YENİ ORTADOĞU’DA TÜRKİYE’YE DÜŞEN PAY?

upa-admin 02 Aralık 2013 2.477 Okunma 0
YENİ ORTADOĞU’DA TÜRKİYE’YE DÜŞEN PAY?

Başlık böyle atılınca, akıllara ister istemez siyasal iktidarın Ortadoğu’ya yönelik, gerek “ılımlı İslam”, gerekse de “Yeni Osmanlıcılık” akımlarıyla ifade edilen dış politika bakışı geliyor. Ne var ki söz konusu süreçle bağlantılı ama ısrarla görmezden gelinen bir konu, Türkiye’nin ve bölge ülkelerinin gündemini daha fazla meşgul ediyor ve daha fazla edecek gibi gözüküyor.

Evet, 1992’de dönemin başbakanı Süleyman Demirel ve başbakan yardımcısı Erdal İnönü’nin ifade ettikleri bir olgudan söz ediyorum. Çiçeği burnunda koalisyon ortakları, Diyarbakır’a yaptıkları bir gezide “Kürt realitesini tanıyoruz” demişlerdi. Köprünün altından çok sular aktı hatta akabinde, Özal’ın ölümüyle çalkalanan siyasette,  Demirel Çankaya’ya, İnönü istirahate çekilirken, Tansu Çiller “rastlantılarla” başbakan oldu ve 1993-1996 arasında “derin devlet” uygulamaları, “faili meçhuller” en acımasız yöntemlerle gündeme geldi. 1999’da PKK terör örgütünün başı Öcalan, Ecevit’in Başbakanlığındaki Türkiye’ye müttefiki ABD  tarafından teslim edilirken, Ecevit siyasetten ayrıldıktan sonra son yıllarında “Öcalan bize niye teslim edildi, hala anlayamadım” demişti.

2003’teki II. Körfez Savaşı’ndan sonra, Irak’ta Barzani ve Talabani güç kazanırken, PKK da “sözde ateşkesini”, Haziran 2004’te bozmuştu. 1999-2004 arasında görünürde olmayan terör, 2004’ten bu yana, boyut değiştirerek etkinliğini arttırdı. Artık PKK siyasal taleplerle sürece girmekte, “etnik özerklik”, “konfederasyon”, “iki uluslu federasyon” gibi önerileri, hem parlamentodaki siyasal kanadı BDP ile hem de kendi örgüt yöneticileri ile vermeye başladı. Yalnız konunun eksik kalan çerçevesi, “dış Kürtler” konusudur. I. ve II. Körfez Savaşları ile 1916 Sykes-Picot öncesine dönen (Osmanlı’ya değil elbette) Irak’ta, 2005 Irak anayasasına göre Kürdistan Bölgesel Yönetimi anayasal bir resmiyet kazandı. 2011 Mart’ında Suriye’de başlayan “sözde bahar” ile Kürtler açısından PYD ile “özerk bir Kürt bölgesi” daha oluştu. Geriye kalan parçalar da Türkiye ve İran’daki tartışmaları işaret etti. 2011 Aralık ayında Irak’tan çekilen ABD ise, buraların güvenliğini, bölgedeki “tek NATO üyesi”ne bıraktı.

Şimdilerde İran yanlısı Irak merkezi hükümetinin başbakanı Maliki yönetimi ile Barzani’nin Kürt bölgesi arasında bir savaş çıkarsa, Türkiye’nin Barzani’ye yardım sözü verdiğinden söz ediliyor? Aslında bu savlardan değil ama ABD müttefiki Türkiye’nin, Irak’taki “tek ABD müttefiki” Barzani ile yakın olmasının doğallığından, 1200 Türk şirketinin buradaki aktifliğinden defalarca söz etmiştim. Tıpkı Esad yanlısı İran ile Suriye’deki muhalif güçlerin yanındaki Türkiye’nin rekabetinde olduğu gibi. Türkiye-İran rekabeti, Arap Baharı derken, “Kürt realitesi” aradan sıyrılıp çıkıyor. 1881’de  modern Kürt isyanı sayılan Şeyh Ubeydullah isyanınından 130 yıl sonra, “ulus inşa süreci” tamamlanıyor.

28 Aralık 2012 akşamı TV mülakatında Erdoğan, “İmralı’yla görüşmeler sürüyor” dedi. Herhalde gelinen noktada Yeni Ortadoğu’da Türkiye’ye düşen pay da “Kürt realitesi” oluyor…

Yrd. Doç. Dr. Deniz TANSİ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.