Moskova bölgenin enerji kaynakları ve bunların iletimindeki iddiasından vaz geçmek durumunda kalıyor. Batı’nın öngördüğü büyük enerji projeleri için geniş olanaklar açılıyor. Bu projeler ise, Rusya’yı devre dışı bırakarak petrol ve gazın Avrupa’ya ulaştırılmasını sağlayacaktır. Üçüncüsü, Kuzey Kafkasya için ciddi tehlikeler meydana geliyor. Şüphesiz, Batı bu bölgeye nüfuz etmek için ek olanaklara kavuşmuş oluyor.

Tüm bunlar sebebiyle, Moskova Gürcistan’ın NATO’ya üyeliği konusunda sert tutum sergilemeyi sürdürecektir. Onun Abhazya ve Güney Osetya konularında Tiflis’e baskı yapacağı kesin olarak öngörülebilir. Bunu Batı da iyi biliyor. Anlaşılan, bu nedenle Tiflis, Rusya ile ilişkileri iyileştirmeye çalışıyor. Ancak Kremlin bu açıdan “kırmızı çizgilerini” net olarak belirlemiştir; Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlığından vaz geçmek mümkün değildir!

Uzmanlar, kararda aksi hissettirilmesine rağmen, Gürcistan’ın iki büyük güç arasında manevra yapma olanağının o kadar da geniş olmadığı görüşündedir; çünkü önceki iktidarlar bu açıdan etkinlik alanını çok daraltmıştır. Belgede Gürcistan’ın ABD, Rusya ve Avrupa Birliği’nin çıkarlarını bölgede uzlaştırmaya çalışacağı ayrıca belirtilmiştir (Madde 12). Bunun sebebi açıktır. Fakat bu amaca ulaşmak için Tiflis’in gerekli olanaklara sahip olduğunu kesin olarak söylemek bir hayli zordur.

Rus yorumcular şimdiden, iki ülke arasındaki ilişkilerin ticaret, kültür ve sosyal alanların dışarı çıkamayacağından bahsediyor. Bazı Gürcü yorumcular ve uzmanlar da bu görüştedir. Örneğin, Çatışma ve Müzakereler Uluslararası Merkezi’nin başkanı Willy Çaçanaşvili “New Baku Post” gazetesine verdiği röportajda; iki ülke arasında somut olarak “ekonomik, kültürel ve insani alanlarda karşılıklı ilişkiler”den söz edilebileceğini vurgulamıştır (Дела Грузинские // New Baku Post, № 21 (73), 19 Mart 2013). Gürcistan-Rusya ilişkilerinin uzun süre sınırlı alanlarda kalabileceği ve bunun da Abhazya ve Güney Osetya sorunlarının çözümünün kısa vadede mümkün olmayacağını kanıtladığı çıkarımları yapılabilir.

Fakat burada bir hususu da dikkate almanın faydası olacaktır. Bu, küresel çapta yeni bir jeosiyasi düzenin sağlanma olasılığıdır. Bu durumda, büyük devletler Gürcistan’la ilgili ortak noktaya varabilir. O zaman konunun daha ziyade Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ çatışmasının çözümüne bağlı olacağını söyleyebiliriz.

Yukarıda yorumlanan hususlar, Gürcistan’ın dış politikasına ilişkin kabul ettiği yeni kararın fiilen ülkenin jeosiyasi konumunda bir değişikliğe neden olmayabileceğini gösteriyor. Bu belgenin daha ziyade iç siyasi duruma ilişkin yönü vardır; çünkü ilk kez, M. Saakaşvili ile B. İvanişvili taraftarları ortak noktaya varabilmiştir. Bunu ayrıca, dünyaya bir mesaj olarak da değerlendirmek mümkündür: Gürcüler ulusal çıkarlar adına birleşebilmektedir!

Bu hususa Moskova’nın nasıl tepki vereceği merak uyandırmaktadır. Her halükarda Tiflis’in birtakım alanlarda ilişkileri normalleştirme isteğine Kremlin olumlu yanıt verebilir. Bununla birlikte, bu adımların iki ülke arasındaki ilişkileri köklü biçimde iyileştirmeye yeterli olup olmayacağını öngörmek çok zordur.

Kemal ADIGHOZALOV

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.