KUZEY KIBRIS, RÜŞVET VE SİYASET

upa-admin 24 Haziran 2013 2.631 Okunma 0
KUZEY KIBRIS, RÜŞVET VE SİYASET

KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde cereyan eden rüşvet skandalı; gündemi, Kıbrıs’ı ve hatta dünya siyasi tarihini sallasa da, Kıbrıs siyasileri üzerindeki serzeniş yeterli boyutlarda olmamıştır. Televizyonlarda anbean yansıyan rüşvet iddiaları ve delilleri, KKTC bağımsız milletvekili Ejder Aslanbaba tarafından Meclis Başkanı kürsüsüne tüm Bakan ve Milletvekilleri nazarında aşikar edilip, canlı yayın televizyon görüntüleriyle de tüm kamuoyunun gözleri önüne serilmiştir. Bu siyasi ve toplumsal kara leke gerçekleştiği esnada televizyon ekranlarına yansıyan farklı bir olay ise dikkatlerden kaçmıştır. Bildiğimiz üzere Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ve Ulusal Birlik Partisi (UBP) ezeli muhalifler olarak Kuzey Kıbrıs siyasi tarihinde yer almışlar ve topluma yansıttıkları ilişkiler hep zıt kutuplar olmuştur. Buna karşın, televizyonlardan yansıyan iki görüntü sanırım gerçekleşen rüşvet skandalından daha büyük bir sansasyon niteliğindedir.

Birinci dikkat çeken görüntü, bağımsız milletvekili Ejder Aslanbaba’nın Başkan kürsüsüne iddia edilen rüşvet delili dolar banknotları ve cd’yi koyması üzerine Meclis içerisindeki neredeyse herkesin ve farklı partilerden milletvekillerinin alkışlarıyla, Ejder Aslanbaba’nın rüşvet iddialarına bağlı konuşmasını susturma çabasıydı. Bu, “Ejder” karşıtı kesimler tarafından yapıldığında doğal karşılanabilir olsa da, emekçi ve toplumdan yana duruş sergileyen Cumhuriyetçi Türk Partisi ve Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) tarafından da alkışa tutulup bu sansasyonel rüşvet iddialarını örtbas etme girişimleri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti siyasi yapısının güvenirliliğini, saydamlılığını ve partiler arası sözde muhalif duruşları sorgulamak için ampirik bir delil niteliğindedir.

Rüşvet olayına müteakip gelişen ikinci ama bir o kadar da önemli bir başka olay ise, yine rüşvet iddiasının Meclis kürsüsünde Ejder Aslanbaba tarafından delil eşliğinde beyan edilmesi sırasında ve nükseden hengamenin içerisinde gözlerin tam olarak Ejder Aslanbaba’da olduğu esnada, Cumhuriyetçi Türk Partisi milletvekili Sonay Adem ve ana muhalefet Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı İrsen Küçük’ün Ejder Aslanbaba’nın rüşvet iddiası girişimini yüzlerinde tebessüm ile karşılayarak birbirlerine yaklaşıp olayın ciddiyet ve hararetini hafife alırcasına sohbet etmeleridir. Kuzey Kıbrıs’taki en önemli ve birbirine zıt iki siyasal partinin iki önemli mensubunun böylesine ciddi bir skandal durumunda bu derece ciddiyetsiz tutumlarını toplum karşısında nasıl açıklayacakları doğal olarak büyük bir merak konusudur.

Rüşvet skandalının ardından televizyon programlarına canlı olarak gerek telefon bağlantısıyla gerekse teşrih itibariyle katılan rüşvet iddiasında adı geçen kişiler; bağımsız milletvekili Ejder Aslanbaba, Demokrat Parti-UG Genel Başkanı Serdar Denktaş, DP-UG milletvekili Ahmet Kaşif, program sunucuları tarafından yöneltilen sorulara ve birbirlerine yönelik suçlamalara iki taraf olarak farklı yanıtlar vererek, skandalın derinliğini daha da muazzam bir hale getirdiler. Adeta çorap söküğüne dönen bu durum, tarafların karşılıklı suçlamaları ve aslında Ejder Aslanbaba’nın kaydettiği ses cd’si dışında Serdar Denkaş’ın da Ejder Aslanbaba’nın sesini kaydettiği bir kayıt emsalini bulundurduğu iddiası tartışmalara ve skandala yeni bir boyut kazandırdı.

Dış Etken

Gündem rüşvet olunca ve bu olayın tam da mevcut hükümetin güven oyu oylamasında nüksetmesi kafalardaki Türkiye etkeninin olası müdahalesinin ihtimalini de doğuruyor. AKP hükümetinin Demokrat Parti görüşlerine karşıt bir tavır sergilediği gerçeği ve bu durumun Rauf Raif Denktaş döneminin ardından Serdar Denktaş döneminde de devam etmesi ihtimali halkın öngördüğü senaryolar arasında yer alıyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde gerçekleşecek olan genel seçimlerin sonucunu belirleyecek olan bu skandal aslında CTP-UBP koalisyonunu öngören ve bu koalisyona zemin hazırlayan bir olaydır.

Ali ÜNCÜ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.