Son aylarda eski Sovyet mekanının bazı devletlerinin Avrupa Birliği’ne ortak üyelikle ilgili hangi konumda olacağına ilişkin çeşitli tahliller yapılıyor. Uzmanlar belli tahminler de yürütüyorlar. Ancak şimdilik bu konuda net bir görüşün olmadığı duyuluyor. Ermenistan’ın aniden Gümrük Birliği’ne üye olmaya öncelik vermesi, bu bağlamda Batı için “soğuk duş” etkisi yarattı. Sırada Ukrayna, Moldova ve Gürcistan var.
Baskılar Ortamında Jeopolitik Tercih: Ukrayna Deneyimi
Ukrayna uğruna Avrupa ile Rusya’nın gergin mücadelesi devam ediyor. Mesele o derecede karmaşık hale gelmiş ki, sonuçta hangi jeopolitik hattın ağır basacağı belirsizdir. 21 Kasım’a kadar çoğu uzman Kiev’in Avrupa’yı seçeceği kanaatinde idiler. Fakat Ukrayna Hükümeti ve Parlamentosu Avrupa’yla bütünleşme sürecini durdurdu. Öncelikle Başbakan N. Azarov D. Medvedev’le Petersburg’da yaptığı görüşmelerin sonucu olarak, Rusya ile ticari – ekonomik ilişkilerin hızlandırılmasına ilişkin talimat verdi. Bundan sonra Ukrayna Parlamentosu Y. Timoşenko’nun yurtdışında tedavi edilmesine imkan veren yasa tasarısını reddetti (Bkz.: Sara Miller Llana. Did Ukrayna just pick Russia over the EU ? / “Christian Science Monitor”, 21 Kasım 2013).
Şunu diyelim ki, Kiev’de Hükümet ve Parlamentonun bu yönde karar aldığı sırada Başkan V. Yanukoviç Viyana’da ülkenin Avrupa’yla bütünleşmenin perspektiflerini konuşuyormuş (Bkz.: Татьяна Ивженко. Киев все еще не окончательно отказался от евроинтеграции / “Независимая газета”, 22 Kasım 2013).
Fakat Avrupa Ukrayna başkentinden ortak üyelikle ilgili sürecin durdurulması ile ilgili bilgi alınca siyasi söylem değişti. Batı siyasi çevreleri bir yandan Kremlin’i itham ettiler, diğer yandan ise başkent Kiev’e uyarılar gönderdiler. Avrupa Parlamentosu’nun Misyonunun Başkanı A. Kvasnevski daha net biçimde Ukrayna’nın Avrupa’yla bütünleşmesinin şüphe altına alındığını söyledi.
Bazı uzmanlar ise başkent Kiev’in argümanlarına dikkat etmeyi tavsiye ettiler. Mesele şu ki, Avrupa Birliği ortak üyelikle ilgili Ukrayna’nın karşısına çıkabilecek iktisadi sorunları çözmeyi üstlenmek istemiyor. Bundan Kiev 500 milyar ABD doları değerinde zarar görebilir. Bu nedenle ülke yönetimi Rusya pazarını kaybetmekten endişe ediyor (Bkz.: önceki kaynak).
Anlaşılan, gerçekte Ukrayna karmaşık jeopolitik oyunun hedefine dönüşmüştür. Burada net bir şey söylemek zordur. Başkent Kiev devletin bağımsızlığını korumakta tam haklıdır. Rusya’nın kendi jeopolitik çıkarları mevcuttur. Avrupa’yı da “her şeyin iyi olduğu cennet” olarak tasavvur etmek yanılgıdır. Bu sebeplerden, Ukrayna’nın seçimi tarihi içerik taşımaktadır. Bir takım çelişkilerin kendisini göstermesi belirsizlik yaratıyor.
Avrupa Birliği Y. Timoşenko meselesinin çözümünü ortak üyelik için temel koşullardan biri olarak kabul ediyor. İlginçtir ki, Batı buna önem veriyor. Sadece Timoşenko yüzünden Avrupa Ukrayna gibi stratejik önemi olan devleti kaybedebilir mi? Bazı uzmanlara göre, bu mümkündür. AB yetkilileri sürekli tekrar ediyorlar ki, Y. Timoşenko özgürlüğüne kavuşmasa veya onun Avrupa’da tedavi edilmesine izin verilmezse, Kiev’in ortak üyeliği meselesi ertelenecek (Bkz.: The release of Yuliya Tymoshenko is essential to Ukrainian relations with the EU / “The Times”, 18 Kasım 2013).
Brüksel’in talepleri sırasında seçim yasasına değişiklikler yapılması ve muhalefete karşı demokratik davranılması da vardır. “The Times” editör makalesinde “Ukrayna” kelimesinin “sınır eyaleti” anlamı verdiğine işaret ederek, bu 45 milyonluk ülkenin “kıtanın kenarında yahut merkezinde yer alacağını” Kiev’le Brüksel’in çözmeli olduklarını gösteriyor. Ukrayna’nın AB’ye üyeliği ile ilgili hiçbir vaat verilmese de, “The Times”a göre, bu ülkenin Batıya meyletmesi “Putin için alçaltıcı başarısızlık olurdu” (Bkz.: önceki kaynak).
Şunu söylemek gerekiyor ki, Rusya meselesini sadece siyasi baskıyla sınırlamak doğru değildir. Burada Ukrayna için önemli olan ve ciddi ekonomik sonuçları üzerinde düşünülmesi gereken sorunlar az değildir. Örneğin, Başkan V. Yanukoviç ülke işadamları ile yaptığı görüşmelerde onların birçok düşüncelerini dinlemeli olmuş. İşadamları Rusya ile ilişkilerin zayıflaması halinde zor duruma düşeceklerini belirttiler. Başbakan N. Azarov da buna tepki göstererek, ülkenin jeopolitik tercihinin kolay olmadığı hakkında fikir söyledi. Bunların arka planda Moskova’nın Kiev’e ekonomik baskılarını güçlendirdiği hakkında haberler yayılıyor (Bkz.: Walter Russell Mead. Russia and Europe Vie to Win the Prize of Ukraine / “The Wall Street Journal”, 15 Kasım 2013).
Sonuçta, Kiev alternatif enerji kaynakları arıyor. Artık onun bazı anlaşmalar imzaladığı bildirildi. Eğer Ukrayna bu yönde tüm sorunlarını çözüp Avrupa Birliği ile ortak üyelik hakkında anlaşması imzalasa, bu, Rusya’nın uluslararası imajına ciddi darbe olabilir (Bkz.: önceki kaynak). Dolayısıyla, Kremlin’in kolayca geri çekileceğini beklemek saflık olurdu.
Bütünleşme Hattı: Daha Umut Verici Seçenek Arayışı
Tüm bunların sonucu olarak, analistlerin Ukrayna’nın Avrupa’yla bütünleşmesini daha şanslı seçenek hesap etmeleri sıkıntıya düştü. Onlar Kiev’le Moskova’nın tarihi yakınlığına rağmen, günümüzde Batıyla işbirliğinin perspektifinin fazla olduğu kanaatindedirler (Bkz.: Тимофей Бордачев, Екатерина Островская, Андрей Скриба. Выбор и вызов евразийской интеграции / “Россия в глобальной политике”, 18 Kasım 2013). Fakat mesele sadece tarihle sinirli değildir. Modern jeopolitik şartlar Rusya’yı aktif olmaya zorluyor. Bu, aslında başkent Kiev’in Avrupa Birliği ile Rusya’nın arasında kalmasına neden oluyor (Bkz.: Steven Pifer. Ukrayna’s Yanukovych Caught Between Russia and the European Union / “World Politics Review”, 23 Ekim 2013).
Son olaylar ise Moskova’nın Ukrayna’ya etkisi imkanlarının daha fazla olduğunu gösterdi. Bazı Batılı uzmanlar artık Rusya’nın AB’yi Ukrayna konusunda yendiği kanaatindedirler (Bkz.: Sara Miller Llana. Adı geçen makalesi). Ama gerçekte oluşan durumun çok karmaşık olduğunu ve Kiev’in kesin karar vermediğini de kabul etmek gerekiyor (Bkz.: Татьяна Ивженко. Gösterilen makale).
Şüphe yok ki, tüm bunlar Ukrayna iktidarının Avrupa Birliği ile öngörülen anlaşmayı imzalamasını zora sokuyor. V.Yanukoviç Moskova’nın mümkün baskılarını azaltmak için çeşitli adımlar atıyor. Onun Türkiye gezisi ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın Kiev’e davet edilmesi bu açıdan ilginç görünüyor. Belki, başkent Kiev farklı yönlerde durumunu hafifletebilir. Fakat Y. Timoşenko sorunu nedense oldukça gizemli görünüyor.
Uzmanlar düşünüyorlar ki, Ukrayna Başkanı kendi esas rakibini serbest bırakmayacak. Avrupa ise bunda ısrar edecek. Mesele şu ki, Batı Ukrayna’da herhangi siyasetçinin kendini rakipsiz hissetmesini istemiyor. Avrupa’ya alternatifler gerekiyor. Demokrasiden başka hem de ona göre ki, özellikle bu etkenlerden yararlanarak, Ukrayna’daki siyasi güçlerin hepsine baskı yapma imkanı oluşsun. Bu nedenle V. Yanukoviç Y. Timoşenko’nun Almanya’ya tedaviye gitmesine izin vermiyor.
Başkent Kiev Avrupa’ya itiraz ederek açıkça soruyor: Neden, Almanya 250 Euro’ya göre bir siyasetçinin kariyerine son veriyor, ama Ukrayna’ya 300 milyon Euro zarar vermiş Y. Timoşenko’nun siyasi onarımına çalışıyor? Şöyle görünüyor ki, tarafların birbirine iratlarının kökleri derindir. Buradan durumun genellikle çıkılmaz olduğu sonucuna varmak acele olurdu.
Meselenin mahiyeti şu ki, Ukrayna önemli jeopolitik konuma sahiptir. Avrupa bu ülkeyi kendi etki alanlarına tam dahil edebilse, sadece Rusya yönünde başarı kazanmıyor. Batı’yı daha çok Çin ve Hindistan ilgilendiriyor. Ukrayna bu ülkelerin gittikçe artan jeopolitik nüfuzuna karşı durmaya hayli yardımcı olabilir.
Böylece, birincisi, Avrupa Birliği ve NATO doğrudan Rusya sınırına çıkmış oluyor. Tüm anlamlarda bunun önemi büyüktür. İkincisi, Batı Çin taraftan gelen etkileri Doğu Avrupa’da kırabilir. Ukrayna bir anlamda Pekin’in ekonomik ve kültürel “genişlemesinin” önünün kesildiği mekana dönüşebilir. Üçüncüsü, Ukrayna’nın Avrupa’yla bütünleşmesi tüm eski Sovyet mekanında alternatif bütünleşme seçeneklerinin üstünü çiziyor (Bkz.: Михаил Троицкий, Самуэль Чарап. Дилемма интеграции на постсоветском пространстве / “Россия в глобальной политике”, 7 Kasım 2013).
Bunlara esasen, Avrupa Birliği’nin Ukrayna’dan vazgeçmeyeceği hakkında tahmin vermek olur. Öte yandan, başkent Kiev Rusya faktörünü de küçümsemeyeceğini göstermektedir. Beklenir ki, bu süreçler Ukrayna yönetimini daha dikkatli davranmaya mecbur edecektir. Bu açıdan, ülkenin hangi jeopolitik mekanla bütünleşeceği daha çok başkent Kiev’in iradesine bağlı olacak.
İtiraf etmek gerekiyor ki, bu yolda Ukrayna’nın karşısına ek sorunlar da çıkabilir. Meselenin bu tarafı siyasi yönetimin jeopolitik tercihini biraz erteleyebilir. Ancak bu durumun uzun süre kalabileceğini düşünmek zordur. Çünkü artık Avrasya coğrafyasında jeopolitik dinamik yüksektir ve somut pozisyon seçmek zorunludur. Kiev’in yakın 1-2 yılda kendi jeopolitik tercihini edebileceğini söylemek mümkündür. Somut olarak, hangi yöne ağırlık verileceğini ise zaman gösterecek.
Kaynak: Newtimes.az