Hazar Geçişli Doğal Gaz Boru Hattı Projesi
Hazar Geçişli Boru Hattı Projesi, bölgede gündeme getirilen ilk ihracat yollarından biriydi. Bu boru hattının rotasının Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye topraklarından geçmesi öngörülmektedir. Astana, ileride Güney Kafkasya boru hattına dâhil olmak üzere Hazar altından Aktau-Bakü Boru Hattı’nı inşa etmeyi hedeflemektedir. Daha sonra ise Trans-Hazar Boru Hattı’nın Nabucco hattına dâhil edilmesi öngörülmektedir. Bu proje, 1990lı yılların bitimine doğru Hazar’daki gaz kaynaklarının dünya pazarlarına Kremlin haricindeki yollardan taşınabilmesi için Beyaz Saray tarafından ortaya atılmıştı. Hatta yine aynı dönemlerde Birleşik Devletler hükümeti tarafından verilen 750,000 dolarlık kaynak sayesinde Aşkabat ve Bakü arasında Hazar Denizi tabanında yapılabilecek bir gaz boru hattı konusunda Enron şirketi tarafından bir fizibilite çalışması yapılmıştı. Aynı tür bir çalışma Unocal şirketi tarafından da yapılmıştı.[1]
Bu öneriler ve çalışmaların ışığında 1999 yılında Ankara ile Aşkabat arasında senede 16 milyar metreküp doğal gazı içeren otuz yıllık bir anlaşmaya da imza konulmuştu. Bu anlaşmaya göre Ankara, bu gazı almak suretiyle kendi gereksinimini karşılamış olacak, geri kalan bölümünü ise Avrupa’ya ihraç etmiş olacaktı. Buna ilaveten yine Bakü, Aşkabat, Ankara ve Tiflis arasında Hazar Geçişli Doğal Gaz Boru Hattı Projesi’nin hukuki çerçevesini çizen bildirgeye imza konuldu.[2] Ancak bu boru hattı projesinin faaliyete geçirilmesi hususunda bugüne kadar ciddi bir gelişme kaydedilememiştir. Öte yandan bu projenin hayata geçirilmesinde bazı riskler ve problemler bulunmaktadır. Ancak bölge ülkelerinin karmaşık münasebetlerinden ötürü henüz bu kapsamda somut adımlar atılamamıştır. Hazar Denizinin yasal durumu hakkındaki tartışmalar bu problemlerin başında gelmektedir.
Kaynak: http://www.novinite.com/media/images/2011-03/photo_verybig_126392.jpg
Beyaz Akım Boru Hattı Projesi
Tiflis, Kiev, Bakü ve Moldova’nın üyesi olduğu ve baş harflerinden meydana gelen GUAM örgütünün temel enerji projesi olması öngörülen ve Moskova’nın Güney Akım Boru Hattı projesine karşı ortaya konulan Beyaz Akım Boru Hattı Projesi, Kiev tarafından önerilmiş bir projedir. İlk kez 2005 senesinde gündeme getirilen bu proje, daha sonraki senelerde değişik milletlerarası toplantılarda gündeme getirilmiştir.[3] 28 Ocak 2008’de yapılan Avrupa Parlamentosu Dış İşler Komitesi toplantısı esnasında zamanın Ukrayna Başbakanı Yuliya Timoşenko, Avrupa Birliği’ne Kremlin’i devre dışı bırakan bu boru hattını yapmayı teklif etmiştir. Karadeniz’in altından geçerek Tiflis üzerinden Avrupa’ya uzanması düşünülen ve İngiltere’de merkezi olan White Stream Pipeline Company-GUEU isimli firmanın liderlik yaptığı Beyaz Akım Projesinin, başlangıçta Azeri gazının, sonraki iki aşamada da Aşkabat ve Astana gazının ilave edilmesi neticesinde kapasitesinin 32 milyar metreküpe ulaşacağı öngörülmektedir.[4]
Kaynak: http://gs-press.com.au/images/news_articles/white_stream_map.jpg
Orta Asya-Çin Boru Hatları
Hidrokarbon kaynaklarının yalnızca Batı’ya değil Doğu’ya da tedarik edilmesi, hızlı gelişmekte olan ekonomilere ham madde tedariki bakımından elzemdir. Beyaz Saray’a meydan okuma yolundaki Pekin, büyümesini devam ettirebilmek maksadıyla gereksinim duyduğu hidrokarbon kaynaklarını tedarik etmeye yönelik boru hatları yapımına girişmiştir. Pekin’in küresel petrol kaynaklarına erişme ve kendi enerji gereksinimini karşılama doğrultusunda attığı ilk somut adım, 2002 senesinde yürürlüğe giren “dışarıya açılma” politikasıdır.[5] Bu yeni politikaya göre Pekin, enerji güvenliğini temin etmek için milli petrol firmalarına değişik imtiyazlar ve kolaylıklar sunmuş, bu firmaların yurtdışında faaliyet göstermesini teşvik edici bir politika takip etmiştir. Yurtdışında faaliyette bulunan bu firmalar, Çin Ulusal Petrol Şirketi, Çin Petrol ve Kimya şirketi, Çin Ulusal Kıyı Petrol Şirketi ve bunların yan kuruluşları olarak tanınmaktadır. Bu firmalar, enerji karşılığı kredi ve petrol aktifleri karşılığı krediler temin etmekte ve değişik ülkelerde petrol arama çalışmaları gerçekleştirmektedirler. Buna ek olarak bu firmalar, petrol hisseleri satın almanın yanı sıra petrol boru hatları yapmaktadır.
Orta Asya bölgesi Avrasya bölgesinin kalbinde yer almaktadır. Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan hidrokarbonlar bakımından zengindir. Astana ve Taşkent’in zengin uranyum maden rezervleri mevcuttur. Buna ilaveten Kırgızistan ve Tacikistan ise su kaynakları bakımından oldukça zengin durumdadır.[6] Bu kapsamda Pekin için bölge ile işbirliği tesis etmek, doğal kaynakların kesintisiz ve güvenli yollardan tedariki, nükleer enerji alanında işbirliği ve Batı Çin ’in istikrarlı büyümesini gerçekleştirmek bakımından elzemdir. Özellikle enerji kaynaklarına ulaşma hedeflenmekte, arama-çıkarma aktivitelerinde yer almak ve kaynağa yerinde elde etmek amaçlanmaktadır.
Çinli uzmanlara göre, Orta Asya ve Hazar bölgesi hâlihazırdaki ve muhtemel petrol rezervi bakımından dikkate değerdir. Orta Asya petrolünün milletlerarası piyasalara akması için ihtiyaç duyulan politik ve iktisadi koşullar mevcuttur. Özellikle Sovyetler Birliği’nin parçalanmasının ertesinde bölge devletleri ekonomik ve ticari manada dünya devletleri ile ticari münasebetler kurma arayışındadırlar. Orta Asya ve Hazar petrolü hem üretici hem de ithal eden ülkeleri alakadar etmektedir. Bir başka deyişle her iki tarafın da menfaati ortaktır. Pekin, enerji talep güvenliğini, bölge ülkeleri ise enerjinin arz güvenliğini tesisini hedeflemektedir. Bundan ötürü bölge petrolü göreceli olarak güvenlidir.
Bölge devletleri ile Pekin arasındaki tarihsel ve kültürel münasebetler, Pekin’in bölgeye girişini kolaylaştırmaktadır. Bu çerçevede Çin için Orta Asya, hem Aşkabat ve Astana’nın hidrokarbon kaynaklarına boru hatları aracılığıyla ulaşımını gerçekleştirmekte, hem de enerji ithalatında kayda değer yere sahip Tahran ile iletişimi kolay hale getirmektedir. Bu minvalde Pekin, “kaynağa yerinde ulaşma”, politikasını hayata geçirmekte ve özellikle Astana’da yatırımlar gerçekleştirmektedir. Bu alandaki diğer dikkat çekici gelişme de 2005 Kasım ayında Çin-Orta Asya Boru Hattı’nın parçasını meydana getiren Atasu-Alaşankou Boru Hattı’nın yapımının bitirilmiş olmasıdır. Astana’nın en muazzam petrol yataklarından birisinin Çin’in doğu bölgeleriyle bağlantısı sağlayan hattın uzunluğu 1,000 kilometredir. İlk başta senelik 10 milyon tonluk taşıma kapasitesine sahip bu boru hattı 2011 senesinde tam kapasite ile faaliyete geçerek senelik 20 milyon ton petrolü Pekin’e ulaştırmaktadır.
Bölge ile yapılan projeler arasında en dikkat çekeni, Çin Ulusal Petrol Şirketi (CNPC) tarafından finanse edilen Orta Asya Doğal Gaz Boru Hattı’dır. Orta Asya-Çin Boru Hattı’nın faaliyete geçirilmesi doğrultusunda kademeli olarak Pekin, 2006 senesinin Nisan ayında ilk önce Aşkabat ile mutabakata varmıştır. İki ülke Cumhurbaşkanları tarafından gaz boru hattının faaliyete geçirilmesine yönelik anlaşmaya imza konulmuştur. Hattın 2009 yılında devreye alınması ve 30 senelik süre boyunca Aşkabat’tan Çin’e her sene 30 milyar metreküp doğalgaz yollanması konusunda mutabık kalınmıştır.[7] 2009 senesinin Aralık ayında Çin Lideri Hu Jintao’nun bölgeyi ziyareti esnasında bu boru hattı faaliyete geçirilmiştir. Proje üç hattan meydana gelmektedir. Bunlardan 3308 kilometrelik iki hat aktif durumdadır. 1804 kilometrelik üçüncü hattı inşasının 2012 senesinin sonunda başlaması ve 2014 senesinde bitirilmesi öngörülmektedir. Proje 2015 senesinde bitirildiğinde senelik, 55 milyar metreküplük gazı Pekin’e taşıyacaktır.
Kaynak: http://www.atimes.com/atimes/Central_Asia/images/pipemap161209.gif
Brüksel’in, Karadeniz ve Hazar Denizi kıyı bölgesi ülkeleriyle onların komşuları arasında enerji sahasında milletlerarası işbirliğine destek veren dikkate değer bir projesi de INOGATE Programıdır.[8] Ortakları arasında Ermenistan, Azerbaycan, Türkiye, Gürcistan, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, Tacikistan, Türkmenistan, Ukrayna, Özbekistan ve gözlemci ülke olarak Rusya Federasyonu’nun yer aldığı proje kapsamında Avrupa Birliği’nin enerji arz güvenliğinin sağlanması hedeflenmektedir. Bu sistem kanalıyla, özellikle doğalgazın boru hatları vasıtasıyla AB’ye getirilmesi planlanmaktadır. Başka bir ifadeyle, enerji kaynaklarını paylaşımı alanında kendisi için bir garanti arayışında olan Brüksel bakımından bu proje enerji işbirliğinde köprübaşı bir araç olma özelliğine sahiptir.
1990lı yılların bitimi ve 2000’de Vladimir Putin’in devlet başkanı olmasıyla beraber Rusya Federasyonu yakın çevresinde gördüğü ülkelere yönelik daha saldırgan bir politika takip etmeye başlamıştır. Orta Asya bölgesi özelinde, bu bölgedeki ülkelerin hidrokarbon kaynaklarının kendisi üzerinden taşınmasına yönelik yeni projeler geliştirmekte ve var olan boru hatlarında birtakım iyileştirmeler ve genişletmeler yapmaktadır. Orta Asya-Merkez Boru Hattı Projesi, Hazar Kıyısı Boru Hattı Projesi, Güney Akım Projesi ve Atırau-Samara Boru Hattı Projesi bu projelere verilecek en iyi örneklerdir.
Birleşik Devletler liderliğinde Batı Bloku, enerji güvenliğini sağlamaya yönelik olarak Orta Asya ülkelerinin hidrokarbon kaynaklarının kendilerine aktarılmasına özel önem vermektedirler. Bakü’nün zengin hidrokarbon kaynaklarını da bu çerçevede değerlendirmek mümkündür. Bu politika bağlamında birtakım petrol ve doğal gaz boru hattı projeleri ortaya konulmuştur. Bunlara; Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı, Nabucco Doğal Gaz Boru Hattı, Hazar Geçişli Boru Hattı ve Beyaz Akım Boru Hattı Projesi örnek olarak verilebilir.
2000li yıllarda büyük gelişme kaydetmeye devam eden Çin Halk Cumhuriyeti, büyümesini sürekli kılmak için hidrokarbon kaynaklarına güvenilir ve sorunsuz bir biçimde erişimi kendisi için öncelikli olarak görmektedir. Bu doğrultuda Orta Asya ülkeleri ülkeleriyle yakın ilişkiler geliştirmeye çalışmaktadır. Bu kapsamda en önemli proje, Orta Asya-Çin Boru Hatları Projesidir. Bu projeler kanalıyla Orta Asya ülkeleri için bir alternatif yaratmayı hedefleyen Pekin, bölgedeki enerji satrancında dikkate değer bir aktör olarak ortaya çıkmaktadır. Orta Asya bölgesinin zengin hidrokarbon kaynaklarının kontrolü konusunda Rusya Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti ve Birleşik Devletler önderliğinde Batı dünyası arasında kıyasıya bir rekabet cereyan etmektedir. Bu rekabetin, söz konusu kaynaklar mevcut olduğu sürece artarak devam edeceği tahmininde bulunulabilir.
[1] “Caspian Sea Region: Reserves and Pipelines Tables”, Temmuz 2002, http://www.unece.org/fileadmin/DAM/env/epr/experts/Azerbaijan/eia_Caspian%20Sea%20Region%20Reserves%20and%20Pipelines.htm (Erişim Tarihi: 19 Haziran 2013).
[2] Hayriye Kahveci, “Enerji Politikaları ve Uluslararası Rekabet”, Mustafa Aydın (ed.) Kafkaslar Değişim Dönüşüm (Avrasya Üçlemesi III), (Ankara: Nobel Kitap, 2012), s. 285.
[3] Roberto Pirani, “White Stream: A Priority Project of the EU and integral component of the Southern Gas Corridor”, Mayıs 2010, http://www.osce.org/ashgabat/67922 (Erişim Tarihi: 17 Haziran 2013).
[4] Giorgi Vashakmadze, “Progress of White Stream (former GUEU) Gas Pipeline Project”, Kasım 2007, http://www.energy-community.org/pls/portal/docs/91811.PDF (Erişim Tarihi: 17 Haziran 2013).
[5] “China spreads its wings: Chinese companies go global”, Accenture, 2007, http://www.accenture.com/SiteCollectionDocuments/PDF/6341_chn_spreads_wings_final8.pdf (Erişim Tarihi: 19 Haziran 2013).
[6] R. Kutay Karaca, “Çin Halk Cumhuriyeti’ni Dış Politikasında Orta Asya”, M. Turgut Demirtepe, Güner Özkan (der.) Uluslararası Sistemde Orta Asya: Dış Politika ve Güvenlik, (Ankara: USAK Yayınları, 2013), ss. 69-71.
[7] “Çin, Türkmenistan ile yeni doğalgaz anlaşması imzaladı”, Enerji Enstitüsü, 7 Haziran 2012 http://enerjienstitusu.com/2012/06/07/cin-turkmenistan-ile-yeni-dogalgaz-anlasmasi-imzaladi/ (Erişim Tarihi: 19 Haziran 2013).
[8] European Commission Energy Portal, “The INOGATE Programme Leaflet: Promoting Energy Cooperation between the EU, Eastern Europe, the Caucasus and Central Asia”, http://www.inogate.org/attachments/article/46/Annex%2017_Inogate_flayer_EN_2012_WEB.pdf (Erişim Tarihi: 18 Haziran 2013).