Sorunun Tarihi ve Nedenleri:
Sorunun ilk tohumları SSCB döneminde ortaya çıkmış ve bundan sonra zaman içerisinde gelişmeye devam etmiştir. SSCB dağıldıktan sonra çeşitli eski Sovyet ülkelerinde iç çatışmalar oluştu ve Moldova’da da bugüne kadar henüz çözüm bulunamayan Transdinyester sorunu ortaya çıkmış oldu.
Çatışmaya neden olan faktör; Moldova Parlamentosu’nun 1989 yılında resmi devlet dili ile ilgili karar kabul ederek, Moldova dilini devlet dili ilan etmesi ve alfabeyi Kiril alfabesinden Latin alfabesine değiştirmesi olmuştur. Transdinyester nüfusu bu kararı Moldova milletinin ve dilinin hâkim millet gibi ilan edilmesi ve ülkede yaşayan diğer milletlerin ikinci dereceli kabul edilmesi gibi algılamıştır. Kararın uygulamaya geçilmesi ise milliyetçi duyguları daha da coşturmuş ve direniş hareketine neden olmuştur.
1990 yılının Aralık ayında referandum geçirilerek, Transdinyester Moldova Cumhuriyeti “bağımsız devlet” ilan edilir. Resmi sonuçlara göre; seçim hakkı olan nüfusun yüzde 97,7’si bağımsızlığın lehine oy kullanmıştır. Taraflar arasında derinleşen uçurum 1992 yılında silahlı çatışma ile sonuçlanır ve her iki taraftan 700 kadar kayıp verilir. O zamanlar Transdinyester’de Rusya’nın 14. ordusu General Lebedin yönetimi ile ayrılıkçıların savunmasına girişmiş ve Moldova kuvvetlerini geri püskürtmüştür. Bununla da silahlı çatışmaya son verilmiştir. 22 Temmuz’da Rusya ve Moldova liderleri Boris Yeltsin ve Mircea Snequr arasında ateşkes anlaşması imzalanmış, o tarihten itibaren sorunun çözümü yönünde diplomatik girişimler başlatılmıştır.
Görüşmeler Dönemi:
1993-1997 yılları (Dnestr görüşmeleri): Dnestr ve Moldova görüşmeleri başarısız sonuçlanmış ve böyle hatırlanmaktadır. Görüşmeler süreci öncelikle Transdinyester ile Moldova yöneticileri arasında başlasa da, sonradan format genişledi. AGİT 1993 yılından arabulucu gibi görüşmeler sürecine katıldı ve Moldova yönetimi 1994 yılından 1997 yılına kadar taraflar arasında imzalanan 80 kadar belgenin gerçekleştirilmesinden vazgeçti. Bu gelişmeyle görüşmeler durduruldu.
1997-1998 yılları (Odessa görüşmeleri): Rusya ile beraber 1997 yılından itibaren Ukrayna görüşmeler sürecine garantör olarak katıldı. Çözüm sürecinin en aktif dönemi 1997-1998 yılları olarak kabul edilir. 19982de Odessa’da ilişkilerin normalleştirilmesi ve karşılıklı güvenin oluşturulmasıyla ilgili belge imzalandı.
2002-2003 yılları (Kozan ve Bratislava görüşmeleri): Görüşmelerin sonucu olarak 2002 yılında Bratislava’da bir belge imzalanmış ve 2003 yılında “Kozak memorandumu” hazırlanmıştır. Bu projede sorunun federatif yolla çözümü seçeneği teklif ediliyordu. Fakat imzasına 1 gün kala Kişinev (Moldova) geri çekilir.
2005-2006 yılları (Kişinev görüşmeleri): 2005 yılında görüşmelere ABD ve Avrupa Birliği de katılır ve bununla da görüşmelerin formatı 5+2 şeklini alır (AGİT, Rusya, Ukrayna, ABD, Avrupa Birliği + Moldova, Transdinyester). Fakat 2006 Şubat’ında Kişinev görüşmelerden ayrılmıştır. Bunun üzerine Transdinyester sorunuyla ilgili resmi görüşmeler 2006 yılının Mart ayında durdurulmuştur.
2006 yılından sonraki görüşmeler: Bu görüşmeler yaygın şekilde, 5+2 formatında sürdürülüyor. O tarihten bu yana sorunun çözülmesi yönünde 4-5 görüşme yapıldı. Ancak önemli bir ilerleme kaydedilemedi. Rusya ile ilişkilere gelince, 2006 yılının Eylül ayında geçirilmiş referandumun sonucunda nüfusun % 96’sının Rusya ile birleşmeye istekli olduğu görülmüştür.
Rusya’nın Güç ve Etkisi
Kişinev Transdinyester bölgesine Moldova’nın himayesinde bir Cumhuriyet olma fırsatı sunmuştur. Kişinev bu seçeneği Rusya, AB ve Ukrayna’nın da destekleyeceğini vurguluyor. Parlamentonun hazırladığı çözüm paketinde Transdinyester’e kendi anayasası ve yasama yetkisi olan “özerk devlet” statüsü vaat edilir. Aşamalı görüşmeler içerisinde Transdinyester’in veto hakkının tanınması ve bölgeye Moldova Parlamentosu’nda nüfus sayısına bağlı olarak 20 milletvekili kontenjanının verilmesi amaçlanmıştır. Aslında, bu teklif Moldova’ya zararlı bir yaklaşım anlamına gelir, zira ayrılıkçı bölge istediği zaman yeniden bağımsızlığını ilan edebilir ve ya Kişinev’e tabi olmayabilir. Fakat istek gerçekleştirilirse, sadece kağıt üzerinde Moldova’nın toprak bütünlüğü tanınacaktır. Rusya yöneticilerinin bu teklifler paketini Moldova’nın NATO’ya girmesi karşılığında ileri sürmesi de anlaşılabilir. Kuşkusuz Rusya, “yakın çevre” politikası dahilinde yaklaştığı Moldova’yı kendi etki alanında tutmak istiyor.
İstanbul’da kabul edilen nihai anlaşma sonucu Rusya’nın önüne ciddi bir mesele konuldu ki, bu da Rusya’nın Moldova’dan ordusunu çıkartması ve bu sürecin 2001 yılının sonuna kadar tamamlanmasıdır. Ama Rusya halen Moldova’da 2500 kişiden ibaret bir askeri kuvvet tutuyor. AGİT tarafı 1999 ve 2004 yıllarında Rusya birliklerinin Moldova topraklarından çıkarılması konusunda anlaşmalar imzalandığını hatırlatıyor. Fakat Transdinyester tarafı bunun için gerekli ortamın oluşmadığını ve Rusya askerlerinin bölgeden çıkarılmasının gerekmediğini söylüyor. Moldova tarafının isteğine göre, Rusya barış askerleri AGİT nüfuzu altında olan uluslararası sivil barış askerleri ile yer değiştirmelidir.
1980’li yılların sonlarında Moldova Başkanı Mircea Snequr Moskova’ya ziyareti sırasında bağımsızlıklarını ilan etmek istediklerini bildirince, şöyle tehditkar bir cevap aldı; “Moldova bağımsızlığını ilan edebilir. Ama tek yok, Moldova topraklarında üç bağımsız devlet olacak”. Daha sonra Moldova ile birlikte, bu bölgede bulunan iki bölge bağımsızlığını ilan etti. Sadece bu olgu bile Transdinyester sorununun kökeninde neyin olduğunu ve sorunun neden çözülemediğini gösteriyor. Sorunun bir diğer boyutu ise Rusya’ya olan ekonomik bağımlılık. Yaklaşık 20 yıldır Transdinyester Rusya’dan gazı bedava almaktadır. Bu gazın parasının ödenmesi konusunda ise hiç kimse bir şey söylemiyor. Çünkü birikmiş borç o kadar fantastik rakamlarla ölçülür ki, bunun ödenmesinin imkansız olduğunu herkes bilir. Bu ekonomik güce bir anlamda Rusya’nın “yumuşak gücü” (soft power) de denilebilir. Rusya bununla Transdinyester’i kendisine bağlı durumda tutmaktadır.
Transdinyester bölgesinde en büyük sorun ise göç olgusudur. Ayrılıkçı Transdinyester bölgesinin vatandaşları bugün işsizlikten şikayet ederek, iş peşinde Rusya ve Ukrayna’ya gidiyorlar. Moldova Cumhuriyeti ile ortak sorunu olan bölgede insanların çoğu Moldova’ya değil, Rusya’ya daha fazla güveniyorlar. Bu yüzden bölgede Transdinyester sorununun yanında yasadışı göçün doruğa ulaşması büyük bir sorun haline gelmiştir.
Rusya’nın son zamanlarda bölgedeki süreçlere açık biçimde müdahale etmesi Moskova’nın halen imparatorluk düşüncesinden vazgeçmediğini gösteriyor. Rusya kendisini eski SSCB imparatorluğunun tek sahibi olarak görüyor. Kremlin eski SSCB coğrafyasına dahil olan ülkelerdeki çatışma bölgelerinde yaşanan çatışmalara askeri güçleriyle katılmak istiyor. Dikkat çeken noktalardan biri de şudur ki; Batı’nın nüfuzlu çevreleri Medvedev-Putin yönetiminin SSCB’yi yeniden kurma çabalarının çok ciddi olduğunu beyan ediyor ve bu düşüncenin gerçekleşebilmesi ile ilgili bazı önlemler almaya başladılar. “Putin Projesi”, yani 165 milyon insanın yaşadığı ve eski SSCB’nin yüzde 65 oranındaki coğrafyanın Rusya’nın yeni Putin İmparatorluğu’na ait olması süreci gerçekleşirse, bu 2014 yılında bölgedeki güç oranını Rusların lehine değiştirecektir.
Çatışma tarafları iki taraflı görüşmeler gerçekleştirseler de, henüz ciddi bir sonuç elde edilemedi. Moldova tarafı sorunun çözümü için bu zamana kadar BM’ye müracaat etmemiş ve bundan sonra da etmeyeceklerini açıkça bildirmiştir. 2012-2013 yılının son verilerine göre Rusya silahlı kuvvetleri halen o bölgede barış kuvvetleri misyonunu hayata geçirmeye devam ediyor. Sonuç şudur ki, bu sorun Moldova’yı kendi etkisi altında tutmak, Romanya ve genelde Avrupa ile yakınlaşmasına izin vermemek için Rusya’nın elinde bir araçtır ve kolay kolay elden bırakılmayacaktır.
Rusya ve AB’nin Örtüşen İstekleri
Sorunun çözülememesinde başlıca nedenlerden birincisi; barış kuvvetlerinin Transdinyester’e gönderilememesidir. Bu ise Avrupa Birliği’nin harcanmasına hazır olmadığı büyük masraflar demektir. İkincisi, şu anda Avrupa Birliği bu konuyu net şekilde ortadan kaldırmak için güçlü bir siyasi iradeye sahip değildir. Çünkü böyle bir irade ortaya konulursa, bu Rusya ile ilişkilerde ciddi gerginliğe sebep olacaktır. Buna karşılık bu sorundan kaçmak, aslında Moskova’nın politikasına göz yummak anlamına gelecektir. Bu da AB’nin isteyeceği bir sonuç değildir. Sonuçta Avrupa’nın önde gelen ülkeleri henüz bu konuda etkilerini ortaya koyamıyorlar, çünkü burada ekonomi başta olmak üzere ciddi tereddütler var. Şu anda AB önündeki bir numaralı sorun enerji güvenliğidir. Bilindiği gibi, Avrupa birliği sık sık bu konuda Rusya ile sorun yaşamaktadır. Rusya’nın geçmişte Ukrayna ile yaşadığı problemlerde kullandığı gaz kartı halen elindedir ve AB’nin Transdinyester sorununda adımlar atması durumunda burada da bu kartı kullanabilmesi mümkündür. Bu da AB’yi çaresiz bırakmaktadır.
Sonuç
Rusya’nın elinde hep Avrupa’yı tehdit eden güçlü bir silah var. Bu silah Avrupa’nın Rusya’ya olan doğal gaz ihtiyacıdır. Rusya sıkıştığı noktada hep bu silahı kullanıyor ve kendi isteğini çoğu zaman hayata geçirmeyi başarıyor. Ukrayna ve Belarus’u da Rusya’ya bağımlı durumda tutan yine bu “gaz silahı”dır. Olayların bu hat üzerinde gelişimi gösteriyor ki, Transdinyester sorununun kısa vadede çözümü imkânsızdır. Belirtildiği üzere Rusya çatışmaların çözümünde başlıca engeldir ve pozisyonunu değiştirmesi için güçlü bir motivasyon unsuru da bulunmamaktadır.
Faruk HASANOV
KAYNAKLAR
– История Республики Молдова. С древнейших времён до наших дней = Istoria Republicii Moldova: din cele mai vechi timpuri pină în zilele noastre / Ассоциация учёных Молдовы им. Н. Милеску-Спэтару. — изд. 2-е, переработанное и дополненное. — Кишинёв: Elan Poligraf, 2002. 360 s.
– Приднестровье // Молдавия. Современные тенденции развития. Гросул В. Я., Гузенкова Т. С — Российская политическая энциклопедия, 2004. 400 s.
– Marek Karp adına Şərq üzrə Elmi Mərkəz (Avropa Şurası şərq qonşularına münasibətdə, Müəllif, Katarjına Pelçınska-Nalenç. Nömrə 36, Varşava, aprel 2012.)
– Transdinyester münaqişəsi: Sadə göründüyü qədər mürəkkəb problem
(www.lent.az/news.php?id=41031)
– “Qanuni işsiz”, ya da qeyri-qanuni miqrant, (Moldova 28.05.2013)
– Moldova’nın Azərbaycan’daki səfiri, İqor Bodyu – (Müsahibə): www.lent.az/news.php?id=44344