MODERNLEŞME VE DARBELERDE BİZ

upa-admin 27 Ekim 2013 3.165 Okunma 0
MODERNLEŞME VE DARBELERDE BİZ

Aslında toplumların hayatında yenilik, değişim ve yeniden oluşumu sağlayan modernleşme, devletlerin tarihinde kayda alınmamış ilk sessiz darbelerdir. Oysaki darbeleri hükümetlere karşı askeri yönetimler yaparlar. Yönetimde bulunan yöneticilerin yönetim hakkını, geçici süreler ve değişen sıkıyönetimlerle bir süreliğine askeri yönetime zorla bırakmasıdır darbe. Alınan ve uygulanan kararları devlet üstü kişi veya makamların aldığı ve uygulattığı süreçtir. Gerçek anlamı bu olan darbe, daha geniş anlamıyla ise adım adım modernleşen toplumun bazen aydınlar, bazen ayaklanmalar, bazen ise dayatmalarla sürekli değişmesinin, devlet ve toplum düzenine vurduğu kayıtsız darbeleri ifade eder. Biz bunlara yenilik, medeniyet, refah, modernleşme derken, dünyanın gözünde ise bunlar reform diye adlandırılmaktadır. Ancak her şekilde bunlar da toplumun doğal akışına karşı yapılan müdahalelerdir.

Hemen her toplumda darbeler yaşanmıştır ve yaşanmaktadır. Bazen devlet içi yanlış politikalar ve uygulamalar buna sebep olmuştur. Çoğu zaman ise milletler ve ülkeler üzerinde, çeşitli menfaatler güden, dış güçlerin devlet içi boşluklardan halka ulaşıp, kitlesel veya toplumsal olayları tetiklemesi, el altından desteklemesi ile yapılmaktadır. Tarihimizdeki ilk askeri darbe  Buçuktepe İsyanı’dır. Yeniçeri Ocağı’nın artık siyasi bir nüfuza sahip olduğunu gösteren ve Buçuktepe İsyanı diye bilinen bu olay, Osmanlı iç siyasetinde de bir dönüm noktası sayılır. Bundan sonra artık siyasi kararların alınmasında Yeniçeri Ocağı önemli rol oynayacak siyasi bir güç odağı olmuştur. Bu isyanın ortak bir görüş olarak, II. Mehmet’i tahttan indirmek ve Şahabeddin Paşa’yı yönetimden uzaklaştırıp ortadan kaldırmak ve böylece II. Murat’ı tekrar devletin başına getirmek için Çandarlı Halil Paşa tarafından düzenlendiği belirtilmektedir. Böylece küçük Padişahın devleti yönetemediği ispat edilmiş olacaktır. Aslında  II. Mehmet’in tahttan indirilmesi eski Türkmen yönetici sınıf ile II. Mehmet yanlısı yeni Enderunlu dönme devlet yöneticileri arasında çatışmalara dönüşür. Baba-oğul taht mücadelesi ve Türkmen-dönme devşirme yönetici kavgası Şubat 1451’de II. Murat’ın ölümüyle yerine oğlu II. Mehmet’in  geçmesiyle bir süre dondurulur.  İstanbul’un  alınmasıyla, Zağanos Paşa ile birlikte dönme devşirmelerden (Enderunlu) 34 vezir atanmıştır. Vezir-i azam Çandarlı Halil Paşa ve Türk vezirler görevlerinden alınmıştır. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u başkent yapmış, kendisini Edirne’de tahtan indiren vezirleri ve Türkmen beylerini görevden alarak sürmüştür. Çandarlı Halil Paşa tutuklanarak Edirne’ye gönderilmiş, tüm para ve mallarına el konmuş, Temmuz 1453 başında da katledilmiştir. İlk defa para ayarının düşürülmesi/sikke tağşişi olayından rahatsız olan Yeniçeriler isyan eder ve yevmiyelerine yarım akçe (buçuk) zam yapılarak hadise yatıştırılır.

Osmanlı tarihindeki bir diğer önemli olay, Kuleli Vakası diye bilinen ve Sultan Abdülmecid yönetimine karşı yapılan darbedir. Şu ana kadar kesin sebebi tam anlamıyla çözülememiştir. Kimilerine göre tutucu bir düşünce yüzünden, kimilerine göre ise anayasacı-demokrat düşünce eğilimi ile yapılmıştır. İkinci darbe girişimi ise 1865’lerde oluşan İttifak-ı Hamiyet adlı bir gruptan gelmiştir. Bu dönemlerde Osmanlı toplumu siyasal gruplaşmalar sürecine girmiştir. Bu gruplaşmalar 19. yüzyıl dünyasındaki siyasal ideolojilerin tutarlı veya tutarsız bileşimi şeklini almıştır. 1840’larda Tanzimatçıların yarattığı dış politika, siyasal uyum ve antlaşmaya dayanan ortam yerini siyasal kutuplaşmaya terk ediyordu. Bunun sonucu olarak toplumda bölünmeler ve taraflar oluşuyordu. Ali Paşa’nın Babıâli’de kurduğu otoriter yönetimden nefret edenler “istibdat”tan söz etmeye başlamışlardı. İstibdat, despotizmin eski dildeki karşılığı idi. Toplumda artık daha yoğun bir şekilde modernleşme ve değişim isteyenlerin günden güne artışı ve 1871’de Ali Paşa’nın ölümü tarihe yeni bir yön veriyordu. 1872’de Namık Kemal İstanbul’da İbret gazetesi ile Osmanlı vatanseverliğini savunurken, meşruti rejimin getirilmesi gibi düşünceleri de işliyordu. Namık Kemal, İbret gazetesinde sosyal tenkitler yapmış ve toplumsal problemlere çözüm önerileri sunmuştur. Özellikle sosyal eğitim, aile, tembellik, kültürel yozlaşma ve modernleşme gibi konularda günümüze ışık tutan bir dizi makale kaleme almıştır. Bu makalelerdeki teklifler bir asır önce sıralanmasına rağmen günümüzdeki benzer problemleri aydınlatacak mahiyettedir. Bu yazılarda Avrupa’dan yeni dönen Namık Kemal’in Avrupa deneyimlerinden izler bulunmaktadır. Yazar, Avrupa’daki uygulamalara da değinerek gelişmenin ve modernleşmenin anahtarlarını göstermektedir.

Ali Paşa’dan sonra göreve gelen Mahmut Nedim Paşa’nın yönetimi daha da boğucuydu. On bir ay süren Sadrazamlığı sırasında, beş serasker, dört bahriye, dört adliye, beş maliye nazırı, altı tophane müşiri, beş sadaret, altı serasker müsteşarı, sayılamayacak kadar vali ve taşra memurlarını değiştirmesi, devlet işlerini karıştırması bakımından dikkat çekici hususlardır. Valiliklerin ödeneklerini kesmesi, lüzumsuz yeni valilikler kurarak idareyi karıştırması, 1872’de görevinden alınarak Kastamonu valiliğine gönderilmesine sebep oldu. Daha sonra ise Adana valiliği yaptı. Adana valiliğinde bulunduktan sonra İstanbul’a getirtilerek önce Şura-yı Devlet (Danıştay) başkanlığına, ardından 1875’te ikinci defa Sadrazamlığa getirildi. Hersek isyanına, Sırbistan ve Bulgaristan’daki ayaklanmalara mani olamayan Mahmut Nedim Paşa, bütçe açığını kapamak için aldığı tedbirlerle işleri büsbütün karıştırdı. Rus elçisinin telkinlerine kapılarak Bulgaristan İhtilalı’na karşı askeri tedbir almaması, Balkanlardaki çeşitli hadiseler, büyük devletlerin müdahale etmesine zemin hazırladı. Bosna-Hersek isyanındaki başarısızlıkları ve mali krizin artması sebepleriyle 12 Nisan 1876’da vazifeden alındı.

Tüm bu yanlış yönetimler ve aydınların halkla birlik de hareket etmesi yeni, değişim ve hareketleri doğuruyordu. Balkanlarda meydana gelen olaylar artık yeni bir darbenin de ayak sesleri şeklinde duyulmaya başlıyordu. Bulgar İsyanı, medrese talebelerinin protesto gösterileri ve bilhassa Selanik’teki muammalı “Kız Vakası” gibi sarsıcı hadiseler, aslında devlet ve hükümet merkezinde de perde altında bir şeylerin döndüğüne işaret ediyordu. Kız Vakası İstanbul’da duyulduktan beş gün sonra Enderun talebeleri ayaklanıp Sadrazam ve Şeyhülislam’ın istifasını talep ediyorlardı. 30 Mayıs 1876’da Halife Sultan Abdülaziz, bir askeri cunta tarafından Dolmabahçe Sarayı’na yapılan baskın sonucu tahttan indirildi. Resmi kaynaklarda ölüm sebebi intihar diye adlandırılsa da, raporlar ve görgü tanıkları bunun aksini söylemektedirler. Aslında bu eski geleneğimizden dolayı Osmanlı döneminde de asker birçok defa isyan ederek yönetime müdahale etmiştir ve Osmanlı Padişahlarının üçte biri askerin müdahalesi ile değiştirilmiştir. Bu oran öylesine rastgele söylenmiş bir oran değildir. 36 Osmanlı Padişahının 12’si askeri darbelerle yani Yeniçeri isyanları ile devrildi, bir kısmı da canından oldu. Tüm bunlar gösteriyor ki halkla bir şekilde ilişkisini insani temeller üzerine oturtamayan devlet ister demokrasi ile ister Padişahlık ile yönetilsin, sonuçta bir şekilde ya yıkılıyor ya da yok ediliyor. Yönetmek sadece bazı hizmetleri sunmak olmamalıdır. Yönetmek kişisel ve kitlesel bazda tüm insanları aynı gözle görmek ve ihtiyaçlarını giderebilmektir. Yönetimlerde otoritenin anlaması gereken sertlik ile değil, disiplin ve hizmetle yönetmenin şart olduğudur.

İmparatorluk Türkiye’sinden Cumhuriyet’e, demokrasi mücadelemizde irili-ufaklı pek çok girişime sahne olundu. Bunlar kimi zaman memleketi çok ilerilere taşıyacak büyük adımlar olurken, kimi zaman da askerler eliyle atılan inkıta adımlarıydı. Türkiye’de askeri müdahalelerin görünür gerekçeleri yanında, siyasi sistemi dönüşüme uğratmaya yönelik düşüncelere de dayandığı söylenebilir. Gerek 1960 müdahalesi, gerekse 1971 ve 1980  müdahalesi sonrasında ortaya konulmak istenen siyasi yapı bu fikri destekleyen uygulamalar olarak dikkati çekmektedir. Topluma duyurulan amaç sistemi tehdit eden unsurları ortadan kaldırmak olsa da, işin altında yatan gerçek amaç ise yükselen her kim olursa olsun, onu belli bir çizgide dizginlemektir. Bu da bazen siyasi kaoslarla, bazen mali krizlerle, bazen ise öğrenci hareketleri kullanılarak yapılmıştır. Çünkü toplumun geçmişten bugüne getirdiği, çok büyük korkuları ve dersleri vardır. Güçlenen ister siyasi iktidar, isterse askeri güç olsun biri diğerini dizginlemek için çeşitli olayları gündeme getirmiştir. Tarihimizin belki de en büyük yüz karası olan dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in asılması da bu olayların en kötü ve en acı örneklerinden sadece biridir. Tüm bunları yaparken de fatura yine millete çıkarılmıştır. Çünkü devletleri milletler, milletleri fertler oluşturmaktadır. Ferdin arzı veya talebi ne ise sonuçta milletin arzı ve talebi o olmaktadır. Ötelenmiş ve itelenmiş fertler zamanla toplumların sesi haline gelip, büyük kitlesel hareketlerde öncü olmuşlardır.  Bunun sonucu olarak ise sayısız ve binlerce, görüşü ya da çizgisi ne olursa olsun, genç bedenler ve genç yürekler bir şekilde susturulmuştur. Bu bazen sebebi belli olmayan ölüm, bazen haksız yere sadece biri ya da birilerine ders vermek amacı ile idam, çoğu zaman ise faili meçhul sonlarla olmuştur.

Artık zaman ve mekân, değişen insanın fikir yapısı ile ne darbeler kalıcı sonuçlar verecektir, ne de yok saymak. O nedenledir ki herkes haddini ve yerini bilmek zorundadır. İster fert olsun, ister devlet her ikisi de diğerini önemsemek ve diğerine zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorundadır. Çünkü yaşanan tüm toplumsal olaylar sadece kişilere zarar vermemektedir. Bu zarar aynı zamanda devletlerin itibar ve imajını da olumsuz etkilemektedir. Maddi ve manevi yitimler olarak kalmaktadır. Çekilen tüm acılar yine bizlerin, yani bu coğrafyada yaşayan ve bu coğrafyaya can, kan ve emek vermiş olanların, geçmiş ve gelecek de kalanların canını yakmaktadır. İtelenmeden, ötelenmeden ve ayrıştırılmadan yaşanan günler dileğiyle, tüm demokrasi şehitlerine ithaf olunmuştur.

 

Sevgi ÖZTÜRK

 

 

KAYNAKLAR

–          Ortaylı, İlber (2011) İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, İstanbul: Alkım Yayınevi.

–          http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Osmanlidan_gunumuze_askeri_darbeler/16098#.UlWexFD7rtk.

–          http://www.cerezforum.com/osmanli-tarihi/14216-tahttan-indirilen-osmanli-padisahlari-ve-sebepleri.html.

–          http://www.erisi.com/aa/KITAP/TURKIYEDEDARBELER.html.

–          http://www.turkishstudies.net/Makaleler/38949957_do%C4%9Framac%C4%B1o%C4%9Fluh%C3%BCzeyin.pdf.

–          http://gundem.milliyet.com.tr/100-yil-once-100-yil-sonra-balkanlar-tarihe-isik-tutan-kiz-vakasi-/gundem/gundemdetay/09.04.2013/1690992/default.htm

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.